4 Şubat 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

4 Şubat 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MİLLİYET PERŞEMBE 4 VITAL — SUZY VERNON — JEANNE HELBLİNG — ROLLA z Tamamen sözlü Bu film 5 büyük Milliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 4 ŞUBAT 1932 Telgraf adresi; İst, Milliyet Telefon: 24310,9,8. ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için 3 aylığı 5 iz sdilir, Gazetemiz ilânların mes'u- iyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy rasat merkezinden verilen habere göre bugüm hava bulutlu ve yağışlı olacak, rözgür garp ile şimal arasında esecektir Dün hava tazyiki 760 milimetre, azami hararet$, ergart sıfır dere- 'Ramazan 27 Vakitler: sD 7,08 12,28 IS 17,29 19,09 Bundan istiskal We Çıkar!. © Galiba Nasrettin hocanm misafir olduğu bir evde ayak» kaplarını kapısını ölüne çö- yirip koymuşlar; Hoca görmüş Ni ver atiskal çi ! Cenevrede (Cemiyeti Ak- vam) tesmiye edilen bir heyet var.. Palavra edebiyatı yapar. Güya dünyada harbin ve kan © dökülmesinin önüne geçecek- “tir. Neile lâfilemi?.. l Efendim. Biz lâf denilen| şeyi biliriz. O, peynir gemisi- | ni bile yürütemez. Nerede kal © dı, harp gemisini durdursun. İşte Japonya bağırta, bağır ta Çini işgal ediyor ve daha da edecek... Amerika'da galeyan, hafakan hep ca'li şeyler.. Çin gitti okkanın altına! İşin tuhafı gerek Japonya, gerek Çin Cemiyeti Akvamda âzadırlar.. Bana kalırsa bu he- yet Nasrettin hocanın dediği E, bundan istiskal çıkar iyip dağılsa çok daha kal yılık etmiş olur. Hem artık âlem alay ediyor. Geçen gün Çamlıca tepesinde serin bir ge- dinti yapmaya giden Balkan murahhasları bile aralarında © kar topu oynarlarken: — Cemiyeti Akvama müra- cat ederim ha! Diye le değil, Cemiy: Artık bu hale geli Bu akşam ÂÇeteci Lope MAJIK Sinemasında (Korsika Hafta Sohbe Şık adam Hikmet Feridun Bey (Ak- İ şam) ın açtığı şıklık anketi için Ni beni de söyletti, Şöyle rast gele bir hesap çıkardım. Bu arada şık bir or- .İ keğin senede kırk çift çorabı ol ması lâzmgelir diye de işaret ettim, Şıklığı iki günde bir yaka» lık değiştirmekten ibaret zan- neden bazıları bunu çok gördü- ler. Bizim gibi yazı yazarak geçinen insanlar için böyle me seleler hep hayalde ve kâğıt ü- zerinde kalır, Fakat senede on iki kat kos tüm, kirk çift çorap şık ve bi- naenaleyh zengin bir adam için pek ehemmiyetsiz bir şeydir. | Avrupa'da bunu yapan adema tık bile demezler. Bir kere (Şık) demek sade elbise yapmak, çorap deği mek demek olmadığını öğren- mek lâzımdır. Şık olmak, bugünkü (Mon-! danite) ye karışıp her şekle tirak etmek ve bu Alemde ferrüt etmek demektir. Her eline bir çift giyene şık demek ve te- eldiven senede bu biçare genç bunağa acımak tan başka ne yapabiliriz? Süngü ile hücum! Yeni çıkan kâğıt © arkadaş- lardan birisi birkaç gün evvel büyük punto ile yazmıştı: “Çin askerleri süngü ile hü- olur? Şemsiye ile mi?., Mecidiye köyü Şişli “tramvay iy dan şöyle hafif yürüyersk on dakikada varılır bir köy var dır: Adma “Mecidiye köyü, derler.. Geçende hava almak için oraya kadar yürüdüm.. Bir de ne göreyim efendim! Kö de dört beş tane kasap dükkâ İni açılmış... Harıl harıl 40 ku- ruşa koyun eti satıyorlar. So- | kuldum ve sordum: — Bu etler hastalıklı mı?.. — Ağzını topla efendi! Ne den hastalıklı oluyormuş.. Biz bütün Beyoğlu tarafına et ve- riyoruz.. Kimsenin şikâyeti yok! O rivayeti şehir kasapla- rı çıkarıyor... — Hay hiddetlenmeyin! Gazetelerde öyle yazılı da! — Gazetelerde her yazılı o- lana sen kulak asma! Biz has- talıklı et satsak, baytar gelir, toplar, yakar bizi de karakola ir.. Hem efendi! Senin an- ım biz yakında Şehir e- manetinin hastanelerine o bile et vermek için taahhüde giri- şeceğiz.. Sen ne söylüyorsun.. Söyle bakalım şimdi, ne kadar nasl olur? Abidin Daver Bey dostuma! kırk çift çorabı bir şapkayı çok görmek şıklıktan haberi olma- mak demektir. Birkaç yıl evvel İngilterenin. en şık adamı diye gösterilen genç bir İngiliz lordu için (Gar drobunda 112 takım elbisesi vardır.) diyorlardı. Yüz on iki takım elbisesi olan bu şık adamın seksen çift te daima yeni çorabı varmış, Şu halde benim şık adama kâfi gördüğüm kırk çift az ge- lecek! Şık adam nasıl olur? Bir kere şunu anlıyalım, Bu (Şık adam) için ölçüyü €n yüksek bir kibar âlemi ola- rak kabul edelim. Erkekler i- İcin dünya şıklık merkezi ol rak (Londra) kabul edilmi (Şık adam) diyince gi müzün önüne Avrupai İşik getirelim İ Bu adama kendi muhiti na- İ sıl (Şık) diyebilir. Bir kere bu adam çok zen- gin olacak, sonra derin ve in- ce bir zevk sahibi olacak. Temiz giyinmek başkad şık giyinmek başkadır. Her İzevki olan temiz giyinebilir. | Fakat parası yoksa şrk giyine- | mez, Binaenaleyh (şimdi böyle hem parası, hem zevki olan bir şık adamla karşı karşıya gele im, Bu adamın ömrü çay davet lerinde, akşam yemeklerinde, süvarelerde, kabullerde, avda, İteniste, golfte, plâjda ve yarış İlarda geçer. Bir defa bütün bu muhtelif hayat parçalarında . giyilecek elbise başkadır. Elbise başka- "dir demek, çorabı, ayakkabısı, gömleği, gravatı, şapkası hi ti tütün tabakası, saati, cüzd Dr, mendili başkadır demektir. İzah edeyim: # Şık bir adam (Golf) oynar. Golf oynayan bir adamın golf elbisesi, golf çorabı, triko bir gravatına göre mendili Şık bir adam (Golf) yerine lü ks otomobille (Limozin) le git- Şık bir adam tenis oynar, Tenis oynayan şık adamın en aşağı bir düzine beyaz ço- rabı, 4 çift beyaz tenise iskar- pinler, Bir düzine kolsuz tenis | gömleği, üç dört tane tenis fa- nilâst olur, Şık bir adam yarışlara gi- Yerişleie giden yık adasim birkaç takım açık renk bonjü- bün, eldiven ve sairesi olur. Şık bir adam hemen her ak şam bir yere davetlidir. Böyle bir adamm en aşağı i? |bir düzine (Smoking) ive bir Milliyet'in Edebi Romanı: 1 GÖZYA SLARI! Etem İZZET Komancı munayyelesini beyhude yoruyor. Öyle bir hayat değişikliği içindeyiz ki, hangi tarata ba- şımızı çevirirsek çev: irelim acı, tatlı, iyi, kötü binbir roman mevzuu İle karşılaşıyoruz. Bunlar durup di- rurken muhayyeleyi İşte bu roman onlardan biri, Roman değil. yat, onun müşahedeleri., O müşahedelerden bir tek gözyaşı!... . Güneş tekrar hayata | doğarken.. Sabah, Gün ağarıyor. Kuş ervıltılarr ve buletlürın | açılışı. | Genç kız, zorla kaldırabil. diği şiş kapaklar altındaki Ni, büzük buruşuk © gözlerine © son bir hiz verdi, seslendi: zahmete koşmaya ne hacet var, biri * Anne, —— Peki yavrucuğum.. Şim- di!, Dedi. Gözlerinden yaş aki- ta akıta yürüdü, zerindeki bardağı aldı, Genç kızın gözleri yine ka- panmıştı, Yine ses ve nefesi ke lmişti. Yine o avuç içine $i- ğabilecek kadar ufalan vücut hareketsizdi. Annenin ağlaması çoğaldı komodinin üs |, o kadar fırakı Bunları olu: lenen kabına sığmaz oldu. Ve... Bu taşan ıztırap onu düşün — Ölecek mi? imdi mi ölüyor?.. — İstediği suyu içemeden mi ölecek?. Kalbini, hislerini, damarla- rmı termiklıyan bir korku ve dayanıksızlıkla hasta kızın, ve remli kızım, bitik kızın, son ne- fesindeki kızın üzerine atıldı, haykırdı; — Handan.. Handan... Kızım.. Handan!. Ve. Devam etti: — Yavrum,. Suyunu içmiyecek misin?, Ne oldun Handan ?. Neye sustun Handan?.. Ve., Genç kız tekrar anne- sine gözlerini açtığı zaman tek kelime söyliyebildi: edat... Ve., nefesinin son cebri ile ilâve edebildi: mezara beni o . İre başı değirmi bastonla gider. İmez. Spor otomobili ile gider. | ru olur. Ona göre şapkası o-| lur, Ve bu kıyafete göre dür. ıstırap küçücük “beyin Çakırcalısı) / olan bir adamın da en aşağı üç düzine siyah ipek çorabı ve ök- çeli ökçesiz iki düzine lustrin iskarpini olmak şarttır. Şık bir adamın böy İre kıyafeti ile göründ manlar kullandığı si ti, saati, cüzdanı başkadır. Ya ni ağırlık vermemek, cep şişir- memek için sırf bu le kullanılmak içi ce, zarif ve bittabi pek pahalı şeylerdir. Ve böyle adamm en aşağı bir düzine Mölon ve (Si- lendr) şapkası olmalıdır. Şık bir adam av davet lerine gider, Ava giden şık ada mm. birkaç takım av elbisesi. Avsı çizmesi ve av eşya sı olmalıdır. Şık bir adam yazı plâjda ge girir. Yazı plâjda geçiren şık bir adamım açık renk bir düzüne kadar kostümden başka en aşa İğı yarım düzine Maillot'su bir düzine deniz pijaması ve bir dü ine beyaz çorabı, plâj . şapka- üç dört tane Bornosu olur. Şık bir adam seyahat eder. Seyahat eden şık bir ada-| İmin yarım düzine seyahat | kostümü ve pardesüsü ve (nö- cessaire) denilen seyahata lâ- zım eşya ile dolu birkaç (Va- | lise) i olur, Bunların hele son İ zamanlarda o kadar güzel ve pahalıları yapılmıştır ki, şık bir adam hiç bir zaman bunlar İdan müstağni kalamaz. Seya- | İ hat pijamaları, seyahat eşyası ifevkalâde şık ve zariftir. Ve seyahat edilen memleketin ikli mine göre değişir. Pek te pa- halı şeylerdir. eşya da giydiği eli dir. (Golf) oynamağa gider- ken bilezikli saat, gezinti esna sında kordonlu sast, süvareler | de yelek cebini şişirmiyecek ka dar, adeta bizim eski,mecidiye ler gibi ince saat taşır. Boyun bağına © koyacağığğne, boyun bağının rengine göte ufak fa- kat şık bir inci, bir zümrüt, bir pırlanta olur. Bastonları mevsi me kıyafete göre değişir. Gece davetlerine behemehal başı al- tin topuzlu bastonla, gezintile- | Şık bir adamın içi de dışı ka dar şık olur. Böyle bir adar daima ipek- Mi çamaşır giyer. (Cröpe de sanlâ) nin ince ipekli takımla. rı, ipek gömlekler, ipek yatak pijaması ve saire... çok ağır şartları vardır. nın evvelâ hesapsız bir sı, sonrada oparayı geldi; ne pişman etmiyecek kadar in- ce bir zevki olması lâzmmdır. Ne çare ki hayat bazisma pa- ra veriyor. Bazısına zevk! İkisini birleştiren pek az. Bize İgelince yalnız böyle yazması düşüyor. Bu da az bedbahtlık değil! Burhan CAHİT emi?. Bir an sonra; acı, yanık bir tebessüm soğuyan yüzünde, kavruk dudaklarında — dağıldı ve... göz kapakları tekrar indil. Anne, deliren anne, gazlı bir paçavra gibi ıztırabın göm- ğini alevli ileri üzeri giyinen anne, kızının ölüsü ü- Büyük Fransız filmi beşliyor. | mesine müsaade İ genç kız Şarlodan hiç bahset- zerine kapanan anne bu son cümleyi.. Vedadı., Vedat için söylenenleri bilmedi, anlamadı, sadece; — Kızım. , Handan. Handan! Rüya mı görüyorsun?. Başını kaldırsana.. Annene baksana... i — Diye diye haykırdı, ağladı, pin ölüyü didikledi, bağır ir: tanbul evinin pencerelerinden saz ve kadın nağmesi taşıyor: Benim yarim şıktır şık.. Ona oldum ben âşık! .İmi bir neş'e veya ıztırap çocu- Hikâye Katil şarlo — Pranstacadan — Ona sinemada rast gelmiş- ti. Hoşuna gitmişti ve bunu © na söyleyince, genç kız gülüm Ve dost oldular. Genç kız uslu olduğunu ve izdivaç gününe, daha doğrusu gecesine kadar da uslu kalaca- | ğını söylüyordu. Bazı genç kızlar eski an'a- | Belerin tesiri altında böyle bi- | ter fikir sahibidirler. Delikanlı da evlenmek için “hayır,, dememişti. Fakat bir sey içini yiyordu. Evine gel etmiyen ve şehrin dış mahallelerinden bi- rinde oturduğunu söylüyen, ma zisini, halini bilmediği bu kız- | la evlenmeli mi idi? | Kız diyordu ki: | — Kapıcı var, ev. sahibi lerse neler demezler? Ben bu adamların bana karşı fena bir fikir sahibi © olmalarını iste mem, Nihayet delikanlı da ısrar etmemişti. Fakat asıl içini yi- yen bu değildi. Asıl içini yiyen Şarlo idi İ Çünkü genç kız sözlerine şunu da ilâve etmişti: Sonra Şarlo da var. Şarlo mu? Kim bu Şar. le? | Bu bir aile sırrıdır. Faz- In ısrar etme, bir şey || söyler mem, Bittabi - delikanlı bu Şarlo ere bin türlü şeyler düşün lü, Kızın kardeşi mi, akraba- sından biri mi? Sarhoş övey ba ba mı? Yoksa öşiki mı? Kızı besliyen âşık.. Bir aralık genç kız: — Şarlo bana pahalıya mal oluyor, demişti. Delikanlı sordu: — Çalışmıyor mut — Şarlo çalışacak ha! Sen deli misin? Bilâkis ben çalışı. | yorum, onu ben besliyorum. | Her şeyine bakıyorum. Bu Şarlo no fena | şeymiş) böyle! Bir akşam genç kız: | — Eğer benimle evlenirse- niz, Şarloyu da kabul O etmek | lâzım, dedi. - Peki amma, ben.. öz istemez. | ane âlâ, | yoksa allaha ısmarladık. Takip eden diğer günlerde medi. Yalnız güneşli bir pazar günü: — Gözlerinden beni sevdi ni anlıyorum, dedi, benimle ev leneceksin. Hem de Şarloyu | sevdiğimi bildiğin halde. | | Delikanlı yerinden sıçradı: — Nasıl nasıl? Evlenecek misin, evlen- miyecek misin? “Dur, anlata- yım,, deme. Bu sözlerle bir şey anlaşılmaz. Ya evet, ya ha yır.. Biliyorsun ki seni sevi. Zihmim karma karışık!., Diyen tatlı, hoppa , kıvrak, damarlara akan sesler biribiri- şarak dudaktan dudağa şehvetin kızgın ve sarhoş nağ melerini götürüyordu. Bir barın pistinde son el şakırtıları ile dönen başlar ve dolaşan ayakların kalabalığı i- çinde yalnız bir ses kulakları dolduruyordu: -— Tangoo... Tan..gooo.., e Bir evde ihtiyar baba başı- na topladığı çocuklarma kah- vesltı ettiriyordu. Bir lohsa kadın hayata ye- ğu getirmek için bin bir sancı- nin feryadını koparıyordu. Bir burjuva ikinci üçüncü uykusuna dalmak için gerini- yordu! yıldız olan: tara Bu akşam: ASRI NORMAN ve DANİEL MENDAİLLE fından temsil edilecektir, sinemada BÜYÜK MÜSAMERE OLARAK ÇÖL Ender görülen muazzam bir aşk ve AŞKI macera filmidir. Fevkalâde mühiç olan bu filmin mevzuu sahrada cereyan etmektedir. Müme: (OAH BEERY ve dilber OLIVE BORDEN Gölde muhteris geceler — Cebren kadın kaçırma ve hercimerç sahneleri — mücadeleler— dövüşme! gece devriyeleri, Perde aralarında ler IM 2000 arap süvarisinin mücesir fevkalâde varyete programı. Bu hafta: Bütün İstanbul halkı ELHAMRA Şirenasiila FERİHA TEVFİK HANIM ile en mükemmel DARÜLBEDAYİ san'atkârlarmı KAÇAKÇILAR 2 inci TÜRKÇE SÖZLÜ ve şi arkılı filminde alkışlayacaktır. ALATURKA MUSİKİ VE ŞARKILAR Fiatlarda zammiyat yoktur. İvar, komşular var, Sizi görür: |- ARTİSTİK sinemasında Bugün, yarın matine ve süva selerinde ve cumartesi yalnızma tinelerde fevkalâde takdir edilen VİCTORİA VE HUSARI öpereti devam edecektir. Mümessilleri: İVAN PETRO- VİTCH — GRETL THEİMER ve ERNST VEREBES Yarm saat 10,30 matinesinin "N mumi dühuliyesi 25 İcuruştur. ZAYİ — Galata İthalât Gümrüğün- den almış olduğum Telefon Şirke- tine ait 23135 mumerolu ve 26-12-1931 tarihli beyannameye ait 16 kuruşluk ve 77385 numerolu 23-1-1032 tarihli irat makpuzanu kazaen zayi eylediğimden yenisini alacağından eskisinin hükmü olma- dığı ilân olunur. Ziya Hilmi 17, ve İRTİHAL Merhum Kaymakam Münşi Bey kerimesi ve Binbaşı Muhtar Bey zevcesi; Galatasaray Lisesi talebe- lerinden Natık Muhtar B. in ve E- renköy Kız lisesi talebelerinden Ni- met Muhtar H. in valdeleri Nesika H. tedavi edilmekte olduğu Haseki hastahanesinde vefat etmiş ve Mer- bez Efendideki aile kabristanına defnedilmiştir. Ailesine beyanı taziyet ederiz. İRTİHAL Tüccardan merhum Hasan Fer- |bat Recoviç Beyin refikaları Ha- İ nm müpteli oldukları hastalıkdan gifayap olamayarak dün saat 11,45 | de irtihali dari beka eylemiştir. Na: şi mağfiretleri bugün saat 11,0 da | Cerahpaşadaki ikametgâhlarından ldırılarak Cenaze namazı Fatih Camii şerifinde badeleda Edirneka- pıdaki makperesine - defnedilecek- tir, Cenabı Hak kederdide evlâtla- rma sabrı cemil ihsan buyursun. Yangın Hayat Nakliye Kaza Otomobil ANADOLU SİGORTA Teşkilâtı tamamen Türkti ADRES: 4 üncü Vakıf Han yorum, — O halde evet, demek, — Peki amma, ya Şarlo?. — Allah, Allah.. Şarlo be- nim eski dostumdur. Bir katil dir. Onu saklıyorum. Şarloyu da kabul etmek lâzım. Zavallı âşık o kadar âşıktı ki, hattâ Şarloyu, katil ve kı- zın “eski dostu,, Şarloyu sak- lamağı kabul etti, Ve evlendiler. . Delikanlı, ancak düğün ge- cesinin sabahı Şarloyu tartıdı. Genç kız sabah yataktan kal- kar kalkmaz Şarloyu aramağa gitmişti. Az sonra elinde bir kafesle içeriye girdi. Kafeste bir kuş, #müstehzi gözlerle suna geç kalmamak için hazır- lanıyordu!. Bir anne öksüz çocuklarının © günkü nafakalarını düşünü yordu, Mektep çocukları hizli hızlı giyiniyorlardı! Bir kadın âşıkınn koymun- da sabahı kovalıyordul.. Ve.. Yine bu anda fabrika- ların ilk düdükleri çalıyordu: — İş başıl.. İkinci düdükler haber yordu: — Saat altı buçuk!.. Bu an ve... Bu saat dünya mihnetini omuzlarına yükle nen bütün insanların, emekçi insanların iş gömle; sırtla, rına geçirdikleri; hi na tekrar gözlerini aç attir!,. veris ŞİRKETİ iir Müessisi İş Bankastdır Telefon: Telgraf ; 20531 İmtiyaz ğa sola bakıyor ve sıçrayıp du ruyordu. Genç kadın: İşte Şarlo! dedi, katil Şar- lol Bir eşi daha vardı. Onu öl dürdü. Bu cinayetini hiç affet- miyeceğim. Şarlo sanki cevap muş gibi öttü, Kocası : — Ah sen, dedi, bana ne a- zaplar çektirdin. Şunu daha ev vel söylesen ne olurdu? — Söyliyemezdim.. — Söylesen, söylemesen de anlıyorum ki, seni çok sevece- ğim. Çünkü sen (cidden saf bir kızsın. veriyor- yanın her tarafında yer yüzü hep bu oldu ve güneş o tezatla ra doğdul.. Roman Asılma cezası isteniyor.. Yine bu sabahlardan biri, İstanbul Ağır ceza mahke. mesi dop dolu Merak, Heyecan, Alâka., İnsan kalpleri üzerinde elek triklenen bulutlar gibi hızlanıp geriliyorlar. Müddeiumumi son sözünü söyledi: — Katil cinay: düşünerek © yapmışi cezası istiyorum!.. Öldürülen kadının, Naran Hanımefendinin avukatı da u- zun uzun söyledi ve.. o da: dam... bilerek, | Ölüm

Bu sayıdan diğer sayfalar: