29 Kasım 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

29 Kasım 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliyet 3 Asrrn umdesi «Milliyet» tir. 3 TEŞRİNİSANİ 1931 IDAREHANE — Ankara cadde- : 100 Telgraf adresi: Milliyet, 1 Telefon numarafarı:. 24310 — 24319 — 24318 “ABONE ÜCRETLERİ jin müdiriyete müracaat Gazetemiz ilânların mes'uliyetini saba etmez. Bugünkü hava Yeşilköy askeri. rasat merkezinden aldığımız ma- lümata nazaran bugün hava ekseriyetle açık geçecek, rüzgâr mütahavvil esecek, hararet artacaktır, 28-11-931 tarihinde hava tazyiki vasati 768, sühunet azami 6 asgari 2 derece İ- di. Kaçakçılık memnu ! memnu... | Hem de şiddetli Lâkin neyi kaçırmak memnu olduğunu iyi tasrih edelim. Çünkü insanın bazan: aklını- <açıracağı geliyor... Zaman olu yor ipin ucunu kaçırıyor.. Ağ- tından lâf kaçıranlar da var. Korkudan nereye ne kaçırılır izaha lüzum yok! Fazla kaçı- ran bekrilerin de vaziyetleri | ” malüm! O halde kaçırmak me- nedilirken bunları istisna et- mezlerse pek rahatsız oluruz. Çünkü bütün bunları kaçırma- mak elde değildir. (Va-Nu) ya zaruri bir cevap Azizim Valâ Bey!, İnanır mısınız? Sizin Münir Nurettin Beyle olan münakaşa nız — amma samimi söylüyo- Yum — fikir adamları mda ki münasebetlerin, münakaşala rın ne kadar kof olduğunu gös termesi yüzünden beni mütees sir etmişti.. Hattâ geçen gün türkçe şarkıların güfteleri hak kındaki yazımın tâ baş tara- funda da bu münakaşaya karış mak istemediğimi (o onun için yazmıştım. O satırlar © içinde bir tek kelime bulamazsınız ki; size veya Münir Nurettin Beye hak verir gibi görürsün. Benim maksadım, — dediğim gibi — bizim şarkılarda güftenin tama men ihmal edildiğini izah et- mekti.. Dünkü Akşamda zise karşı yazı yazdıklarını zannet- smız.. Bu £ karıştırılmaktan müşteki değilim. Yazımı oku- mamış, yahut okuduktan son- ra mealini unutmuş (olmanız dan şikâyetçiyim. Buna muka- bil size karşı ret ve kabul sad- rında bir tek kelime söyleme- miş olan bir adamı yani beni o beş kişi arasına sokup bakı- İL TRAMVAYDA Ne hacet a Hanım... Tramvay, durak yerinden kalkmak üzere idi al tr kadar büyük paketle, kürk- lere sarılı yaşlıca bir hanım ko şarak merdivene atladı. Şiş- manca olduğu için güçlükle yer açıp içeri aldılar. Biraz sonra biletçi gelmiş- ti: — Hanımefendi, biletiniz? Şişman Hanım, soluyarak biletçiye elindeki paketlerden iki tanesini uzattı: — Hele şunu tutuver oğ- lum. İ — Biletçi içinden ya sabur çe- İ kerek paketi aldı, Fakat Ha- nım, öteki paketleri de birer bi rer uzatıyordu: — Zahmet ama, şuncağız! da alıver.. — Oldu olacak, şu paketi de... Aksiliğe bakın ki, elleri el- divenli olduğu © için bir türlü çantasını açamıyordu: eldivenleri de kız- — Hele şu tutüver!, Deyince biletçi di; — Ne hacet Hanım.. Şu bi let parasını da sen veriver! De Kulak misafiri İRTİHAL Mahmut Muhtar Paşa Hazretleri- İ nin mahtümu Elileri Halil Muhtar Beyefendi duçar oldukları hastalık m rehayat olamayarak Lelpzig'te İ irtihali dari cenan © etmiş olduğun- dün ailei kederdidelerine beyanı ta- ” İ ziyet eyler ve kendilerine sabrı ce- mil ihsanmı da cenabı hakdan dile- nız ne diyorsunuz: “Bana gelince ben kendi e €mektar kulaklarımdan mem- nunum elhamdülillah, Beş kişi Din (1) ikişerden olan kulağın- dan daha doğru işitiyorlar. Hem de kulakları azametli ol- ması lâzım gelen musikiper- verandan beş kişinin muteber kulaklarından.., Evvelâ itiraf ediniz ki; bah- sedilen şarkıyı ve plâğı dinle İ diğime, dinlemediğime, doğru luğuna, eğriliğine ve sizin ku- laklarmızın iyi veya fena işit- tiğine dair tek kelime söyleme iğim- ve kimse ile kulak yarı şönn çıkmındığım işin besi bu bahse karıştırmaya (o hakkınız yoktu. Sonra sizin gibi rakik his ve ifadeli bir adamın kale- minden velev ki tezyif maksadi le de olsa “hemde (kulakları azametli olması (o lâzım gelen musikiperverandan beş kişinin,, sözü gibi karşısındakine eşek diye bağıran satırların çıkması na da teessüf ettim. Onun için dir ki; bu satırların altına im- zanızı yakıştıramadım... Mütefekkir geçinen adam- lar arasında kulak saklığından başka özünülecek şey kalmadı mı? FELEK Milliyet'in Edebi Romanı: 92 BAŞ Atıf Cemşit Bey, | birkaç cümlede bir kere nefes alarak dinlenmeğe muhtaç bir hasta gibi kesik kesik sözüne devam etti: ©. — Kaynanamı evime alma © maliydim. Bütün dostlarım ba na bunu nasihat ettiler. Fakat — karımı o kadar sevdim ki, Bey efendi, göz yaşlarına, ya! alarma dayanamadım. Neri- man kendi başıma olsaydı, ben onu yola getirebilecektim, Fa- © kat kaynanam, kendi. içine © düştüğü çukura kızmı da sürük , ledi. Bu, önce kendi eski bil- diklerini evimize davetle başla dı. Bunun önüne geçebildim. Fakat onlar yine yolunu buldu | > ;ler. Derken doktor Lütfi Bey peyda oldu. Bu defa kaynana- mın dostları yerine doktor 1 fi Si ve onun b eri evi- I DÖNÜKLER : #brahim NECMİ Atıf Cemşit Beyin gözleri kan çanağına dönmüştü. Sık sık nefes alarak, duraklıyarak anlatışı intizamsız bir kekele- me halini alıyordu. — Doktor Lütfi Bey de ka rımın âşıklarından mıdır? Ba- na birkaç kere böyle bir şüphe geldi. Fakat o, o kadar mast. mane inkâr ediyordu ki, kendi kendime, “belki değildir.,, de dim. Aldanmak, inanmamak is | tedim. Benim bu kendi kendi- mi inandırmak için o ettiğim gayret te galiba onların cesare | tni arttırdı. Atıf Cemşit Bey, ayağa kalk tı, yutkundu, masaya ellerile dayandı; — Cesaretimi mazur görü- nüz, Bey efendi, şimdi de siz- den bahsedeceğim. Sizi de ilk gördüğün gi i MILLİYET PAZAR | Avrupa matbuatı | Cihan tarihi eserile şöhreti bir kat daha artan Mister Wels iktisadi tetkiklerde bulunmak üzere ahiren Cemahiri mütte- hidei Amerika'ya (o gitmiştir. Maruf Amerikalı muharrir Mis ter $. İ. Gulf, İngiliz müver- rihile mülâkat O etmek üzere yanına gittiği zaman önu derin tetkiklerine dalmış bir halde bulmuş, ve müverrihin ağzın- dan söz kapmak için epey si- kıntı çekmiştir. Nihayet Wels Amerikalının muhtelif sualleri ne dayanamıyarak sükütu bi- rakmış cihanşümul bir devletin tesisi tasavvurundan — bahset- miştir, Mister Wels, Kabanel la ve Belami gibi meşhur ha- yalperverlere imtisal © ederek böyle bir tasavvurda bulunma sı sebeplerini izah zımnında de miştir ki: “Hayat, o derece sür'atle değişmeğe başlamıştır ki her gün husule gelen değişiklikleri tamamile takip etmemiz he men imkânsızdır. Birinin icat ları, diğerlerinin keşfiyatı ha- yatımızı cidden alt üst eti tir. Değişiklikler o derece sür- atle vâki oluyor ki etrafımızda ki eşyanın değişikliklerinin bi- le farkına varamıyoruz. Yirminci asrın başlangıcı- hı temyiz eden hassa, mesafe- lerin kısalması keyfiy Yüz senedenberi hem hem de yolcuların emniyeti art makta ve yeni yeni münaka- lât vasıtaları o bulunmaktadır. Bu tekömmülât ve keşfiyatın neticeleri muazzamdır. Şimen diferlerin, vapur o münakalâtı- nm ve telgraf muhaberatının inkişafı sayesinde şehirler ve nüfus çoğalmakta, düne kadar insanlara © vahşi olan yerler imar edilmekte ve sanayi mer kezleri dünyanın her tarafında inkişaf bulmaktadır. Hep bun- lar cereyan ederken hayatı rüzmereye olan tesirleri lâyı- kile anlaşılmamış ve hepsi mev cut şeraiti hayatiyenin iyileş- mediği tarzında telâkki edil miştir. İ9 uncu asrın sonla- rında diğerlerinden daha uzak gören bazı kimseler, bazı mü- beşşir veya peygamberler an- lemişlardır ki mesafelere çalı- nan galebe mühim hâdiselerin başlangıcını teşkil edecek ve hayatımızda bir inkılâp vücu- de getirecektir. İnsanların ma kinecilik sahasında büyük te- rakkiyat yaptıklarını ve maki- necilik sayesinde vesaitin hay ret engiz bir surette arttığını da anlamağa başlamışlardır. Kavuçuk, petrol, margarin, ve alominyom gibi insan hayatı- na lüzumlu olan nice maddeler keşfedilmiştir. Halk bu keşfi- yatı, hayatımızın tereffühü nok tasından Omes'ut o tecelliyat tarzında addeylemiş ve fakat bu icatların ne büyük inkılâp lar intac etmekte olduklarını i Hi kaynanam şimdi de bu genci mi karıma yamamak istiye- cek?,, dedim, Fakat sonra sizin karımın romanı hakkındaki e ad aş ee İ ki sizi dolaplarına çekmek iste mişlerse bile muvaffak olama- mışlardır. Ahmet Nebil, bu zavallı a- İ damı dinlerken, bahusus kendi vaziyeti hakkındaki inanışmı di kendinden utanıyordu. Atıf Cemşit Bey, dilini ağzı içine sıkışamamış fazla bir uzuv gi- bi yutarcasıma oynatarak de- vam etti; | oman meselesinde den kâfi yardım göremiyecek- lerini anladılar. Reşit (Beye onlar önüne Muhteşem Nihat Hanıma gideceklerdi. Benim işim vardı. Eve geç geldim. Reşit Beyin bize, yemeğe gel- diği, sonra birlikte çıktıkları nı öğrendim. O zaman birden bire kafamın a de bir isyan musallat oldular. Dün akşam | | | hakikatla ölçerken, adeta ken | ! i rak ucu, itirafatı Buhran karşısında ne düşünülüyor? Bütün cihana şamil muazzam bir iktisadi devlet! mes'ut tecelliyat ve şayanı memnuniyet icatlar sistemleri esasından değiştirmiş, istihsa- lâtı şayanı hayret bir tarzda arttırmış ve insanlık iktısadi- yatına mühim surette tesir ic- ra eylemiştir. Küçük müstah- sil ve küçük tüccar, mütemadi yen ortadan kaybolmak ve bü- yük teşkilât karşımda ric'at elmeğe başlamıştır. Büyük es ki müesseseler yerime yenileri kaim olmuştur. Dünyanın çeh resi değişiyor. Bu ahvale mü- vazi olarak Bioloji yani hayat tan bahseden ilim ve tap, mu- | hayyerülukül inkişaflara maz- har olmuştur. Ve nazari ol diyebiliriz ki bugünkü günde insan, hayatiyet kuvve- ti yaşamasına müsaade et! müddetçe, geçmiş asırlar haletinin yığdığı sefalet, dü- ü ğa katlanmaksı iyor. Bunu bilna zariye söylüyoruz. Çünkü hep | bunlar insanlar için mümkün- dür, Fakat henüz tahakkuk et memiştir. Harp tehdidi insanların baş har üzerinde durdukça ihtiyaç lar, müşkülât beşerin mukadderatı gibi devam edecektir. Harp tehdidi , mevzuu bahsettiği- miz keşfiyat ve ihtiraatın bize bahşeylediği bütün imkânları serbestçe ve huzurla tahakkuk ettirmeğe müsaade etmiyor. | Eski an'anelerden kurtulama- dık. Bugünkü nakliye vasıtaları milletleri biribirine yaklaştır- mış ve beynelmilel ticari müna sebetler adeta hudutları kaldır muşta. Fakat şeriti ıslah ede teslihata devam edil. mektedir. Artık harplere ce- vaz yele Ye yeni bir ha yatı medeniye vücude getirme lidir. “Tahırige ve felâketler- den başka bif gaye takip etmi yen harplere veda edilmelidir. cara ayrı ayrı her memleke- tin harp tlerini çoğalt- mağa değil ve fakat bütün ar zın istihsal kubvetlerinin tez- yidini istihdaf eyliyen bir tek arzudan,: tek bir siyasetten idare edilmelidir. Demek isti- yorum ki “dünyayı tek bir ik- tısadi ve içtimai siyaset idare ir. Esas, sulhun yegâ- ne ramini olan umumi iktisadi iştirak mesaisi olmalıdır. Üz kü milletler arasmdaki iktısa- di tezatlar sulhu ihlâl eder,,, Mister Wels'in tahlil etti- ği cihanşümul devlet, bilhas- sa milletlerin & iktisadi iştirak mesaisine istinat edecektir. Bu muazzam devlet de Bahri muhit, o hava ve hayvanat u- mum için müşterek mal olacak tır. İptidai maddeler hiç bir devlet ve münferit şahıs tara- fından inhisar altıma alınamı- yarak umum tarafından istis- mar edilecektir, Müşterek mül kiyet şekli ve müşterek bir nak larmı, doktor Lütfi Beyi, arka daşlarını, sizi hep tereddütle karşıladığım, “belki de değik dir,, dediğim halde, Reşit Bey için en küçük bir tereddüt bile duymadım. “İşte bu defa mu- hakkak!,, dedim. Ahmet Nebil, bu uzun, yo- şaşkın şaşkın, ağzımı açmadari dinlemişti. İlk defa olarak sual sormak ihtiya — Neden mi? Reşit Beyi ismile olsun tanırım da ondan. O bu âlemlerde öyle plâtenik aşktan bir şey anlamıyan, her seyi maddi ölçü ile ölçen bir a dam olarak matuftur. Kısa bir süküt oldu. Ahmet Nebil, acı acı bir gülümseme dudaklarında donmuş olarak Atıf Cemşit Beye bakıyordu. O'da yeni bir söz bekler gibi dalmış, duruyordu. Sonra birden bire, uykudan — Ne diyecektim? Ha! Bu | e ba inn etki eldir ki dayamiseilin; gi im, Nerimanın hususi oksulluklar ve iktisadi | | m teşebbüs vücutbula- | 29 TEŞRİNİSANI İstanbul Belediyesi Darülbedayi temsi'leri Bugün Akşam Saat21,30da YANAR DAĞ Komedi 4 perde Yazan: L, Fulda Tercüme E,: Seni ha Bedri Halk gecesi, Cumartesi ve Pazar günleri tenzilâtlı halk gecesi. Yakında: ŞARLATAN 3 perde komedi. AKIN. Yazan: Faruk Nafiz. | am, Üsküdar Hâle Sinemasında YEDİ GÜNAHKÂRLAR GEMİSİ Mümessili: Brigit Helm. —m— BULGAR OPERET HEYETİ (Fransız Tiyatrosunda) Bugün matine saat 16 da: HAREM ESRARI Müzik: Valentinotf — Prima Don- na: Mimi Balkanska. Aleşam saat 21 de: KONTES MARİÇA Prima Donna: Mimi Balkanska Tenor: Yvan Çaçef Orkestrası; 21 kişi. Doktor Rusçuklu Hakkı Beyoğlu, İstiklâl cad- desi Büyük Parmak ka- pu, Afrika o hanma bitişik | Apartıman No 21— Tel: Beyoğlu 2797. Saat: 14 - 18. ti sistem tanzim edilecektir. | Toprak umumun malı olacak ve onu işletecek olanlara bıra- kılacaktır. Merkezi bir kredi müessesi herkesin ihtiyaçları elde edilecek kazancı dilediği | tarzda kullanabilecektir. Şim- diye kadar insanların iktisadi hayatma hükümsüren şahsi ar zu ve şahsi kazanç teşebbüsü yerine menfaati âmmenin ika mesi için müşterek © arzu ve | değil o müşterek arzu tanzim edecektir. Mister (Wels) cihanın böy le muazzam bir iktisadi teşki- Iâta mazhar olması imkânsız olduğunu söyliyen Amerikalı muhatabına demiştir ki: — Cihan hayatı iktısadiye- sinin cöbenşüml bi bir. tarzda mahiyetinde addedilmekte idi. Halbuki beş senelik plân sa- yesinde Sovyet Rusyanın mu- azzam iktısadi teşkilâtı imkân haline girdiği bugünkü günde e mike? | yöste organize edilmesi imkân sızdar demek doğru değildir. Halil Mithat cesini zorladım. “Orada mek- tuplar buldum, iş meydana çı- | ceki, İ günlerde bunun Reşit Beyden kar,, diyordum. Ahmet Nebil, kerku ile ka- rışık bir merakla Atıf Cemşit | Beyin yüzüne baktı: — Buldunuz mu? | Atıf Cemşit Beyin düşük o muzları, ümitsizlikle, biraz da! ha düştü: — Hayır, bulamadım. Mek tubu, falan yok. Yalnız roman müsveddelerinden, küçük «hikâ yelerden, tiyatro eskislerinden başka bir şey yok. Fakat bir ajanda defteri buldum. Atıf Cemşit Bey bıkkın bir tavırla cebinden zarif bir ajan- da çıkardı. Bu mini mini def. terden Neriman Cemşit Hanı- mın her vakit kullandığı Iâvan | ta kokusu yayılıyordu. Renkli, | zarif bir kın içinde, avuç ne sığacak <— kadar mini mini bir defter halinde toplanmış © lan bu ajanda da bazı günlerin altına bir takım yazılar yazıl- mıştı. Atıf Cemşit Bey bunla rı göstererek sözüne devam et- © — Bukın, Beyefendi, şura- HAROLD LLOYD İkinci sözlü ve bu sene yegâne görünecek EVELÂLLAH Fevkalâde gülünçlü ve ka ettiği filimlerden Denizin derinliklerinde Esrarengiz hkahalı filminde, diğer ibda daha iyi oynayo”. bahriyellerin iztırapları Tahtelbahir sözlü filminde görülecektir. Bu akşam MA OHNE JIK sinemasında GİLBERT J RENEE ADORE ve ELEONOR BOARDMAN ite birlikte (Leon Tolstoi) nin meşhur eserinden muktebes CANLI G.E S'E'T filminde Canlı Ceset Müthiş bir aşk ve fodakârlek dramıdır. Canlı Ceset Aşkları ve şarkılarile bütün romantik Rusyadır. Canlı Ceset Aynı eserde birleşmiş üç büyük. isimdir Leon Tolstoi, John Gilbert ve Fred Niblo. Yerlerinizi tedarik edini. Telefon B. O. S0. 1 KANUNUEVEL SALI AKŞAMI Türkiye sinema âleminde en büyük sinema hidisesi; MELEK ve ELHAMRA sinemalarında ilk Türkçe sözlü ve kısmen Rümca ve Arapça konuşan İSTANBUL Sokaklarında Şaheserimin takdimi münasebetile "FEVKALADE MUSAMERE Bütün yerler numaralıdır. Gişelerdeki tehaciim dolayısile yerlerin evelden tedarik BATAKHA edilmesi mercudur. NE ÇIÇEĞİ Pilminde Paris'in büyük eğlencelerini, güzel kadınlarını, gece batak hanelerini, Monmartre apaşlarını temaşa etmek üzre herkes kemali tehalükle herkes ASRİ Sİ NE MAYA koşuyor.Şayanı alâka olan bu şaheser MARGARET LİVİNGSTONE ve DON ALVARDO tarafından temsil edilmektedir. Bugün öaat 16,30 da ve suvarede zengin varyete numerolarr AD MELEK Sinemasında JEANETTE MAC-DONALD Aşka Susamış sözlü ve şarkılı filminde Paramount halihazır dünya Artıstık sınemasında UÇURUM KENARINDA Fransızça sözlü film. JANET GAYNOR ve CHAR- LES FARRELL tarafımdan. da bir . öğleye gele cek!,, .bu R, kim olabilir? Şu başkası olması muhtemel de- gil, bildiğimiz için de adr R ile başlıyan başka kimse de yok. “Bundan ne çıkar?,, Diyeceksi niz, değil mi? Bir şey çıkmaz, ama Neriman Bana Reşit Be yin bizde bir öğle yemeği ye- diğini hiç söylememişti. Hay- di karar verildiği zaman bana haber vermeğe vakit bulmamış olsun. Fakat sonra?... Sonra da söylemedi: Hepsi bu kadar İ değil . Şimdi şuraya bakınız: Atıf Cemşit Bey bir iki kâ- ğıt çevirerek defterin başka bir sahifesini gösterdi: — Bakım, bu artık bir itiraf gibi, değil mi? Ahmet Nebil, Atıf Cemşit Beyin titrek, kuru parmaklari- le gösterdiği satırlara baktı, Bu sahife şu haldeydi: R'imle birlikte yemek, suvareye R-'in seni çok seviyor! İki yazı, o belli bir surette GALLAİ Elhamra sinemasında LUPE VELEZ Tolstoi'nin Basübadelmevt . eserinden muktebes VOLGA SAHİLLERİNDE sözlü ve şarkılı filminde havadislerile sesli varyeteler, VATAN HAINLEKİ sözlü Film, WARNER BAXTER ve MYRNA LOY tarafından. OPERA Sinemasında büyük müvaffakiyetle devam ediyor. birbirinden ayrı idi. İlk satır. daki yazı, evvelce görülenlerin ayni idi. Atıf Cemşit Bey, tit- riyen parmağını üstüne koya- rak: — Nerimanm yazısı! Dedi: Öteki satır başka, iş- lek bir yaziydi. Ahmet Nebil, tereddüt et- meğe başladı: Şimdiye kadar adeta istihfafla karşıladığı A- tıf Cemşit Bey birden bire kar şısma merhamete lâyik bir za- vallı olarak çıkmıştı. Bununla beraber istediğini yapmağa da imkân yoktu. Yazı Reşit Be- yindi. Delikanlı buna (karar vermek için yazıyı © görmeğe bile muhtaç değildi. Kaç gün- dür geçen vak'alardan sonra Neriman Cemşit Hanımın Re- şit Beyle bağdağştığını anlama mak mümkün miydi? Fakal nasıl bu zavallı ezilmiş koca- ya: , — Evet, bu yazı Reşit Be yin... (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: