18 Eylül 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

18 Eylül 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Edebi mubahase “sını çaldırmış. vel telâş içinde : İmdı mı? © “Diye aranırken refikası te elli etmi kimse başını çevirip bakmaz. Bu bir hakiki vek'adır. İrğr ile ifşa eder. “den antika kitap (İnce Minare) Büyükharp ml burda oşya yapmışlar. anbarı eri parça parça dökülmüş... Gezdiren Zat izahat verdi: tın lira verdikleri için hademe- İer koparır. satarlar. Kuhbe yüksektir — Nasıl (— koparırlar, de- dim. — Pek kolay. Aşağıdan u- birden dilşee, Sağlama yakar r. Bu faciayı gördükten sonra “milli kütüphanelerimizdeki el satla kimlere (gittiğini anla- dım, “dabir panayırı açılmış- tı. Bir bakı yaşayamadı. Ka- pandı. Halkı sergiye © cezbet- ei kitap panayırının bütün kazancı bu orta oyununa gir- “mek için alınan on £ kuruşluk kitaplar oldu. i âsamın üzerinde yeni ki- tap var. Avukat Haydar Rifat Bey İütfedip göndermişler. (Güs- wv Löbon) dan terclime edil- iş (Tarih felsefesi) ... Çok | bir eser. Bu asrm pisiko- ojisimi, (felsefesini en temiz Sepheden gören (Güstav Lö- bon) u bu eserile de Türk mü- hevverlerine ve gençlerine tanı n Haydar Rifat Beyin gay- tetine teşekkür edelim... Babı- piyasasında yeni bir kitap öründüğü vakit çok samimi ir heyecan duyarım. Bilhas- *a böyle (hayatı ve dünyayı vazıh bir & adese ile gören imağların mahsulü olursa. Fakat bu , heyecanım Çünki kendini bekliyen kitap çekilip — çürümeğe hcümdur. Kitaba karşi o kadar Geçen gün bir dostum eşya | bakılıyor. sanı naklettiriyordu. Bu sirs- | sıl olup asrın bugünkü “da ufak tefek dolu bir el çanta | Eşyasını yerleştirmeden ev- — Acaba, kitaplarım da ça- | — Üzülme canım. Sen şim 'diye kadar bizde kitap hırsızı — gördün mü. Bizim memleket- “te kütüphaneni açık birak, git Mizah tarafından bakılırsa lâtife gibi de görünür. Fakat bu hakikatte öyle bir acılık var ki | içtimai seviyemizi bütün çıplak | Bazı umumi kütüpbaneler- çalındığını ara sıra işitiriz.. İddia ederim ki bu hırsızlığı © yaptıranlar >Türk cemiyetine © mensup ol- mayanlardır. si Bir Anadolu seyyahatimde e iken Salçuki eserleri nin en kıymetlilerinden olen medresesini gezmiştim. Bu mabedin kub- serapa mozayık çini döşe- sırasında | Dikkat ettim. Üzerinde asır | ların ölmez san'at eseri yaşa- “yan bu kubbenin mozayık çini | makalel, | me alay > e wail Zühtü, Parisin Gonbabar | — Bu çinilere ecnebiler me- | sergisi) nde teşhir eden ik ve'yegâ raklıdır.. Bir parçasına bir. al. | J atkârın son ese Çalınmayan mal: Kitap Kitapsız medeniyet motörsüz otomobil gibidir | mize şaşıyorum. İ mi? eden (mektepli genç ve nihayet yalnız görenek, yalnız | beke « tip tamamile Fakat makine. kof, yürütebile- ! İ ne aşkolsun. Burhaa CAHİT — eee İlk heykel Sergisi Avrupadan dönen genç ve haki İ © “Milliyet” lerini zevkle ” memelekste döndüğünden | “Zük ne heykeltraşımızdır. Çalışması ve körlerimizi yazı hattâ şöhret sahibi olmuş dan ayni feragat ve maddi | meslek- ideali beklediğimizi bay, Zühtü, her Mrk al gir heykeltraş, tekniğini hislerile birleş tirmiş. ve anlamış bir heykeltraştır. ve taklide en hemen her san- ğmi, muasır san'atkârlarm sistem- Yazısı antika eserlerin, ne mak | lerini nasıl tahlil ettiğimi muhtelif | telâkkilerle yapılmış ren portre ve kompozisyonlarından anlayoruz. | Yunan, hiristiyan romen, Hint, Çin, haftalarda İstanbul. | ve Fransız ekollerini selis bir ifade ile canlandırdığı kadar muasır bü- borda de ayni kuvvetle hazmet İşte açık yeşil renkte ufak bir statü: (Safo). Geniş kalçası; vücu- dün alt İısmını saran kumaşla bera- ber hiç te sarsılmadan yapılmış t6- zatlar: Küçük bir baş ve narin o- muzlar., Doğrudan İran. alçıya yon ve volüm nümunesi San'atkârm mütehavvil şahsiyeti ya nan- | küşük ve zarif salonunu kürce bir bigânelik var ki ade- | her bir heykel ayrı ayrı üzerinde du moda halinde en uyanık | relacak ve zevkle seyredilecok eser. | Gi kadar salgın.. | le kitap görülenlere | nında tabiate hayranlığı çok şayanı dikkattir: Genç erkek torsu; pehli- van ve cambarlerda gördüğümüz, hatti Michel Ange, Rodin ve Baur- derin düştüğü adale merakından w- zak sakin ve plâstik bir tabiat aşki. Bilhassa bütün eserlerinde nazarı dikkatimizi bu nokta toplayor. Ma- dam M. F. nin portresineleki vakar, piyanist B. Z, Hanımın yüzündeki canlılık: ve formlarnıdaki ahenk; saç ların alınla ve çenenin boyun kısım larile imtirses değil sade Despiau'ya ne kadar yaklaştığını, — zamanda da sahasındaki geniş imüşahe- de ve zevkini de söstermektedir. Zühtünün en vüzel eserlerinden bir tanesi de (tayyare “m m desidir. Vatan için lara ayni vatanın hassas te m İ mun en candan duyduğu hir fazilet İ ve şecnat destanı. Bu çök nefis es- “kizi büyük kompozisyon halinde ve İ memleketin bir tarafında görmek en arla dü- İ büyük bir babtiyorlk olacaktır. bilirim ki bu | Buna, onun velit kabiliyetind il eder ve yabancı milletlere ver | sipariş ederilerden e husul imkân. | nın verimesini belieriz. 'Ne bileyim. İşte Alay köşkünün süsleyen (erdir. Yine duvarlerdaki bee de anuhtelif arayış farkları var İ tene ve Bu hali gördükçe na üm- İ malı höyatına intibak ettiği İçtimat akideler kafalarda | hazım edilmedikçe bilmem yal nız taklit ile ruhlara işleyebilir İ olmaz. Avrupada retim kültürü | Kafesten çıkan kadm. şap- ka giyen medrese çömezi dans spor yapan cümhuriyet formülü içinde yaşayan insan taklit ile hayatın bugünkü felsefesi- ni, cemiyetin bugünkü manası nı kavrayabilir mi? Bana öyle iyor kir kafamızın içi bugün İ ğe çalışırlar ve asırlardan beri ge- | | doğmayor.. ie kârlarla beraber muhitin fi dığı takdirde evlerimizi - süsle- | gin yen elektrik ışığı bize yol-gös Şek kil, tesikeki diz ki sanatkârlar bize borçlarını öde İ meğe başladılar. sahifelerinde (san'at okuduğumuz İ beri— heniz on ay emi Ta İ verecek, kad kudreti yanında tevazuu he- iyi bir misal olabilecek bu san hakiıkında fi- cwvel, mevki, daşlarını menfanilerden uzaklaşmış bir san'at ! kompozisyon mamasını at ekolünü ne kadar güzel kavradı yük dahilerin form, veliim ve şiir «itmek istemeden (fena! böylen | san'at hareketini baltalayor.. Am- | aşılıyor ki her şeyden evvel gös <i eder bir şekilde olması arzu €- lan bu resim serrilerini | hayzanlığını ve o tarzın tecrübeleri- İ ni mösteriyor . Yabancıyız? | Mazide her devrin tarihini, haya- zevklerini bugünün in- sanlarına yaşatan san'atım son, a- sırda Avrupada geçirdiği safaha- U tetkik etmeden geçmek, anlaya madığımızı iddi. ettiğimiz. mo- dern san'atı anlamak istememek demektir. Vakta bizim gibi bir re sim müzesi ve yahut bir galerisi olmayan bir xemlekette rosim hakkında ilmi ve esaslı bir kana-| at taşmak her münevverfe nasip daha çocuk denecek bir yaşta; başlar. Pazar ve tatil günleri mü- | zeler çocuklarla dolar, büyük- ler onları bu vâdide tenvir etme- len tekâmül ve telâkkiler daima göz önünde bulun ki bizde de bir resim müzesi ©- lacak!. Fakat insan Bu müzenin temelinin de her vi inkılâplarım sevinci zamanda atılmasını arzu ediyor. Yalnız bu durgunuk tamamile bu ihtiyacm tatmin edilememesinden Her şeyden evvel eti de lâzımdır. Memleke- | bütün yenilikleri baş | 'atle benimse mekte tereddüt stmeyen bizler terle alâk olma | layan dans çılıgınlıkları geçmeden en mutaassıp tiklerimizi bile çileden Daha sonra moda.. Salonlarmmız- da günün bitmek bilmeyen mev- zuumu teşkil odiyor.. Velhasıl Av çupalılaşmak için gösterdiğimiz | kabiliyetler inkâr edilemez. Aca ba bütün bun'ar mederi arzusunun tevlit ettiği İl san'atları ihmal etmekle medeni- yet sahasından uzaklaşmış olmu: yor mıyız? San'at bizde kazandığı rağbe- ti nihayet açılan Ali Avni'nin sergisi ile bir kere Resmi daha izhar etmiş oluyor. küşat günü koca salonda se! şi idik. Halbuki bu sergi gün yüzünü güldürecek | w güzel ve mük mel; Munih ve Berlinde çalı bu arkadaşın son aarın resim tek | niğini cidden iyi anlamış olduğu | Geeskeli balo, fahişeler, berber, yorgancı, at yarışı) adir eserleri le küçük desenlerinden anlaçılı yor. Burada Ali Ayni. eserlerile İ modern san'atın daha doğrumu! (kendi yolunun) her şeyden evvel bir fotoğraf objektifi ile görüş olmadığını, mevzuu tuval üzerin- de en heyecan verici bir ahenk | ve mücessemiyetis klâsiklerin bu- | * günkü zevk ve kansatlere göre modernize edilmiş teknik kaidele rini kullanarak ifade etmek lâ, zım geldiğini anlatmak isteyor. — at ufuklarında bir kasırga gi bi gürültülerle yapılan bu hare ketin temeli işte bugün ha; olduğumuz klâsiklerin kökleri tüne kuruldu. Buzünün med ti zevklerimizi asrın icap ettirdi. | ği şekle koymağı o emrediyor ve | resim de (Kübizm, Pürizm, Neck- lasizm, Fütürizm, Favizm) gibi e- kollerin meydana koyduğu eser. lerle muhtelif karakterler, muh- telif ruhlar üzerinde başka başka tesir ve heyecanlar ediyor ve san'atla alâkadar olan herkes bütün bu yolların teknik bilgileri ne vukuf peyda ediyor ve onlar. dan zevk alıyor... . Bizler binbir — mahrumiyetle, binbir üzüntü ile açılabilen resim | sergilerinde yalnız bir şeyi söy- lemiş olmak için tahlil ve tetkik dam mı olur?) (Yahut bu ne bi- çim 467!) gibi idraksiz bir büküm le sergi hakkındaki kanaatlerimi zi kısaca söyleyoruz. Bu şahsi hü kümler menfi bir propaganda mahiyetinde memlekette bin itina ile yapılan cn himayeye mühtaç terilen alâkanm lltenkidi. ve teş- dilir. Aksi takdirde böyle sinema salonlarında fudakârlıklarla açı- de aramış olmayalım. Bütün bu temenni've hicranlera rağmen başlı başma bir resim sergisi açmakla bize çok bol ve muvaffak mesaisini teahir eden azimkâr arkadaşı teb rik ve takdir etmek bana olduğu gibi bütün memlekete bir bo Arif BEDİ! ki ahenk ve beveti umumiyesinde | bi çanlılık itibarile | (Signerelli) ye | İ bir şahsiyet almış olarak bulacağız. Türk sas'atı ilk ve şuurlu heykel - Bir gün bal | san'at vâdisinde fış-| | İ larmıs,' Picasso berber dükkânda çalışıp gece- Cocteau (Ainsi parla Monsisur Jean) Mösyö Jan, Mösyö Jan Cootenu şairi 'nın avant - garde Meap Şörçüleğikime! nız,, diyor. Monparnas bir memleket ol- mayıp Parisin mahallelerinden biridir. Sakinleri de pek cins kim selerdir. terde oturayoruma, “Memleketinizde Güzel San” | san'at âşıkı . gençler , Suaları var. Sivastanen özlü İ mısralar işittiren bu şiir mec- İ muasr İstanbula gelip | gazeteler san'at sahifeleri yapı yorlar, Romancı hiç (o durma- dan kitap yazıyor.. Ankara cad desi vitrinlerinde her gün ye- ni yeni kitaplar yan yana dizi- tin Bey yazmağa Şair Jean Cocteau atlere karşı sempati var mı7,, di- ye soruyor. Cevaben: “Memleke- timizde son derec» para buhra- İstan- nı var, iktisada riayoten bul Güzel San'atlar mektebi ile birleştirecek- Istanbul itfaiyesir lermiş!,, Epice gülüyoruz. Mösyö Jçan Coctenu Fransa" nın avant - garde şairi extremist bir san'atkârdır. Resim de yapar fakat kendi tarzma göre.. Şöhreti Fransa hududunu aşa» | hı hayli zaman olmakla yaptır) ğı resimler de bir hayli dedikodu- yu mucip olmamış değildir. bazı kendisine atfettikleri o potipiye ünvanı biç te yerinde değildi San'at her devirde olduğu gi bi müfrit insanlardan © doğ: Şairin SMM yapılmış portresi leri, tel, mukavva, resim çivisi, kibrit kutusu ve firkete gibi mad delerden meydana | çıkarıyorsa bei kim ne karışır?.. Şair yap re poesies plastişve dör hele buna kimse bir şey diyemez. (La voix humnine) gibi mü- kemmel piyesler de yazar ve oy- “ İ natır. Şimdi (Bir şairin hayatı) diye bir senario YAZIp O sinema- ya alımacakmış. “Türkiyede si- nama çok rağbet #”*ür mü,, di- ye soruyor. “Evet, hem çok, si- nema akterislerine bayılırız, hem bir tanesi yolunu şaşırıp ta İstan- bula gelecek olürsa; hep onun filmini görmek İsteriz, meselâ Fransızlardan Marie Beli İstan- bulu Sardapdari İstanbullular Kasim in gördükleri. me şair Töte aux punaises diyor. bir mukavvanın zerine makasla © kesilmiş bir kafa yapıyor, yaramaz bir çocuk gibi, yeni "yollar piri fena tarafı bunun paraya tahvi lindedir. Şair bi hususta her hal de çok zahmet çekti. Vaktile © Ricasso ile Cöcteau Monparnas'da bir odada oturur- gündüzleri bir miş pineklerken, yanma bir Pou- ie yi olup evine © çağırmış herşeyden evvel evinde ?si diye sormuş, ce ir Poule kâfi değil 8 sorü- Kırık. as” ! girmiyorlar. Tozlu muasırlarının. sirf kıskançlıktan — ar, | “ğer Jean Coctehu yaptığı resim- Edebiyat Kampanalar Çalıyor, Yolcular yok.. Geçen hafta ü sergi dı. Biri heykel, ü İzmirde canla başla liyor, yeniden makaleler başladı. Hattâ, Filorinalı Na. zım Bey bile ilânlarını sıklaş- tırdı. Hülâsa, en büyüğünden en mm kadar bütün mem- 'atkârları Same — San'at» sün'at., diye baği- rıyorlar. Bu vaziyette Türk san'at- kârları, bana öyle geliyor ki ölmemek İçin can acısile son bitkin. ö- mitsiz birer deniz kazazedeleri | güyretini sarfeden. dir. Bütün beşinci igieri malar sağır ve geniş bir (o boş- lukta kaybolup gidiyor. Açı- lan sergilerin önünden geçen- ler. içeri Si gi irmek değil, dönüp bakmağı bile hatlarından ge- vitrinlerde şiir kitapları romanlar İstan- Ibulda çıkan bir sinema mec- muasının yarısı kadar bile sa- | tamıyorlar. Türk san'atkârı her memleketinden daha çok san'at âşıkıdır. Türk san'atkâ- rı susuz bir toprak üzerinde, boynu bükük bir gelincik gibi merhamete lâyıktır. Gelinciği bakıp © yetiştirmiyen bu top- raktan gül bitmesini istemek delilik olur. Büyük san'atkâr “İ| yetişmiyor diye, endişe etmi- yelim. San'atı seven, anlayan geniş zümreler doğmuyor. di- ye korkalım. Bakarsan (bağ, bakmazsan dağ olur. Reşat FEYZİ Me e ay Loeonard de Vinci Genç ve kıymetli ressamla- rımızdan Nurullah Cemal Bey i/ Leeonard de Vinci'nin o haya- tı hakkında bir kitap © neşret- miştir. Bu eser (o Leconard'ın şahsr, hayatı ve eserleri hakkın da uzun ve derin tetkikin mah sulüdür. Nurullah Cemal Bey kendisine mahsus gayet selis ve orijinal ifadesile bu kitapta büyük san'atkârın mukayeseli bir izahını yapmıştır. Kitapta Lesonard'ın şiirlerinden © bazı parçalar (o bulunduğu gibi Je- kondla olan macerası hakkında da tafsilât mevcuttur. Şiirler Kıymetli şairlerimizden Ah met Kutsi Bey şiirlerini “Şiir ler, serlâvhası altımda bir ki- tap halinde toplamıştır. Bu kitap yalnız (250) tane basılmış “ve nüshası kalmamış- tır. hepsi harikulâde bir hassasi- yetin akisleridir. Ahmet Kut- si Beyi tanıyanlar için bu ki- tap hakkımda fazla sitayiş bile fazladır. Onun kitabını arayıp bulmalısınız. Ve mutlaka oku! | saman amman © olsun son derece | zengin olup Rae La Bottie'de kat kat kâyane lere maliktirler. Ve Fransa'nın avant - garde eairinin dişili erkekli bütün genç liğe yegâne tavsiyesi: « “Dakika fevletmaksizin seviş- iphanesinde meşgul (oldu. * senler — ki bence armin sergisini ona redyandir. 'oule'leri alaylıdır. tir, eni “nızı rahatsız edecek vaziyetler | e lenen a em Çe kr ii 2148 eAlk |) aleme Bl almen le e grek sarmalar po Me SANI e ki e erke A De Gil id 4 ie İŞ zetesinde “İçler acısı” serlavhalı bir yazı yazdığı ve ressamlarımız | lum 'dan bazıları testo ettik hifemizde yazmış ve akademi mu alimlerinden ressam Hikmet Be- yin Ali Sami Beyi ittiham eden ya zısından bahsetmiştik. Bu hafta da ressam M. Sami Beyin yazısinı neşrediyoruz. İçler acısı harekâtınız açıl. resim ser- gisi.. Halkevi büyük bir aylık Halbuki ben Monmar.| mecmua çıkarmak © üz çalışan ve mec- Ali Sami Bey, yevmi desi olan bu san'at evinde birçok arkadaşlar da dahil olduğu hal- de birlikte geçirilen tahsil senele- ri bize yekdiğerimizin san'at isti dat ve telâkkileri fikir vermekle beraber tahassüs- lerimizi tanıtmağa da hizmetten hali geçmemiştir. Bendeniz kim- senin fikrine müdahaleye hakkım olmadığını bilenlerdenim. Res | sam arkadaşların; tetkik adesele İ ri sizi sah'atte büyük veya küçük görebilir meziyet derecelerini bit tabi ben tayin edecek değilim. Yalnız yirmi bir senedir aleyhtarmız ola rak tanımanız dolayısile - biraz da ben söylemek isterim ki siz bu gün hâlâ o eski Ali Sami Efendi olmaktan o kurtulamamışsmızdır. Insanların çehre ve tabiatlarında ex çok tebeddüller yapan & zaman garip bir müsamaha ile Fiziyonominiz de ufalümü ilân eden — pililer | husule getirmiş. Evet, Ali Sami Bey: Li- viyetkâr akordu muhafaza eden Enderoni bir âhenkle müstehzi ve 'tanman. Ruhumuz gene talebelik za- manda olduğu gibi yüksel İd. retlere © karşı zur söyleyor, dalma © söyleyorsa- muz. Eğer | si safhalarını tetkikten o wzak kalımı olsay: kazandırdığı sahibi olmuş kanaatini besleyebi- lirdim. Ve Ali Sami Bey kimbilir fırçasının bedii kanç nazarlara teşhir ettikçe on- ları iskât için gazete sütunlarmı da doldurmağa mecbur kalıyor, ah, bu memleket ah: güzide metleri çekemeyen san'at leri, ne yapsanız nafile, yi (Ritold) Camareianı alıkoyamaz sınız diyebilirdi leket gizli bir | manivelâ ile harekete gelmiş H| gibi kudretlerinin yettiği ka- dünyanın | buyurulan aleybdarlığıma muka- bil size her şeyden evvel şu nok- tayı hatırlatmak isterim ve siz de Kitapta mevcut | şiirlerin Nİ Ez HE HUCUMLAR Ali Sami Beyin Cümhuriyet ga | zur görecekler ve aleyhinize keli me sarfetmeyeceklerdi. Ne yapa; | i gururunuz en büyük di manmız olduğunu düşünemedi. niz. Ali Sami Bey; resim sana'tinde kalemin silsile? ifadatı fırçanm rekâketi tasvirk | yesini setredemer.. o Paletin üze © rindeki olvanı mahdudeden bir” Ali Sami Beyi pro ini geçen haftaki sa- racaala mecbur kalınca ona: v5 latan ere! hele san'atta kürsü vaızı olmağa kalkışma) Yat- Gürler milini vive VE bir meseledir. Bu yolda yürüme- ği gaye edinenler için her şeyden münasebetile inle oldukça eski bir tanışık z vardır. Bu muarife çorak devirlerde. bize san'at lezzetini tat- | evvel kendini san'at âlemine tanıt ran bir müsesesede başlamıştı, | mak, evvelbeovvel o âlemin enza | li il l rini ii Hamdi Bey merhumun ihyazer-| Hhammak İksir em! i Roden, Karpo... ilh. âlimi değildiniz. Neye Güzel Sam atlar Akademisinin tedrisatını, | “idaresini tenkide başladınız. Sizi günün birinde çürük omalümat teknesile san'at atelyelerine açıla cak kadar düşüncesiz bulacağı. m doğrumu memul etmiyordum... Bilseniz, o tenkitleri gözden dikçe size ne kadar aciyorum. ir le vukufsuz fikirlerle yalpa van makta olduğunuzu gördükçe hakkında bir affmıza o mağruren o beni sadece gençliğini Ihtimal söylemeğe vakit kalmadı. ye RR e yen kayalara © çarparak mevcudiyetinizi hurdehaş et re ne EYE tenkitlerinizin iymeti, ne Ali Sami gö) ti iy İn lr S Geçenlerde Güzel san'atlar a- kademisi muallimlerinden Nazmi Ziya Boy dostunuz ve dostumu. zun san'at ve resim sergileri hak- müteheyyiş bihu. hayatınızın me muhitin rağbetsizliğinden, iltifat. sızlığından şikâyetle rm) san'atin şümullü bir inkişafa maz hariyeti temennisile belediyeyi |, himayeye davet ediyor. Ve son söz olarak bilüzum bir nezaköl. föruşlukla makalesine hâtime ve. mahsulâtrme kıs. Ali Sama; İşte Ali il Bey tevehhüm siz ri d sovhtereme ile birlikte serriler parak iddianızı isbat ediniz. herkes bilir ki || tiğiniz gibi madem ki siz bu işin | dinlemediniz.. velhasıl görünme. © kmda Cümhuriyette intişar etmiş “il bir makalesini okumuştum. Bu

Bu sayıdan diğer sayfalar: