28 Ağustos 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

28 Ağustos 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

illiyet Asrın umdesi “Milliyet” tir. 28 AĞUSTOS 1931 IDAREHANE — Ankara cadde. si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Istanbul, Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 aylığı © 400 kuruş 800 kuruş | 6 750 , 1400 2 1400 , 2700 f | Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş | tur. Gazetö ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü Hava Dün azami hararet26, asgari 19 derece idi. Bu- gün ruzgâr poyraz hava | | l Asri mezarlık Celâl Muhtar Beyefendi A. | dalar halkına bir hayır yapmak üzeredir. Muhterem © doktor | Adanın en havadar yerinde as- | ri bir mezarlık tesis edecek ve bunu Ada belediyesine hedi- ye eyliyecektir . Eh, doğrusunu söylemek lâzım gelirse Adalar halkının hayat için hiçbir istekleri, hiç bir emelleri kalmış değil- dir. Her evde, sokak başların da, hamamlarda suları şakır şakır akıyor. İç ve yıkan! Her tarafta elektirik © geceyi gündüz yapıyor. O kadar ki; | güneş Ada üzerinde işi olma- dığını zannedecek kadar sönük kalıyor. Yollar tozsuz, top- raksız, çamlar © yemyeşil ve canlı.. Yiyecek içecek o kadar | bol ki; dükkânlar da müşteri siz kalıyor. ; Arabalar bir bardak su pahasına, | eşekler bedava.. Yalnız bir eksik kal- mıştı. Bir tek eksik... Bu ka- dar rahat ve refah içinde ya- şamış olanların dünyadaki ha yatlarile © mütenasip bir asri mezarlık. İşte muhterem dok tor tam bir hekime yakışacak düşünce ile bu son eksiği ta- mamlıyor.. Adaya bir asri me zarlık hediye ediyor. Ne diye- lim, güle güle kullansmlar. Bu mezarlık hakknıda Ce- Iâl Muhtar Beye soranlar ol- muş: — Doktor Bey, neden baş- ka bir şey | vakfetmiyorsunuz da mezarlık vakfediyorsunuz?. Şu cevabı almış — Bir doktor için en mü- Basip vakıf budur . Saçı uzun aklı kısa Eskidenberi dillerde dola- » bu darı © meselin artık hükmü kalmadı diyorlar. Bir Hanımla görüştüm ve| sordum: — Ne dersiniz Hanımefen- di! Kadnılar için © böyle der- ler... — Evet! Eskiden böyle Milliyet'in Edebi Roman BAŞI DÖ — Muhteşem Nihat Hanım efendi, yeniden sözü değiştirdi: — Yemekten sonra muzik yapacağız. Sizinle bir vale oy- arız, Nebil Bey! — Bilmem ki im, efendim. — Yo sizi cesaretlendirece- ğiz dedik ya... Nevzat Süreyya, yanama, — Hanım teyzeciğim, emre- derseniz ilk evvel biz foks- İ trot yapalım. Nebil Beyde bundan nümüune alır da retlenir. — Peki, yavrum, öyle yapa- tız. Görüyorsunuz ya, Nebil Bey, Nevzat Bey sizden epice küçük olduğu halde, bakın, ser best serbest (O hanımları dansa davet ediyor. Siz de, madem ki becerebilecek artık da- | satılmasını İ ordu ile hareketini birleştiren fırka» İ cesur davranıyordu.- Şeyda Ki İ mil Beyin manasız iltifatlarını cesa- | mi M2 Çyumanlilei > kemal | Dün tekrar verilen düşmanın ku. istihdaf eden karar ve emirler mucibince, harekete devam ettiler. | Düşmanı, şimalden kavramak va- | zifesini alan ikinci ordunun, birinci | larından: A — Mürettep süvarı fırkası (Es- kişehir.Afyon) demiryolu üzerinde (Döğer) tntaş) a doğru ileriledi B—6lci piyade fırkası (61. P. F.) önünde düşmanı, tart ve rüc'ste mecbur ederek İhsaniye na vardı. C — Daha çenupta altıncı kolor dunun 16. ve 17 inci fırkaları da düşmanı önlerine katarak Eski Afyon demiryoluna Kazlı göl ve ce- nubuna vardı.. Bu suretle düşmanın Eskişehir grupu ile Afyon grupları arasındaki tamamen | syonunu işgal etti,(Aİ- istasyonu” demiryolu muvasalanı da kesilmişti. Cenupta, düşmına asıl darbeyi! varnu birinci ordunun: A — NI inci kolordusu, Afyon— Uşak demiryolu boyunda ve Afyo-| nun 15 kilometre kadar şimali gar-| bisindeki (Arapalı çiftliği) ne doğ: ru yürüdü; ve o civarda ru çekilmekte olan 12 fırkasına çattı; onu şimale sapmaya mecbur etti.. B — IV üncü kolordu; şimali gar bi istikametinde; bir farkası ile (Re- sul baba tepeleri) min garbi yama- çin (Reşadiye) ve diğer fırkası (Ayvalı—Kumarlı çiftliği) istika- | metlerinde yürüdü. Oralarda ladığı düşmanı gerbe kaçırmadı (Baş kimse—Akça şehir) hattımın | şimaline çekilmeğe mecbur etti | CE. kolordu: Bidayette | (Bal Mahmet) civarında çattığı — —— —— yanlış bir iddia vardı. Lâkin | biz onun hükmünü iptal için saçlarımızı kısalttık. « « amam aklımızı uzattı nz mı ?. Evet! Bunun ilk tezahü- rü sesimizin daha fazla çıkma sıdır | * | — us aman İHanımefen- di! Bu akıl © uzamasına değil dil uzamasına delâlet eder.. Ve burada muhavereyi kes- FELEK NÜKLER — “Çalışacağım, hanımefen- di! Muhteşem Nihat Hanıme- genç Ahmet Nebili aç- mağa çalışırken, sofradakiler de boş durmuyorlardı. | Neri- man Cemşit Hanım, bu'salo- na ilk defa bu | akşam girdiği halde bekli alışkınlardan daha imsemiyen bir tebessümle geçiştiriyor, bilâkis Yazıcı Za- | denin kalın altın kösteği ındaki iri elmas © yüzü; sözlerinden anlaşılan (“zengin iş adamı kabiliyeti Neriman Cemşit Hanımda belirli bir e- hemmiyet duygusu uyandırı- yordu. Bu iki taraflı bombardu manla beraber Neriman Cem- şit Hanım, bu salonda yaban- İ ra kaçak bir MILLİYET CUMA Askeri makale o | | Dumlupınara doğru 28 ağustos 28 Ağustos 7922 hareketleri ve akşam vaziyeti düşman fırkasını o şimale attıktan sonra, o intikamı 4 üncü kolorduya | bırakarak, aldığı emir düşmanın garbe (Dumlu çekilmesine meydan bırakmamak i gin, garbe dönmüştü; bu da, kolba. şısı ile (Akça, den garbe çekil mucibince pınar) a mekte olan bir düşman koluna ye- önledi, onu da şimale dönme- mecbur etti. Ç — Düşmanın gerilerine saldır. mış olan süvari kolordasu daba bu geceden 2 inci ve 14 üncü fırkaları ile Akçaşchir şimaline (Baş kimse) civarından demiryolunun şimaline geçmişti... Bunlardan ikinci fırkası bu sabah ikinci Yunan kolor dusu karargâhı ile 9 uncu fırkası olduğu Yunan (Eğret) e şimale kaç mak isteyen düşmanın bir otomobil esir etti. Birinci süvari ferkası da, anlaşılan, köyüne baskın yaptı; (Ayva- kolordu. muzun önünden garbe çekilmek is teyen düşmanı muş, bu suretle dördüncü kolordu muz 1) şimalinden, Dördüncü şini kolaylaşturmıştı Süvari kolordumuzun, düşmanın gerilerinde bugünkü cesurane hare- ketleri, düşman: takip eden piyade fırkalarımızın düşmanı kaçırmamak, şimale ancak, kuşatmak hususlar İ da işlerini pek çok kolaylaştırmış ve bu kolordu dünkü cephe emrinde kendisine tevdi edilen vazifeye mamile uygun hareket eylemişti. Onun üç fırlkasmın, başka başlin yerlerden, birdenbire düşmanın ba zan yanında, bazan önünde ta- zuhur zaten bozgun olan düş- manı büsbütün bitiriyordu.. Düşmanın bugünkü hareket gayreti, gösteriyordu ki o, Resul ba ba tepeleri — Akçaşehir — Bakır. cık — Tazılar — Toklu sivrisi hat- tnıda tutunarak, ordusunun garbe çekilmesini temin etmek istiyordu... Bizim kolordu ve fırkalarımızın, ek hem ardından, hem müvazi aldıkları emri tamamile ğin edi düşma takip eti le atmaları, ve önleyerek şima- kaçabilmek ihtimallerini bertaraf etmişti. leri düşmanın Yalnız, Afyon muharebesinde ve Afyon cenubunda fena halde bozu lan birinci Yunan fırkası ile, şimal den ikinci Yunan ordusundan © takviye etmek m 7 İmei Yunan fırkasınn dağılan kısımların dan yalniz pek azı, süvari kolordu. $u ile, birinci kolordu arasında bula , göstermekte ev sahibi ile re- | kabete de girişmişti. Mebrüke (o Numan Hanım, yeni girdiği bu salonda Neri- man Cemşit Hanım kadar atıl gan bulunamıyordu . Kemal Reha Beyin kesilmek bilmiyen hikâyeleri, imaları & arasında, sofranın altından (o daima sol ayağını kovalıyan Nevzat Sü- reyyanın genç ve yorulmaz &- yağına da karşı koymağa çalı- şiyordu . Semiha Nazmi Hanım, Fe- rit Necdet Beyle uzun bir ko - nuşmaya dalmışlardı. Ara si- özle | kocasının Neriman Cemşit Hanımla u- yuşmasına bakıyordu. bille Muhteşem Nihat Hanı mın konuşmalarına karıştı zamanlar Semiha Nazmi Hanı mın gözleri de masanın öbür ucuna doğru kayıyor, Ahmet Nebilin sevimli yüzü üzerinde düraklıyordu Nihat İlhamı Be; karısı- süvari | önleyerek durdur-| iğ Neri- | man Cemşit Hanım Ahmet Ne | 28 ldikleri boşluklardan sıyrılıp kur. tulabilmişlerdi. Asıl 1. ve İl inci ko- İ lordulardan mürekkep Yunan ordu- İ su, yani 4., 8, 9, 12 ve 13. Yunn fır kaları tamamen, 1. ve 7 inci fırkala rı da kısmen, şimale atılmış, garbe kaçabilmeleri ihtimali bertaraf edil- miş bulunuyordu.. İşte bu suretle bu hususta 27/28 ağustosta verilen en uygun kuşi ma kararı ve alman tedbir ve tertip ler bu süretle semeresini Kuşatma çenberinin iki ucu vermişti, ine yaklaşmağa başladı. Eskişehir © istikametinde, müstakilen, Eskişehir mntakasında ki üçüncü düşmanfırkasına taarruza bir. me ve bu düşmanım, asıl ordusile leşmesine meydan vermemeğe mar edilen, Üçüncü kolordumuz da, 41 inci fırkası ile bu düşmana taar- Fuz etti ve düşmanı çekilmeğe mec bur etti., Birinci fırkası ile de Dö- ker — Kütahya istikametinde ileri- lemek üzere (Döker) in 25 kilomet- re kadar şimali şarki (Yapıl dak) ta gecelemişti. Ş — Kocaeli Ve Menderes grup- İsi da karşılarındaki düşmanı yerin de mıhlamak vazifelerine devam et- | iler, Nihayet 28 ağustos akşamı krokideli vriyet hâsıl oldu.. Başkumandan Gazi, Büyük er kânı harbiye reisi ve Garp cephesi İ kumandanlıklığı karargâhlarile, Ko- <a tepenin cenubundaki ordugâhtan hareketle saat 14 te henüz düşman silindiri altından kurtulan Afyon ka İ sabasına vardı; karargâhı orada tesis eyledi.. O gün, Afyonkarahisar kiler, ön büyük bayramlarını yapı” yorlardı.. ; Emsalsiz bir esaretten kurtulmuşlardı.. Hürriyetlerine km vuşmuşlardı... Kurtarıcılarma kavuş muşlardı.. Kurtarıcılarına karşı, bağ rı yanık ataların, babaların kurtar cılarına karşı minnetle, şükranla bir sarılışları vardı ki anlatılması çok güç. Samimiyetle itiraf edeyim ki şu dakikada bile tam dokuz yıl evvelki manzaranın hatırası gözlerimi ya- şarttı. : Başkumandan Büyük Gazi, Fevzi İ ve Ismet Pağâlarla görüştü. Hâl o- lan şu veziyeje göre, yarın için ya pılacak işler gesbit edildi. Ve yu ka ır verileiz 5 “A — Birinci ordu tekmil İkuv- veti ile garbe dönecek, (Dumlu pı- nar) 1 düşmandan evvel tutacak. Ve garbe kaçmağa muvaffak olan kı- İ smlarma yetişecek onları da yenebi tecek.. B — İkinci ordu, şimalden birin- Gi ordunun sağ - cenahile beraber | tasfiyeye devam edecek. Düşmanın İ male çekilmesine meydan vermiye cek. € — Süvari kolordusu de, daima garbe çekilmek isteyon — düşmanın önünü kapayacak.., i Bu karar ve emirle nı kuşatma çenberinin iki ucunun daha ziyade biribirine yaklaştırma temin cidimiş, (Dumlu pınar) da Başkumandan meydan muharebasi. nin plân: şimdiden çizilmiş oluyor (Arkası yarm) Türkiye iş bankasından Zafer Bayranit münasebetiy 30 Ağustos 931 Pazar günü ul ve Beyoğlu şübeleri- miz kapalı bulunacaktır. Onun canını sıkan dok Ha- yordu. tor Lütfi Beyin Süheylâ nımla fazla (o konuşması kesmiş, başka bir lâkırdı aça- rak Süheylâ Hanımı kendi ta- rafına çevirtmişti. Halbuki ö- teyanda Nimet Hanım, yaşma bakmıyarak, doktor Lâtfi ile Yazıcı Zadenin kendisile uğ. raşmalârını istiyor, onlara su- aller soruyordu. : Cevat Bey, meraklı gözler- le şu masaği tahlile çalışıyor. İ du. Burâda ne birbirine benze- miyen kadın ve erkek tijlerivar dı. Bu birbirine ( benzemiyen tipler nasıl da üstün körü bir naziklik örtüsile anlaşmış gibi görünüyorlardı. Bunların arasına getirdiği şu genç, acaba bu gecenin önün- | de açtığı yeni hayatta nelere rast gelecekti? Annesi değilse de bol bol ablası o olabilecek olan Muhteşem Nihat Hanim- imli gence ade. AGUSTOS gittik. | düşmanın 1. ve 7 inci fırkalarnıdan, ' ki, düşma | 1931 İ Patuyet'in artık âdeti olmuş tu: İ. — Büsinemelarda gün geç- tikçe budalaca şeyler göster- meğe başladılar, Durup dururken | filmlere bir de ses e ettiler. Bir bu dala ne kadar budala olsa, se- si çıkmadıkça, © yine taham- mül edi Halbuki şimdiki filmler konuşan budalalara ben ziyorlar. Ve devam ederdi! — Tahammül edilmez bir şey oldu bu sinema! Fakat bü- tün kabahat güya modern ge- çinen halkındır. Ne gösterir- lerse, hiç seslerini çıkarmadan seyrediyorlar. Eskiden babala rımız bir tiyatroya falan gitti ler mi, ceplerinde anahtar ta- şırlarmış. Oyun fena mı, bu anahtarları çıkarırlar ve delik lerinden üfürerek ıslık çıkartır larmış. Fakat bugün seyirci- | ler de budalalaştı. Patuyet böyle söyliyordu. Ne zaman bir mecliste bir şey konuşulsa, sözü sinemaya ge- «daki © mutkunu | mutlaka söylerdi. O derecede ki artık kendisi £ çekilmez bir adam olduğunun farkına da varmıyordu. Bir gün bir arka | ni gördün mü? Diye sordu. — Hayir, görmedim. Zira çoktandır artık sinemaya git- | miyorum, çünkü sinemada bu | dalaca şeyler göstermeğe baş- ladılar. Fakat bütün kabahat güya modern geçinen, Arkadaşı sözünü tiz — Anladım, dedi, fakat bu “Yeşil müselles,, fevkalâde bir: | şey.. Git, gör de (bak, nasıl fikrini değiştirirsin. Patuyet bu iye üzerine o akşam filmi görmeğe gitti. | Koltuğuna geçip (oturdu. Üç dakika sonra, fikir | edinmiş-| ti: — Ne budalaca film! Diye söylenmeğe başladı. Yahu, et rafta bu kadar kişi oturuyor da, hepsi de halim selim, ku- zu kuzu seyrediyorlar. Bu fil min nı bu kadar para ver- diniz. Yoksa paraları hepiniz de sokaktan mı toplıyorsunuz? Fakat sinemadakilerin baş- | 1, bu defa Patuyete'ye dön kes. l dü — Sus be ! — Seni mi dinliyeceğiz? — Bu herif galiba dı Sesleri yükselmeğe başla- dı. Patuyet kalbi meraret ve ısturap içinde bu ahmak insan | İları kendi hallerinde bıraka- rak, yerinden kalkıp çıkmak üzereydi ki, yanı başında şirin ve narin bir kızcağızın oturdu ğunu gördü ve muhavereye yol açmak için: — Madam, $iz filmi nasıl buluyorsunuz? Pek bayağı de İ ğil mi? Diye sordu. Küçük kız, filmin hakika ten pek o kadar beğenilen bir Hanımın bir iki m söze ka- rışmasını bile hemen kıskanı- vermişti. Acaba böyle açıl İâkanın sonu ne olacaktı? Ö- teki Hanımlar açıktan söze ka rışmamışlardı, amma her biri- nin Ahmet Nebile bakışları ne ateşlidi!.. En çok şaşıran, şaşalyan Ahmet Nebilin kendisiydi. Ce vat Beyin anlattığı (o gibi, bu gece ömründe ilk defa olarak böyle bir salonda bulunuyor- du. Orta Anadolunun bir kasa basında büyümüş, Darülfünun da okuduğu seneler içinde de anasmın, babasının sıkı bakı- mu altında aile yuvası içinde kalmıştı. Kulaktan bildiği ki bar salonuna, sosyete âlemine ilk karıştığı bu gecenin duy- guları ne karışıktı . Karmenli dudakları hafifçe | iyerek, gözleri derin bakış. | larla gözlerine takılarak ken- | disile konuşan bu süslü, dep- tebeli ndinin i neler menisne İ çekmedi. | Humus mutasarcıfı İ ki buğudan bir Sinemada —Fransızcadan— şey olmadığı o cevabını verdi. Bu kız, son zamanlarda sine maları, kaldırım aşımdırmağa tercih eden harci âlem kadın- lardandı. Onun için Patuyet ile ahbap olmak işine geliyor- du. Patuyet kıza — biraz daha sokuldu. Kız telâş göstermedi ellerinden tuttu, kız ellerini Hattâ bir aralık ba- şımı kızın başına (yaklaştırdı. O kadar yaklaştırdı “ki, sıcak nefesi tende hissedilmeğe baş- ladı . Tam o sırada, © birden bir arka taraftan bir adamın sesi duyuldu: Film mi bu be? Nerede külüstür film © varsa, getirip gösteriyorlar. Sonra tarifeler- de yine tenzilât yok. Biz pa- rayı sokaktan mı topluyoruz? Bu defa Patuyet kızdı. Ar- kada filmi tenkit eden adama döndü : — Sus be yahu! Dedi, seni mi dinliyeceğiz, filmi mi sey- redeceğiz ? İRTİHAL Mülga Ayan azasından Bürsalı Riza Efendi merhumun mahdumu müteveffa Şü krü Beyin Kerimesi ve geçen hafta irtihal etmiş olan sabık Bursa mev- levi Şeyhi Şemseddin Efendinin İ cemi Ferik Nureddin Paşanın tey- zesi İffet Hanım Kadıköyünde ve- fat etmiş ve Beylerbeyindeki kabristanına dün defnolunmuştuz. Mevlâ rahmet eyb Yeni neşriyat Türk Madencilik hayatımızda | ” ilk bir eser Türkiye ve Krom Türkiye ve dünya kromları vaziyeti, mevkii, ehemmiyeti hakkında Madenciler birliği umumi kâtibe Sadrettin Enver Beyin bu nam eseri intişar et- miştir. Bu uzun bir tetkik mah | sulu olan bu kitabı alâkadarla- ra ehemmiyetle riz, L EUMAMRA Sinemasi 2 Eylül çarşamba akşamı Yeni sinema mevsimine başlıyor İlk proğram: GEORGES BANKROFT'un şaheseri tamamen Fransızca FIRTINA filmidir tevi kalın sarı kâ zart Y kişesi önümde. bırakılmak enretile zayi olmuştur. Bulan zat Aksaray: da şekerci Giritli İzzet Beye getir. diği takdirde memnun edilecektir erci rinde neden şimşekler çakmış- tı? Kendisine niye öyle mana- | is manalı bakmış, sitemle ya varma arasında bir eda ile göz leri niye süzülmüştü sanki? Genç kafasının hayallerine vücut vermekten korkar gibi, olduğu yerde terliyor, sıkılı- yor, kendi kendine utanıyor, kızarıyordu. Okuduğu, işittiği şeyleri hatırlıyarak şimdi gör- düklerine mana vermeğe çalı, tıkça-kendi kendisini hayalci. Yemekten © kalkıldığı za- man, herkesin gözlerinde san perde varil Çok yemişler, daha çok içmiş- lerdi. Başlar hafifçe dönüyor, gözler hafifçe kararıyordu. Gramofon neş'eli bir foks- trot plâğını çeviriyor, herkes bu işarete uyarak dönüp du- ruyordu. o Nevzat oSüreyy; Muhteşem Nihat Hanımı si ha | Je İ görebi | muru ne Beyoğlu Üçüncü Sulh Hukul kimliğinden; Müteveffa Memiş Paşa vere den Abdülazi: seyin Hüsnü, Hi latif, Memiş Os ret ve Ali Himmet, an, Mahmut, ? Beylerie Ha Mahişe, Mürüvvet, Hafize, Mihriye tuat hanımların şaylan ve müş ken tahir. taarruflarında bulu civari m Molla Fun de yırı sokağında atik 19 ve ilâ 30 Nb. sokağ u bir 1 Sara sesi elyevm Muammer Bey bant sanın afmdaki (160) yü ve (02) yi metre murabbat yul murabl yola gitmi: isede lesi bu kısım hakkımdaki Belediy geçme mua morasi icra edilmemiştir ve küsur metre mi 3) murabbar ve (58) € murabbamdan k üç bin ye sekiz san' galik hariçtir. kıymeti muahmi iki bin dok yüz altmış lira (86) seksen altı k nesi (62960) altmış pla beher on yedi ir edilmiştir Şartname ve harita her kesi ite ve satış dindeki No. lu ği Üsyededir — Tapuca hak sahiplerinin tarihi baren yirmi gün zarfmmd hakları") undur aksi tal seccel bak sahipleri mahkemeyc müracaatla meleri lâ n paylaşmasındal pay | hariç tutulacaktır. tavsiye ede- | yedeye iştirak edecek yukarda enikdarı yazi bedelin yüzde yedi buçuk kuruş pe akçası verecektir 5 — Gayri menkul mezkürun tari hi ilândan itibaren bir ay zartınd| yani yirmi dokuz eylül 931 salı gil nl saat 1$ onbeşte Beyoğlu sulh Ma kemesinde baş kitabet odasında ai tirması icra olunacak © ve kanun) mahbsusunun ahkâmı dairesinde çok artıranın üstünde tar, 6 — Üstünde bırakılan zat bedel eyi beş gün zârfında ve ur alesi takdirde'mi bırakılacak müzay, meğe mecbur mele fesh ve farkı yan andan tazmin 5819 Numaralı cüz nıma ait mühür zayi ettim yenisi n hlilemüi yoktur. Bağiktaş Sivasli oğ Sokak No 5. Peyker Nasip küdar Hâle Sineması İki ateş arasında, mümessil Rejinal Deni. Reba Mebrüke Numanı sarm götürüyor, Semiha Nazmi F: rit Necdtle, Süheylâ Hanım d li İlhami ile dans ediyo lu Ahmet Nebili, Cevat Be yaklaştı : — AğaBey; dedi, bir salon? — Şişlinin en kibar salon) larından biri.. Beyenmedin m — Beğenmedim, değil, biraz tuhafıma gil — Ne gibi ? — Çok karışık insanlar V gibi , — Yavrum, bir zamandı beri cemiyet karıştı. Başka b ka, takımlardan olan insanls| bir araya geldiler. & Anlaşm dan, kaynaşmadan arkadaş!!! ettiler. Gördüğün kargaşa! bundandır. — Hakkınız var. Bu ker$j salık, “belki © : Bi bir şekil & laşmasıdıt. bu nasl

Bu sayıdan diğer sayfalar: