24 Nisan 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

24 Nisan 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kaide Milliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir 24 NİSAN 1932 İdarehane: Ankara cağdesi, 109 Ne. Telgraf adresi: İst. Mitliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdârç ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için (o Hariç için 3 aylığı 6 Gelen evrak yeri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 19 kw cüştur, Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete — müracaat edilir, Gazetemiz ilânların mes'u- iyetini kabul etmez. BUGUNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merke İzinden verilen malümata nazaran bugün hava | kismen bulutlu ola- cak, rüzgâr hafif ve mütehavvil esecektir. Dün tazyiki nesimi 762 mili. İmetre, azami hararet 13, asgari 4 santigrat kaydedilmiştir. SAİR ir ia ca oyunları. “ole Çocukluğa da Uğurlar olsun! Artık çocukluğun da tadı kal | madı, Çocuk bayramı diye bir | haftaihdas ettik,onları da hayat gailelerine sokuyoruz. Çocuk| © İuk çocukluk bizim zamanımız “da idi. ilkbahar gelince; uçurt- ma âlemleri, kırlarda esir alma Tura oyunu. Eğ-| — lenceli şeylerdi. Şimdi çocuk yor... Ne görüyor?. Falan artis tin, filân artistle âşıkdaşlık et- tiğini.. Eskiden biz o yaşlarda iken aşk ve alâka kelimelerini © bile bilmezdik.. Şimdikiler - Al laha emanet - dersi yuvada alı: | yorlar.. Tanıdıklarımdan biri- nin dört yaşında bir yavrusu| ayni apartmandaki o yaşta bir erkekten bahsederken: © — Biz sevişiyoruz.. O beni seviyor, bende onu seviyo. rum., Sözünü o kadar tabii, o derece ferah o söylüyordu ki; > gülmek mi, hayret etmek mi lâ - zım geleceğini tayinde müte- hayyir kalmıştım. Bir hafta değil bir ay çocuk bayramı yapsal artık çocuk- tuk denilen tatlı, kaygusuz ve saf devir de ortadan kalkmış- br... © Çocuk artık küçük bir adam dır. Dertleri, tasaları, hiddetle- » ri ve aşklarile.. © (Limdberg) in çocuğu kaçı-| — rıldıktan sonra, artık bebeklik ğar doğmaz Dn ne girişmek zarureti hâsıl olur yor. Bu zarurete uyarak yarın doğarken lâf eden çocuklara © rast gelirsek mesih sanmaya. | a Maarifbahisleri | m) Almanya'da ilkmektep muallimi nasıl yetişir? I. Protestan akademiler o (de- s. Nisanından beri . Umumü hedef: A) Nazariyat- İn ameliyat arasında «kı bir ra- bıta, B) Şehirdeki mektepleri ot- raflı bir münasebet Birinci sömestr: Bedeni ve ru- bi bilgilere, felsefeye methal ders leri, haftada bir defn (o öğleden | evvel mekteplerde ders dinlem. kinci sömestrdeki faaliyetin esasını teşkil eden “pedağoji yol | i yasi 7 — Frankfurt ad. Ader — | İm... Mesai saatları Arasira, mevsim başlarında | gazetelerde okuruz: “Devairde mesi bit edildi” Bu mesai saatleri filvâki tes bit edilir... Küçük memurlar o saatlerde gelirler ve devam def terine imza atarlar. Yemek te tiline çıkarlar, yine imza ederlei raz olduğu mesai saatlerinin imza sahiple- rine,işi idare edenlere pek tesiri olmadığını hemen anlarız. Yer ve tarih tayin etmiyorum. Fa- t halkın çok alâkadar olduğu | bazı dairelere tesadüfen iş için gittim. Tatil (o zamanı biteli | saatleri tes yirmi dakika olduğu halde baş-| , | ta bulunanlardan bir çoğu ve © meyanda benim beklediğim zat | yoktu... Tenkit için söylemiyo | rum amma, küçüklere imza jar | nalı tutturup beş dakika geçi | kince kıstılyevm yapmak reva- | yı haktır da, kendisi yerinde ol | madıkça âlemin işi o bitmeyen| imza sahiplerinin gaybubetleri. ni gören gözleyen olmaz mı?) | | ös ! Kopya kâğıdı - Sigara | kâğıdı Bizde öteden beri ihpar ismi | £* | verilen bir hastalık vardır.. Bu | hastalı ia her devre, her zaman | tutulanlara rast geliriz.. Bu ihpar hastalığma tutu- lanların ekserisi hizmet maksa İ dile hareket ettiği iddiasında. | dır.. Her hareketin bir tevil şek Ni olur ya!,, Ne ise bunu tetkik etmeyi başka bir zamana bıra. kıyorum. İşte bu tarzda bir ihpar ile tü | tün imhisar idaresi ikaz edi “Aman dikkat edin! Kop- âğıdından sigara kâğıdı yapıyorlaı İnhisar idaresi bu işi tetkike | kalkmış.. Acaba sigara kâğıdı yapılıyor mu?.. Ben bu kayguyu biraz fazla buluyorum. Kopye kâğıdı deni len şey malümdur. Bunun siga ra kâğıdı ile hiç bir münasebeti yoktur. Kopye kâğıdı ince bir kâğıttır. Eğer her ince kâğıtla si di| ye ortada bir şey kalma: İki yazı kâğıdile de tütün içen- | İller çıkar... Hep bunları nazarı | İ dikkate alıp bütün bu kâğıtları yasak edersek elimizde karton. dan başka kâğıt cinsi kalmiaz.. | ! Hepsi iyi ya! Fakat şu me ih. | par edenin bundaki kârı ne?. FELEK Milliyet'in Edebi Romanı: 76 © GÖZYAŞLARI! — Hepsi de birer hanıme- w Olga Rusyadan, Margi- “rit Londradan getirilmiş. Bun. lar hanımın hususi hizmetine o memur. Yanından ayrılmaz. olar. Sonrada gezmelerinden, . keyiflerinden geçilmez! İş hep bizim sırtımızda. Bu koskoca İ apartımanı — temizlemek için her gün tırnaklarım sökülüyor. © Zil bir defa daha çaldı. Ka. “dna: © — Bir.bak. o Hanımefendi çağırıyordur.. Kalktı, gitti. yarım saat! “ Canım sıkılıyordu. —— Şeytan: -— Çık dışarı. Aç hanımın capısını, Al alacağını!. ii pedittiyorda. Bu kadar sa- | Etem İZZET bırsızdım. İki ram daha ol Iv larmın nazariyatı,, dersini ame- W olarak tenvir ders var- me tecrübeleri: Dişi namzet haftada üç saatbir ilkmektepte ders verirler. Bundan Omaada “terbiyenin şartları ve gayeleri,, dersi mühim bir mevki alır. OİL mi zümre seminarlarmndan birine iştirak © zaruridir. o Seminarla felsefe, pedagoji — psiko- Almanca, - kimya, Birinci ve ie ci devrelerde haftada bir gün içtimai psikolo- ji ve pedagoji o müşahedelerine tahsis olunmuştur. Bu esnada: Şehirde umumi hayat tetkik olu- nur; yardım mektebi, çocuk hort ları, çöcuk mahkemeleri, ssnaf cemiyeti, nçliği koruma mü- eseseleri hastaneler ziyaret edi. myalaek böylere dağlar ve De: zentlerin nezareti altında 3 haf- tn müddetle. buralarda tatbikat yaparlar. Bundan maada sömes- ir sonunda üç hafta süren şehir mektepleri tatbikatı vardır. İkinci ve üçüncü devre müda- vimleri haftada bir gün öğleden sonra Frankfurt'un ilkmektepleri na dağılır, çocuklarla oynar ve onlarla birlikte gezintiler yapar lar. H ilci, jimnastik ve elişleri mecbu- yi dersler meyanmdadır. Dördüncü sömestrde — teknik dersler ve tatbikat yoktur münhasıran nazari faaliyette tek İ si edilmistir. . Halle — 1930 danberi. Birinci devrede merkezi siklet nazariyattadır. o Ruhiyat: Met hal ve temrinler, pedagoji: Tı ve terbiye tarihi, iki saatlik & rin, pedagojik noktai nazardan “müşahede usulü ile tedris,, me- selesi ve münakapası miki için her namzet — Yalnız ir defaya mahsus (olmak üze- iki saatlik bir tedris tecrü- besi yapar. Bunlara ilâveten mek | tep ziyaretleri ve tetkikat. Tatil de dört haftalık hariçte tatbikat. | Bunlardan maa: i bir zümre, spor, resim, elişi ve nazari - ame- Ni musiki, Nazariyat ikinci sömestre de hâkimdir. Usulü tedris bu devre de başlar ve nümüne dersleri ile birlikte her dersin tedris usulü o- unur. Tatbikat, muayyen hafta lık bir programın çerçevesi içine alınma: » Ruhiyat dersi bil- hassa tatbiki bir gayeye göre ted ris olunur. Üçüncü sömesirde devam eder. Bu sanada akade- mi ilkmektepleri ile olan irtibat İ daha — sıkıdır. Bu mekteplerde, üç hafta süren bir tatbikat dem si geçirilir. Ve her sınıfta 2 - namzet bütün dersleri deruhte e derler. Ayrıca iki haftalık o bir köy mektebi tatbikatı vardır . Bu devredeki dersler: Umumi pedi goji, köy mektepleri meselesi sömestr bidayetinde ruhiyat. Dördüncü sömestr henüz ba: lamamıştır. yonlar: Tecrübe mektepleri, yar- dım mektepleri mektepleri, Serbest tedris pedagoji tem rinleri haftası ve tetkikat. Tatil- de şehirdeki mekteplerde ve yı hut içtimai müesseselerde çalış- - Bunlar ecnebi. Dedim. Yine bekledim. Dakikalar geçiyordu. Ayakta dolaşmağa başla. dım. Her ayağımı bastığım yer te pelte çamur oluyordu. - Kadın bunları görürse, Z4 NISAN Tma, üç devrede de resim, mu- | Mesai | Bunu ta-| usuliyat ! saydı mesele yoktu. İçer, da-| kimbilir ne kadar küfredecek?. | lar, beklerdim! ) Bir aralık ayak sesleri | o. | — Geliyorlar. Dedim. Ayak sesleri yakınlaştı. balıksalar şimdi bir de beni sigaya çekerler. Ben bir şey söyliyemem! Hiç konuşacak halim yok.. Beyhude çene çalamam.. Diye düşünüyordum. Fakat, | oturduğum odaya girmediler. | Önünden geçtiler. İki erkek, bir kadın. Kadınm yalnız bir cümlesini . işittim. Fransızca söyliyordu: — Çek zor iş değil mi Ed- vard... ME mea İ Diyordum. Daha çok geçmedi. Bir zil sesi kulağıma çarp- | tı. Arkadan uzun boylu, sarı- fin bir kadın oda kapısınm nünde göründü. Gök mavisi gözlerini gözlerime dikti — Ruhi Efendi Dedi. Çetrefil bir türkçe | peltek bir şive ile konuşuyor- du, — Evet benim.. Dedim. — Dervişin fikri neyse zikri | ne basmaktan de odur.. Derler. Hemen sordum: 2. | İ bi (9) tatbikatı, zümre Üçüncü sömestr; Temel mekte tedrisi bir haftalık köy mek- çe tatbikai tebi tatbi Dördüncü sömestr: Bütün faali yeti der'uhte ederek bir ilkmek- tepte çalışma. 10. Kamel — 930 Nisanından beri. Birinci © sömenir: | nevi mektepte ders dinleme, Haf tada 2 saat deri dinleme ve 30- nunda münakaşa, Esaslı dersir: Pedagoji ve psikoloji. Yaz tatilin de terbiye yurtlarında, gençliği koruma müesseselerinde yardım- salık. İktisadi ekakürsiyonlar. İkinci sömesir: Almanca, din, tarih, hesap, hayatiyat, coğrafya derslerinin tedris usulleri. Mek- teplerde deri dinleme ve sonra münakaşe. Bu meyanda serbest tedris tecrübeleri. Nisan tatilin- de her namzet kendi şehrin mekteplerinde ders dinler ve ders verir. Üçüncü sömestr: Müdavimin ihap edeceği bir mev- 14 gün her oi .. Yaz tatilinde 2 hafta köy katı, Dördüncü sömestr: Başlangıç ta altr hafta tamamile bir sınıfta der verme. Daha soura imtiha- na hazırlık. 11. Kiel — 928 Mayısından beri, Birinci sömestr: Pedagoji, psi- koloji ve halkbilgisi dersleri oku Bur; terbiye ve ruhiyat temrinle. ri yapılır. Şu bilgi o zümrelerine ait tedris usulü derslerinden biri- ne iştirak şarttır: Almanca, din. hesap, o coğrafya, fizik - kimya, i, Temel mektebi, haya Coğrafya, ta- rih ve teknoloji için. Haftada üç ders terbiyevi moktai nazardan “müşahede usulü ile tedris, me- selesi, Ameli tatbikat. İkinci sömestr: Dersler ve tem i aynidir. dir, hesap, musiki, re- usullerine Üçüncü sömestr: Nisan orta- ndan Mayıs nihayetine o kadar tedris tecrübeleri yapılır; her üç İ müdavim bir smıfa verilir ve on- | lar bütün tedrisatı der'uhte eder- İ ler. Bu esnada başka hiç bir me- sai yoktur. Haziran bidayetin- den Temmuz nihayetine kadar, tedris usulü seminarında okunan dersler üzerine, zümre tedrinatı vardır. (Haftada üç saat) . Bu meyanda terbiye veya ruhiyat dersleri devam eder. Temel ve köy mekteplerine pedagojinin tat biki meseleleri ile ayrıca iştigal olunur. Dördüncü sömesirde derslere Artık ders verme yoktur. Zümre tedris usulleri seminarı Şubat bir- takrirlerle mümareseler Mart bizde yet bulurlar. Mart s0- nunda diğr akademilerde olduğu gibi — imtihan biter. 12. Stettin — 930 Nisanmdan beri. Birinci sömestrde, her şeyden evvel , 14 gün müşahede tatbika. tepleri, yardım mekteplerini, Na cuk bahçelerini ve sai hü sa ileride meşgul olmal temel bütün müesseseleri ziyaret ederler. Bu esnada hiç bir de: rin yektür. Daha zümre dersleri ile ruhi biyeye methal dersleri başlar, İkinci sömestrde: terbiye dersleri okunur. Muhte- Nif sahalarda mümarese ve tem. rinler yapılır. İlkmektep | faali yetlerinde usuliyat ve tedris usu- İü mühüm bir mevki alır. Nam- zetler haftada iki saat bir mek- tepte ders dinlerler. den tesbit olunur). İ — Üçüncü sömestr müdavimle- kademi mekteplerinde, bütün iyeti deruhte o ederek, altı ve tem (9) Ülkmektebin ilk dört sınıfı (Grundechule) — Hanimefendi sizi kabyl — Beni takip ediniz!, Yürüdü. Ben de'yürüdüm. Uzün bir koridor geçtik Büyük bir salona girdik. O kadar büyük bir salon ki, Hanımefendiyi o köşesinde bir bakışta gözlerimle bulup tanr- yamadım! O bana seslendi: — Gel bakalım Ruhi Bey! Ve.. yer gösterdi: — Oturunuz!, Mükemmel muhteşem salonun zengin bir eşya, en zarif süs gibi duruyordu. Oturmadım. Kadife koltuklara kıyama- dım. İpek parıltılı halılar üzeri, bile çekini. giyinmişti. O içinde en bir | yordum. Tekrar eti — Oturun Ruhi Bey.. Öyle yumuşak, öyle ahenk- irden kalbe akan, dama, bulunduğu | resim, jimnastik, | ve mümareselere devam olunur. | t yapılır. Namzetler bütün mek | ruhiyat, | (Gaye evvel | Hikâye Kabahat kimde? Geçenlerde bir dava (vekili | arkadaşım anlattı. Aldığı karı| ! koca davalarının içinde bunun | kadar garibine tesadüf etmemiş boşanmak için ler gösteremi defa avukata geldiği zaman: - Ben kocamdan ayrılmak istiyorum. Çünkü tabiatlerimiz uygun gelmiyor. Meselâ o ay-| dınlıkta yatmak istiyo « Halk | ki ben işıkta kabil d mam, demiş. Avukat deruhte edeceği da- ASRI SİDNEY OH: sinemada : gülmek haftası CHAPLIN NE HEMŞİRE (OH! GUELLE NURSE) Iki saatlik kahkaha, Bugün saat 16,30 matinesinde ve her akşam. ZENGİN VARYETE NUMARALARI MERAM vanın en basit çaresini bularak | kadına söyleyivermiş: l — O halde ayrı odalarda ya- | tınız! Kadm, kocası ile taban tabana / Zıt gelen tabiatlerinin bundan ibaret olmadığını söyleyerek da ha bunun gibi elli altmış sebep bulmuş, Fakat hepsi de bunun gibi acayip sebeplermiş; hepsi- nin de birer birer gayet kolaylık la çarelerini bulupsöyleyince ka dın kocası hakkında isbatı müş kül bazı isnatlarda bulunarak Ibu dav: mutlaka ikamesi İicap ettiğini, söyleyerek istida. İ yı dayamış. Avukat arkadaşım yor: anlatı. O kadar çalıştım azizim, kadını bu davadan vaz geçire- medim. Evvelâ aleyhimize neti- celeneceğini bildiğim için dava yı kabul etmek istemiyordum. Fakat acayip şekilde ısrar edi- yordu. İkame edeceği şahitler- İe kocasının sarhoşluğunu, ge- çimsizliğini, her suretle ni İe tam bir tezat teşkil etmekte olduğunu o kadar kolaylıkla is bat edeceğini söylüyordu ki ni- hayet davayı aldım ve muhake- me başladı. Aileden ve komşu- lardan kadınlı erkekli on üç k şi şahit gösterdik. tler cel bedildi, Hiç birisi kadının iddia ettiği gibi kocasmın fenalığına, sarhoşluğuna dair | hiç bir şey bilmediklerini söyledikten ma- ada, bazıları kocasının “melek” gibi bir adam olduğuna, işret ve hakaret etmek şöyle dursun bilâkis iyi kalpli, iyi ahlâklı bir insan olduğuna şehadet ettiler. şahidi olarak dinledik. Ben da- söyleyerek kadını davadan vaz geçirmek ve telifi beynetmek ça İ relerini araştırdım. Kocasile gö rüştüm, Kocası karısınm bu ar zusunu © anlayamadığını, talâk talebinin nereden geldiğine bi törlü aklı ermediğini * söyledi Hasibe Hanım; “kocam bak mıyor” diyor. Kocası “kazan. ğı parayı doğruca kendisine gö türüyorum, Evin (masrafı o görür, ben içinden yalnız yol ve tütün parası alırım. OEvdeher şey onun emrine, keyfine tal dir. Bir dediği iki olmaz.” yaparlar. Sonra İ mutat takrir ve temrinler baş- lar. Sömestrin son dört haft köy mekteplerinde — tatbikal Bu esnada akade: yoktur. Henüz dördüricü sömestr te- gekkül etmemiştir. bafta tatbikat Frankfurt: Main Muallim: Kemal KAYA ları tutuşturan bir sesi © vardı ki hemencecik © oturdum! Bu bir şehvet hazar, bir * cinsiyet Bu, sadece bir teslimiyet- Uysallığın ifadesi ve tesi miyeti idi. Zaten ondan ötesi de bende yoktu!. — Cigara içer misiniz?. Dedi. — İçerim., i © Dedim. Fakat, İ ki bu muhteşem “ salonda, bu i sonsuz zinet ve süs # için- de ve bu Hanımefendinin karşı sında oturmaktan « bunalıyor. dum. Sokağa, du mezar kovuğuna muhakkak işi dar ağır, sıkıcı, tahammülsuz ki.. — Buyurunuz.. Dedi, cigarayı uzattı, — Teşekkür ederim. Dedim. Beni salona getiren sarışın kadın hemen cigaramı yaktı. O zaman Hanımefendi bu kadına döndü: — Bizi yalnız birakınız!, İ Şemsi Bey aleyhine ikame olu- ! nan bu şahitleri sanki müdafaa | | vanın kaybedilmekte olduğunu | cazibesi ve.. onun itaati değil | di Broadway'ın mahbubu HARRY RİCHMAN ve dilber arkadaşı JOAN BENNETT, temaşaların bir harikası olan GÖRMEYEN GÖZLER (Vertige) Sözlü, şarkılı musikili ve filminde all Pek yalımda (OPERA sinemasında renkli wacaklardır. Bugünkü Prog Program ISTANLUL 18 den 19 za gramofon neşriyatı 19,30 da Bedayii musikiye heyeti, İ Ajans haberleri, saat ayarı, 20,30-21 İ yazi B. heyeti, 22-22,30 tango. MAJİK Mevsimin sinemasın en büyük 2 muvaffakıyeti İZDİVAÇ LİMİTE! ŞİRKETİ (Mariage Limited) Şen operet şüperfilmi CHARLOTTE SUSA ve WARNER FUTTERER'in temsili ile BOYALI MELEK (L'Ange peint) BİLLİE DOVE ve EDMONDE LOW tarafından <m Dr. Celâl Tevfi Zührevi ve idrar yolu hastalıkl mütehassısı; Sirkeci Muradi) caddesi No. 36. Her gün saat 14-19, Emir oğlu Şükrü Paşi merhumun cenazesi Seraskeri esbak Rıza paşan mebusu sabıkı reyya paşanın, Emir oğlu Ziya yin biraderi, sabık sıhhiye vel | doktor Kıza Nur beyle Kocaeli 1 e Reşit Saffet beyin kayın pi ri tumu, İstanbul Şükrü Paşa'nın cenazesi Nis şehrinden gelmiştir Nisan bugün öğleyin Beyazıt cal inde namazı badeleda Silivrikaç haricindeki aile mezarlığına del ! dilecektir. yor. Hasibe Hanımı ikna etmek | İ kabil değil, “Hanım bu zamanda böy le koca nadir bulunur. her ihtiyacını düşünerek hare- ket ediyormuş. Sana iyi bakı- rm: İtürlü söylemediler. Davamız-| dan vaz geçelim” dedim. Dinle | medi. Zaten mahkeme de kara- rını verdi. Dava, masarifi muha kemenin bizden tahsili ile Şem | si Bey lehine neticelendi. Fakat bendeki merakı tasvir ediniz. Ben bu kadar iyi ve iyi- liği şuhudu muhtelife ile sabit bir kocadan bu kadının. ayrıl- mak hususunda göstermiş oldu in sebebini etmeğe başladım, Son defa Ha sibe Hanım yazıhaneye geldiği | her zamankinden daha asabi i- di. Nihayet aylardan beri dili. nin altındaki baklayı çıkardı. — Çocuğumuz olmuyor, hal buki ben çocuk için çıldırıyo- rum, dedi. O günden sonra bir daha ka dını görmedim, tekrar dava et- ti mi, etmedi mi bilmiyorum? Fakat Şemsi Beye bir gün ' Kadıköy iskelesinde tesadüf et | Ve... yalnızdık. İlk sözü: Ruhi Bey siz niye böyle hale geldiniz? Oldu. Ve. e etti: Beni tanıdınız mı?. İlk sorgusuna cevap vereme İdim, — Neydim?, Ne oldum! Ne oluyorum)... Bunları ben bilmiyoraum | ki, ona söyliyeyim. Hiç bir şe yi hatırlıyamıyordum. Bu, yeni de değildi. Ne zamandan böyleydim. Omuzlarımın üze. rinde içi çürümüş bir soğan gi” bi sallanan kafamda hafıza di- keme etmek, akla (o getirmek, bilmek, tanımak... Bütün bun- lar'bana yabancı şeylerdi. İkinci sualine © <evap İdim: — Tanıdım!, — Kimim?. Dedi — Darülbedayı o kapısında bana para veren dismmeienii. ver. ahitlerimiz de başka | zaman meseleyi biraz daha kur | caladım. O gün Hasibe Hanım | | . O da, ben vapuru bekliyorduk. Konuşa ğa başladık. Mabut davanın fahatını birer birer açtık, p tarafını bularak çocl Bu dhetim karısi tarafa bir talâk arzusuna sebep te edip edemiyeceğini şöyle bir| timzaç edecek oldum. Güldü dedi ki: | © — Merhum karımdan bir İ cuğum oldu. Şimdi | Ameri İ kollejinde tahsildedir. O (istiyorsa kabahat bender Merhume de çocuk severdi. kat dava etmedi. Dava ile İ cuk kazanılmaz.” merak | Arkadaşım hikâyesini bit diği zaman ben de kabahı hangi tarafta olduğunu m etmiştim. Peki amma, nihayet yamadın mı o kabahat imiş? dedim. Arkadaşım manidar gü ve: — Anlamaz olur muyurl Evvelâ davayı o şekilde i l etmediği için sonra da ilk sı gibi hareket etmedi; kabahatin Hasibe hanımda duğu muhakkak., dedi. — Para vermek için bu de buraya çağırdınız!. Kayıtsızdım. — Lâ (idim. Muaşeret terbiyesini, İ nuşma usullerini o kaybet İimi — Çok bekledim. Parl verseniz de gitsem. Dedim. İlâve ettim; — Başım hiç © yerinde gil. Bir kotoş yetmedi! Canım sıkılıyor. Sözümü kesti: — Kotoş ne? Dedi. Cevap verdim: | ye bir şey yoktu ki hatıra ve ma | zi olabilsin. Düşünmek, muha- | İ Dedim, ilâve ettim: İspirto, esrar (o olma! ben yaşayamam ki!, Ve., o sormağa, ben meğe devam ettik, |

Bu sayıdan diğer sayfalar: