16 Temmuz 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

16 Temmuz 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ghilliyet MİLLİYE Asrm udi 16 TEMMUZ 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No, Telgraf adresi; İst, Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 leri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için © “ariç içi Müddeti geçen nüshalar 10 kw ruştur, Gazete ve matbaaya nit işler içi. müdiriyete müh edilir. Gazetemiz ilânların m. İiyetini kabul etmez. BUGUNKU HAVA Yeşilköy nskeri rasat mer kezinden verilen malümata na zaran bugün havs bulutlu ola- cak, rüzgâr mAtehavvil olarak esecektir. Dün tazyiki nesimi 752 mi limetre, azam! hararet 29, as- gari 18 derece idi. Haftanın Yazısı Polis hafiyesi Nasıl oldum? Geçen nüshaların hülâsası! (Felek) i matbaasındaki oda- sında siyaret eden bir avukat 0- na anlatıyor: Bu adam bir kaç gündür © la ve mektupla tehdü o edilmektedir. Mektupta Lindbı mun odasına fırlıyor.. Çocuk odada. gece avukatı ve eodekileri rahat- sz ediyor. Nihayet işin mahiye- tini anlamak üzere bunu (Felek) € anlatıyor. Felek işi tahkik et- meyi kabul ediyor ve ertesi gece avukatın evinde | kalmak ve o yün akşam da avukatın oturdu- ğu apartımanı tetkik etmeğe ke- tar veriyor. Akşam yediye doğ- ru matbaadan çıktığı zaman kasından birinin | kendini tokip ettiğini farkediyor. . Fakat ba adamın — bir dilen. ci olduğunu anlayarak müsterih oluyor. O akşam avukatın apartı manını görüyor. Ertesi gün avu- katın evine gitmek üzere İken po zler (Felek) i teoki/ ediyorlar. yin Bay de gece evinde (Fe- lek) i beklerken bir polis geliyor. Taksim merkezine götürüyor. O- zada (Pelek) i buluyor. (Felek) bir yanlışlık eseri olarak tevkif edilmiştir. Fahat bu yanlışlık ne- ticesinde Hüseyin gelen tehdit mektuplarının yine Hüseyin Bey isminde ve Ömer  bit hanında © diğer bir avukata ait olduğu meydana çıkıyor am- ma, Hüseyin Nami Beyin apartı. manında işitilen çocuk | sesinin mahiyeti hdlâ anlaşılamamıştır. Gece (Felek) Hüseyin Beyle be- raber apartımana giriyor. Apar- te sı sesler işitiyorsa da © bunların su borusunun ötmesin- den ileri geldiğini görüyor. Biri. . min sokakta koştuğunu görüyor. Tabancasını alıp dışarı o çıkmak Bu ses birkaç | | istiyorsa da tabancayı | bulamı yer. Deli olmak işten bile de- ğil.. Ayol tabancayı önündeki sandalyenin üstüne tul.. Nereye gider ni topladı, düşündü. dü ki; polis hafiyesi çin lâzım gelen soğuk lığa henüz malik değil! kü tabancayı demincek kıstığı musluğun yanı başıma bırakmış ve orada unutmuştu Çıktı.. Koridoru dolaştı. Apar- tımanda şüpheli hiç bir yoktu. Döndü, odasına gir Beki lenen mahut sesten hiç bir tevellit can sıkmtısile esneme. | Zaten dört ve ortalık ağar- . Bundan son Kun- Tabanca- ye başladı buçuğa gelmi mağa başlam ra beklenece duralarını çıkardı sını baş ucundaki g snm üstüne koydu nü açmadan Hüseyin Beyin ya tağıma şöyle uzandı.. Uzanır- ken kulağına bir inilti sesi gel- di amma, bunu (telkin) ese- ri telâkki etti. Hep sesten bah sedile edile insan O mevcut ol- mayan sesleri bile işitir. haza bir müddet dinledi.. Bir şey yok!, Soluna döndü ve gö- zünü kapayacaktı amma bu se- fer bariz süreite sesi işitti Hemen yatakta doğruldu.. Yi- ne dinledi kesildi.. Allah ses | Allah Yataktan ii elek. başladı. kendine şöyle bir muhakeme yürüttü: Ben yatağa yatınca ses işitilmeğe başladı. O halde ya | sesi benim yatağa yatışım ya- pıyor, yahut ses yatağa yatılın ca işitiliyor... Şimdi bu iki ih- timal üzerine gideli ses yatağa yalılınca işitilirse yatağın altına yatınca daha ; işitilmek lâzımdır. Haydi oğ- lum karyolanın altına! Karyolanın altına güç belâ Girerken de somyanın ne takılarak yırt- ka belki bir ç .. Ses sada yok Eh orası da pek ferah'bir y değil; Altı muşamba, © üstü somye, kırk santimlik daracık yatmak pek zevkli olmuyor. Ve nihayet bütün bu işkence- lere neden katlandığını da anla mıyor ya!,. Sıkmtıya dayana- mayıp karyolanın altından çık- tı... Biraz terlemişti. Pantalo- nunun dizleri detoz olmuştu.. Hüseyin Nami Beyin (© “karısı pek iyi ev kadını olma; ! ve yatağm altı toz için- di almak için şöyle yı Ya oturdu.. O ande sesi yine işit mez mi? Artık şüpheye mahal yok! Ses muhakkak somyadan ge- İliyor... Bütün o tehdit mektup | larile falan karışınca esraren- giz bir istikamet alan ses mu- hakkak somyeden Haydi iş başına tak örtüsünü, y teyi kaldırdı.. Yere © koydu, karyolayı çırçıplak bıraktı ve bir Hintli fakir gibi çıplak som yenin üstüne wzandı... Dinle di.. Ses sada yok! Sağa döndü, “Milliyet'in Edebi Romanı:34 Ölüler yaşıyorlar mı? Yazan: HÜSEYİN RAHMİ — Alay lâzm değil bunu böylece bir hakikat olarak ka- — İtikadını tem tut © beni dinle... — Allaha inandığım gibi şimdi şeytana da iman edece- ğim.. - Şeytan kendi — igvasma uydurabileceği kimselere mı sallat olur... — Neuzü billâh.. — Şimdi bu miz birer köşeye çekilip ken- dimizi ruhlara teslim (edece. gi — Ruhların jandarmalarına mı? Kabahatimiz ne ki teslim oluyoruz? - Dinle Dilâver böyle ciddi anlarda Jâtife edilmez.. — Dinliyorum... Fakat na- iz a) teslim . olacağız?. Ruhlar EN odada hepi: | bize gözükecekler mi? — Onlar sana gözükmeden seni teslim alırlar. — Korkutma beni beyefen di.. Battal Zade zâten bana karışık dedi. Onlara teslim | olduktan sonra bir daha be- ni insanlığıma iade etmezler. 1.0. — Sen gene insan kalaca sın,. Maymun olacak deği y — Teşekkür ederim... — Şimdi o hepimiz birer köşede kendi benliğimizden soyunacağız... Ç değiştirir gi. | bi... Ben benliğimden nasıl çı. kacağım?.. — Anlatacağım... Zihnin- de ne varsa hepsini kovacal sm. Âdeta bütün vücudünü hissiyatından © boşaltacaksın.. Her zamanki suurunun hari. Maa | Eğer | | bir yerde boylu boyuna uzanıp | di, yine döndü yine yeki.. Artık sabah olmuştu. Dı- sarının ışıkları sönmüş ve oda- deki elektrik sararmaya başla- mıştır. Bütün o mantıki tahlillerle vardığ netice de böylece (o boş çıktıktan sonra (Felek) biraz afalladı.. Şimdi ne yapmalı? Ses var.. İnkâra mahal yok!. Lâkin mahiyetini keşfedeme- diği de meydanda... Sabahi” ol- lu... Belki bir saat sonra avu- at uykudan kalkıp © gelecek. Sorunca sesi işitmediğini söy- lese ayıp olacak... Adamın gös terdiği itimada karsı manasız | içimsiz bir o mukabele İşittiğini söylese © mahiyetini sorunca ne cevap verecek?.. mülâhazalar ile tekrar apmağa başladı... Şil- teyi aldı, karyolanm Oo üstüne koydu.. Al. yine ses | çıktı. Tekrar kaldırdı.. Yine koydu.. Ses yine fakat hafifçe - işitil. di. Allah alinh! Ne garip şey. Şilteyi kaldırdı.. Yere bıraktı v ortasına elile bas- Anma tuhaf şey kuvveti iliği | yatağı somyeni: es yok Bütün düşüne, rini toplayıp işi müt biran durdu ve üç büklüm rak yerde duran şiltenin üstü- | ne oturdu... Düşünecek idi gö- yal.Amma derinden derine yine | iniltiyi işitince fikri alt Oüst| Tekrar mantığa müra- > le oldu.. caat etti: Yatağa yattım ses çık- tı... Altına yattım bir şey duy- madım. Boş somyeye yattım . Şilte yi kar İtenin üstüne oturdum yine işittim. O halde ses (o şiltede. | Eğer bu seferde PE a zaman saat ona geliyordu. Gözleri yarı açık © yatakta | bağırdı: — Giriniz. Hüseyin Bey daya girdi... — Affedersiniz... Uyandır mıyacaktım amma, traş takı- ak lâzım (O geldide.. uyudunuz mu?. — Pek güzel!.. Mışıl mışıl | Bir şey işitme- dim! Yalnız sokakta bir şey pat | ladı.. Birisi koştu... — Evet!.. Apartman kapı- sındaki ampulü çalmak istemiş ler, ampul o düşmüş! Patla- mış... Herif te korkup kaçmış... u kapı halkalarında Tamam!.. O hal. likdent bir şey yok! im ses! bozmadan... — Azizim, sizin ses düz bir hayal! — Ne hayali biraber?.. Hay di benimki hayal, ya kaymva- lideninki?, — Vallahi ben düpe bir şey işit- yorüm... O sırada lâvabonun üzerin- deki ayıyı gören Hüseyin Nami Bey : #t nereden çıktı?.. Kaybolmuş- tu... — Şilteden.. — Hangi şilteden.. Şu üstünde ( yattığım, size sesler veren şilteden... ıl geçirdiğini ve o- iş boş çıkarsa bütün bu muha- kemeleri sokağa at emi İ Felek şilteyi güzelce ( yere yaydı. Daha yeni atılmış pa- | muklu bir şilte olan bu şüpbeli şeyin etrafında şöyle bir do- leştıktan sonra enine enine ve on santim mesafelerle elile bas İ trmaya başladı.. Her tazyiki yaparken kulak verip dinliyor- | du.. Belki on dakika da şiltenin İ üçte ikisini böylece yokladı k- | tan sonra i ikiye o bölen mevhum hatta yakın bir yerde ses çıkmağa başlamaz mı7.. | Her basışta inilti işitiliyor- du.. Artık sesin çıktığı yer bu | | lunmuştu. Bu ne?. Kedi yavru İsu desen bu kadar Oozamandır| | | soktan ölmesi füzumdi. Bu kes | İşten fevkalâde memnun olan Hüseyin Bı lâvabo- | nun üzerindeki jilet o takımın- dan bir pıçak aldr ve | şiltenin yüzünü sökmeğe başladı.. Bi metre kadar bir yeri alelâcele | söktükten sonra pamuğu dışa- | rı aldı. Tavuk gibi didikledi ve mücrimi buldu... Çıka çıka İ bir ufak oyuncak ayı çıkmıştı. | Hani karnına basınca bağıran / oyuncaklardan, Gülünecek İ sey amma! Çıkan şey bu idi Aysya bir müddet baktı.. Ka nmi sıktı. Tabii bağırdı. daha sıktı yine bağırdı... Ni yel pamuğu şiltenin içine tek- r tıktı... Şilteyi © karyolann stüne serdi.. Örtüsünü örtü yastıkları koydu... Ayıyı lâvi bonun üstüne oturttuktan son- rn yatağa uzandı... Saat altıya çeyrek vardı... elek, yin, cinde © (automatigue) bir a- dam olacaksı Sen kendi nefsinden (çekilince şuurunu ruhlar kullanacaklar. Vay! — Artık ağız senin söz on- larındır.. Kalem tutan parmak lar senin fakat yazı © onların İdır.. z | Demek ki ben © irademe malik olmaksızın sırf o onların | sevklerile hareket edeceğim. ii e — Ya beni müthiş bir faka bastırırlarsa? Ben kendimde d im hakikatini kime anla- tabilirim? | — Onlar seni İrşad fakn bastırt- mazlar.. ederler. Mi İhim esrarı haber verirler... Şim İdi hepimiz parmaklarımızın İ arasına birer kurşun kalemi ala | İrak ellerimizi beyaz kâğıtla- İrin üzerine” koyacağız.. Kendi İ kendimizden geçm | bir mürakabe hali ğiz. larımız kendi kendine harekete elerek yazmaya (başlayacak Tiğ ba yazala tellerin | cevaplarını bulacağız. — Bu yazılar bizim şuurla rumızdan doğmuş olmayacak... uğraşır | bekliyece- | Bir müddet sonra parmak | yancak ayıyı nasıl bulduğunu anlattıktan sonra sordu: — Hepsi iyi, lâkin bu © ayı şiltenin içine nereden girmiş?. Hüseyin Bey biraz düşün- dükten sonra gülerek izah et- ti. — Buldum!.. buldum.. Bun dan bir hafta kadr evvel.. Tam bu ses hâdisesinin £ başladığı gün eve hallaç i nim oğlan elinde hallacın çalıştığı odaya girm ti.. Ayı da ondan sonra kaybol- du idi. Demek, oğlan ayıyı atılmış pamukların arasına sak tenin içine koymuş... Hay lahtan ik! Şimdi o bunu zimkilere ax.latınca amma güle | cekler!.. (Felek) in bu ilk polis hafi. İ Bey ailesinin kıymetli dostlu- kazandırdı. SON FELEK (Nakil ve tercüme © bakkı mahfuzdur) (Basit bir mevzuu © meraklı şekilde görüp anlatmak esasına istinat eden ve sırf bir tecrübe- den ibaret olan bu hikâyeyi ka- rilerime arzettikten sonra onla- rın mütalealarını dinlemek isti- yorum . Zehâ ve m k ne mek lerileki masaim ima pek faydalı olacaktır. — Felek) — Hayır. ki sevkü idare eden onlardır. — Başka bir iradenin dima ğımı zaptetmesi nasıl © oluyor bakaynı Dördü de birer köşeye çe kildiler.. Kurşun kalemli elle rini temiz kâğıtların o üzerine koydular.. Hislerini © uyuştu” rarak bütün muhitin göz önün den silinmesine ve bariçle mü- nasebetini kestikleri varlıkları- nı'kendi içlerine © toplamaya İ uğraşıyorlardı.. İİ “Böylece © sestiz bir çeyrek, İ yirmi dakika, nihayet © yarım saat beklediler.. Ötekilerin ne dalga geçirdiklerini / bilmi du. Fakat Dilâver kendisi ira- desinden kurtulup ta ruhunu İbir türlü öbür ruhlarla birleş- | tirememişti. Bu uzun sükütun sıkıntısma daha ziyade daya- İ namıyarak lâkırdı pehrizini boz du: — Ben hâlâ yim. İrademi teslim hiç bir ruh gelmedi. Dedi, Lâkin (o ötekilerden bir cevap alamadı.. Galiba on- İlar göze görünmezlerle Com- | munication'a girmişlerdi. Par. İmaklarmın arasından — sızan kendimde- almağa ğu ve bu uzunca süren mevzuu | ile «| | Ayağınn ça- | medim de ondan böyle düşünü | Al! Benim oğlanm ayr. | Mi. Bir kaplıca şehrinde biribirle- rine tesadüf etmişler Marceline Verdon otele üç İ gün için gelmişti Bir yün traçada kü çük bir masada otururken, bir- den üzerinde bir bakışın ağırlığı- nı hissetti. Gözlerini kaldırdı. kedisine bakan, yakındaki masa- da oturmuş, esmer, ince ve iyi yi yinmiş bir © delikanlı idi. Kadın gözlerini kaldırdığı zaman, deli- kanlı indirdi. Fakat gözlerini ka çevirince yine delikam Imın bakışlarındaki / ağırlığı his. sediyordu. Bir aralık gözler bir leşti ve kadın kızardı: — Tuhat şey! diye düşündü. Beni kim bilir ne budala zanne- decek? Ortalık kararmağa için, delikanlının farketmemiş erek müteselli oldu. başladığı yüzündeki Delikan- an- lara benzemiyordu. e Marceline ise nazarı dikkati celbetiğine içinden memnundu. Güzel olduğunu biliyor. | du. Fakat kendisine v olmadığı | Ayağa kalktı ve meçhul adama bakmadan uzaldaştı : miyim? diye düşünü onu bir daha görmemek bir endişe gibi telâkki et delikanlıyı le Ertesi sabah gördü, sonra parkta yemeğinde gör- Felek, Hüseyin Nami Beye | | siz bir rabıla düğü maipti Marceline ertesi gün akşam üze | iden çıkarken, delikanlının ya na gelip te söylediği bir kaç sö zü, heyecanından batırlayamayordu bile.. Kalbi o kadar çarpıyordu ki ho cevap vereceğini İe şaşırdı. Delikanlının tatlı ve shenkli sesi, genç kadının heyecanını kesti. Aralarında pek çabuk mütekabil | emniyetle karışık bir sempati ha sıl oldu. Sanki her ilrisi de biribir lerini ezelden tanıyorlarmış gibi idiler. Yanyana gecenin içinde de reden: tepeden bir çok konuştuk tan sonra, kim olduklarını biri- birlerine söylemek settiler. Evvelâ delikanlı söyledi. Armand Vernier, mühendir, Pa- riste oturuyor ve Grenoble'de bir fabrika idare ediyor. On sekiz ay lık bir izdivaçtan © sonra, karısı dört sene evvel bir otomobil kaza sinde ölmüş. Marceline hissetti ki, Armand bu sözlerile kendisin de ser- best olup olmadığını öğrenmek is teyor. Evet, serbestti. İlci sene ev vel boşanmıştı. Aile | sebeplerin- den dolayı şöyle böyle amca 2 de sayılan bir adamla | evlenmi ve üç senelik müşlerek hayat de ,bu adam en dürüşt ve taham- ken muamelelerile genç ka- hayatı zehir etmişti. Fakı bunlar Paristen uza bir vilâyet merkezinde geçmişti. Şimdi Marceline — Angers'de kü- çük bir şatoda ihtiyar teyzesi ile beraber oturuyordu. Genç kadın bunları tereddüt- süz söyledi. İstiyordu ki, delikan- lı bayatı hakkında her şeyi bil- Fakat boşandığını söylerken, kapladı. i bir endişe Acaba delikli Koğapia kmda, fena bir o hüküm yermi mi7 Ve sonra bu delikanlının ve- receği hükme hemmiyet atfet Marceline kendisi len adamı hiç sevmemişti. Şimdi- ye kadar aşk heyecani nedir, bil- iki dünya beynindeki esraren- giz telgraf manipulateur'leri işliyordu. Tuhaf şey.. Ruhlar onlarm vücutlerine bulül ( etsinler de Dilâveri ziyarete tenezzül gö Hakikaten o par- böyle irade harici bir kuvvet var (o mıydı? Yoksa beyler kendi kendil ni telkinle kapıldıkları vehmi hakikat mı sanıyorlardı? Kurnaz çocuk bu istifham üzerinde düşündü. Kendi ken- dine: — Durunuz ben size bir du | bara yapayım, bakalım ruhlar hilemi anlayıp ta sizi ikaz ede cekler mi? Bu deruni kararından ra Dilâver sesini kesti. Gözle- rini araladı. Hümma (hastası gibi yarı baygm bir hal aldı. Kelem tutan parmaklarını kâ- ğıdın üzerinde gelişi güzel ağır ağır kıpırdatmaya başladı. Ötekiler istiğraka verdiler. Kâğrtların getirdiler. Ruhların - diçtdesi altında neler yazmış oldukları- nı şifre halleder gibi anlama- | ya uğraşıyorlardı. Evvelâ elife benzer irili ufak olacağını | umunu hin misiniz ? Beni hatırlama Ben Pauline dört senedir, n valdesine aşçı Sonra bir sene de madamı tinde | bulundum © Memi dönmek üzere İ oğlumun bir bakkal dük Geyik — Fransızcadan — meyordu. Halbuki şimdi hayatına tesadüfen giren yanımdaki adam, kalbinin her tarafmı birden dol- | duruvermişti. Artık ber gün biri | İ birlerini görüyorlardı ve genç ka İ dın, arlık bu adamdan vaz geçe- miyeceğini, gittikçe büyüyen bir kuvvetle kendisini sevdiğini hisse | diyordu. Sevdiğine ve sevildiğine | emindi. "akat erkek şimdiye ka- dar aşkı a dair bir şey söyleme işti Nihayet bir akşam: — Benimle evlenir misin? de- diği zaman, Marceline bu kadar şaşkın bir saadete kalbi taham- mül edemediği için az kalsın bayı lacaktı. Sap sarı kesildi : Delikanlı sualini tekrar edin- ce, kekeledi — Evet, diyebildi. Ertesi yün o kararlaştırdılar, bir kaç gün sonra kaplıcalardan hareket edecekler. Genç kadın evvelden mektupla teyzesini ha. İ berdar ede teyzesinin Birlikte Angers'e | gidecekler. Son İ ra Armand Pari Tek rar Angers'e gelerek orada evle- | | dönecek necekler. Proğram tatbik edildi ve evlen iler, Kısa bir balayı seyahatin- a Parise döndüler. Ar- leden miras kalan zarif bir köşkte oturuyordu. Genç kadın bu wve ilk defa i i kafasmdan 7 Kocam baş ka bir kadınla bu evde yaşadı.” Kısa bir ıstırap kalbini burk- Şimdiye kadar kocasınm ilk hiç düşünmemişti. kadını da mı k t1? Hayır, bu gülünç bir şey! Se | du, seviliyordu. Daha başka | er? İ © Zaten evin içinde öteki kadı- İ mı hatırlatacak hiç bir şey, hiç bir İ hatıra yoktu. Yeni hizmetçiler a- İmmıştı. Armand'ın da © kadar çok — tanıdığı yoktu. — Aileside yoktu. Genç kadın içinden: “Eski ka diye — düşündü ve | de ber şeyi umuttu. Artık | wwf kocası için & yaşayordu. Ona hoş görünmeğe, onun arzularını yerine getirmeğe çalırsyordu. Tuvaleti hakkında fikirlerini | « Armand bidayette: | stersen, öyle yap! Her İ zaman güzel giyiniyorsun, demiş t. viyı Fakat genç kadın ısrar edince, o da su yeşili tuvaletinin kendisi ne daha iyi yakışacağını ve alın | üstünde bir saç kıvrımınm elbette | hoş bir şey olacağını söyledi. Mar celine hemen kocasının dedikleri Bi yaptı. Bir sene kadar o böyle mes'ut yaşamışlardı. Bir gün öğleden son ra, hizmetçi kız odasına çeldi: — Madam, dışarda bir kadın ya mösyöyü, ya sizi görmek isteyor, Mösy3 dışarıya çıktı. İsmi Pauline imiş, yemek odasında bekliyor. — Pek âlâ geliyorum. Marceline yemek odasma girin €e, fakirane (siyahlar giyinmiş, yaşlıca bir kadın — sandalyadan kalktı: — Bonjur madam, nasılemiz, iyi | İ mun idiniz, | kaldı. İşittiği kelimele: İ Yani Marceline şah kanspeye attı Jai Onun i girebilir benden Mâ dı. İşler fena rar eski hi yim diye g metime İdim. S hatırlayorsunuZ fil mi madam? etli bir he Bne'in vücudünü sar — Ben mösyö ci zevcesiyim. Siz be ünde deği | zevcesinin simdi ölmüş yüzü ve göl Duz. O kadın da lunuyor kadının hayretton genişledi: il Allab, Allah... o Demek yanılmışım, dedi evet, dikkat dince insan anlayor. Fakat si ayni saç iy elbise. O halde beni affedi madam. Rabatsiz ettim, gideziii Zavallı kadın, sanki eski Bİ nımı mezardan kalkıp gelmişiiği bir havf ve telâşla, - kaçar çıkıp, gitti # Marceline bir müddet li kafa dn toplamağa (çalıştı Deni kendisi Armand'ın eaki isayce. Dümstika ke be ten dolayı kendisini beğendi aldı. Armand sevdiği kadının fatından ümitsiz düşünce, ona Bi benzerini ald bu benzer daima aslı ediy da caki seviyor. Onun için mand'm bu hakikati ifşm 8 ecek dostları eve gelmiyor. için hizmetçiler doğiştirildi Birden bire bir bi #k fırtınası boşandı. Kendisi Ağladı, ağ er şeyi, fakat kod öğrenmek istey du. Lâkin bu mümkün mü? Du nasıl Armand'a soracak? Ül sorsa da Armand mutlaka yal) söylemiyecek mi Adliye vekâletinde Adliye vekâleti kale rileri İçin mübayaa edilecek ton kriple maden kömü va Damesinde muharrer evsaf ff şerait dairesinde ve bedeli ni) hammini 4290 liradan ibaret #İ larak Ankarada İstasyonda #f) ayene ve teslim alınmak ve Âfİ liye sarayına kadar nakliye ve ambara konulması müteah) hide ait olmak üzere aleni mü nakasaya konulduğundan tal lerin yevmi ihale olan 10-8- çarşamba günü saat 16 da Al iye vekâletinde müteşekkil bayaat komityonunda hazır Hi tahayyü nden İ kanmaları ve yahut vekil göğ dermeleri ve teminatı muval te olarak yüzde 7,5 nisbeti! Banka mektubunu veya bu darm nakden depo edilmesi © bu hususa ait şartnameleri simdiden İstanbulda Adliye İ/ vazımında ve Ankarada Adlif mübayaat komisyonundan £8) ep eylemeleri lüzumu ilân ol Dur, ( 3363) İTTİHADI MİLLİ TÜRK SİGOR 'TA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir, Merkezi idaresi: Gala tada Ünyon Hanında Acentası Bilder şehirlerde acenta atanmaktadır. : Beyoğlu : pe anime. e basin işaretlerindeki müsavi, zait, ve zarp şekillerine andırır gayri İmuntazam şeyler. Tesadüfen eski ve yeni yazılara müşabih ters pürs çevrilmiş © harfler. | Ve bazan mana çıkacak gibi ke | eler. Hasılı umumiyetleri tibayile henüz yazı öğrenme- miş üç dört yaşmdaki bir çocu ğun karalaması.. Besbelli hüsnü hattı olma- yan ve hele hiç imlâ bilmeyen ruhların acele dürtüştürmelerin | den yazı namma çızıktırılmış | bir acibe, Zor zar benzetilerek şu ve | bu manaya almmaya © uğraşı- | lan ve bin türlü tefsirlere yol açan bu mavera o makinenin biribirine karışmış satırları ü-| zerinde ge Orhan dik. katle Dilâvere dönerek: — Bakınız bu oğlan şimdi tamamile onların possession'un | da... Medium'luğa çok istidadı var amma haylaz.. (Ciddiyet. | ten hoşlanmaz. Her şeyi alaya bozar... Kendisine hiç — isole | ment temrinlerini yaptırtmadı. | ğımız halde ve birinci seance da derinlere daldı... o Görüyor | musunuz? 4887 Dilâver gözleri yarı kapi nık süzgün medhuş bir maf zara almak için bütün artisi kullanıyor ve işittiği z lere gülüvermek eği ra parmaklarını rinde işletiyordu.. Onun bu fevkalâde istiğ hali spirit amatörleri adete 8# | şırttı. Şimdi üç kardeş birde | Üs ören yakisir A İ raklı mefhumuna erebilmek çin kâğıdın üzerine Turhan vehleten İ sey keşfetmiş olanların ii İ ve müjdeli sesile haykırdı: — İbranice yazıyor İbrani” Bu keşfe sinirleri dayana! yan Dilâver ciğerlerinden fı ran hava sağnağını birden vi zaptedemedi. : Bir nargile, # guruldadı... Bu göyri tabii 9” fes alışı da tutulduğu cezbe b” line hamıledildi. Beyler singie ve sitrelesi kitaplarını karıştıra karışt? İbraninin 22 harfini bellemiiğ. di. Onun ruhlarla olan vahd ni bozmamak için huşun 4 birer sükütla geri çekildiler: zaktan şimdi bekleyorlardı. yi ii Gezi

Bu sayıdan diğer sayfalar: