24 Nisan 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

24 Nisan 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ İ Çok çocuk Mükemmel Çocuk | Çocuk bayramı hayat ve istik- bal bayramıdır. Çocuk için ne ya- pılsa andır. Dünyada en ehem- miyetli varlık çocuktur ; rını anların eline bırakacağız beklediğimiz onların kacaktır, vatanın ve milltin temeli ancak odur Her şeyin asası çocuk olunca, topraklarımızın genişliği ve bü Şok yerlerinin şenlenmeğe muhtaç olduğu göz önüne getirilince çok çocuk bir vazife olur. (Her fazla insan bir ümittir.) Sözü ne kadar doğru; hayat mü- sadelesinde çoğun yanındaki ar “yni seviyede olursa her halde bir zaaf ifade edi Asrımızda büyük işler yapabil- mek için nasıl büyük sermayeye ihtiyaç varse memlekette büyük inkişaflar için de öylece fazla nü- İusa lüzum meydandadır. Bu sebeple çocuk işi en başta gelen çok mühim bir meselemiz. | ir, şünhü ya Her içinden çi- Yirmi, yirmi beş senede bir mil | İetin bir misli artraası kabildir (Otuz, kırk milyonluk) bir Türki 75 Cümlheriyeti "ut bir var ik olur? O val ün düşündü #ümüz şeyler ne kadar kolaylık- a tahakkuk edecektir Bereket versin ki memleheti- mizde doğan fazladır; ancak bu işlerle meşgul olanların dediğine Şöre engel olan şey (bakım) ve | astalıklara karşı (çocukları ko- ?uma) keyfiyetine o kadar itina “dilmemesidir.. | Mületimiz bu noktalara ehem | Miyet verirse bu maksadın da ve “ut bulacağı muhakkaktır. Çok çocuk. dedik; fakat bun- | ların vücutce, ruhçe kuvvetli ol | mas şarttır. Maddiyat ve maneviyati mü- kemmel olmayınca yalnız. çoklu- ğun maksadı temin etmiyeceğine *öphe yaktı | İnkılâp Türkiyesinin çocukları | hayalden, hotbinlikten, meharet- | # candan seven, mütesanıt, “agatei, mefküreci, i, mesleki ve bilğili, müsbet düşün- Yeli genç ve dinç varlıklar olacak- » Çok ve ayni zamanda mükem mel çocuk? la BZ1 çocuklar hesap mesele ile olmağı sever- me Özle bu sahifede bir re yl riyoruz. Halledenle- liden bravo! 7, Şekle bakınız. Bu şekilde hı, Dame var. Bu hanelerin her ye birer rakam yazılacak. tihiz bu rakamlar biribirini wp eden rakamlar olacak: O suretle ki cemedildiği! m 195, yukarıdan aşağıya doğ toldani hanelerin N sa; ru ikişer “a yakl çıkacaktır. Yavrum, niçin ağlayorsun? “Gü. gü.lemeyorum da on- dan, > Öyleyse niçin gülemeyor- | tiriyordu. Şen çocuklar hep bir nu Mediha köşkte hasta yatıyor du. Evde kendisine bakan anne- sinden başka kimse yoktu. Köşkün e kapısında aylardan beri küm » çalmadığı çıngırak halkasını sarmıştı. O kadar ki balıka bile artık görünmez olmuş tu. Köşkün içini derin bir sessizlik kaplamıştı. bal se Arada bir komşu köşkte oturan doktor, aralık © bahce kapısından geliyor, birez dışarının havasını ge | Nibayet bir çeyrek ka dar köşkte kalarak, Medihanın nab- ve kalbini yokladıktan, nefe sini dinledikten sonra gidiyordu. eskiden bi zim evin çıngırağı sık sık çalardı. Artık neden çalmıyor? Ben kapıla- ra koşardım, babamı karşılardı. Neden bize artık kimse gelmiyor? uzun zman bizi bıraktı, gil Zavallı annesi, bu suallere ce- Sadece Medihayı ku Bu köşkteki sile © eskiden ne mas'uttu. Baba, bir bankada muha sebeci idi. İyi mevkii | vardı. İyi kazancı vardı. Anne erin her işine dikkatle ve ihtimamla bakıyordu Çocuk bahçede çiçeklerin arasmda oynuyor, şarkılar söyliyor, koşup eğleniyordu. Fakat günün birinde | felâket gelip çattı. Medihanın babası Adnan Beye bankanın müşterilerinden bir tüc- İ car bir gün kıymeti epeyce bir ye- kün tutan bir deste esham ve tah- vilâh vermişti. Adnan Bey bu pa- keti çantasına koymağa hazırlanır. ken , bir aralık dışarıya çıkmıştı. Fakat odasına geldiği zaman pa- eti yerinde bulamadı. Bütün er boşa gitti. Zaten, yeti, ie tada bırakılır da , kaybol maz mit hiç? ın Bey polise haber verdi. yalm Bn Sürer ber verdi. Tüccar Adnan hi nanusundan emin olduğu için da Ta'etmedi. Zavallı Adnan Bey ka- zanemdan biriken bir miktar pars verdi ve ma eği ışıp kazanarak o ödey Mın. vermek için b çalışmak Adnan Beyi yordu. Zavi li adam dimağ perişanlığından has tahaneye düş! Dünyada iyi insanlar da vardır, kötü insanlar da. Bazı kimseler Adnan Beyin namussuzluk etmedi- #ine ve bu parayı — çalmadığına e- min idilir. Fakat bazı kimseler de paranın büyük kısmını saklamak i ağ m şarkı söyliyorlar masları IRAK | çin Adnan Beyin biraz para verip mahirane bir oun oynadığını ap 2 çık ötekine berikine söylemeğe bi le cesaret ediyorlardı. Günlerden bir gün öğle | vakti iha daha çok zayıflamıştı. Birden köşkün & çngırağı çaldı. O zaman küçük hastanın gözleri açıl diz — Anne, çıngirak çaldı Bir rüzgârdir yavrum. Fakat çıngırak bir defa daha ve bu sefer uzunca çaldı. Sanki köş İ kün sessizliğinin içine musiki gibi bir ahenk doluvermişti. | — Gidip bakayım — Medihacı İ ğüm, | Medihânın annesi | baktı ler yok. Halbuki mütemadiyen çalıp duruyor geye çıktı. Kapıya git şıkları ayırıp baktı, Birde ne gör, sün?, Zavallı bir kedi yaprakların pencereden çıngırak şimdi Bah dışarıya attı. Fakat ayni zamanda da yere bir paket düşmez mi? Me. İ dihanın annesi bu paketi görünce hemen tanıdı. Adnan Beye eswanet edilen esham ve tahvilât paketi .. Köşke döndüğü zaman Mediha sordu: tin? Kim geldi? — Oh, yavrum kaybettiğimiz | sandet geri geldi. Hakikatte böyle idi. Bulunan Adnan Beyle Medihamm sıhhati, her şeyi geri gelmiş oluyordu. | dar büyük bir sır değil amm min aklına gelir? Köşke arada bir saksağan ku- $u gelir, odaları, salonu dolaşır, tekrar gelmek üzere çıkıp gid a © kadar alış mwışlardı ki, kendisine yiyecek ve saire de verirlerdi. Bir gün bu kus kıymetli paketi görünce, gagası na aldığı gibi ha dip sarmaşıkların miş, Şimdi köşkün çıngırağı eskisi gibi sık sık çalıyor, eve neş'e saçı- yor. Adnan Bey iyileşip ha, den çıktı. Mediha çoktan tan kalktı .Her akşam babası ban kadan dönüp çıngırağı çaldığı za: man, Mediha koşup kapıyı açıyor ve babasının boynuna sarılıyor. a bırak- Allah allah! Kapıda kimse-| — Anneciğim, ns kadar gecik yine gelmiş ve sarılıp bağlanmış | Büyük heykel Tulülardar süzülen Alin Derin nafiz gözlere ışık saç olmuş, Dehanın nuru dolmuş. Orda görür b: an, Yahut sonsuz asüman, Kudret, şiddet orada Sevgi, şefkat | orada Bazan şimşekler çakar Sonra menekşe açar, Başı bir Alnındaki Belağatli, Bize bin mana şan ekili. çizgiler kudretli söyler. Sözüyle © gözündedir sihiri, eder Müncimizin işaret yürür Bunlarla Milet ileri, Keskin dişi zamanın Her bir şeyini ker Mermer, çelik, tun Hepisini emi devirir. Milyon milyon vicdanda Dikilidir bu heykel, Asırlarca duracak Dokunamaz ona el! Cümhuriyet, — Milliyet Imanımızdır. evet, Buna candan inandım Medeniyet bir cennet. Büyüklüğe Benim için oemeldir; Bu heykelin “önünde “Gültekin, dize geldi; Gazi! Sanma bu çocuk Hür çığırdan sapacek, Hayır, daim o aziz Varlığına o tapacak, Afyonkarahisar mebus AZZET ULVİ tapınmak | Öte,beri Sofrada lisan öğreniyorlar Amerikada Kaliforniya hülüme- İ ti dahilindeki darülfünunlerda ecne | bi lisanlarını öğrenmek için yeni bir usul bulunmuştur. Orada darül. nunların lokanlani vardır. Burada talebeler hep birlikte ucüz yemek İ yerler. Yalnız meselâ bir gün ye. İ mek yerken talebe bir tek ecnebi hi İ sanı konuşur. Bir Fransizca, ertesi gün © Almanca, üçüncü gün İsanyolca ve saire. Lisan hocaları da yemekte hazır bulunurlar. Söylendiğine göre ek. İ mek peynir yerken talebe Tisan hu- | sasunda bu suretle çok istifade edi yorlarmış. Yalnız bu işle garson İ “ İlar sikımtıda kalıyorlarmış. Çünkü müşterilere hizmet için konuşulan dilden anlamak lâzım. İ Her gün başka bir dil konuşuldu. ğuna (o göre, garsonların en aşağı yedi dil bilmesi lâzem. Çocukların hayatı İngilterede Salford isminde kü- gük hir kasaba “Çocuklar kâbesi,, diye tavsif edilmektedir. Bu kala- balık kasabada her sene İli, üç yüz çocuk otomobil ve araba artında ya ölüyor ve yahut yaralanıyormuş. Şehrin Belediye meclisi bu hal kar. sısmda heyecana , en çok kaza olan sokakları seyrü sefere kapatı bu sokaklardan araba ve otamobillerin geçmesini menetmiş. tir. Tecrübe şayamı o memnuniyet netice verince, diğer bazı sokaklar daha kapatılmıştır. Bugün Solford kasabasında oto- mobil ve arabaların girmesi mem- nu 102 sokak varmış. İ © Bizim İstanbulda da senede kim a otomobillerin çok dikkat © etseler, e tramvaylara asılmasalar , bizde | kazalar hayli azalır. de Bir muayeneden sonra iz. in “kurtuluş yok, kurtulmazsa “doktor daima | Sapağan Küçük kizler ie'n bahar modelleri İ Çocuklar kendi bayramınizda tahir ve kimsesiz çocukları da düşünü- Düz. Bu bayram onlarında bayra- iamıdır.. Onun için fakir çocukları yardım ediniz ve onları de neye- nize ortak yapınız. Midye yiyen şehir Dünyanın en çok midye yiyen sehri Bruksel imiş. Mevsimi gelin- ce, yani senenin sekiz ayında Bel çika payitahtma on il ra rağmen Bruksel halkı midye olarluğundan vaz geçemiyorlar. Dershanede Nebatat dersinde Hoca soruyor: — Sen söyle Cemil, pamuk ne işe yarar? — 117 — Söyle bakalım, senin panta lonun nasıl yapılmıştır? Babamın eski pantalonun- dan efendim. Çok terlersin Bir müfettiş mektebi teftiş edi yor. Dershaneleri dolaşıyor. Bir dershanede talebeden birini kaldı rarak bzzı süaller soruyor. Fakat sorduğu sünllere iyi cevaplar ala» maymca, diyor ki: İ — Yavrum, sen imtihanlarda hayli terlersin. Talebe şu cevabı veriyor: — Şüphe yok efendim, çünkü imtihanlar yaza tesadüf ediyor. Eşya dersinde leri ne yapılır? Turgut — Tabağı konur efendim. Hortum Hoca böceklerden çoğunun bi- ver hortumu olduğunu söyledikten sonra sordu: — Cemil Efendi, sen bir misal — Fil efendim. ane çarşıya gidiyordu. Papağan kardeşe evde uslu oturmasını tembih etti, Halbuki papağan kardeş uslu oturacak yerde odadaki saksıya | Kurtulur | “Y Siceği tohumu ekti, Halbuki bu tohum böyle neşli Bahar havalarında i i Bu oyunda bir kedi ile birçok fareler lzem.. Kedi bittabi fareleri yakalayacak, Bütün oyuncular bir sıraya dizi lirler. Bir, iki, üç. diye | sayılır. Üç denilir denilmez oyuncular he- men yerlerinden fırlarlar ve bir ye İ re ilişilirler. Yani ayaklarının yer. | kar. den kalkması lâzümdir. Ya ağaca İ yapışır, ya bir sepetin veya seranın veya bir sandalyenin © üstüne çi İlişecek yer bulamıyan © kedi olur, Kedi artık yuvalarını, yani ağa- sandalyeyi, sıra ve saireyi ken- inden terkedecek (Fareleri gö- zetler. Fareler bir yerden ilişmek için başka bir yere fırlarlar, Ker buna mani olmak için arkalarından kovalar. Eğer takip (edilen fare ayaklarını — topraktan kesecek bir yer bulursa kurtuldu demektir. Eğer yakalanırsa, bu sefer kedi © olur, Kediyi © şaşırtmak içim fareler hep birden yerlerini — değiştirmeli. dirler. Zavallı kedi birden yakala mak isterken, ekseriya hiç birini yakalayamaz. Bu suretle bütün ©- yuncular hem koşarak ısınmış, hem de eğlenmiş olurlar. Her vaziyette duran yumurta Kristof Kolomp, yumurtayı ucunu hafif surette kırarak di. kine durdurtmuş. Fakat kı rak.. Siz isterseniz, (o Kristof Kolomb'un yapamadığını yapa bilirsiniz. Bunun için taze bir yumurta alınız. Bir tarafına iki üç toplu iğne başı © kadar bir delik, öbür tarafına da da- ha küçük bir delik açınız. Bu suretle üfliyerek, yumurtanın içini boşaltınız. Boşalttıktan sonra büyük delikten yumurta nım içine ince kum veya gayet küçük saçmalar koyunuz. Son- ra erimiş kireç sürerek delikle. ri kapatmız. Bu yumurta han- gi vaziyette isterseni; yette durur. Bunun murtaya vermek istediğini ziyete göre, kumlara Meselâ kumları © yumurtanın sivri ucuna toplarsanız, yumur durdurabilirsiniz. Kırda Cemile, yedi yaşmda.. Kardan topladığı bir kucak çiçeği keçisi ne yediriyor. O sırada ihtiyar bir kadın geçti. Durarak dedi ki: — Kızım bu çiçekleri keçiye yedireceğine annene götürsen ©. Cemile, kaşlarını çatarak kadı ni yukarıdan aşağı süzdü ve dedi

Bu sayıdan diğer sayfalar: