15 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

15 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ik nümayişleri arasında Müzeye gidenler bize tarihten im- kılıç, kalkan, piştov, top, 3, çürümüş me oldukları anlaşılan lecek nesiller içi ymetleri daha fazla maalesef © m ve n z elleri dördüncü asrın evlâtlar: ta-| ndan atılan Ayaerini kisisesinin ranlık, rutubetli ve küf kokan iz-| duvarlarında renkleri solmuş, bez i yırtılmış ve rutubetin yosunla İle çürümüştürler. Bunların içinde Türk ressamların in bazılarınm eserleri de vardır. O ki daha bundan on sene ev- Galatasaray sergisinin di irmda boyaları henüz kurumuş taze erdi. Ön sene içinde rutubetin ibtiyarlatmış olduk- ına şaştım da acıdım da. Çalir'nın ve Sami Beyin Çanak- le ini tasvir eden tablo- ir. da buradadır. Onları güçlükle nıyabildim. O kadar bozulmuş, çü ürüş ve harap olmuşlar ki enkaz linde onların karşısında hayli dü- ndüm, Tekrar edeyim ki bunların | »de bir varlık ve başlı tevdiatmı kucağında | isesinin yağlı bo- | ya karşı pek zalim davranan rutu ini öldürmek için sıvaları görün. ar duvarları dolduran t ir kahramana ait olan) binlerce silâh kâfi gelmiyor. arihin malı olan bir kösele par- sarı bile ir it — eo Ressamlar uyurlar mi? #yumayorlar mı? Cümhuriyet gazetesinde Ali Sami yokguafından “Türk ressamları W- lar, i Sami,, imzasile gön- tehliğ © Âli Sami Beyin i ve şahsiyeti hakkında ağır it- “1? ihtiva etmektedir. Ezcümle iyor ki: “Türk hudutları dahi- — resim ve san'atı, genç talebe pe da teşvik için, şerniti âtide ya- zıldığı üzere sim müsabakası ih ait berveçhi Atidir: resim ve san'at hevesini uyandırmak ve teşvik için güzel san'atlar birliği resim şubesi Alây köşkünde bir (Or- amm ii yoksa sarsılması muhtemel | me korkusundan mı geliyor bu blinmi yor. Onun için yeni san'atı ellerinde tutan gençlik bundan alınıyor. Biz resim san'ati için Selâmeti Sami yin endişelerinin tahakkukunda, Sa mi Bey necatı bizim intizarımızın devamında buluyorlar. Maksat bir. dir. Resmin hakiki mevkini | alması, engelsiz tam bir inkişala mazhar olması yalnız bunun temini çarele- rini taharride ayrılıyoruz. Mevzuu bahs makalede hafif tertip müstakil ressam ve heykeltıraşların mesai tar zina da dokunuluyor. Yalnız tedris bir çığır olmaktan uzak bulunduğun dan zararsızlığına binaen hoş görü- İ lüyor. Bence her hangi bir münaka- şa ve mübahese de hal çaresi sami- miyeti çok geniş tutmak, ihtisas ve vukuf önünde hürmetle durmaktır. edindiğim için bi beni bizar ediyor. Hakikatı öğ- renmek kayğusile samimiyete ittiba ediyor aklıma gelen süalleri aşağıya yazıyorum. I — Modrn san'attan neye ve ne için tevahhuş ediyor? Bu bir bit- atmıdır ki? 11 — Modern classisme tabirin- den ne murat ediliyor? ||, II — Modern san'at maziyi, ced © —— m eee amme — Bizde san'atkâr doğacak mı? “Hayırl,, diye cevap veriyorum. Biliyorum. Belki bana itiraz ve hücum edenler bulunacak, fakat ben onlara makul ve munsif olarak dü- şünmelerini tavsiye edeceğim. Bundan elli sene evvel Hamdi Be yin temelini attığı Güzel san'atlar akademisile memleketimizde Pİ san'atlar cereyanı başlamak için tik bir bi yapıyor. rel hamleden beri bizde san'at ve doğa cak mıdır? Hayır doğumadı, ve o doğamıya caktır. Bütün bu kabahati | hep zavallı san'atkirm omuzlarını yüklediler, senede Fransa veya Almanyada xendiklerinin üzerine burada bir ke. lime bile ilâve edemediler.? Zannediyorum bunun — izahı basit... Çünkü bugün de san'atkâr, yalnız ve öksüzdür. Çünkü bugün 'de san'atkâra bir tufeyli bir lüks di- ye bakıyoruz. Çünkü bugün de dün gibi aynı hataya düşerek | san'at Yın Türk harsını ve hakiki Türk me deniyetini vücude getirecek ölüment olduğunu kabul edemiyoruz. Ve her- O Bir endişe dolayısile dini inkâr eden bir soysuz mudur? IV —Pirimitif ve kilâsiklere na- zaran modernlerin vaziyeti ve fark ve san'atları, V — Resimde şekli müşabeheti yoksa teknik ve konsepsiyon birliği mi karabeti, müşareketi icap ettiri- yor. VI— Akademik ve modern teknik lerin mukayeseli etüdü ve neticeleri, Vi — Meler akademiler de tedriz üsulü ve gayeleri Anlamadığımız, anlamak külfe- Gine katlanmadığımız halıkında kara kuşi hükümlerden hazer etmeliyiz. Meselâ ben kızıl, kıpkızıl, bir yeni stan'at taraftarıyım onu şumullü bir görüş, şuurlu bir araştırmanın zadesi telâkki ediyorum. İhtimal ki kendi- me göre bir takım müstenidatım ve delkilim vardır. Bunun tamamen ak İmezm ermediği şeylere vahi etike tini yapıştırmakta ziyade ilmi izah ve tekniki tahlildir. Yeni bir mede. niyetle başlıyan yeni hayat ve ica- batı nelerimizi değiştirmemiştir Köyünün meskeninde dağdağalı yattan bir an için kurtularak başını dinlendiren insan tam bir konfora kavuşmuştur .Yeni spor ve tağaddi usullerile yeni sıhhatli bir vücut ratılmaktadır. Makyajla insan eti zerinde işleyen fırça ve kalem yara danm noksanlarını telifiye muvaf. fak olmaktadır. Yeni bir giyinişle ih tiyar dünyanm fonu üzerine yeni, ori Jinal bir siloet düşmektedir. Acaba yeni cemiyetin yeni zevklerinin ye- ni bir san'at ve estetike yol açması doğru değil midir? Bilhassa bu isti- | halede vazil kanun yine klâsizm)| olursa!... Onun için Güzel san'atler| akademimizi bir Hofmann — Schule | veya Academie o Shote gibi görmek isteriz. Zaten akademide & mimari ya tedrisata uyamıyarak bir kayna. na ve gelin geçimsizliği -bittabi san'at cihetinden huşuneti gö: resim ve heykeltraşi şubeleri edilmelidir. Erzurum: Eşref ihya — Biz fal Zengin olduğumuz gün bunu irüz diyoruz. San. atı daha hâlâ bir Burjuvanın yemek odasma asacağı meyva resimleri ve. ya tarihi vesikalardan ibaret olduğu nu zannediyoruz. Hayın efendiler! Bir Mısir san'a- tma bir Çin san'atma, bir Hint san- atına tarihlerini temsil ettikleri için değil; o memleketin ruhunun güzel Biğe, hayatta hayvanm değil yalnız insanın arayabilecaği maddi ihtiyaç- ege bir rl Tüzumu oldu- unu, zekânm hayali genişlendiğini ve san'atkâr vicdanman yen yal. nız taş parçalarile temsil edebilecek kadar büyüklüğüne hayret ve peres tüş ediyor, ve onların en büyük me- ler olduğu ediyoruz Yunanı kadim medeniyeti, İs- kenderin kahramanlıkları değil; “Fidias” ım “Esehyl, in «Platon» şinaş terbiyeci ve bilhassa lüks eş- yalar yapan lüzumsuz bir tufeyli o- larak kabul ettikçe Türk san'atkârı doğmayacaktır. Ve elli seneden beri yeni Türk harsını yaratmak için ça- | balayan zavallı mücahitler ateş gibi yanan beyinlerini afyon © ile uyuta uyuta feci bir halde ölüyorlar. MİLLİYET CUMA 15 —Ç—ğ—ğ—ğÇğİ—Ö<—<ğİ<—ğ<>—<<ğ—Ç—€<<”— Ml KANUNUSANİ Geçen senenin sinema plânçosü- na bakarsak, Amerika'da bubran, fakat Fransa'da bir inkişaf görürüz. Avrupanın diğer e memleketlerinde, sinemalar dâlma mahallin | iktısadi ceryanlarına tabi olmuşlardır. Geçen sene Amerika'da tiyatro- lar büyük bir buhran. geçirmişler- dir. Tiyatrolar varidatı yüzde alt- lar kapanmıştır. Bir çok tiyatrolar da fiatleri bir hayli indirmişlerdir. Gariptir ki Amerikan 'dinemali rında &n ziyade rağbet gören film- ler Amerikan filmlerinden ziyade, ecnebi filmler olmuştur. Sinema salonlarında fiâtlerin in- dirilmesi mecburiyeti, bizzarure ar- itlerin aldıkları haftalıklara tesir etmiştir. Ticari kıymetleri şüphe götürmeyen beş altı yıldızdan maz- 4a, diğer bütün sinema artistlerinin haftalıklarından yüzde on beşten o- tuza kadar tenzil edilmiştir. Artist. ler de mühtelif bir çok sebeplerden haftalıklarnda yapılan bu tenzilâtı kabule mecbur kalmışlardır. Halbuki geçen sene içinde Fran- diyen yeni yeni ve son derece muh teşem ve mukellef yeni sinemalar inşa edilmiştir. Bu sene içinde ev. velce malüm bir hakikat daha ziyade teeyyüt etmiştir. Halkın Zevki selimi fena bir filmi derhal anlıyor ve film rağbet görmüyor. Şu suretle iki ku tup husule geliyor. Sinemaya ucuz girmek ve iyi film seyretmek. Bü- İşte Türk sanatkâr; kendini lü. zumsuz gören bir muhitte olduğu için doğamıyor, kısaca © onu muhit öldürüyor. Zühtü Orta mektep talebeleri arasında resim müsabakası Güzel san'atlar birliği resim şu- talebe arasında bir re- ihdas etmiştir. Şe- 1 - Orta mektep talebesi arasında ta mektepliler resim sergisi) açacak tar, 2 - Sergi 15 şubat 531 de açıla caktır. 3 - Resimler 10 şubata kadar Alây köşküne gönderilecektir. 4 - İştirak edecekler yaptıkları re- simleri muallimlerine tastik ettire ceklerdir. Ve isim ve adresi tasrih e- dilecetkir. mümeyyize tarafından bu resimlerin Arasından birinci, ikinci ve üçüncü- ler tasnif edilecektir. 6 - Birinciye bir sulu boya takımı , ikinciye bir sulu boya ta- kımı üçüncüye bir pastel takımı mü kifat verilecektir. 7 - Yapılacak resmin © mevzuu (Cümhuriyet bayramı) dır. - Resmin ebâdı 27X22 olacaktır. $ - Resimler renkli ve renksiz ola. bilir, 31X26 ebadında bir karton kâ- ğrt üzerine dört tarafından ilsak edi- İecektir. Üzerine ince bir saman kâ- ğıdı konacaktır. 10 - Müküfat kazanan resimler ade edilmez. l 11 - Alay köşkü Gülhane Parkı i- tün müvazeneleri, halkın rağbetine bağlı olan film mustahsılları şimdi iki kutbu telif etmeğe çalışmak. tadırlar. İstatistiklere nazaran, Amerika. nın büyük şehirlerindeki © sinemala. rm varidatı çitikçe (azalmaktadır. Bir sinemanın haftalık varidatı aza. mi 50,000, asgari 10,000 tutmak icap ederse dolar * vasati bir rakam elde ederiz. Ker üç yüz fil içinde ancak beş altısı vasatiden fazla olarak meselâ 40,000 dolar bı. rakabilmektedir. Diğer filmler ise ancak asgarinin kudutlarından dışa- rıya çıkamıyorlar, Sinema herkesin kesesine müsait 1932 Nevyork'un meşhur Roxy sineması bomboş! bir şehrinde mutavassıt halkın nasıl eğlendiğini iki sene mütemadiyen tet kik etmişlerdir. İstatistiklere istinat eden bu tet- kiklere nazaran, 40,000 nüfusla bu mutavastıt şehirde saat on üçten yirmi üçe kadar açık| tir. Bu dokuz sinema hafta da yir- mi muhtelif film gösteriyor. Tem- muz ayında bu dokuz sinemaya 50,000 seyirci gelmiştir. ( Yani se- 70n mört içinde ). Kânmnuevvelde ise gelen seyircinin mildarı 175,000 dir. Kadın erkek 850 talebeden ( 17 ilevl2 yaş arasında ) teşrini evvel. Yüzde otu hiç sinemaya ir, Yüzde yirmi bi ri iki defa, yüzde dokuzu üç defa, yüzde altısı dört ve daha fazla değil, Bu mutavassıt şehirde seyirci en ziyade komedi, sevda ve sergüzeşt filmlerini seviyor. En ho- ta giden artist Harold Lloyd'dir. Ondan sonra sırası ile Gloria Su vansun Collen Moor, Thomas Mei- ghan, Mary Pichford, Douglas Fa- irbanks (bu tercih sesli filmden ev veldir.) mar yeme * British Movietone News Londra da bir modistranın modellerini me- haz göstermeden neşrettiği için za- rar ve ziyan tediyesine mahicüm ol- muştur. * Londrada veni bir firma açılmış- tır: British European Corporation. * Bulyar sahne vazıı Boris Grejof milli şarkıları da ihtiva eden “haçsız mezarlar,, isminde bulgarca sesli ve sözlü bir film vücude getirmiştir. Bul gar milli tiyatrosnun en iyi artistleri ilmi temsil etmişlerdir. Son bir kararname ile İtalyada * İngilizler Hamlet filmini ikmal En kan kabul etmek icap eder. İki kişi Amerikan mutavassıt â old göre, Ameri bir eğlence olduğuna * Charles Rogers Buddy işsiz kal. du. Ya sinemada, ya sahnede iş ara, yor ve hâlâ da bulamadı. Böyle ole <ağına kim inanırdı? İ yaman artist vesselâm, deyip geçi İ yorlardı. | akıllarından geçn dokuz sinema | ayının bir haftası içinde yüzde 34 ü| sinemalar her seansta ayrıca terbiye- vi ve barsi bir film dahi göstermeğe mecbur tutulmuşlardır. lü * Charlie Chaplin veDouglas Fair- bankı Saint Moritz'de kış sporlarile meşguldürler, ğ * Greta Garbo'nun se lip orada bir piyesi temsil | edeceği söy.eniyor. Hemen hemen bütün sinema artist eri gibi Eddie Cantorun ismi Eddie Cantor değildir. Asıl ismi Blumen- thal'dır. Yani yahudidir, hattâ çok iş bilen yahudilerden.. Nevyorkun fakir mahallelerinden birinde doğdu ğu günden beri geçirdiği istihaleler şayan: hayrettir. Bir zamanlar *şan- töz, lük yapıyordu, Cantör ismi de oradan kalmıştır, İl | Sinemada muvuffak olan yahudi- ler içinde, hepsi de Aljolson sınıfım: dan dei Bir tarzda da bugünkü © seviyesine yükselmiştir. Cantor operetinden ye tişmiştir. Piyeslerde komik aktördü. Eddie Cantor sahne hayatınm çok çetin merhalelerini geçirmiştir. Kıs kançlıkları yenmiş, rakiplerini geç- miş ve bu suretle nihayet Broadway in çok sevilen bir artisti olmuştu. Eddie halen de bir sinema aktörü ol maktan ziyade, bir sahne artistidir. Hususi hayatında pek ciddi olan artist sahnede seyircileri gülmekten bayılır. Bir karısı ve birkaç çocuğu vardır. Sensiz sinema devrinde film çevir meği aklından geçirmeyordu. Holly. vood'un film mütehassısları da onu akıllarından geçirmiyorlardı. Meselâ sahne vâzıları Nevyorka gelip yat. roya giderlerse, o gece çok eğleniyor lar, bir hayli gülüyorlar; “Şu Eddie Hiç birinin ona teklifte bulunmak | iyordu. — Halbuki Eddie'nin söylediği şarkılar, bütün Nevyorkluların dudaklarında dola- şan alamod şarkılardı Hattâ bir revüsü emsalsiz bir mu vaffakıyet kazanmıştı. O sırada tos li Gilm alıp yürümüştü.. Bu revüyü Eddi Cantor dirler. Eddie Cantor başka | deni filme aldılar ve bittabi Eddie Can- tor da ancak © zaman filmde görün dü. Telgraflar, kablolar, teklifler bi- ribirini takip etti © Nihayet Eddie 125000 dolarla Hollyvood'a gitmeğe razı oldu. Orada baş hafta kalark filmi bitirdi, çeki cebine koydu. Fa- kat Hollyvood tuhaf bir memleket. tir, İşini bitiren Eddie'yi salverme- di. O da kaldı. Kaliforniyanm ezeli güneşi karısının vo çocuklarının sıh Batine yaradı. Şimdi bu adam (40 ya sindadır, bilirsiniz ya?) Beverley Hill ilen artistler mahallesinde mükel lef bir sayfiyeye (o maliktir. Tekrar ilm çevirecek mi? Her haldel Fakat Nevyorku gidip yeni bir revü daha ortaya attıktan sonra... Eddie Car tor daha ziyade tiyatronun adams dır. Sinema ondan çok az istifade e diyor, Şen mülâzım Maurice o Chevalier'nin bu güzel filmini de yakmda İstan- bulda göreceğiz. Harpten ev- velki mes'ut senelerin sahnele- rini seyrederken Oscar Stranss un da güzel bir valsini dinleye- ceğiz. “Şen mülâzım,, aşağı yuka- Yı bir operet filmidir. Eski üni- formaların ihtişamı, eski saray ların bedbaht (derecesine va- ran etiketleri içinde & Maurice Chevalier nasıl olduğunu bilme den, kendisine çılgınca âşık bir prensesle evleniyor, aurice esmer Claudette Colbert ile sa rışın Miriam Hopkins arasmda hayli tereddüt geçiriyor. Bir sarışına, bir esmere gidiyor ve en nihayet bir noktada karar kı Mıyor, , Sinemadaki artist çocuklar arasında büyük muvaffakiyet kazananlardan birisi de Jackie Cooper' yahate gelen bu sekiz yaşındaki İranktan az kazanmayor. İ geçiyor. Gâh kaybediyor, | kazanıyor. İdan ceplerini dolu kalkıyor, Ta | deisin? Evet! Ve bu kadın | di Françese'den Mi Şimdi Avrupa'ya se artist senede bir buçuk milyon Balet kızları arasında müsabaka ———eem.——— Eğer yer yüzünde / talihli |.) olduğunu iddia edecek bir kim (| se varsa, o da, otel parasını ver miyeceği için Akdenizin bir kı yısında yapa yalnız” kalmağa olan şu kadındır. Cebinde bakaranın nasılsa İc bir kaç bin frank kalmış. Bu para ile ne yapsın? Son defa olarak talihini mi moya giriyor. Oyun masasma gâh Ve en nihayet masa ih. u “talih,, filminin bir sah. Baş mümessilesi kome Bell'dir. Beraber oynayanlar Marcel " Andre, Francoise Rosay, Pier rede o Gvingand, Madeleine i Guitry yakında göreceğimiz bu

Bu sayıdan diğer sayfalar: