3 Temmuz 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

3 Temmuz 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Söz arasında Ağız Azizim Selâmi İzzet, Akşam gazetesindeki mek. tubunu okudum. Mektup eser © yapamıyan- ın dili, herkesin © yazısıdır. ilk mektep çocuğu da alfabeyi söker sökmez mektup yazmaya Özenir. Yine aferin sana ki bir mek tubu baştan başa yazabilmiş- sin! Birden ürkme sakın. Benim Yazdığım da mektup. Sana 8€- hin leceğin bir Bu benim için ağır, fakat, lebilir bir o mecburiyet İkinciyi de o, Ben tanımıyorum. İyice tanıyan da yok. Kimdir, nedir, ne yapar, ne yazar?. Bilinmi- Yor. — Garsondu!.. Ayak muhbiri oldu.. > Seyyah tercümanlığı yap- Şimdi de bir mütercim.. Diyenler var. Fakat, han- Sisi bilmem?. Yirmi iki geze- te satırmdan bir cümle yaptı İma göre, başka bir şey olmasa İm Her halde sen | iyisini irsi >— Şöhret aramakla ve çe ilmakla bulunmaz. Biz mev- iimizi on beş senelik ( temiz bir çalışma, faziletkâr bir alın teri ile i Ve.. ihtar et: — Söhret yağmacısına ar- ik meydan yok! » Selâmi, Sıra şimdi senin. o Bol bol Mu şalren. den © acınacak bir ko; Sen haldesin, © — 18 seneden beribu ka- dar doğru söyliyen bir muhar- tire rastlamadım... Diyorsun, Buna eskiden : vü rr ii j rlerdi. Şimdi Ştay, üleması ona i sütun Kelepürcüsü bunu nasıl “diyor bilmiyorum? İşte bu doğ “tuluğun sevkiyledir ki seninle iliyoruz. A, De gerekti bu bahse karışmak. Haydi karıştır. Fakat, - — Kişi noksanmı — bilmek #ibi irfan olmaz. Var; bakılmaz! , Anlaşılıyor ki sen bunların ini, ' Eğer gaflet içinde olmasan *eni güzidelerle beraber sayma dlğema üzülmezdin. Seni asıl ymilrl, Fikretlrle. Ya Kaplarla, Haşim'lerle, Fal le. Rüşe'lerle birlik” edebilir- dim ve... sen benden bunu nasıl a tarım, ilk söz hakkını sana Yermemiş olsalardı — orada Ve Salarla birlik olduğunu da bil 'ecektim. Ne bileyim, mss" Anlatayım ki sen, ne dün... ne Bugün... ne de yarınım! Sen- en sonra yazanların altında kaldın, senden evvelkilerin de Stüne çıkamadın. Sen daima geklerde kalmaya : mahküm y muharrir ve mülercimsin. İşi sen bir edebiyat yaması” in? iç, Zaten Akşam'daki Tsfin da o değil mi7. di, Eğer bana inanmazsan ken- Gini Enis Tahsinden ve Vâ-Nu dan sor. Onlar da sana tıpkı ima bunu söyliyecekler. zevk senin. Yama- lığı beğerimiyorsan, ©Ve herkesle ap açık ve böylece | ağız senin neyi. | Derler. Bir tanesi (o daha; Ayinesi iştir kişinin lâfa ilirdin? Eğer muarız- | ai payı!. — Muharrir yamağı.. Mütercim yam. Musahhih yamağı!.. ) Gibi. Bunun için bana de. gil, taliine küsil, Etem İzzet Mektubunda o kadar o çok darbı mesel (o kullanıyorsun ki #ana senin gibi © yazmak için| söz vermemiş — olsaydım belki | şu mütearifeyi kullanmıyacak tum: — Kedi uranamadığı ciğe- | re kötü., der! Sen de benim “yüz binlerce sahifelik..,, ramonlarım ve hiç bir iddiası olmayan o uslübum hakkında araya ve aran? ncak şunları bulmuşsun: — Kübik Fütürist Yepyeni!. Diyor ve.. bir de itirat yapı- yorsun ; — Anlıyamıyorum! l Elbette (anlayamazsın ço-| cuğum. Sana edebiyat ve san'| at âlemindeki hüviyet ve vazi yetini ifade etmiştim. Dün Yur | suf Ziya da yazdı ve o söyledi. Onun için anlayışsızlığın kusur sayılmaz. Mazursun! Hem ku- lağına küpe olsun da bir da- ha böyle çizmeden (o yukarıya Fütürizm « o bunları yapabilmek ancak ehillerinin harcıdır. ben bunları yapmıyorum. nu da bilmiyorsun. Hem, sen benziyenler ne yapsınlar?. Ka- bahat kimde?. Kalemi kadavra gil rine yatırıp (kabiliyetlerinin her zerresi ile oynayabiliyoruz açmak, isti. dat ve bassasiyetin — üzer ameliyat yapmak © elimizden gelmez. Allah yapısı Böyle bir tamir ve tashih için yapa- bileceğin tek iş allaha yalvar- mak olmalıdır! Selimi, ei Konuşman boştur. Nabızdan anlarsın Muhatabını kırmaz. | sın, - Güldürürsü eğlendirir ve hiç sıkmaz Bütün. bun- İar için seni severim. Zaten yazılarından hiç hoşlanmıyan- İar ve onlara kıymet vermiyen- ler bile seni hep (o benim gibi ve bunun için severler. Sana seni seven bir dostun tercümelerinden ve | Herkes dostlukta bu ii gi ve vefayı göstermez. Bir; Şöhretlere (dil uzat- İkiz Üç; Beş: gücüne | bak! di Altız İsiramıyacağın eli | ö key! m ne kötü... deme. Malüm ya: Kem söz, kalp akça Eğer bunları. yapamazsan sana çok yazık olur ve.. Tatar ağası gibi hep böyle yava ka. hırs! Selâmi, Sana ilk ve son sözüm sade- lar olacaktır. se İki çok selim ve muhab- etlere tem İZZET Ankarada bir ş resim sergi Ankarada Halk sam Şeref Kâmil gisi açmıştır. tahsil etmiş ırımızdandır. Şimdiye ka- essamlarmmzdend. İade 2. . lan genç ER #fakiyetinden dolayı. ayrıca de daha iyi. İş:| muvaffakiyet a dar bir çok ro yer teşhir etmin ve bezen e Si İ sönü, sü ir | #r köylü, yarı şehirli İdim onu sıkılmış sünger İ niz edebiyatta erkeklere mey. Fransız muharrirlerinden Gyp'in vefatı münasebetile edebi hayatımız- dan bir şikâyet. Fransız kadınları giyinme- lenmesini, konuşması. nı pek iyi bildikleri gibi oku- masını ve yazmasını da çok iyi bilirler. Siyasi sahnelerde isimleri tarihe geçen Fransız kadınları kadar edebiyat (o âlemindede derin izler bırakan fikir ve ka- lem sahibi kadınlar vavdır. Meselâ derhal hatıra gelen meşhur Fransız kadınlarından (Görge Sand) (Marguise de Sövignö) nin ve daha yeniler. den (Gyp) in isimlerini sayabi liriz. Bunlardan (Gorge Sand) na mı müstaardır. Asıl ismi (Au- rore Dupin) dir. (Marguise de Sövignâ) nin ismi de Marie de Rabutin - Chavtal'dır. Bu hafta içinde . dünyaya gözlerini kapayan ve' “meselâ (Bijou) , (Le mariage de chif. fon) , (Petit Bob) gibi eser- leri pek maruf olan (Gyp) te muteber bir Fransız mensuptur. Ve bu ismi müstearıdır. Bunlardan başka isimleri hatıra derhal gelmiyen pek çok Fransız kadınları » vardır ki eserleri edebiyat âleminde namı yüksek bir kıymet kazanmış. | lardır, Bunlardan (Gorge (Sand) kuvvetli, muhteris ve yüksek bir kadındı. (Sentimental) ro- manları ve bilhassa köy ve sahra hayatına temas eden çok , | nefis eserleri vardır. (La petite Fadette) pek muvaffak olmuş tur. (Gorge Sand) ım hayatı ya- geçmiş- tir. Fakat bu © zeki, muhteris Fransız kadını — eğer ara sıra köydeki kâşanesine çekilme. miş olsaydı çok işler o yapar. dı. Çünkü kalemi ne kadar cevval ise (o kalbi de o kadar faaldi. Onun gönlü şık vi gibi yıkılıp gidinceye boş kalmı Aşkı sinirlerile beraber eti e kemiği | ile de hisseden bu muhteris kadın o yasemin yap rağı gibi narin içli şairi, (Mus set) yi paçavraya çevirdi. Za- vallı hassas şai (Geceler) i söyletmek için ilham perisi- le müşavere ederken hari vr gibi yüz üstü bıraktı, Etine, kemiğine kuvvetli âşıklar peşinde hudutlar aştı. Ne ise burası nefsine, kendine metle yadeder. Zekâ ve ihtiras bâmbaşka yapıyor. Erkek hayatta kolunun kuv veti, sinirinin mukavemeti ile muvaffak oluyor. Kadına dai- ma tabiatin nazik, zayıf mah. lüku diye bakıyor. Fakat o na- zik, o zayıf mahlâkat © içinde öyleleri yetişiyor ki, böyle yal kadınları dan okumakla kalmıyor, bazan orduların yıkamadığı bir tab- tı temelinden uçuruyor. Koca bir devleti zangır zangır yerin den oynatıyor. (Comtesse de Parry) On be şinci Lüi'yi değil, fakat Fran- allığını yıkmak için epey marifet i Man da kadınlar saltanatı israf ve sefahat yüzünden © mukadder bir ihtilâl yaratmakla beraber, »ün'at ve edebiyat âleminde büyük bir inkılâp başlamasına yardım etmiştir. nım en botkâm a toplan: olunca (Pom- nen bu haşmetli kıral öyle çiçek oldu ki ne padour) öldüğü gün pencere- den yağan yağmuru seyreden On beşinci Lüi yanındakilere; — Madam Lümargiz ber- bat bir hı a seyahate çık- b! Diye alay etmişti. Bunu söyliyen kıral; evlen- diği zaman bir kadının yanın da ne yapılmak lâzımgeldiği- ni bilmiyen, — hissetmiyen bir zavallı idi. Şüphe yok ki o devirlerde rayında fikir, zevk, san'at, hassasiyet itibarile ka- dınlar erkeklerden çok yüksek “. En baş isi papazlıktan yetişme bir adam olan Lüi'ler devrinde Fransız © kadınları edebiyat ve san'at âlemini hi- maye etmek süretile fikir ii kılâbına çok hizmet etmişler- | dir. O kadar ki ihtilâlin kanlı kiyotini şakır şakır | işlerken ailesire | kopan binlerce münevver kafa lar arasında birkaç dın başı da görüldü. Derler ki Alman kadınları çok okurlar. Her Alman ka- dınının salonunda zengin bir kitap köşesi vardır. Bu belki | böyledir. Fakat in ederim ki Fransız kadm- güzel ka- i ları memleketlerinin fikir, sa surette alâkadardırlar, Zaten edipleri, şairleri, fikir adamlarile iftihar eden Fran- dur, Fakat Fransız kadınları şiir ve edebiyatı ziynet diye de- ğil gönülden gelen bir ihtiyaç ile severler. Bir Frânsiz kadı. nDının (Muesset) nin gecele. rini ezber okuduğuna şahit ol. dum. Hem de hissederek, he- yecan duyarak okudu. zi a Daha iki yıl evvel yine bir Fransız kadını (Baudlaire) in (Flevrs du mal) mdan birçok mağazalarında bir satıcı kızla görüşseniz size Fransız © ede- ! | | | biyat tarihinden vukufla bah. seder, En maruf | şairlerin en güzel eserlerini —— okur. Hele büyük romancıların - eserlerin. dı ni olsun ihmal etme. mi anlatır, Fransız kadını için okumak ve hattâ yazmak boyanmak ve süslenmek kadar ihtiyaçtır. En âdi bir sokak kadını bi- le kazandığı üç beş © frangın yarısını boyasma (o sarfederse yarısını yeniiçikan bir kitaba vel Yüksek ve zengin smif ka- dınları daha başkadır. Çay sa atlerinde salonlara . devrin | meşhur edip ve muharrirleri. ni, ressam ve (o san'atkârlarını toplayarak samimi mübahase. ler tertip ederler. Bu yetişen statlar için de en kuvvetli bir teşvik yerine geçer. Fransiz kadınları kalemle. rile edebiyata Hizmet ettikle- ri kadar böyle candan alâka- larile de fikir ve san'at haya, tını tezyin ederler. .. İnsan bizden başka memle. ketlere ait bu hakikatlerden erken gayri ihtiyari ken di melül ve malâl Ç hayatını düşünüyor. Meyhane köşelerin de, Bayazıt meydanı kahve. lerinde musiki namına radyo. nun hafız efendilerini — dinle- yen, manzara diye Haydar be- Slşy Yİn feskiyesini temaşa © eden, Eğer on beşinci Lüi dünya. | resim namına Monalizanın por olmasay | kart postalını gören o—o zavallı » | dı etrafına daha samimi adam. | şair ve ediplerimizin, ne derin . Fakat genç | mahrumiyetler içinde bunalı liğinde kız gibi mahcup görü: | larını düşündükçe De mdükçe O mevcut ve mev'ut istidatların bütün şah. si gayretlerine rağmen, serpi. padour) ne (Barry) kifayet et | lemeden sörmeğe mahlcâm ol. medi. * Cidden san'atkâr ve zevk sahibi bir kadın , i şdip Avrupaya” spor heyetleri duklarına acıyor. Hükümet sira masraf at ve edebiyat hayatile samimi | sızların bu hassasiyeti meşhur | parçaları bir tren seyahatinde Bana dinletti ki 1728 deki gün hâlâ Tiyatro dekoru ne “fresk” tir ne de “tablo”, ayrı kaidelere tâbi, hu- susi bir sanat eseridir. Dekordan ziyade dekorasyon ad- dedilmek izm gelen, “imi i ve dekora- #ö'ün ismi vardır. Clement Trie gi- bi mimarlar da sahne işleri ile meş- evrâkında 650 ressam zul olmuşlar, meşhür © santçı Jean Rosier sahne mekanizmasına yardım etmiştir. İ Kapalı yerlerde temsiller başlıyın ca, Jodelle ile Valleran - Leconte, İ sahnenin arkasma perde | gerdiler. Daha sonra yeşillik ve ağaçlarla, İ sahnenin hududunu tahdit ettiler. | Bazen bu işi fuzuli eşhas ve figü. ranlar yapardı. Nihayet 16 ıncı asırda İtalyada i- cat edilen çerçeveli dekorlar taam- 1728 de, dekoratör, ressam ve mi- mar, Floransalı şövalye Servandoni dekorasyonun tarzımı tamamiyle de- —— Edebiyat Halk Edebiyatı Nedir? Her münevver j folklora dahil olması için, hiç | duğu gibi, | san'atkârlarile de masıl eseri san'at diyemezsek, | bir zaman, bir sebep | teşkil | iftihar edebilir. cemiyette geniş halk kütlesi | edemez. Elif NACİ arasından — hangi bir di. |; Roman, hikâye, şiir, mâ- | smmm mağın vücude getirdiği tah. | ni, koşma (edebiyat değ ilvaki idi | vom, ir dü man, vaki hlk geler. Fakat, bir koşma edebiyat; olabilir. ali li a | y yesi olduğunu nasıl iddia ede. yazısına riri veya şifahi söze de ede- biyattır, hükmünü veremeyiz. Edebi eser nedir, neye de- nir?.. Bu sualin malüm olan tarif ve cevabını — içinde bu- lamadığımız her hangi bir ki- taba, san'at eseri değil, alel. âde bir yazı deriz. Edebi eser- İde, asıl olan san'at ve güzel. liktir. Bir eserin san'at kıy- İmetini takdir ettikten sonra- İdır ki, onu tetkik eder | şekli, Tiyatro müsahabeleri Bellerophonun sahneye kon. ması 350 bin liraya mal oldu SAHNE ve DEKOR * | la riçinde sahneye koydular. 19 um- ci yerlerini de kaldırmıya muvaffak . | oldular. trosunda - | temsil edilen Bellörophon eserinin | tar. | seyirciler ayakta dururlar | ve itişip - | bakişarak gürültü ederlerdi. dekor bu- hâkimdir ki o devirden beri sahne tanzimi ve dekor ekmelleşti. Tahta yerine de- mir, ip yerine tel, meşale yerine e- İektrik var. Fakat Servandoni'nin koyduğu prensip hiç deği; iştir. 1728 den nsrımıza kadar, yani ili buçuk asırdan beri tekemmül eden sahüe ve dekoru Servandoni tasav- var etmiş, meydana çıkarmıştır. Makanizma ve realizma 1788 den itibaren, sahne tertibatı ve dekorlarda realizm cereyanları başgösterdi. Gözü aldatan boyalı perde işe yaramamağa başladı. Kâ- İt ve mukavva aksesuar haller tat- min etmiyordu. Onların yerine ha, kiki eşyalar ikame edildi. 18 inci a- rdaki arkeolojik araştırmalar, sah- vazılarını orijinal dokümanlar, temin etti. Müellifler, bu doküman- lara istinat ederek eserlerinde mazi- yi daha canlı tasvir ettiler, rejlâör- er de bu eserleri daha hakiki dekor İ cu asrın tomatizmi mahalli rengi de tiyatroya soktu. İşte bu esnalarda sahneden seyir- 1749 du Comte de Lauragunis Comâdie-Française'e — sahnesinden ile dekoratör daha serbest | çalışmi- ya başladılar. 18 inci asırda, bazı piyeslerin vaz'ı sahne edilmesi için | servet sarfolunurdu. 20 teşrinievvel 1773 de Verssilleş mizanseni 350.000 biraya malolmuş- Tiyatronm son tekâmülü de, sey- redilen oturalacak yerler plmasıdır (1794). O zamana kadar SELAMİ İZZET Edebiyat güzel olan © şeydir. Binacnalyeh bir mâni, bir koş ma eğer güzelse onu folklora dahil edebiliriz. Hattâ dene bilir ki, mü i mi, şii edebiyata dahil ederken ne kadar | titiz davranıyorsak, halk kütlesinin içinden çıkan eserleri iki kat titizlikle © seçmeli; Gazi Portresi Çallı, Gazi'nin portresini hazırlıyor. Gazi, ve — inkılâba; dair şimdiye kadar hep ecne.' bi san'atkârların eli çalışmış. | tır. Memleketin her tarafına; dağılan büstler, o rekzedilen| abideler, müessesatm duvarla. rına talik olunan © portreler hep ecnebi mahsullerdir. Türk; inkelâbmı ve Gazisi- ni bu ecnebilerin © karışık ve e dilinden dinledi. Be ceriksiz ve acemice yapılan bu eserlerin gölgesinde aa çeken Türk san'atkâr: daima teşvikkâr bir işaret © bekledi. Bu beyhude intizar içinde ge çen zaman zarfında vücüde ge tirilmiş inkılâba ait bazı eser. ler de beğenilmedi. Bir ecnebinin Türkten dai- mu muvaffak ve kabiliyetli ol. duğuna inanan mel'un bir zih- mefise-, | rakmıştır. Çallı'ya talebe bile olamıyacak kadar zayıf, âciz ve kabiliyetsiz olan Arthur 'm acemice portreleri tabolundu, her tarafa onlar da- ğıtıldı, beğenildi. allı'nın portresi © muvaf- fak bir eser mi olacaktır? Şim- dilik bilmiyoruz. Fakat yalnız şurası yeter ki, bu portre hi değilse bir üstat elinden dee yor. Çallı'nın talebesi olan hey. keltraş Hadi'nin yaptığı Gazi büstü şimdiye kadar yapılan. ların en güzel, en muvaffakı. dır. Bizzat © kendilerinin de mazharı takdiri olduğunu işi. tip sevindiğim bu büstün ta- mimini arzu eden hüsnü niye- time © Çallı'nın porteresinde muvaffak olması ve diğer mes- ektaşların da gayrete e Sade bön biz rilyan deh tekrar ettim. © Başkaları de söylediler. | İnkılâbı © yapan Türk, ona san'at eserinde cağ landırmak için bir © ecnebini işküzarlığına muhtaç © deği biliriz?., Içinde çok kıymetli San'at eserlerini toplayan © bahsetti. — İğim kitap, maalesef böyle mâ © nileri de almış.. Halka doğru giderken, halk edebiyatını zen ginleştirmeğe çalışırken, a ka dar fazla acele etmiyelim.. Ki, tapta birkaç mâni eksik olursa, halk edebiyatımızın fakir oldu. ğu neticesi mi çıkar?.. Klâsik divan edebiyatı tari Türk, inkılâpçılarile ol- ; Dört, beş yüz sahifede anla- tılan bir macera veyâ mace- ralar mecmuası edebi mana. sile roman olmayabilir. San'at la alâkası olmayan nın artık 'ne şekli, ne tarzı ü- zerinde, bizim için, düşünme ğe mahal yoktur. Münevver muhitte bir fik- rin manzum olarak © ifadesi, sok- edebiyatma bir yazı. | bir lâubalilik, zevk nileri alıyorum: .. Armut dalda kayı tarzı, nevi üzerinde düşümü. | aksi takdirde, san'ati İrüz. yeti, gayesi (o kaybolmuş o- Vezni, okafiyesi olan her | 'ur.. | manzume şiir o olmayabilir. bürünmüş ağızdan ağıza dola- şan, san'atkârı belirsiz her ifa- deyi, halk eseri diye almak, hudutsuz ve kıymet ölçüsünden bibehreliktir. Folklorla uğraşan kıymet- li bir müessesemizin, en son çıkardığı bir kitabından şu ma rafından yazılması —— gönderiyor. Ne olur, bir defa da şair, edip ve muharrirlerden mürekkep bir kafile yola çıkar sa ve bunlara İtalya, (Fransa gibi eski ve yeni san'atin şah eserlerile dolu (o memleketleri gendirie BE iyi darda. Hiç olmazsa bunların seya hatinde futbolcülerin muhak- kak mağlübiyetleri gibi yüz kı zartıcı bir akibet yoktur. Bize düşer yarısı Ben bir senaf kisiyken Oldum sabit kartın Jandarmalar basmadan s.. Bahçelerde bal kabak Açılmış tabak tabak Sen ol şeker ben kayma, muhakkak bir kıymet etmemiz lâzım gelen âyetler İhimizde bugün tetkike değer kaç divan Halbuki asırlarca devam eden divan edebiyatında vücüde ge- tirilen “Divan,, ların mecmuu yüzlercedir. Bir cilt halinde toplanan her Divan nasıl ede- biyat yapmak değilse, bittabi her mâni de edebiyat sayılma. mak icap eder. Kıymeti olma- yan binlerce gazel, kaside na. sıl unutulup gitmişse, kıyme ti olmayan birkaç yüz mâni de öylece © unutulmalıdır. Bunda kaybedilen hiç bir şey yoktur e San'at kiymeti o olmayan bir Aran zilin anali mâniyi halktan çıktı di Mi lor edebiyatından adüetmeğe ne mecburiyetimiz var?., Halk eserleri, O kendilerine izafe Yiyelim parmak parmak! değildir. kl Edebiyat hassas bi Beyaz tabakta kaymak e asbir gi islim yermmikiğlirei | Kiz kalbidir. Oraya iyi ve şir Bu senenin modası zel şeyler girer, Bu güzel şey Ortak üstüne varmak Eş m mâniler ister köylü, ister şehirli ol- gösterebiliyoruz?, © MenirEyEl ül lir iğ z 9d

Bu sayıdan diğer sayfalar: