21 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

21 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliyet ) Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 21K. SANİ 1932 İdarihane: Ankara caddesi, 100 No: Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon: 243104 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için LK 4» ıs 4— 3 aylığı 6 Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nünhalar 10 ku suştür. — Gazete ve matbaxya ait şler için iniidiriyete müracaat dilir. Gazetemiz ilânların ccs'u- iyetini kabul etmez BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy rasat merkezinden al dığımız habere göre bugün hava bulutlu > ve hüfif yağmurlu ole- caktır, Rüzgâr şimalden mutedil! Sürette esecektir. Dün hava taz- yikr 778 milimetre, hararet aza- mi $, asgurl $ derece İdi Ramazan 13 Vakitler: DS Güneş 720 Öğle 12,26 İkindi 14,57 Akşam ui Yatsı 18,47 İmsak 5,36 ems Hafta Sohbeti | | Hafta Sohbeti | wi” | ie lek san'a Geçen - gün Nurullah Atâ Beyfendinin bir yazısını oku- Hariç içini) genç Nurullah Atâ Beyin tenkidine kızmış: — Ne demek efendim, bizim | filerimnize itiraz! etmek vatana İ ihanet etmektir. Diye meydan | okumuş, Umumi tenkitlerini çok sa- İ mimi, fükat biraz âğdalı buldu: İ gum Nurullah Atâ Beyfendi İ üşenmemiş, yorulmamış “kendi- İ ni müdafaa etmek için on dört sütun yazı yazmıştır. Bana kalırsa aziz iüünekki- İ dün bu telâş” ve heyecanı pek | lüzumsuzdur. Çünkü (vatan ha i bizdeki fikir müna | ve âdeta bekçi mühü, #ey olmuştur. Muallim Naci, Ahmet Mit. | hat Efendi devirlerinden, edebi yatı cedide mevsimine kadar hep münakaşalarda bu mühür ibi bir kullanılmıştır. Mücadelede ser- | maye tükenince hemen bu si- lâh imdada yetişir: — Vay, (gün aydın) varken (bonjur) diyor ha. Gidi haini vatan! tta vatan si İ tramvaya binerken ! gelince bu #amlusu karıncalan- | İmış köhne piştovu çekip kurü | — Haini vatan! Nurullah Ata Beyefenfinin bu çakar almazın ne antika bir silâh olduğunu bildiklerine şüp | he yok; ; Fakat insan “ne ölsa| yüzüne çevrilen bir namludan İ deliği kof bile olsu ürker. İşte aziz münekkide on döri sütün- luk müdafnanameyi yazdırmıya sebep bu arızi ve beyhude he-| yecan olmuş. Geçen gün ressarlar ârüsin- da da bir münakaşa başlamıştı. Bir taraf * bahsi kaybüdete- ğini anlayınca işi hemen karşı | tarafın eski, yeni günahlarını İsaymağa döktü, Bir de baktık ki neticesini beklediğimiz ilmi | İbahis ortadan kalkmış ve san'- tkârlar boğaz boğaza gelmiş- ler. Babıali caddesinde gözöteci- liğe on yedi yaşımda, daha mek tebe giderken başladım. Yirmi senedir. gazetecilik âleminde. yim, Şimdiye kadar hiç bir ede: | bi ve ilmi münakaşanın tadiyle tuziyle bittiğine. şahit o ol /madım. Fikir adamları da: İba ikin karşılaşmada “a- sıl o bahsi © bırakır, hemen ahaf höcumlara geçerler ve bu | Cürmü Bu genç ve güzel kadına her gün yni saat ve ayni durak o yerinde| rast gelirdim Uzun zamandanböri bir göz aşımalığı hasıl olmuştu. . Bir fırsatını getirip konuşmak istiyordum, cesaret ede- miyordum. Soketi tahmmadığım.bir çok. kadınlarla da görüşmüşümdür, fakat bu, nedense beni korkutuyor du. Bazı kadınlar” vardır ki, bir fev- kalâdelikleri olmadığı halde iran da böyle bir tesir bırakırlar. İ çilemiyacilei omuzuma dokunülu: * — Şu: küçük e enfes şey değil mit Dedi. İyi giyinmiş biraz yaşlıca bir a- em Doğma bak smudahele hiç te eğ gitmedi. Bu nevi işlere baş ik ların karışmasını hiç vermem. kin bu adam temiz kiyafetli, mü- tebessim çehreli bir zalli. Belki be nim dik dik kadma bakışıma dikkat | etmiş olocak. Hes hâlde çekinilecek | bir adama benzemiyordu. İki erkek | arasında kadınlardan bahsetmek de) pek tabii bir şeydir değil mi? bu muhaveremizde ben kendisine kaçamak cevaplar ve- riyor, ne kendi. İlme onu kâraştar mak, no de sn önün işine karışmak istemiyordum. Ertesi günü yine tramvay bekler ken züti mühteremi orada gördüm: | Evvelâ o söze başladı. Yani aşağı yu | karı arkadaş ol ve Hattâ bera yesil yetişiyor, onlara fena nekler veriyorüz, Biz fena ter- biye, fena görkü ile bu hale dik, Bari bizi okuyan gençliğe meşhut lar İkram ettik, Zati muhterem ko- | misiyon işlerinde uğraşıyormuş, tec rübeli bir adama benziyor. m za) Ah, delikanlı, ben senin yaşım! da olsaydım.. Diyordu. ni geç yayda epi hd peşinde koşmuş. Sonra —Artık evliyim, Tenin inzibata koydum, diyor, fakat ya siz? Hülüsa her sözü ile ve her balile ediyordu. Hattâ bir ara: bir aralık dedi kiz || — Gençlik beyhude intizerln we kıymetli vakitlerini kaybediyor. Yal mız kadın bahsinde mi, hayatla kim bilir ne fırsatlar, bir daha gelmemek üzere, göçip gidiyor. Bu kadar gafil olmayın. İşte olsun, kadında olsun, hor. fırsat farattar Keçik ben yu ak: | İmla genç olsaydım. yon emye map A, kaldım hi, nihayet dediğini yazlı. Yani mevzuu bahx kadına yaklaşma , ün karar verdim. Kadınla konuşmak zanrettiğim kadar müşkül © olmadı. Maamafih ilk mülâkatta gayet ciddi bir kadın olduğunu anlamıştım. Bu na evli olduğundan bahsetti. Man:| mmafih günler geçtikçe dostluğumuz i muhterem, elde ettiğim | dostane bir nazarla | beklenilen müsteri ne müjdeledim. Muhterem zat: — Demek ki evine gideceksiniz, | NM T7 a EK yi an sinemacılığında bir tevekkuf noktas Tarih ve romanlardan muktebes filmler, hiç bir vakit İa Sesli ve sözlü büyük harp filminde mevcut hakikati göstermeğe muvaffak olamazlar. Operada /(Artistikte Matineler: 2,5 - 4,5 6,5 sa suvare 9,5 da Matineler: 3, 5, 7de suvare 10'da Fiatlarda Zammiyat Yoktur. müşterilerimize bir kolaylık olinsk üzre Fatihten ve Maç- kadan saat 8 den itibaren her beş dakikada bir tramvay tahrik edilecektir. Seanslar bittikten sonra s'nemılar önün- de tramvaylar, bu semtlere gitmek üzre hazır bulunacıktır. Bu akşam ASRİ SİNEMADA <g En meşhur sinema yıldızı GRETA GARBO dehakâr JAGUES FEYDER ta adan vücuda getiri- iç yüzümüzü göstermiyelim, Fi | len ve bir günahkâr kadıdın bütün iztirabatını tasvir eden — Hayır, kocası var. Beni evine | kir mücadelesinde şahsi kin ve | saç hınçları, şahsi günahları silâh olarak kullanmak cebanettir, | Vaktile bir (Fehim Paşa) | nu heyecanlarma galebe edeme varmış. Saltanat devri azılıların | dikleri zanholunan gençlerle be dan olan bu silâhşor dostlarile | raber üstat diye bildiğimiz yaşlı «l kabul eder? — O halde size gelsin. Daha — O da olamaz. Bir otele gitme-| BU S.E | müessir ve dramatik süper filminde arzı endam edecek- ELE Tenzilât! Dostlarımdan birisi var.. So fu değildir amma Ramazanda teravihi bırakmaz. Ona sorsa: nız teravih namazının s0" dan başka ne faidelerini saya Geçende bir gece beraber do- | İaşırken benden ayrılıp: — Teravihe gidiyorum. Şim | di gelirim! Diyerek came gir di... Aradan yirmi dakika geç meden Üye, Sordum: Namaz kılmadın — Ne çabuk!, — Kardeşim kriz! Ne yapar sın? Yüzde elli tenzil ile kılıyo rum, Yirmi rekâta pek canım dayanmıyor... Dedi. Şaştım, Şehir meclisinde belâgat Okuduk ki; şehir meclisinde bir çok zevat şehrin menfaati hakkında çok şeyler söylemek istiyorlarmış amma, ne çare ki; Avni Bey biraderimizle Nazmi Nuri Bey dostumuzun belâğat- lerine - yaklaşamayacakları için söz söyleyemiyorlarmış... Fena mazeret değil.. O halde Hüseyin Avni ve Nazmi Nuri Beyfendi biraderlerimiz meclis | için bir tehlike teşkil ediyorlar. Diğer efkârı münevvere eshabı | kendilerinden kurtulup söz söy liyemiyorlar.. Ben bu mülâhi le Hüseyin Avni Beye mü- racaat ederek reyini aldım: - “Aziz kardeşim, dedi. Bu! İ tavla oynarken yenileceğini an İlayınca şeşti, dübeşti diyebir| | kavga çıkarır ve hırsla belin- İden tabancasmı | koyaral — Rabbena hakkıyçin düşeş- tit Diye kesip atarmış. Edebi münakaşalara giren Fehim Paşa kafadakilerde dara bir vahimei vahiyedir. Maahaza her vahime gibi eshabı üzerinde müessirdir, Binaenaleyh bu veh küâri nafialarından mahrum br- | vekil tutarak söyletmelerini tavsiye ederim... Hüseyin Avni Beyin sözü pek doğrudur. Talâkatini eksik gören zevat birer söz vekili tut salar fena olmaz, Gaz ve benzin yerine ispirto... İki sarhoş arasında: — Kerem et! ve şu gazeteyi bana! Sen ters tutuyorsun... . Hüşü! Ben gazeteyi ters tutmam! Senin gözün ters görü de gaz yerine cal Bu olur mu yahu! Ra İlan, gene üste koyacal — Olur mu olur!. Bize bak- sana nasıl filispit gidiyoruz. — Desene! Hem şoför, | hem motör! Yaşasın be! | İkiside sızarlar!, FELEK Milliyet in Edebi Romanı:18 Güzellik Hayat ona cazip görünüyor du. Bir gayesi vardı: Salr ak- şamı!.. Ne Ziver Paşanın asık sura tma ebemmdiyet veriyor, ne ba basının durgun haline dikkat ediyor, ne de Lâmianıh sözleri ne kulak açıyordu. Ruhunda gayesine yaklaşmış insanların baş döndürücü bir saadeti par- liyordu. Salı akşamı Derin tasavvurlar içinde ür pererek birçok projeler çiziyor du. Artık kendine © gelmişti, Uzaklaşan bir © muvsffakıyeti elini uzetınca tutacak kadar kendisine yaklaştırmıştı. Hul- yalarının içinde sarhoş gibi di. Fakat bu mes'ut teha birden bire, hiç ümit etme bir zamanda alt üst oldu. Pazar akşamı Nedim Münir den gelen bir telgraf bir yıldı rım gibi güzel hulyalarını pa- Kraliçesi Nerike Muhiddin ram parça etti. Nedim Münir | telgrafındi Salı günü aranız- | dayım. Diye tepşir ediyordul. | | Belkis yapacağını şaşır. İ mıştı. Nedim Münirden büs. bütün ayrılmağı hiç hatırına getiremiyordü. Nişanlısını benliğine karış mış bir hüviyeti vardı. Ondan ayrılmak vücudünün © yarısını kesip atmak kadar Pele Ne| dim Münire kaynaşmış vardı. Fakat Vedat Naciyi Vİ İtarafa > bırakmasına da imkân olmadığını kuvvetle hissediyor du. bir telefonla ziyare etmeğe bile kudreti O kadar heyecanlı bekledi- İ ği salı gününü. . şimdi ızrap ve azapla karşıladı. Marsilya- dan gelecek © vapurun saatini öğrendiler. Sebehleyin erken- den Galata rıhtımında Nedim çekip yanma | me müptelâ zevatın meclis ef- | rakmamaları için matuk birer| sözlerini onlara lar ayni kirli çamaşırların, eski defter- lerin sapır sapir ortaya dökül- mesile kalmaz. Hangi taraf ken dini tehlikede görürse hemen piştova dayanır, damgayı ba- sar: — Haini vatan! lık, rekabet ve cehalet gibi se- beplerle patlak verir. Ve hâd devrinde insanda muhakeme bi- le bırakmaz, Bakın bunun da bir misalini söyliyeyim: Geçen kış İsviçrede idim.Ben (Gen&ve) de iken Menemen olmuş. Şimdi çıkmayan bir yevmi gözete bundan bahsederken bu irtica vak'asının o müsebbipleri şunlar ve şunlardır diye bir ma kale yazmış ve bu isimler arası- İ na beni de koymuş. Ben o gaze teye roman yazan bir adam, o ama, evime gelen çok teklifsiz bir arkadaştı, Neden yazdı, niçin yazdı hâlâ anlayamadım. Yalnız beş ay İs- viçrede kaldıktan sonra : İstan: bula döndüğüm gün bu gazete- nin sürümsüzlükten kapandı. ğını işittim. Ve anladım ki gazetesini sat- tırmak için her çareye baş vu- ran, her cepheye hücum &den bu eski dost bana da kıymaş, Daha geçen gün yine ayni gazetecilik rekabeti yüzünden | eski bir mektep arkadaşı beni | (Memleketin asa; bir haydut) gibi göst ordu. Bu modası geçmiş silâh artık istimalden kalmalıdır, Yeni bir yanaştı, yolcuların arasında Ne dim Münirin sarışın çehresi | lik içinde bütün zerreleri uyuş İ müştu. İlar. Nedim Mü oğluna çekmesi sız sefarethariesinin durdular. mıyordu. Nedim Mü: emretti, Fran önünde | beklediler. Genç geldi. Onlara: mühim bir vazife yım. Siz avdet ediniz,. ken Kızıltopraktayım, Oh!.. Belkisin yüreğine soğuk bir su serpildi. Bu ne ü- zaktan trenin düdüğü geliyor!. Belkis heyecanın son noktasın- İ Bubir gizli illettir ki kıskanç | makaleyi yazan da sıksik matba | İni de'gö İ mesleki değildir ahlâkidir. bozan | silâhın modası geçmiştir. | TMüniri beklemek için Lâmia ile ! da! Bir iki dakika daha. birlikte İstanbula indiler. Va- | lokomotifin keskin çığl pur nihayet göründü. Rihuma | önlari selâmladı. Belkis artık! cek!., Nihayet işte Vedat Na: kendine malik değildi. Baygm | ci! Genç nişanlı pek mes'uttu. | arı hep birden unutuverdi. Be Beraber, bir otomobile atladı. | raber salona geçtiler. Kulakla lünir şoföre Bey. | rı hep kuşkuda.. Belkis hiç ses çıkar. | sükün buluyordu. otomo | mez gelemez!.. bilden indi, Beş dakika kadar şam Yemeğini adam tekrar ! genç adamla isteği; karşısında. | mişti.. Buradan çıkmak, uzakça Yarım er- ! saydı?.. Nihayet Vedat Naciye | tellif etti: İ mız var, Bu bir aYüç insan bi | zaaftir. | Musiki, edebiyat, san'at ba- | hislerinde karşı karşıya geçen- ler halkın boğuşma, vuruş | kan dökme edecek birer (Gladinteur) din dıklarını bilmelidirler. | Fikirle yenilmeyen iddiaların | ilmi hiç bir kıymeti olmadığına iman etmeliyiz, Şu kıtlık zama- nında bu çeşit münakaşaları ya panlar veya yapabilecekler za- ten sayılıdır. Kaç edibimiz, kaç musikişinasımı?; kaç “redsamı- birlerini daha yakindan tanısa. lar ve biraz da seYişseler her ve | sile ile alevlenen bü çirkin didü meler yüzde doksan azalır. Sırt sırta gelmekten yüz yü- | ze gelmek evlâdır, Maamafih, ben akşam yeme- ğini, güle. konuşa beraber yiyen iki muharririn ertesi sabah ba- sit bir münakaşa” fırsatile biri- birlerini paçavraya çevirdikleri. Bundan - ilerisi Bize bir meslek inzıbatı lâzım. Ahlâki hududu aşanlar için sö- züm yok. Nurullah Ata Beyfen- di gibi yandığım bilir, okuduğu- nu anlar temiz bir insan tenkit ölçülerini hesaplı tutar, Kıymet siz ve tatbik kabiliyeti şüpheli | bir cemiyet davasını vatana net iddiası şekline çevirip onu | rencide etmek bu yolda yürü. ! yenlere karşı çevrilmiş bir teh- dit silâhıdır. Fakat yazdığımı gibi artık bu 1 K.8.- 932 Harbiye Burkan CAHİT İşte | se Ve sim siyah katar. Beş dakika dı İzm heyecandan göğsü Genç kı- deline. Gönç adamı görür görmez, bütür çektiği azapları, helecan Ya Nedim ge li verse!?., Ortalik karardıkça, Belkisin heyecanı Yavaş yavaş Artık gel Diyordu. Ak- yı best konuşamıyordu.. İçine fena ürkeklik sin- bir yere çekilmek mümkün ol- — Hava çok güzel, mehtap var.. Lâmiaya kadar gidelim “mi? —“İlâmin Harimi Şifada otü ruyor değil mi? — Evet, #e arar verdik. Ve zati muhtereme hangi otele ve ne vakit gideceğimizi söyledim, sözleştiğimiz gün, geleceğini tah inin etmiyordum. Fakat tam daki- kasında geldi ve me | du. Gideceğimiz yere gittik, çok geç meden, kapının önünde ayak sesleri ve gürültüler. Az sonra kapıyı bir denbire açtılar. Polislerle | beraber, zati muhterem; de aralarında gör- düm, Genç kadını — Eyvah, kocam! Diye bayıldı. Fakat zati muhterem yine mütat ne | zaketini muhafaza ediyordu. Beni bir tarafa çekerek dedi ki; — Evvelden beri şüpheleniyor- dum. Bu kadutın benim namusumu İ lekelediğine eenniyetim vardı. An cak bu kanaati tesbit etmedikçe, ken | disini boşamak mümkün değildi. Ni hayet böyle bir cürmü meşhut tertip, etmeğe mecbur oldum. Şimdi ne is- terse yapsın. Fakat ben namusumu kurtardım, Davetler Ameli Hayat mezunları ları rica olunur, Hilâliahmer Beylerbeyi kongresi Hilâliahmer Üsküdar şubesinden: 22-1-932 cuma günü saat 10 da Hi- lâliahmer Beylerbeyi nahiye kongre. si inikat edeceğinden azayı kiramın Vakti mezkürda Beylerbeyi nahiyesi fırka merkezini teşrifleri rica olunur. — Araba ile gideriz. Hayır. Sandalla.. Bana kendinizi emniyet etmez misi- niz?., Kürek çekmekte çok me- haretim vardır. — Hava da çok güzel, Şa- irane bir gezinti O yapmış olu- ruz. Beraber çıktıla; Belkis bahçe kapısından çı- kmca bir mahkümiyetten kur- tulmuş gibi rahat ve geniş bir nefes aldı. Biribirine çok ya- kın olarak yavaş yavaş yürüme ğe başladılar, Genç kız beyaz yünlü jerseden bir spor elbisesi giymişti, şimdi biraz uzayan ve güzel ensesinde altın bukleler- le kıvrılan parlak kumral saç- — Bu gece burada kalma-!de, Bu muhitte garip bir korku |larr ayın gümüş ışıkları altmda ğa mecburum — dedi — Pek| vardı. pırıldıyordu. Gece başlangıcı» nın tatlr ve şiirli sükününda ya nında munis bir sokulganlıkla yürüyen bu güzel kadın vücudü. Vedat Naciye ürpertici bir haz veriyordu. faali arkasın. dan bostana inecek ince ve çar | pık yokuşun başma gelince tiz bir düdük sesile titreyen Belkis İ sanki bir tehlikeden kaçar gibi Uzak bir yer mi? | yokuşa hızla atıldığı zaman a-| dilerinden geçmiş bir halde ar- er e e tir. Puse filmi bütün dünyada parlak muvaffakiyetler kazanmıslır. Perde Aralarında Zncin Varyet» > Numaraları | | Çocuklarının istifa, ini düşünen babalar < Onlara MA J İK sinemasında No 6 Ocak Arkadaşları ! ERNST VEREBES - MİCHAL BOHNEN - GREETL THE MER - İVAN PETROVİCH meşhur (VİCTORİA ve HUSARI aperetinde oynayorlar. A Takımda: ARTiSTiK'e Vefat Mülkiye Baş müfettişi Ali - İ Server Beyin pederi müteksit mutasarrıflardan İzzet Paşanın ; evvelki akşam Bayezitteki evin alınmıştır. Cenazesi bu gün saat on iki- de Bayezitteki hanesindeen kal dırılacak ve namazı Bayezit camiinde kılmarak aile kabrine taziyet eyleriz. | yağı sivri bir taşa çarparak sen İ deledi. Vedat Naci hemen onu kolundan yakalamıştı. Kol kola gülüşerek çarpık bir inişten aşa ğı kendilerini bıraktılar, Bos- tanın metruk kapısından gelen kurbağa viraklarından başka İ biç bir ses yoktu. Bostanı geç- hile doğru yürüdüler. Adıml, Karşılarında, denizin kurşuni suları gümüşi ışıkların altında hafif hafif kırışarak akıyor, ge kokusile baygınlaşıyordu., Yan yana sık ağaçların altında sahi lin şıpırtılarını dinleyerlek dur dular. Yalıların birinin arkasın daki sık ağaçlardan kesik crvıl- tılar geliyordu.. Arkalarına dö racak, ikisi birden müthiş bir korkuya kapılacaklardı!. İdilerinden beş on adım ilerde | | se, onlar durunca büyük bir ağa cin iri gövdesine siper alarak | şizlenmişti. Fakat iki genç ken 77 lame giymis de vefat eltiği teessürle haber | defnedilecektir. Ali Server Be. | | ze ve kedlerdide ilesine beyarı| gRgaRMaRRASN nüp baksalar ikisi birden haykı | cenin ince serinliği mor salkım | leli GER ME filmini gösteriler MM Tayyare Balonu Bu Akşam ( perşembe ) Maksim'de verilecektir. Sinemanın devâsa Sbidesi olan CEHENNEM MELEKLERİ filminde tayyarecilerin sayanı bayset ve cür'etkârane uçuşlarını| görerek mütehayyir kalacaksınız! UNİTED ARTİSTS mamalâtı| KADA ME DAL İLÂN 25 İkkmesani cumartesi akşamı Sant 18,1/2 da (Viyalanist) Dany Brunsehwig (Vi yolanselist) Andre Huvelin ve(Piya nlet) madam A. Huvelin tarafından GLORYA Sinemasında verilecek yeğine konser için bilet ter ber gün 14 - İ9 arasında satıl maktadır. Mevkiler: 75, 100, 150, 200 ve localar 300 - 600 kuruştur. kalarını büyük bir fıstık ağacı- na yaslayarak etraflarını araş- tırmağa hiç lüzum görmüyorlar dı, Hattâ gözleri ışıklı denizi gin mor salkım kk setmiyordu.. yen havale A ; Vedat Nacinin ie derin liklerinde, Belkisin şimdiye ka- dar hiç görmediği bir alev pr rıldıyordu. Genç kızım altın buk sarışın İk bir teslimi yetle Vedat Nacinin omuzuna yaslanmıştı, Ayın gümüşi ziya İnrı altında onun gözlerine te- sadüf eden gözleri kuvvetli bir şimşek çakmış gibi kapandılar, genç adam onu göğsüne doğru çekti, Yarı aralık dudaklarının cildinde sıcak bir nefesin dolaş- Ken- | tığını duydu... Fakat günlerden beri bekle- essiz sadasiz yürüyen bir göl- | İdiği, mecnun tehlikelere atıldı- İğ, meçhul bir zevkle tahayyül Jettiği o an uzuyordu!, Devamı var

Bu sayıdan diğer sayfalar: