11 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

11 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

üilliyet desi «Milliyet» tir. İyİ n Gerek geri verilmez geçen masbalar 10 kuruş) - yam e HE BUGÜNKÜ HAVA » Yeşilköy rssat merkezin İn © verilen o malümita göre, azami hararer 12.we. asgari, bi 8 idi. Bugün rüzgâr mu. eme b Dün ökşim sazı 4 ce Yağmur sğmaya başlamış ve şiddetli o gece devam etmiştir. Bu- Fün de yağmurun devamı muh- Kapansınl.. © Medet Allah! Nedir Hü bet den çektiğimiz canım! m Beyoğlunun oporta İşe; vakit bir vak'a oldu. bürda iki kabadayı B ilk tezahürü karşı- e na be diyorlar... ık eğlencenin bizim an umız başka mânaları İki kadeh zıkkım kurs indimi hemen arslan kesi “Yem kendimizden zayıfı Sanra da kendi kuvve e rpeyip üç buçuk ig yahut altmış e çakaral- ederiz, Eli nu aldirdr rar?, Vay vi en inal melemeve k azetelerde bu günlerde bir yar,. Ecnebi ârtistleri- Türkiyede çalışmaları bir nunla menediliyormuş, bar- “kapanmak tehlikesine ma- sakmış.. Hay açılamaz ». Barbar bağırdığımız içinde bir, nihayet iki- sna, üst tarafının eski balozlarından farkı yok Adam boğmak, kavga çı- ve polisi meşgul etmek bi artistine ne lüzum tuhafrma giden şura- “Hiç bir gazete filân musi falan hanende gelemi- Sek, san'at gıdası alamayaca a teessüf etmiyor da, bar kapanacak diye velevki ) vi olen endişeler izhar edi- İ sorarsanız işi şöyle ke- ım.. İçkili yerlerde icra edecek olanları, güzel re mensup addetmem. ti en büyük san'atkâr ol- İsmine bar dediğimiz bu meyhenede sarhuşlara ni j f ik, Güzellik 1 çikiyordu. Bu sefer Bel vede mübalâğalı bir Bünde,*geçmn önü, 15-1 ik hı podralar, an göz mezes olanlar ne kadar san atkür olurlarsa olsunlar, san'at lerinin kadrini takdir edemedik leri içinonları güzel san'atler çerçevesine sokmam !. Kökünden kazıyalım!. Atinada yenildik., Spor için bundan daha tabii şey olamaz Sporda yenilmemiş bir gösterebilir misiniz?.. Kaldı ki; biz Atinaya Türkiyeyi temsil & decek bir futbol takımı gönder memiştik, İki İstanbul kulübü <7, Atinade üç kulübe ziyaret inde orlardı.. Bu iş İstanbulda nisbetsiz a- hisler yaptı... İşittiğime göre buradaki bazı ilmi müceseseler, dikkat ediniz - ilmi müessese- ler Atinadaki futbol takımına: “Galibiyet isteriz!,, Diye telgraf çekmişler.. Onu oturduğu yerden istemek çok kolaydır. Yarım kâğıda da böy le bir telgraf çekilebilir. Fakat sporla bütün alâkası, spora bü- tün yardımı böyle galibiyet 1s- marlamaktan . ibaret oldukça | kimsenin bizim takımdan gale: | be aramaya hakkı yoktur. Bura | da bir nokta koyup geçelim baş | ka bahse: Akşam gazetesinde italik ya- 2i ile dizilmiş bir mülâhaza oku dum. Muharrir diyor ki: “Mademki; gerekbiz, ge- İrek Yunanlılar bu #por temasla rmı mutedil fikir ve hislerle te lâkki etmiyor ve buna büyük İ heyecanlar karıştırıyoruz. Ve mademki; bu maçlarda kimse- nin istemediği hâdiseler oluyor. Bu hal, iki memleket arasında tecessüs etmeğe başlayan dostlu ğu sarsar.. Bu spor temaslarını yasak edelim.,, Fena fikir değil! Vehleten a- dama mülâyim geliyor. Ağrı- yan dişi sökerler.. Bir diğeri ağ Yir onu da sökerler, iki sene son ra kimsenin ağzında diş kal- maz.. Evvelen bilmeliyiz ki; | spor müsabakalarında halkın hissiyatı hiç birşey ifade etmez. O andeki intiban neticesidir. | her yerde lüzumsuz ve mânasız hâdiseler olur.. Yirmi bin, otuz bin kişi bir arada bir galebe bek | lerken bunların içinde (taşkın) dediğimiz ölçüsüzleri de buluna bilir.. Dostluk rabıtalarınıri böy Ie hödiselerle zayıflayacağımı Tahmin çimek.o.rabıtalerakar- şılam bir emniyet beslendi. ğini göstermez. Kaldı ki; Yunanistan maçla- rında dostluğa tesiri vehmedile cek hödise de olmamış... Bana sorarlarsa, bu maçları menedecek yerde sıklaştırırım. Bu suretle iki memleket halkı, iki memleket oyuncularına kar şı alışır ve bazan keskinleşen his ve heyecanlar itidal peyda eder, tarafeyn kanıksar, ne hâ- dise çıkar, ne çıt çıkar!., Benim de iyi bu! Bilmem hangimi zinki b FELEK İRTİHAL Asarı Tefik zuhlısı süvarisi iner hum Ali Kabuli Bey refikasi ve İs tanbut asar: Atika Müzeleri Umum müdürü Aziz Beyin kaymnvaldeleri Nazife Hanım müptelâ olduğu has rak dün vefat | etmiştir. Cenazesi hugünkü pazarte si öğleden evvel Kadıköy Talimha- ne civarında Recai zade sokağında 73 numaralı haneden kaldırılarak Sahrayi Ce ailesi makberine defnedilecektir. Mevlâ rahmet ey- deye. Kraliçesi Nezihe Muhiddin — Eski hatiralara kapıla- | caksın.. İçleneceksin.. o Zaten asabın bozuk., Belkis derince içini çekti... Lâ kombinezonunun bir yerini iliştiriverdi. Bütün ufak tefek meşguliyeti arasında ge- vezeliği de bırakamıyordu. — Bugün o Ziver Paşanın köşküne i tin mi? Hanrmefendi- den hiç bir haber gelmedi. bilirsin ya? Pazar, kabul günü dür. Biraz (o geciksem hemen haber gönderir çağırırdı. — Anlaşılıyor ki kayınvali- den de sana darıldı, Belkis yine mektubu açama mıştı. Lâmia devam . ediyor. ei Aldırma canım. Elbet vinsen p | sarıldılar. dut Karakollarında silâhlı as- kerlerin yanma birer iktisat ve mali- rrmaştur. o İngiltere kokusundan ve ipeğinden, Almanya Akdeniz tütününden, Ma- garistan Amerikan makinesinden, Fransa Türk yumurtasından hesap sorup durmaktadır. En geniş beynelmilelden en dar milli çerçeveye bu dönüş, umulmaz bir hızla olmuştur. Bu tedbir menfi dir: Şiddetli sağrak ve selde herkes evine sığındı. Fakat hiç kimse 40. kaksız, temassız. Yaşıyamaz. Memle- ketler ortayaş derebeylerinin mü- cerret ve münferit şatoları gibi, iner- kalkar köprülü su hendekleriyle çev- rili kalamaz. Müdafan, © düşmemek ve gerilememek için çırpınış demek- tir; ilerileyiş için hamle demek değil Buhranıh bugüne kader süren seyrinden birkaç ders aldık. Bu ders lerin birincisi şudur: Hiç bir millet ve memleketin menfaatini, öteki mil let ve menfaatlerin zararına devam ettirmek mümkün değildir. Hiç kim senin elektriği, mutsuzum cebinden ödenmez, Ganj ve Çat, Tuna ve Lak Leman gibi uyanmamıyız da; silâh korkusundan geçirmiş oldu 1. bay- gınlıktan ayılmıştır: Şimdi bir hintli el dokuması beyaz bez giymek ve Mançister'in boyalı nescini kullanma mekin Londra üstüne bir tazyik yar pacağım bilmektedir. Esvapsız zenci, Gıplakdığın bir intikam olduğunu his setmiştir. Bulkanlarda buğdayını iyi finta satamıyan köylü, artık Avrupa pazarına uğramaktan vazgeçiyor. Bubran âlemşümuldür ve tedbir âlemşümul olmalıdır. Zorun, hâkim olmak hususunda iflâs ettiği bir de- virde yaşıyoruz. Ne gincrk? Enki ve yeni öm dün yasından gelen fikirler v Bedir? Siyasi hudutları İ datlar demek olduğunu se yoktur. a beat ve hudatlu iktisat! Plânlr iktisat ne d biliyoruz, mek olduğunu — “Bugünkü ahval ve şerait için- de devletin — vazifesi, ekonominin sevk ve idaresini ele almaktır. Mil | letin içinde çok olan kabiliyetleri ve kudretleri toplamak ve plânlar yap- mağı yalnız spekülatörlere bırakina- mak İizmdır. Gene devlet döviz ha veketini takip etmelidir.” Wall Strcit'in banka ve borsucıla- rı balımız me diyor: üzere birçok şeyler ileri sürülmekte dir. Buhranım icinde tabii enflasyon 1932 Başında.. “Buhrana karşı tedbir olmak) Yeni Rusya Falih Rıfkı Beyin Yeni Eseri Falik RIFKI olunmaktadır. Eğer buhran devam şiyve belki henirel kakal olamacak: Mi kle Mİ olunur i i kolaylıkla “Ii Avrupa, meharriri diyor ki: “— Makinesini satamıyan Alman şehirlerinde Kanada buğdayın görü | yoruz; bukdayını satamıyan ya tarlalarında i Fasgelmekteyiz!" O halde ne yapmalı? Almanya Balkan buğdayın almalıdır. Balkan çiftçiliği Avrupa teknik ve kredisi ile ıslah olunabilir. Satınalma kudre- Gi artan zirai Avrupa ise sanayi Ar-| rüpasının fabrikelarınm O mallarını kullanmalıdır. Şimdi karşımıza iki sual çıkıyor: ise Ford” traktörüne İ merika kendi kendine yeter mi? Bakınız Amerilen'nın en salâhiyet tar adamlarından biri ne diyor: “ —Amerika kendi kendini kapar ve kendi içinde çalışmaya karar verirse, refahı daha çabuk tesis etmek mürm- kün olduğu hakkındaki kanaatim kat idir. Bize Avrupa yalnız kargaşalık getirdi. Memleketimiz bir tecerrüde gitmese bile, şurası da doğrudur ki Almanya'da ve diğer memleketlerde giriştiğimiz mali menfaatler ve bizim iş adamlarımız kabul etmiş olduk. ları beynelmilel iktisadi inkişaf poli- tikası, bugünkü lâtın möl #obepleri arasındadır Amerika'da bir kişi yoktur ki Avrupa karşısında ta- ahbütler alır - sına razı olsun.” imdi bir de bir avrapalının Gleri yeli srupa ziraatinde fazla östih- yoktur. Avrupa her tene 30 mil. İ yen kental satın almağa mecburdur. Bundan başlır yiyecek etini de dışa- rıdan alıyor. “Avrupa sanayii talep azlığından sıkıntıdadır. İki Avrupa'nın büyük İ çiftçi kalabalığı ciddi bir pazar ola- bilirse bu sıkıntı azalacaktır. Eğer Avrupa çiftçileri yetiştirdikleri için kâfi para alabilirlerse, bu pazar vü- cet bulur. Avrupa çiftçisi organize olmuş olan denizaşırı o memleketler ziraatinin rekipliği il ip için Avrupa sanay olmaktan çıkmıştır. Bütün Avrupa için bir plândır. Bir Orta - Avrupa plân siyasi müşkülü- ia uğramaktadır. Sanayi ve — ziraat himeyesi için umumi bir Avrupa pl ni zaruridir.” Mütehassıs değilim. Naklediyo. | rum, Milk hudutlar kombinezonun- | da herkes kadar, belki birçokların- dan iyi tedbirlerimizi aldık. Kıtalar kombinezonanda Türkiye'nin mev- kii ne olacaktır? İşte Türk iktısatçı- larma 1932 senesi için enteressan bir etüt mevzuu! Falih RIFKI Komşu Devlet için dilimizde yazılmış ilk tetkiyk, var; ekonomiyi organize etmek tek-| den lı | koyarak bir tarafa yerleğtiri- | Avrupa kendi kendine yeter mi? A-| gı -İ düyem semtin | Adnan bey epeyce müşkül bir | nındakilerle beraber | müteessir ve düşünceli idi.. Ay | mia koluna girdi. Gençlik ve halk terbiyesi metotlarının, şehir ve cemivet hayatının, kızıl fırkanın en eyi tahlili, ON FORMA, 150 KURUŞ zi Mahalli: Muallim Halit Kütüphanesi, di. Değeri otuz beş lirayı geç- | yoktu.. Belkisin oğalle ku miyen bu elbiseyi genç kızlar |laklarında tangonun son ten- iki yüz on liraya pek ucuz al- | poları sönerken bir alkış tufa Şa dolayı memnundu | nı koptu.. Herkes yeni Güzel Yukarda bu kelepir! (lik Kraliçesini var (o kuvvetile Model prova edilirken aşağıda | alkışlıyordu. Adnan Bey ya- ilerledi. hâdise atlattığından (o dolayı (ler, Belkis sendeliyordu Lâ- başında verilmesi mutat olan — Bem beyaz kesildin!. civar esnafm © alacaklarını on| Nen var Belkis beş gün (sonraya atan kalfa Belkis kendini pek zavallı epeyce sıkmtı geçirmişti. hissediyordu. O kadar beğene- ep rek aldığı mavi tuvalet naza- “Beyaz Kelebek, , barı pen- İrnda hakirleşmişti. be ziya şelâleleri içinde bir ilk Kendini, bu bol, penbe ziya bahar fecrini andırıyordu. Bel |lar arasında, penbe bulutlar. | kis salona ayak basar basmaz | dan şaşan ile yükselen güneşe | sendeledi. “Zühal Ferda,, pen| karşı ufukta mavi sisler arka- be tüllere sarılı ince ve güzel |sında sönen soluk bir yıldız vücudile Vedat Nacinin kolları | kadar cansız ve #ilik buldu. arasmda yeni ve şık bir tan- Masalarma yerleştiler. Ve- $o oynamakta idiler. Süvare. | dat Naci, biraz ötedeki masa- Din bütün halkı, kadm ve er- | ya güzellik kraliçesini oturt- kekten mürekkep bir çember, | tu. Arkasına ışıltılı gece man- sarışın güzellik / kraliçesinin | tosunu örterek ; zarif bir reve- etrafım sarmış, bir şafak peri |ransla teşekkür ederken göz- sine benziyen zarif Xx leri Belkisin gözlerine tesadüf a tt A arala unları. bas YER nm Hikâye Memnu mıntaka Bugün pek çok işi vardı. Faturalar, mektuplar dolu idi. Bunları "topladı, yanma koy | du., Faturaları birer birer söz! geçiriyor, üstlerine işaret yor, arada bir yanıldığını zan- nederek tekrar alt üst ediyor- dee arada, çeliide. Fakat çok meşguldü, feride olmadı. Kapi tekrür çalıidı. İ Bu sefer duydu: — Giriniz!., Kapıcı girdi, © bir mektup uzattı. Mektubu aldı, yüsünü ekşiterek: , — OK, sanki iş azmış gi Fakat göz gezdirdi, pek iyi okunmu- yordu., Arkasını çevirdi, şunla ri okudu: Kadıköy Kuşdili..... Adresi görünce yüzü güldü, ne şelendi, damağını . kırarak öh öhledi. lu... Hem okuyor, hem gülü- yordu.. Sonra katladı, iç cebi- ne yerleştirdi., Şimdi acele ediyordu.. Daha İ çok işi vardı.. Faturalar bittik ten sonra, “mektuplara da ce- vap yazılacaktı.. Bunları hasıl bitiretekti?. Cebinden saatini çıkardı, baktı.. Tam dört! Faturaları Hemen içini açtı, oku- i bıraktı, evvelâ | p | Rıchard MAJIK' te Tauber BÜYÜK VARYETE Filminde gören ve dinleyenleri teshir ediyc- MMMgi Bu sene Avrupanın en büyük filmi olan 6 Ocak Arkadaşları'nı Gösteren sinemaları Almanya hükümeti vergiden mua! tutmuştur. Berlin talim ve milletine Yunan Milli Opera hey'eti | Fransız Tiyatrosunda. Bü ak- şam saat 21,30 da MANON am — Şehzadebaşı Ferah Sinemada bu gece sat tam'9 dn beylermilel büyük varye- | te kumpanyaları 54 artist 38 nume-İ İ ! ro sand'ya rev » vaymanlar giren l koflar - Zuanelliler Azeri musiki bey'eti ve arslan kaplandan mürek İ kep büyük hayvanatı vahşiye çan bazhanesi mektuplara cevap yazmağa baş | ladı... mişti. D-rin bir nefes al .. Geriye kalmıştı. İki yerden para tahsil edecekti.. Bu kadar Ne olacak? acelesi ne idi?.. ki aldığı mektup ta ondan gel| miş, o gece davet ediyordu... Onun için acele ediyordu.. Kapıyı kalkıp kilitledi... Bi risi gelip te işgal (etmesin di- ye. Şimdi hem işini görüyor, bem de arası on dakika geçme -| den, çıkarıp çıkarıp, müt EKİYOT, on vapürüna Yetişmek için bü- tün kuvvetile çalışıyordu.. Saat sekize beş © Kala işini bitirmişti, Paltosunu omuzuna | dışarıya çıktı, | attı, kapıdan doğru köprüye indi., Vapura i . Bilet alarak bindi- , derin bir mefes aldı.. ni tam vaktinde bitir vapuru da kaçırmamış- | Şimdi vapurda bile ii De sığmıyor, eve idi kadar acele ediyordu. yüne gidince, bir otomobile atlıyarak doğru genç kadının evinin önünde indi.. Genç kadın evin önünde oto- mobil o durduğunu (duyunca koşarak kapıyı açlı, genç âşı kını karşıladı. İkisi de yukarı salona çık- mışlardı.. Genç kadın, öyle gü- | zel bir akşam sofrası hazırla- mıştı ki... — Bak. Bunları senin için hazırladım, Kocamı da sav- dım. Bugün İstanbula kayna- nama gitti. Vakıa genç kadının kocası m ve çok memnundu: — Ne kadar sevindim!. — de yordu — sürprizde olursa bu kadar olur... Niçin bana telefon etmediniz? Bir iskemleye ilişirken Lâ. ona cevap verdi: — Birden bire (karar ver- dik. Hırçınlıkla karışık derin bir eza Belkisin kalbini kemiriyor du. Dudaklarında yalancı bir tebessüm güzel yüzüne hiç ya kışmıyordu. Kırgın helile, gu- İ rar ve lâkaydiden iğreti bir el- bise giymiş gibiydi. Vedat Na ci Belkisin iç yüzünü sezmiş- ti. Mümkün olduğu kadar na- zik ve alâkalı” görünerek genç kızı teselli etmek istiyordu . Cazbant (o başlasa beraber oynayacakları Obir (o fokstrot bir tango samimiyetlerini iade edeceğine emindi. Müziğin tek rar başlamasına intizar eder. ken, Adnan Beyin eski dostla- rından biri, yanında uzun böy- lu , zayif, çok esmer bir sda Kırk beş dakikada bunla, rı bitirmiş, ne ise postaya 2 | başka işler daha) Ve Geçen gün genç | bir kadınla tanışmıştı... Demin | —— Pangaltı Sinemasında Kemik ŞEYKİ Bey ve ARKA tarafından — ramazan temsillerine başalanmıştır. Çarşam- ba ve Cuma geceleri hissi ve #ndili | dramlar, gülünçlü komediler, kan- | tolar, sololar ve saire Doktor Rusçuklu Hakkı Beyoğlu, İstiklâl caddesi Büyük Parmak kapa, Afrika :anına bitişik Apartıman Na 21.— Tel; Beyoğlu 2797. Saat: 14-18. e İİ gitmişti., Fakat bir türlü yüreği de rahat etmi- yordu.. . Karısını götürecekti, jonu dargın oldukları için götü rememişti.. İçini belirsiz bir | kurt, yiyordu.. Gece eve dön- | meyi o düşündü., Son vapurla löndü... Evde karısını | annesine genç erke-| İğin kolları arasında görünce, tabancasını çektiği gibi üzerle- | İ rine boşalttı... Fakat bu kurşun İlerm hiç biri isabet etmemiş, İ hedefini bulmamışta.. Silâh sesine koşuşan polis, | bekçi ve komşular içeriye gir- İdiler .. Genç kadının kocası ne İ ye uğradığını bilmiyordu. Şaş- İ kılığından: diye, bağı- Gelen (polisler , bekçiler, vaziyeti gö erdi... İçlerin: den çapkın birisi gülerek ilâ- ve etti; — Hırsız değil © efendim, hırsız değil! Memnu mıntaka- İ ya girmiş biri. — - Harun Mecdi Bey... Tak dirlerini bizzat Belkis Hani- ma tekrar etmek için tavassu- tumu rica etti, Esmer Mısırlmın — kalınca dudaklarının arasında © bem beyaz dişleri pırıldıyarak mü- temadiyen tebessüm ediyor- du.. Adnan Bey: — Belkis hakkında pek za- rif bir nezaket gösterdiniz. — İdedi —.. Cazbant başlamıştı. Harun Mecdi Bey atik davrandı. Mü- şande diler gibi Adnan Beye) baktıktan sonra Belkisin önün | İde derin bir reverama yaptır | İ Genç kiz sendirmaden” Vediğ | Nacinin hareketlerini kaçırmı- | yordu. Hakiki bir kraliçe ihti | şamile Harun Mecdi ile bera- ber yürürken arkasında Ve- dat Nacinin hoşnutsuzluğunu sezmişti. Hakikaten genç a- dam birden bire mahzunlaşmış tı. Gözleri Belkisin füsununa, esine dalmış, kalmıştı. terbiye akademisi “ Alman tavsiye etmiştir. 15 Kâmunusani çarşamba akşamı MELEK sinemasında MARE BELİ Bu sene görülecek yeğâre sözlü filmi olan TALİ En güzel eseri. Bir KUMARBAZIN.... Bir MAŞUKANIN roma- nadir, GHEVALIER ŞEN MÜLÂZIM Doktor Hafız Cemal Dahiliye hastalıkları mütehassısı Cumadan maada hergün öğ. leden sonra saat (2,30 dan Se kadar İstanbulda Divanyolun. da 118 numaralı hususi daire. sinde dahili hastalıkları mua yene ve tedavi eder. Telefon İstanbul 22398. Sıra numara sını beklememek isteyenler, kabineye müracaatla veya te lefonla randevu almalıdırlar, Bir aralık o “Zühal F: ceda. Hanımı dansa kaldırmak iste- di. Yerine mıhlanmış gibi kal kamıyordu. Cake iğ göz lerinde anak bir gülüşld tecessüs eden Lâmia: — Kraliçe hakkında yarı: yazacağınız makaleyi mi dü- şünüyorsunuz? Diye hitap etti, Vedat Naci silkindi — Afedersiniz Lâmia Ha nım... Benimle dans etmek is. ter misiniz? Kalktılar, dans o edenleri arasa” karıştılar, Bazen öbü: jlerile yaklaşıyorlardı. Belkis sanki farkında deği miş gibi kavalyesini zarif v. şuh tebessümlerle dinliyor gö rünüyordu. Harun Mecdi Be; genç kızm alâkasını celbet- mek için bütün gayretlerini sarfederken, Belkis zihnen he; Vedat Nacinin hareketlerini, tavurlarını, gözlerinin man: nı hesaplamaki>

Bu sayıdan diğer sayfalar: