20 Haziran 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

20 Haziran 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| J al © lilliyet “MİLLİY, n umdesi ği 20HAZİRAN 1932 İdarehane: Ankara cnddesi, 100 Ne. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 Idare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Mariç iç LK LK e 3 aylığı Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruşlur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete mü ilir, Gazetemiz ilanların mes'u #ini kabul etmez. BUGUNKU HAVA Yeşilköy rasat merkezinden ve rilen malizmata göre bugün hava az bulutlu devam edecek, rüzgür istikametlerden © mutedil 19-632 tari hide hava tazyik: 760 milimetre en çok srcaklık 22 en az 15 santi simali kuvvette esecektir. rat kaydedilmiştir Kibrit Kutularında Tenhalık Havalar ısmınca caddeler tenhalaşır, kapalı kahveler, si- memalar, vapurların alt kat sa- lonları, çayhaneler tenhalaşır.. Lâkin tahmin edilmezdi ki; bu tenhalık kibrit kutularına da sirayet etsin! Şu günlerde elime geçen kibrit kutularında yanabilen kibrite güç tesadüf ediliyor. Acaba kibritler de kı- rallarının walüm olan, adı lâ. zım değil âkıbetinden mütces- sir olup grev mi yaptı Kutularda vakıa bir takım göplere tesadüf ediliyor, lâkin j mevzulara tesadüf edeceksiniz. Bu | öyle Pissarro var ki daha dün | bunların uçlarında olmadığı için o sivrilülmemiş kürdandan başka bir şey değil- ler. Eczole: nereye gitmiş? Orası meçhul! Acaba bugünler | — Köküne kibrit suyu! bed duası fazlı suya mı gi Hafiyelik meselesi (Milliyet) in haftalık yazı. larmda (Polis hafiyesi © nasıl oldum?) serlâvhasile mabatli uzunca bir hikâye yazıyorum. Karilerimden bir hanım merak etmiş, benim ne zaman polis- ik ettiğimi soruyor. onel polislik i bir gazeteci » demek neticelerden rin membaıa intikal etmesini bilen adam demi « Onun için bir nevi amatör polistir... Yazdığımız hikâyeye gelinc bunün hepsinin baştan © aşağı fosforları | edildi de bu cezalar | > | hakikat olmasına imkân tur. Mevzu kismen alınmış kısmen de miştir. Fakat meraklı okuyu- cumuzu temin ederim ki; Av- rupa işi bir hikâyenin tornis- tan edilmiş — tercümesi değil. dir.. Ufak bir seyahat Gerek bu sütunlarda, gerek se (Milliyet) spor sütunla- rında sıra iltifatlarma ce- vap verdiğim muarızlarım var. dır. Bu zatların saf niyetleri beni kazara başına (o musallat olduğum spor işlerinden ayı mak ve kusurlarımı (o yüzüme vurarak beni kalp beşliğe çevir mektii Yalnız her zaman dediğim gibi zaman ve mekânını iyi in tihap edemez ve işi gazete sü tunlarma dökerler, bem ini nın hususi hayatına (kada Eğer gazete yazısile netice alınsa idi, stad yapılır, hayat pahalılığı. le mücadele edilir, buhran za- # olur, belediye işleri tam bir intizama girer, otomobil kaza: sı kalkar, sokaklar (|| yapılır, tramvaylar tenhalaşır, ne bile. iyim neden ki şikâyet edilirse o düzelirdi. Ben bu muarızlarıma şim. diden haber veriyorum: 20 ha- siranda Ankarada toplanacak spor kongresine ikiseneye ya kın süren idaremizin hesabımı yok- iden vermeğe gidiyorum palayacak yer orasıdır. Uma İ mm ki bu zatlar orada karşıma | İ çıkarlar. | FELEK İ Yeni neşriyat Holivut Memleketimizin yeğâne sinema mecmuası olan Holivut'un 2 inci se ne 17 inci nüshası intişar etmiştir. a Havacılık ve Spor İ — Havacılık ve Spor mecmusimın | 73 üncü sayısı yepyeni kıyafetle çık İ mıştır. Tayyare hücumlarından ko- | runma meselesine dair mühim bir ma İ kale ile başlıyan yazıları arasında (Bahrimuhit tayyareciliğinin tarihi ), (13 sene evvel Atlantiği geçenler), i | İ ! (Şimeling mi, Şarkey mi kazanacak) (Pervanesiz tayyareler ) gibi faydalı sayıda Rusçadan çevrilmiş güzel bir | hikâye ile (Münire Teyzenin Sayfa- İsi) mı bulacaksınız. | Bugün de Diyorlar ki.. Edebiyat anketleri çıktı REMZİ KİTAPHANESİ SATILIK ve KİRALIK HANE Beşiktaşta Kılıç Alide Alem Kadın sokağında 12 Ne. hane (6 oda mütbah, bahçe, kuyu ve te lumbası, terkor ve elektriği havı) satıh ve kiralıktır. Görmek iste. yenler yanındaki haneden veya İbelçiden anahtarı alabilirler. Gö rüşmek için de Milliyet matbaası na Nihat ve Nuri Beylere mürn İğ caat edebilirler i (HİKAVEJ 2 Antika merakı — Garip şey! ile i ane Acem halısı aldım — Evet © tam üç yüz bin | ki beheri on beş bin franga w- | Muhabir mektubu Tekirdağı | Eğlenceleri | | | | İHalk nereye gidiyor, İnerelerde eğleniyor! TEKİRDAĞI: Tekirdağın. | Niçin Sizin de Güz Bir Eviniz Olmasın r- | müsbet | İstanbulda | Beni hır. | | frank Rembrand'ın — orijinali. dir. Düşeş de Camvalan'ı he- diye edilmiş bir ofort. Bundan | beş sene evvel bir o Amerikalı iki bin frank verdiği halde sat- madım. Hayret! — Evet diyorum,size yal- İ mız Rembrand'ın beş tane oriji nal © ofordu. Corot'nun iki Peyizaji (oOve de La İtouruun oOiki pastel portre sini geçen sene muhtelif fiat larla Luksenburg O müzesine sattım. Yok canım — Evet diyorum Size. Di- ğer gördüklerin de Türk #samları tarafından yapılmış e- serlerdir. En kiymetli, en tanın miş ressamlarımızın eserleri. dir. Gözlüğünü düzeltti ve kırmı zı kadife © çerçeveli bir balık- çı resmini duvardan © indire- rek: Şuraya bakm. © Harika. İnanılmıyacak © muvaffakiyet. Deniz, bulutlar ne canlı değil mi? Uzaktaki | yelkenli. Buna | beş yüz bin liret verdiler de | vermedim — Şu halde pek bir kıymetli Bu şaka Sonra sayıyo: net, Picasso, Mi | — Hepsi bu kadar mı? — Bu kadar olur mu Bir tane de Batiçelli mâ. hiç. var am. l Amması ne? İ — Amma o sakal şerif gi- İbi. Sandıkta herkese göstermi yorum. Malüm © ya renklerin havaya tahammülü yoktur. — Peki müzelerde bunları sandıklarda mı saklıyorlar, Durakladı. — Onlar başka dedi. Bende İ yapılmış gibidir. — Yahu eler söyliyorsun. Kendimi Louvre'de zannediyo. rum. | — Louvre dedin ya, Orada ki birçok piyesleri ben verdim. — Yok canım? | — Ne hayret o ediyorsun. | Mektepte © senden ayrıldığım günden beri (o bu kolleksiyonu yapmaktan başka bir şeyle uğ- raşmadım. i Kendisile Vefa idadisinde | arkadaştık. Mektep & 1m. da onun ne resime istidadını, ne de böyle antika o merakını | hatırlayamıyordum. İnanmış İ gigi görünerek: | — Yahu senin şu halde deh şetli bir servetin var demek? — Ne gezer azizim. Bu iş İten kazanılan para yine bu işe sarfolunur. | On bin franga sattığım bir | Seürat'tan kazandığım (para res- İ cuzdur. Haydan gelen huya gi | der. — Demek böyle ha. Senan tikaya merak ettin. — Ne yaparsın. Herkes iç. ki, kumar, kadın iptilâsma uğ- rar. Biz de antika, Amma bi- lir misin antika iptilâsı dehşet- li bir şeydir. Sen hiç çikulata resmi biriktirdin mi? - Ne münasebet? Münasebeti var. Kollek İsiyon merakı çocuklarda ora- | dan başlar. Müthiş bir şeydir. | Damgalı bir resimi bulmak i- çin bazan dört beş | sandık çi- İ kulata yemek icap eder. — Bunun, antika ile müna- | sebetini anlayamadım Canım kolleksiyon mera İ kı hep birdir. Ben bu işe çiku- | lata resimlerini biriktirmekten | başladım. Bugün Cösanne, Ve ronese'lerle uğraşıyorum. Alâ ! — Ha, az kaldı unutacak. Sen bizim » hanımı tan maasin. Seni tanıştırayım de - di. Yanındaki © kapıyı açtı ve beni diğer salona © kolumdan çekti. Bu salonun © köşesinde şman bir hanım oturmuş İinde bir pertevsizle | mavi taşı tetkik ile meşguldü. Tak. dim edildik. Şişman hanım kalın sesli, tüylü suratlı, şimdiye (kadar gördüğüm kadınların en çi İni idi. Derhal antika merakının ne | reye kadar ilerleyebildiğini an- ladım. Hanım: — Memnun (o oldum. Dedi İve mavi taşı tetkike devam et de mi * hanımefendi? Dedim siz de mi antika merak | kasını. | — Evet beyefendi dedi. Şu mavi taş. Bana dün getirdi. İ ler. Madam Recamie'nin boy- İ nunda asılı olan © taşmış. İki İyüz otuz beş bin frank. Alay İ yım mu, almayım mu diye düşü İnüp duruyorum. İki (o gecedir uykum kaçtı. Siz bir şey söy- leyin bari. İşi anlamıştım. Daha fazla İ duramıyacaktım. — Ben sana uğrarım diye- rek karısından da kocasından | da izin aldım. | — Böklerim ha © diyordu. İ Bir akşam yemeğine gel. Cu- | martesiden evvel gelirsen en- | fes bir Fregonard'ı kaçırmamış olursun. Zira gelmesi ile gitmesi bir | olacak, Bende ancak bir gece İ misafir kalacak. Fregonard — düşün bir ke. re. Sen böyle fırsatları kaçır- mazsin, Arkamdan: | Beklerim ha.. Diye bağı İ rıyordu. İda hayat ve faaliyet (o devresi İ henüz başlamış gibidir. Şimdi İlik kirez ve balık üzerine mua- | le olmaktadır. Al& kirez 15 şe, İ Barbunya balığı 40 kuruşadır. | Bundan sonra mevsimine gö- re kavun karpuz, üzüm, hubu. | bat, kuş yemi faaliyeti başlaya İ caktır. Vilâyet halkı hep ha- İ zırlık devresindedir. | EĞLENCE MAHALLERİ Burada her gün devam e- den bir türlü bir hayat vardır: Mesai zamanlarından © sonra İ nargile, tavla ve dedikodu için ukardaki Osman kalfanın ga- osuma, karnını doyurmak i- İçin dar bir sokak içersindeki İ daracık bir aşçr * düklünma, | bir yemek için iskeledeki Ham İdi Efendinin gazinosuna, deniz | havasını almak, © radyo dinle. İmek ve ailece oturmak için de İ belediye otelinin bahçesine gidi lir. Bacaklarına © kuvvetli ve paraları kıymetli olanlar da va. li konağının önünden Mimiko İ değirmenine kadar olan cadde arında ve, iskele rlerde piyasa edip ile deniz ke başındaki y > İ dururlar. İ Bu hayat böylece gelip geç mekte ise de geceleri Hacı Be- yin tesis eylediği tiyatro ve si- Dema şehre bir başkalık mektedir. TİYATRO VE SİNEMA Tekirdağında halkın yegâ- ne eğlence mahallini idame © den Hacı Beydir. Bu zat bü- tün sene didişir © uğraşır. aza çoğa bakmaz fakat sinema ve tiyatrosunu mutlaka işletir. İs tanbuldan yeni yeni © varyete. tiyatrolar getirtir. Tiyatro İ Hiç bir fedakârlı ç bir zattr. Kendisi bir luk çocuk sahibidir. Hacı Beyi tanmayan yoktur. Herkes o hatirmi. sorar vew İmum ahali de kendisini sever. Bu defa yeni bir varyete getiri miş. YAĞMUR CAN KUR. TARAN GİBİDİR İki aydan beri © vilâyetin birçok yerlerine yağmur tanesi düşmediğinden ekin vaziyeti fenalaşmış idi. Dün gece Şar- köy müstesna ol lâyetin her tai | yağmurlar yi Malka. İ raya 16 milimetr Çorlu ve Muratlıya 10 milimetre mikta İ rında yağmur düşmüş ve Ço: İlu ile Saray kazalarında hâ yağmur devam eylemekte bu- Tunmuştur. Aylardan beri yağmursuz- luktan bunalmış ve endişeli bir vaziyete düşmüş olan çifiçiler şimdi sevinç içindedirler. Ha. vada el'an yağmur istidadı ol. duğundan Şarköy havalisine de yağması çok memuldür. Bu- İralarda hamdolsun ekin vazi. | İ ak üzere vi- na (o mebzul ıştır. hede ver- | , İ MUSİ ir parça demlenmek ve temiz | Rİ Birçok kimseler üç dört senedenbei kumbaralarında azar azar biriktirdik leri para sayesinde bugün güzel bire ev sahibi olmuşlardır. | RADYO Kİ MERAKLILARI- NA MÜJDE Bir kaç seneden beri Avrupa tur- İ nelerinde bulunan İstanbulun kıy- İ metli san'atkörlarımızdan (Deniz Kı Bugünkü progra İz Eftalin H. ve Kemani Sadi Bey) | Avrupadan #vdet ettiler ve muhte. | | ISTANBUL (1200 metre) rem halktmıza bir cemile olmak üne. | gramofon, 19,5 alaturka saz, ve pek yakında Harbiyede Bel Vâ | haberleri, anat ayarı, 20,5 gr bahçesinde icrayi âhenk edecekler. | ile opera, 21 alaturka snz. 22 dir. tra. | BUKREŞ (394 metre) — 20 lon orkestrası, 20,45 piyano koni 11,30 konlersmi, 21,45 çifte A2,IK salen orkestrası, BELGRAT (429 metre) — | konferans, 20,35 Viyanadan Doktor Hafız Cemal Dahiliye hastalıkları mütehassısı Curaadan manda hergün öğleden | i ülM sonra sark (30 dam Se) kader İç | 22 Üsküpten akti mhöoig de tanbulda Divânyolunda 118 numa. | o ROMA (441 metre) — 21 vah hususi dairesinde dahili haste- | fon, 2 şen musiki lıkları muayene ve tedavi eder. Te-| © PRAG (488 metre) — 3020 lefon: İstanbul 22398. sifon konseri, (Bobuhlay ) ın ti hâtıraları, 21 akşam konseri, am m a VİYANA (517 metre) — 20 yeti düzelmiştir. — İnşallah bu | yaf bekikinie iile yağmurlar Alpullu mmtak; Dr. A. KUTIE na da yağmışsa pancar zeriya- Cilt ve zührevi hastalıklar tedavij tile meşgul © mıntakaların da yüzleri gülmüştür. mesi Karaköy Börekçi farını sıra! da 4 İ | Çünkü pancarların vaziyet. lerinden çok korkulmakta idi. Ragıp KEMAL. bulamadım. altına | da oturan kiracılara dn ay: Talât Bey — Bu bahsi bir | kanaatimizin zıttıma açılan bir gayet o soğukkanlılıkla Yatağm 8 | Milliyet'in Edebi Romanı ler yaşıyorlar mı? (Felsefi fantastigwe roman ) Olü Yazan: HÜSEYİN RAHMİ Talât Bey bu defa yeğenle sine dönerek: — Beyefendiler hayli vakit tir hiç sesiniz çıkmıyor. Sade dinliyorsunuz, Şeyh Battelm bu apparition'u hakkında si. zin de müsbet, menfi fikirleri- Bizi anlamak isteriz.. Orhan — Meselede bizim «menfi bir fikrimiz yoktur... Talât Bey Demek bu ga ribeyi bir hakikat olarak kabul ediyorsunuz... mi kaidelerden bütün o bütün şâz ve ender hâdiseler hakkın. da kullanılır Talât Bey büyük bir taac- üple: ve l — Demek ki Şeyh Battalm Koca sarık ve karnile bu gece | Turhan — Garibe tabiri umu | Orhan — Şüphesiz... Talât Bey — Kırk yıl mü- İ nakaşa etsek biribirimizle anlaş ma ihtimalimiz yoktur.. Turhan — Siz ölümden son ra başlayan ikinci hayata inan miyorsunuz, ihtilâf oradan çıkıyor. Talât Bey — Ölümden son raki hayat.. Haniya şu dinle. rin cennetle (o mükâfatlandırıp cehennemle korkuttukları ha- yat mı?... Orhan — Hayır, biz dinle. İrin efsanelerini kabul etmiyo- ruz. Bizim iman ettiğimiz ikin ci hayat fezai, ebedi ve safidir. | Talât Bey — Demek biz İ ölmüyoruz bir ikinci o hayata diriliyoruz. Orhan — Bu hakikati | bir gün erızu amik münakaşa ede- | kapı önünde bulmuş oluruz... riz. Şeyh Battalın ölümünden | Müsaade ederseniz ölülerin ge- amızdaki büyük | © bizi ziyareti ölümün umumi ka ! gün fenmew isbat etmek kabil yirmi bu kadar sene sonra o es | ki kıyafetile gelip te bize gö- rünmesini nasıl olup la pek ta bii telâkki © edebiliyorsunuz? Şimdi bana bunu anlatınız. rhan — Yüzlerce emsali. ne kiyasen.. Anlıyor musunuz. Belki binlerce. Ellerimizde kü tüphaneler dolusu isbatli şahit li vesaik var. Bunlarm hepsi. ne birden uydurmadır deyip te işin içinden çıkamazsınız.. Talât Bey — İsbatlı şahit- li vesaik dediğiniz. şeylerden sizin iddianız aleyhine bir çok deliller bulup çıkaracağıma © min olunuz.. Ben de bu mesele ile uğraşacağım. Ya ben Ode sizin gibi spiritist olurum. Ya- hut ki sizi hakikate döndürü- rüm.. İddialarınızı rini adam akılir edebilmiş olsanız ben de düşünmeğe va- racağım.. Fakat pöh pöhle or. taya döktüğünüz şeyler lâf hu | dudundan öteye geçemiyor... Orhan — Düyı bey siz de inanmadığınız şeylerin asılsız. | lip göründüklerine dair bir iki vak'a daha okuyalım.. Talât Bey — Şeyhin kera- meti kendinden menkul kabilin den olan bu ciltler dolusu vak” ların ardı arası tükenmez, maa haza okuyunuz dinliyelim. ei İçinde öldüğü apartı manı güpe gündüz gelip dolaşan kız İ — Orhan Ölümün esrarı cilt- İlerinden birini © açarak tokça bir sesle okumağa başladı: Flammarion yazıyor.. (3 ün İcü öilt Aprös la mert sahife (294) “Bir genç kızm vefatın- | dan bir sene sonra göründügü | 22 temmuz O 1899 tarihli bir| nektupla İtalyadan bana yazı. liyor. İmza: Mösyö Ginsepp Cavagnaro'dır. Vak'anın sıh. hati yeminle temin olunuyor. On sekiz yaşında ölen bu kı- zın odalar arasında dolaştığı yalnız ravi tarafndan değil Jzer iskemlelerin arkalarına, hattâ çekmecelerin içine (o varmcaya kadar her tarafı aradım. Kim- İşte hâdise: ise yok. Kız nereye kayboldu? “On sekiz yaşında, Genes | Kapıdan tekrar çıkmış olaydı de talebe ve pederimin nezdin. | mutlaka görecektim.. Pencere de bulunuyor idim. Bir sabah | Jerden harice atlaması da müm saat yediye doğru (Yunanca | kün değildi. Çünkü dördüncü bir kitabın sahifelerini karıştı. | katta oturuyorduk. rirken bir kapı açılır — gibi bir | | Babam tuvaletini yapıp ta gürültü duydum. Baktım ki, | dönünce vak'ayı anlattım. He. vuku bulmuştur. Vak'aya ber sami ve diğer türlü marazi bir rüyet sığdırılamaz: J uzun boylu bir kız geliyor. Ar. | koştuk. Bir şey keşfedemedik. kasında bembeyaz bir gömlek | Babam henüz açılmamış olan vardı. Lüle lüle kumral saçla- | sokak kapısının sürgi ü uzlarından aşağı dökül. | ti. Kapıcıya sorduk, . Hemen tebessüme ben | bahleyin hiç kimsenin girip çık nazarla bana (bakarak | mamış olduğu cevabını aldık. önümden geçti. e Sonra kapıyı | £ Bizim apartımanımızm kar açtı. Ve gürültü ile kapayarak dairede avukat Ma babamın odasına girdi., zini isminde bir zat oturuyor- Ben bulunduğum yerde şa. | du. Ona müracaatla hâdiseyi şa kaldım. Kendi kendime: Bu | anlattık. Bu adam sözlerimize kız kimdir? Bizim evde ne arı yor? dedim. Takriben on dakika - sonra babam odasından çıktı. Muta. dı veçhile sabah yıkanmasını yapmak üzere mutfağa gitti, Ben merakımı halletmek için hiç şaşmadı. bizi dinledikten sonra şu c İbr verdi : —“ Tarif ettiğiniz İdi pederinizin yatmakta oldu. zın ölümünden sonra gelip ge- mutfaktan doğru genç, güzel | men ikimiz beraber merdivene | Tabii bir suretle | | köbaldeki kız bir sene evvel şim | İ ğu odada vefat etmişti. Bu kr | görünmüş olduğu için bu korkudan haneyi (o terket mecburiyetinde kalmıştı. Mösyö Gini Cavagni mektubunu şöyle bitiriyor: Vak'anm kat'iyetle sıhh| Bi size yeminle temin ederi! Ankete gelen cevapla! (767) inci mektup. İ — Cammil Flammerion | ediyor : “Verilen bu teminatl, etmiyerek vak'anın cereyan | tiği mahelde tahkikat yapt”) İ tum. Söylenenlerin harfi ba ne doğruluğu sabit oldu.. Tetkike girişmezden böyle vak'aları kat'iyetle im da israr (o etmekten ne çi Sosiyete'nin teber zümre! ne mensup münevver kimdi rin şahadetlerini © niçin a$i tabakalardan kaba halk kül sinin sözlerile bir tutmalıdı” Talât Bey — Bitti mi rum? Orhan — Bundan pek çok garipleri var... | dal hanenin diğer kiracılarmca da | derhal babamın çıktığı odaya Derim” 1 idesinden Şiz olmuyan gayet ta | olacaktır. Mesele yavaş yavaş | lıklarını isbat edebilmiş olsa- zindiğini gören yalnız siz değil | . aman İni mm mana iniimdiği) ” oaklıin

Bu sayıdan diğer sayfalar: