11 Haziran 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

11 Haziran 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hafif bir rop ve bir kostüm tayör ş—— | Zarif bir mayo modeli Kadın ve aşka dair.. hi * Kadınlarla © konuşmasını bilmek bir san'at değil, bir Al- lah vergisidir. En güzel bir a- dam, hattâ son derec: zeki de olsa, böyle bir vergiye sahip de öilse, büyük inkisarlara uğrar, *Erkekler umumiyetle lâyık oldukları kadınları bulurlar. * Bazı gençler vardır ki, şık bir kostümün ve iyi bağlanmış bir kravatın muvaffakiyete & | mil olacağını zannederler. Bu | nun muvaffakiyete ne kadar sağari âmil olduğunu bilseler. | di, terziler ve gömlekçiler if. | lâs ederlerdi. | * Yirmi yaşında kendi zevki | otuz yaşında müşterek zevk, kırk yaşından sonra başkaları" bın zevki için yaşanır. * Aşk kederleri kuvvetlidir ve kuvvetli oldukları için de müvakkattirler. Mevsimlik zurıf bir rop ve bir kostüm tayör.. iki model Artık iyiden iyiye yaza girdik. Rop bahsinde küs İn müşkülâtsız bir çok modeller | bulabiliyor ve belki şimdiki modelleri zevkine göre değiştirebili- yor. Yukarda sade ve ga- Güneş banyosu | Plâj mevsiminde bir çok kadınlar,ciltlerini güneşte ka- rartimaktau haz duyarlar. Filhakika güneş banyosunun uzviyetimiz üzerindeki sıhhi tesiri gayri kabili inkârdır. Fakat güneş banyosu böyle bir tesiri haiz olmakla bera- ber, nazik ve bazan da teh- likelidir. Hiç lâübaliliğe gel- Eğer dikkat ve itina mez. ile yapılırsa, iyi neticeler ve: rir. İhmal edilirse sıhhati bo- zar, deriyi sertleştirir ve ku- rutur. Bilâhara izalesi müşkil | kırmızı lekeler peyda eder, | Tütüne karşı Bazı hanımlar vardır ki gara içerler. Eğer bunlar ranın ağızda bıraktığı nahoş kokuyu izale etmek isterlerse, ağızların ıgünde iki defa tarçın matbuhu ile yıkamalı ve dişle- rini ayni matbuhla fırçalamalı- dırlar. Hem nefesleri düzelir, hem de tütünün bıraktığı me- vat temizlenir, Zarif bir yastık güzü —z İç çamaşırları Küçük kız için sade bir iç donu patronu.. Bu patron bir tek bacak için yapılmıştır. Binaenaleyh iki bacak için ayni patronu iki defa kullan- malı. Patron ortadaki çizgi- den ikiye bükülür ve A-B noktaları dikilir. Diğeri de ayni şekilde dikildikten sonra birleştirilir. Tabil donun ön ve arka taraflarına dikkat etmelidir. Ön taraf daha kısa arka taraf daha uzundur. Donun üst kısmıda içine lâstik kuşak geçirecek tarzda bükülüp dikilir. Siyah dantelâlar Siyah dantelâlar kirlenirse temizlemek için sabunlu ılk suya sokup çalkalamalı sık- mamalı. Ondan sonra temiz akar sudan geçirmeli. Ondan sonra soğuk ve çiğ südün içiüde bırakma. Çk riztan sonra yine sıkmadan süzmeli ve iki bez arasında ütülemeli. Onun için uzun müddet gü- neşte kalmak doğru değildir. Bilhassa (güneş banyosuna yeni başlayanlar, bu noktaya âzami dikkat etmek mecbu- riyetindedirler. Kadınların cenneti Bereket versin, İstanbuldan çok uzakta.. Amerikada, Kali- forniya körfezinde, Tiburon dalarında: Burada Seris deni- İen kabileye mensup erkekler, daha pek küçük yaşta esaretin envaı meşekkatine alıştırılırlar. Evlenecek çağa: - geldikleri za- man, bir sene nişanlılarına esir gibi hizmet etmeğe mecburdur. lar. Maalesef kadınlar bu hava lide çok oburdurlar ve olur ol. maz şeyleri yemezler. Onun i- gin nişanlı kaplumbağa Yüzün, tası ve köpek balığı gibi nâdi. de ve avlaması tehlikeli yiye- cekler getirmeğe mecbur olur. Bir senelik tecrübe erkeğin ce- saret ve kuvvetçe kocalığa lâ- yık olduğunu gösterirse, © za- man nişanlısı ile evlenir. Bura da böyle bir şey olsa, herkes en yüksek bekârlık vergisini ver- meğe bile çoktan razı olurdu, MİLLİYET. PERŞEMBE... 1İ Düyada neler oluyor? Marie Bell Tayyare ve cihan rekoru kıracak | LEBURJE 9 (A.A.)— Tay. 280 kilo yareci Delarorhette, sikletinde 2 ki g şilik ikinci sr. | hafif bir tayya- re ile hattı müz takim üzerinde mesafe rekoru. | nu kırmak üze & re saat 7,26 da havalanmış- | tır. Tayyarede 40 beygir kuv- © İ velinde bir mo- MARİE BELLE | tör vardır. Tayyareciye Come- | die Française | artistlerinden İ Marie Bell refakat etmekte- dir, Mumaileyhima, saat 13 te Berlin üzerinde uçacaklarını ü- mit etmektedirler. Hali hazır- da rekorun sahipleri 600 kilo- katetmiş olan bir dır. Belgratta şenlik BELGRAT 9 (A.A.) Zagrepten bildirildiğine naza- çan Kral veKra içe izdivaçları- nın 9 uncu yıl dönümünü hu- susi olarak te- git etmişlerdir . Bu vesile ile ga İ zeteler kral ve craliçeden ba - ris uzun maka- remzi ol. muhabbet ve ittihat duklarını kaydediyorlar. Lindberg'e celpname CURTİSSFİELD 9 A.A.— Lindbergh, tayyaresine binme ğe hazırlandı ğt sırada adli / ye mübaşirle | rinden o birisi * kendisine yalz laşarak bir cı name verm; tir. Müb şöhret sahibi. © kimselere celp name tevdi et- mek ve saire” gibi busunatın kolaylıkla ifa © LİNDBERG dilebilmekte olduğu mütaleası- mı serdetmiş vebunu duyan tayyare makinisti de kendisi bir tokat atmıştır. Mübaştı bir şey söylemeksizin uzaklaş- mıştır. Ahali heyecana kapı | mağa başladığından, tayyareci | alelâcele tayyaresine binerek havalanmıştır. Meçhul askerin meza- rında'i alev PARİS 9 (:LA.) — (Alev İ komitesi) atide ki tebliği neşret - niştir: “Reisi- sümhur M. Do- 4mer, işe başla- racağı gün o- an 13 haziran: la Fransa için Öaiyatlarını ver- ! ! M. DOUMER daki alevi saat öü sekiz otüğda parlatacaktır. Devri âlem seyahati HANOİ 9(A.A.) — İki Fransiz genci: 5 haziranda ba- radan Parise hareket etmişler- dir. Mumaileyhim Birmanya - Hindistan Afgahistan, İran, Türkyie ve inerkezi Avrupa ta rikile' seyyahât “edeceklerdir. Bu seyahatin bir sene süreceği fikrindedirler. İçki taraftarları PARİS 9 (A:A.) — Beynel- milel içki memnuiyeti aleydar- ları birliği bu gün Pariste 12 in ci kongresini aktetmiştir. Bir doktor idama mahküm edildi MONTPELLİER 9 A.A.— İki zevcesini biribirini mütea- kıp zehirlemiş ve hemşiresini i de zehirlemeğe teşebbüs etmiş olmakla itham edilen Dr. La- İ get idama mahküm edilmiştir. Bu dava, müttebimin şahsiyeti | dolayısile büyük bir alâka üyan | ane Şrket meclisi idaresinde — Beş lira behse girerim ki, on beş bin lira açığı mız var. Tecrübe | hususi © otomobil sahiplerin: | den birinin yolda otomobili bo- İ zulmuş. Tanımadığı yakın bir | garajdan tamirci getirtmiş. Bu tamirci elindeki çekiçle otomo bilin bir tarafına üç defn vur- muş: -Buyrun beyim, oldu, de miş, Hakikaten otomobil mükem melen yürümeğe başlamış. Bu- nun üzerine otomobil sahibi | borcunu sormuş: | — Kaç para vereceğiz? — Sekiz lira. — Amma da yaptın ha.. Üç defa çekiçle vurdun diye sekiz lira istenir mi? Ne yapayım beyim, bizim de işimiz bu. Otomobil sahibi dava edece- ğini söyliyerek tamirciden pa- ra mukabilinde bir makbuz temiş, O da şu yolda bir mak- buz vermiş: Üç defa çekiçle vütmak — âşıkınia seyahatinden hiç bahselmiyorsun? — Çok enfes oldu. Nez- leye tutulduk, bir hafta yataktan çıkmadık. Sayfiyede Mecit Beyin köşküne tanı- dıklardan yaşlıca bir zat misa- firliğe geldi, Jik bir kasısin oğ lenceli geçti. Fakat misafir kal kıp gideceğe benzemiyordu. Mecit Bey bir gün karısma fıs — Bu adam artık gitmeye- cek mi? — Felâket! — Canım, şuna: “Evde ka- rın yalnız kaldı. Kim bilir ne kadar canı srkılir,, diye bir şey ler söyle de artık gitsin. — Söyledim, söyledim. O da bah karısına telgraf çek- ti: “Sıkılıyorsan buraya gel!,, Ne millet ? Eskiden Perapalasın bir ka- pıcısı vardı. Her dilden bilirdi. Otele kim gelse, derhal cema- ziilevvelini öğrenirdi. 'Bir gün gazetecilerden biri yeni gelen bir yolcunun hangi milletten ol duğunu sordu, Kapıcı bilmedi. güni ifade eden bir makamda o muzlarını silkti: — Yahu, nasıl olur da bilme | yorsun, Sen ki her şeyi bilir. | sin. — Evet, amma bu adam Al- manyada oturuyor. Sahibi bu- landuğu üç vapur Hollanda bandırası taşıyor. İtalyanları müthiş sever. Çeklerini milli bankası üzerpüt mize), Maçta İki takım karşı karşıya maç yaparlarken, birden bire ortalı ğın karıştığı görüldü. Gazetele rin spor muhabirlerinden biri, önünden koşarak geçen tanıdı ğı bir oyuncuya sordu: — Yahu, bir adam mı yara- landı? Oyuncu cevap verdi: Yok, yok, adam değil! Hakem. Hakem... — Beyfendi, ben de Sel- manın yaptığını yapıyo- rum. Ondan beş lira ek- sik maaş alıyorzm. — Pek âlâ, pek âlâ. Selmanın maaşından beş lira keserim. Hava — Neye şemsiye alıyorsun? — Ne bileyim, rasathane Hava iyi olacak diyor. ... Rasathane müdürü Fatin | Efendiyi bir gün güzel bir havada, elinde şemsiye ile giderken görmüşler. Kendi- sini tanıyan bir zat sormuş: — Hayrola, bu güzel ha- | vada şemsiye ile nereye? Yoksa bir yağmur falan mı sezdiniz? — Azizim, ben daima şem- siye ile çıkarım. Hava güzel giderse baston hizmetini gö- rür, kimse ehemmiyet ver- mez. Fakat yağarsa, beni yağmurdan sıyanet eder. Gö- renlerde: “Bak şu fetanete! he ie ne evvelden iyorda, şemsiyesini alı, ll de » Aile Kaynana — (Damadına) Kı zım senin ahlâksızlığından do. layı evini bırakıp bana geldi. Damst — Ben de öyle olaca ğını biliyordum. Kendisine ce- henneme kadar yolun var de miştim, — Neve gözlerine xu 1yorsun? Telefonda Kalabalık bir iş ye umumi telefon kabi dolğunca bir kadın giti telefon rehberini karıştır! başladı. Bir saattır ka, yor. Arkada telefon € | için bekliyenler çoğale hayet içlerinden bir dayanamadı ve dedi — Hanmefendi, eğ dığınız numarayı bul sanız, müsaade edimi; deniz size yardım & Hanım şu cevabı v — Hayır, ben telefoj cek değilim. Komşu çocuğu dünyaya geldi, isim arıyorum. bir zat ahizey Yarım saaitır öylece be ve biç konuşmuyor. Nil telefon sahibi geldi. Del — Beyefendi, yarım si konuştuğunuz yok. Biliy.. nuz ki üç dakil on | kuruştur. ! Adamcağız şu cevabı ver — Dur be birader, kaf konuşuyor. Daha sözünü | tirmedi ki.. iğ et zmif bir kadın AŞİ rol icabı sahneye nim uryg | girmek mecburiyetinde... yesi yazan da o sırada koli bulunuyormuş. Cüzdanınd bir kartvizit çıkararak, & dın artistin belinden aş bırakıvermiş. Tabii bu | keti bir şaşkınlık takip et — Bu da ne? — Şaşılacak bir ek bik yere gidip kimseyi bulamazsam, kartvi zitimi bırakırım. ş Bu söz kadın artiste * kunmuş ve piyesi yazan” indirmiş: — Beyefendi, insan bir giderse, nezaket icahı girme cen evvel kapıya vurur. Utangıç kız — Aman dikkat Cem Bir vapur geliyor. Para 4 | — Dün akşam zavallı bir ka | dm benden para istedi. Verme İ dim, Sabaha kadar muztarip ol | İ düm. Sesi beni öyle tazip ati Nipel i — NE asil kalbin var, bu kadın? — Karım. va

Bu sayıdan diğer sayfalar: