22 Eylül 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

22 Eylül 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tai iyet | scni umdesi «MİLLİYET» tir 22 EYLÜL 1932 in İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. * Telgraf adresi: İst, Milliyet iğ Telefon Numaraları: w Başmuharrir ve Müdür: 24318 © Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbam 24310 i Ml *.BONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için LK LK 3 aylığı 4 — 8— A — ız 3 — 28— Gelen evrak geri verilmez — Wüddeti geçen nüshalar 10 ku- * uştur. Gazete ve matbaaya ait Ml a i işler için müdiriyete müracaat | 5 edilir. Gazetemiz ilânlerın me- #uliyetini kabul etmez i çık olarak devam edecek rüzgâr İİ imal istikemetlerinden « müitedil ? svvetle esecektir. © 219-932 tarihinde hava tazyiki 7 '60 milimetre en fazla sıcaklık İt Zenazli santigrat kaydedil. Bizim de ağalığımız Napoleo an ikinci imperatorluğu kadar ile sürmedi, Elli gün memle- j #tten uzak ve memleket hisle- İİ ne daha çok yakın olarak göz i( en rak yaşadık. Gönülden de ş ak olmamak içindir ki; oldu- iş umuz yerlerden her gün bir il aç satır gönderiyorduk. i” Karilerimin bana karşı his- * ettiklerini bilmem amma. ben ( nlardan cüda düştüğüme hayli Gsüteessir oldum. Belki hilf Li lâkki (o edeceksiniz, Obugün aemlekete büyük bir zevkle , löndüm ve ayni zevkle şu satır “ları yazıyorum, (Daüssıla) de- © iğimiz vatan hasreti bende bir ğrensinler ki; bu sütuna yazı *azmanın ve o yazı altına - sey ek te olsa - aranan bir imza imanın şampanyadan fazla sar .oşluğu ve zevki vardır. Bu soşluk bazılarında çok ileri gi- ler ve sızar. Ben sızmamağa fayret ederim. Elli gün sonra İstanbula ve 'Milliyet) e daha büyük bir sevk ve yazıya karşı daha fazla >ir hâhişle dönüyorum. Uma- m ki; elli günlük ayrılık kari ols üremi açmamıştır, Kim etti sana bu kârı teklif? Bir Fransız vapuru ile iki jün evvel Çanakkaleye yakla- pirken - dikkat ettim - vapurda <i bütün Fransız zabtileri res- * ni üniformalarını şiymiştiler... Gerçek izaha lüzum vardır: Bin diğim vapur İstanbuldan sonra Rodos ve Kıbrıs tarikile Ölüler yaşıyorlar mı? (Felseli fantastigue roman) Yazan: HÜSEYİN RAHMİ İki kardeş arasında söz bu İ vadiye dökülmek için her gün bir vesile zuhur ediyor. müna- kaşa ardı gelmez bir şiddetle © uzanıp gidiyordu.. Henımefen- “di evliyaya karşı patlatılan bu > silâhtan aileye gelecek şeame- © tin korkusu önünde | titriyor. | Talât Bey pencere | sögesine damlayan kanın bir diri vücut “tan aktığına kat'iyen kani bu- | l Tunuyordu. min İĞ ve Şerir ruhların müt- İN“ hişihbarları © Koca berhane sekenesinin dolduramadıkları boş odaları sanki ruhlar teslim almışlardı. lara inen bitmez. tüken- ha mez darbeler, geniş ve hali sofa Beruta gittiği için vapurda bir çok Fransız zabtileri vardı.. zabitler hep o gün resmi kı larr gözüme ilişti. Sordum: geçerken İF man resmi giyin İ meleri ve oradaki ölüleri selâm lamaları için emir vardır. Dediler. Merak ettim ve za- | bitanm bulunduğu en üst güver teye çıktım. Yrimiye yakın ve İ muhtelif sınıflara mensup zabit ler iki saf üzerine dizilmişler. Önlerinde vapurdaki en yüksek zabit olan bir tayyare miralayı | geçmiş bekliyorlardı. Evvelâ İngiliz âbidesinin önünden ge- çerken “Hazırol?” kumandası- nı verdikten sonra: — İngiliz ordusu ölülerine!. | dedi ve hep birden selâmladı- | lar.. İ oAbidenin önünden geçtikten sonra (rahat!) vaziyetine geç- | tiler ve tekrar ayni merasimi / Fransız ölüleri için Fransız &bi | desi önünde tekrar ettiler, Um- dum ki; bizim ölüleri de ayni şeklide selâmlasmlar. Ümidim boşa çıktı. Bir mesele çıkma- ması ve vapurun neşesi bozul- maması için yaj İm amma aklımdan geçmedi değil. Diye cektim kir — Miralay Efendi! Ölülerini zi selâmlamak hakkınızdır. Fa- kat düşünmeden tecavüz ettiği niz bu memleketi kanile müda- faa eden ve ayni toprak altında yatan asıl kahramanları selâm- lamak aklınıza gelmez mi? Hem ne diye kalkıp buraya geldiniz? Size kim bunu teklif etti? Ben hissiyatını saklayama yan bir adam açıkça söyleyeyim, O iki âbide benim sinirime dokunuyordu. Bu se- fer bu selâm meselesinde büsbü tün sinirlendim. Şimale doğru Çok gezen mi, çok yı mı? derler... Doğrudur.. pe öğrenyior.. Bu sefer stanbula gelirken vapurda bir İngiliz kadm muharriri ile gö- rüştüm, klar için hikâye yazıyor. İhtisası bu! pin görüşürien sorümü — Sizin gazetelerde de var mı?. Şu günlerde İngiliz gaze- teleri bir garip mesele ile çok meşguldür.. Bu mesele şudur: İnsanlar yatarken başlarını şi- male tevcih etmezlerse iyi uyu yamazlarmış. Sebepsiz uyku u- yuyamayanlar başlarını şimale tevcih ederek uyuyor. larmış. Ben evde bu kaideyi ço- cuklarıma tatbik ettim. Derhal iyi tesirini gördüm... Bu mütaleayı hiç bir şey ilâ- ve etmeden, buraya yazıyorum. Bunu şahsımda tecrübe edeme- Bu MİLLİYET PERŞEMBE 22 ( San'at Hareketleri ) EYLUL Kozanoğlu i “Mimar Abdullah Ziya Ana- doluda. Özü halk | şarkılarından alınmış Kozan oğlu namile bir piyes yazmıştır. Bu piyeste padi- şahın zulmüne isyan eden ve bir elinde tüfeği diğer elinde sazi- la dolaşan Kozan oğlunun hayatı Piyes bu sene temsil edilecek- tir. Eserin ikinci perdesinden bir parça alıyoruz.” Atike — Sen de âşıksın ire| ise ağam ha! Ağam le âşık Ali gibi gönlün yanıyor mu yok- 1021, Kozanoğlu — Aşık Ali de kim 2? Atike — Ninem söylerdi ca- nım. Belki de uydurmuştur. Am- ima çok hoş. Anlatıvereyim sana Zavallı şen, mes” mi. Bizim de va- Anlatayım mı a £am?!. Kozanoğlu — Ey anlat baka- lm. Zaten artık işimiz masala kaldı. Biz de çok sürmez masal- lar gibibir hayal olur yalnız Oturur) anla- Kozan oğlu — Anlat dedik ya! | Atike — (büyük bir beğ za an| de latır) evvel zaman içinde, bu hihmiş hâ ağam. Âşık Ali derler bir man varmış. Tıpkı senin gibi ağam. Âşık Ali uzun boylu geniş omuzlu, bıyıkları ensesini döven postundan gocuğu olan, bir nâra attı mı yedi dağı birden inleten bir yiğitmiş. Bü- tün Türk elinin kızları Âşık Ali atının üzerinde geçerken içlerini çekerlermiş! Yüce tanrıya bu yiği | ti kendilerine eş etmesi için yal- varırlarmış. Tıpkı senin gibi a- ğnm! Kozan oğlu — Sen şu Âşıkı ba na benzetmekten vazgeç te vam et. Adile — Türk elinin koca ci muş bahadırları Tanrıya bu yiği- t Türk eline bağışlaması için yal varırlarmış. Hanlar hanı Oğuz hanın kızı Aşık — Alinin (o yiğitliğine, saz çalışına âşık olmuş. Ali — Yal Bak hele. Bayağı Sonra?1. hoş Atike — Dur hele. Bak sonu ne olacak Hanlar hanı Oğuz Ha- yen kızı Aliye âşık olmuş birgün şikivermiş. Ben sana öşı- İm yk Ali gönlünü bana ver Karma eki Dala Atike — Diyivermiş..Ali ne di- se beğenirsin?! Kozan le — Ben de sana âşı kun dı Atike > Âliler özle kolay ko- lay âşık olmazlar. Aşık Alide gülmüş, benim âşık olacağım kı- getirecek Atike — Bunun (neresi hoş. Hiç bir kadın bir erkek ile hem dim. Çünkü benim başım şima- le müteveccihtir, Uyumayanla- ra bir kere denemelerini tavsi- ye FELEK Sünnet düğünü Malül gazizeler cemiyeti şehit ve mall yal geziler çocuklarının sünnet © dilmeleri manfatrma bu akşam Belvu bahçesinde bir müsamere tir. Müsamere sabaha kadar devam & decek alafranka ve alaturka müsiki- den mada muhtelif oyunlar icra edi lecektir. pat koşuşları; bazı bazı | koca | binayı temellerinden . oynatan | zelzelemsi sarsıntılar. Veysi ile Münire çarpılmak tan korkarak hizmetlerini ter- ketmişlerdi.. Tutulan diğer biz metçiler i dehşete uğra- yarak on beş yirmi gün ve hi- hayet bir aydan ziyade kalamı- yorlardı.. Geceleri odalardan dışarıya ! tek başına çıkmaya kimse ce- | saret edemiyor, uzun boylu, be yaz ve bazan Vücutlerinin bir ta | rafından öbüryanı görünen| şeffaf hayaletlere tesadüf edil- diği söyleniyordu. Hele Fehi- me isminde bir hizmetçi kadın abdeste çıkacağı esnada insan- la keçi arasında sakallı ve ta- kır takır ayaklı bir o mahlâka vast gelerek olduğu yere bayı- de bütün Türk eline meydan o- kuyan bir erkekle boy ölçüşebilir mil Zavallı han kızı hasta olmuş yataklara serilmiş. Hanlar hanı Oğuz han hekimler koşturmuş. Oğuz elinin yüce ihtiyarlarını top lamış, kimseler kızmın derdine çare bulamamış, günden güne yü zünün niçin solduğunu anlayama mışlar. Kız her gün şöyle söyler ağlarmış. | Karşı dağda gök ekin Göğ. i hoş nasıl Kozan oğlu — çek şu türkü. Atike — Karşı dağda gök ekin | Orhanla Şehametin yatak odalarında hafta geçmiyordu ki iki rakip ruhun korkunç dü- elloları tekerrür etmesin... | Sakip Cemal ile Ulvi Nadir tıpkı hayatlarındai mütehev- vir jestlerile karşı karşıya ge- liyorlar. < biribirine (o tevcih ettikleri tabancaları yalnız du- man görünerek sessizce patlı- yor iki bayalet hareketsiz yere devriliyor, biran sonran bu fa- cia üzerine perde ( inerek her şey kayboluyordu. Talât Bey, bilinemez nasıl €srarengiz fantastik bir kuv- vetle mezardan hayat âlemi- ne akseden bu uhrevi aktörle- rin fevkalbeşer oyunlarını gör- meyi çok merak ediyor. fakat | apparition'un vukuu | anında | du: Göğermez bizim ekin. l (Ali ile beraber söylerler) || | Sormazlar gönüldekin. Kozan oğlu — (Kendi kendi- t sormazlar gönüldekin | miş, lunu e yolunda öldür. Yürek a- crm tadını tata demiş. Tanrı- ya bu sözler hoş gelmiştir. Aşık Alinin yaptığı işe gücenmiş. Han- lar hanı kızmın duası kabul et- miş. Periler sultanmı Âşık Aliye göndermiş.. Bir gün Âşık Ali gü- gelerini suya yatırdıkları bir çağ da kızıl atına su verirken karşı batan kara dağlarm yumrusun- dan beyaz kaza benzer göğüslü, | hey yiğit, yüce yiğit çek atını gümüş pınar başından, ben yıka- nacağım demiş Periler sultanın kirpikli lan Ali boyun eğmiş, atını haya- tında ilk defa © geri çekmiş, Pe. | riler © sultanı, © soyunmuş, de- reye (girmiş, Gümüşdere (için | altından bir ateş (ogibi yanıp sönüyormuş. Kara & dere içinde boz aslana kan kusturan taşı tuttu mu kül eyleyon, sarı ka lenin demir kapısını bir omuzda deviren, kırk Çin beyine aman verdirten Aşık Alj kan kusmuş, idil olmuş, suya devrilmiş. Peri- ler sultanına aman demiş. Kozan oğlu — Susma, anlat. Atike — Nasıl güzel mi? Gü- zel değil mi? AH — (Başını sallar) anlat. Atike — Gümüş pınar içinde Aşık Ali yürüdükçe periler sul- tanı gerilermiz, kara şahin gözle- ri Âşık Alinin gözlerinde aldatıcı bir aşkla yanıp söndüğünden, pe- | riler sultanını kendisine âşık san | muş, derenin içinde yürümeğe baş | lamış. Âşık Ali yürüdükçe sular yükselirmiş. Tam bu sırada Han- İar hanı Oğuz Hanm büyücüsüne cinler Âşık Alinin boğulmak üze- re olduğunu haber vermişler. şik Ali büyücüyü ölümden kur. | tardığından büyücü Aliyi sever- miş. Göklere ses salmış. Gök gür- lemiş, gökten bir ses Heyyy.... Â- şik Ali, yiğit Ali yürüme, gümüş defe”weal beğükek, karşmdaki kız sana öşik değildir. Yalancı | bir kızdır. Periler sultanıdır, de- | miş, Ali durmuş. Fakat kızım göz- lerini gözlerinde, kalbini kalbin- de hissediyormuş. Periler sultanı — Bir gece yarışı firar — Bir saatlik aşk Onlara bütün dünyayı w- nutturmuş ve ateşten bir ay altında dudaklarını bir leştirmiştir. DON JOSE MOJicAa “SON AŞKIM,, filminde BU AKŞAM GLORYA SİNEMASINDA size bunları gösterecektir. Iki saatlik zevk, gençlik ve nete Iş MALEK HARBE GİDİYOR. | BU AKŞAM GRETA GARBO Bu mevsimde ilk defa olarak SOLMUŞ GÜLLER sözlü ve şarkılı filminde ASRI SİNEMADA ars: endam ediyor. Dün akşamdanberi OPERA'da OLGA TSCHEKOVA ve HANS REHMANN tarafından temsil edilen ve meş. hür haydut AL CAPONE'nun müteheyyiç hayatını tasvir eden ŞIKAGO'd PANİK Almanca sözlü filmi gösteril. mektedir. Devredilecek ihtira beratı | Alinin durduğunu görünce yak- laşmış, elini tutmuş, kendine doğ ru çekmiş. Ali yürümüş, sular ağzına dolmağa başlamış. Gürle- yen gökten büyücünün sesi inle- miş. Dur yiğit Ali aldanıyorsun. Yalancı bir aşka gidiyorsun. de- miş. Yiğit Ali gerilemek istemiş. Pe riler sultanı gözünden siliniver. miş. Tekrar ilerlemiş, sultan tek- “ Sigara makinalarında yahut bun lara ait tndilât ” hakleemdaki öcnt i- çin Sinai Müdiriyeti umumiyesinden istihanl edilmiş olan 1 Teşrinisani | 1926 tarih ve 545 numaralı ihtira beratı üzerindeki hukuk bu kere baş | kasına ferağ veyahut icara verilece- ginden mezkür ihtirayi satım almak | veyahut isticar etmek arzusunda bu lanan zevatın İstanbul'da Bahçeka. ini kalbimde duyuyorum. Gözden göze gelen aşk yalan olamaz. Yalan olsn bile yaşamak bu zevki duymamağa bu aşka al- danmamağa değmez, demiş. Pe- riler sultanın gözleri gözlerinde suları yarmakta devam etmiş. Gü müş sular kabarmış, periler sulta nı bir köpük oluvermiş, Aliyi bu köpükler sinesine almış ve öldür- | müs. İşte o zamandan beri ne za- man periler sultanı sularda do- laşsa, aşkıma bir kurban arasa su lar köj Köpüklü sular sabit bulunu- İzmirde vukuu nakledilen fevkattabia hâdiseler kabilinden sayıyor... Gö önünde cereyan etmiş olan espritisma garibeleri üzerine ise uzun uzadıya fikir imalin- den sonra nihayet bunlar için de bir nevi hokkabazlık demek ten gayrı bir hal bulamıyordu. Bu düşünceleri bir diğerine 1 zaman dayıdan sorüyor- —Bu kanaatleriniz iyi amma Orhanla Şehametin. bu iki genç karı kocanın birden gözlerine görünen o maverai | dramı nasıl izah edebileceksi- niz? Bu suale Talâl Bey hiç yüz buruşturmadan cevap veriyor- haber yetiştirilip te kendisi ko- şuncaya kadar dram savmış bu İunuyordu.. Dayı bey görmediği şeye inanmamak ve hattâ bir haya- letle karşı karşıya gelse bile elile tutup evire çevire tetkik etmedikten sonra onun bir ha- — Bu kolay. Hakikatte mev | cut olmayan bir şeyin rüyalar- da u gibi dimağda te- kabul etmeği tabiat hilâfı rüyetlere vücut vermek- ten ziyade akla, fenne daha ya — Fakat hüdisenbin şahidi di | Vurulan darbeleri. evin içinde | pıda Taş Handa 43-48 numaralarda kâin H. W. Stock Efendiye müra- caat eylemeleri ilân olunur. İ Davetler Halkevinde Almanca dersleri İstanbul © Halkevi Reisliğinden: Halkevi lisan dersaneleri şubesince Almanca lisan için ismini kayd etti- ren veyahut bu arzuda olan hanım ve beylerin 24 eylül cumartesi günü saat 17 de Halkevinin Cağaloğlun- daki merkezinde hazır bulunmaları rica olunur. marazi bir sirayetle karısından kocasına da geçebilir... — Görenlerden diğer bir çoklarının şehadetlerini nasıl çürüteceksiniz?. — İsanm ölüleri dirilttiği| hakkındaki şehadetleri nasıl te | lâkki edersem bunlara da o de- recede inanabilirim. — Bu itirazlarınız çok söz götürür.. Lâkin geçelim bun- larr, Mühim bir sualimiz daha kaldı... — Buyurunuz.. li — Görmediğiniz şeye inan- Mıyor musunuz?.. — Pek tabii olarak evet... — Kulaklarınızm şehadetle- rini nasıl reddedebileceksiniz? kopan gürültüleri herkesle be- raber siz de duymadımız mi? — Duydum... — O halde?.. — Bu şamataların ruhlardan liğini isbota medar olabile- bir vesika var mı? > Ruhlardan gelmiyorsa gü i Muazzam ve emsalsiz ATLANTİD vw filmi göreceksiniz. Bir aşk ve esrar manzum Fransızca sözlü ve şarkılı Bu akşam 1 Sevgili MAJİIK SİNEMASI 1932 - 1933 yeni sinema mevsimine JENNY JUGOye THEO SHALL tarafından temsil edilen filmi ile başlıyor. İlâveten: Komik ve R. K. O. dünya havadisleri Fiatlar tenzil edilmiştir. saat 2130 da 4 Delikanlı Bütün Dünyada WLAN TI. isimli bir tek şaheser vardır. Bu eseri PİYER BENUA yapmıştır. ATLANTIT Brigitte Helm, Jean Anjelo Piyer Blanşar ve Florel tarafından oynanmıştır. ATLANTİT'?in bu sene gösterileceği sinema yalnız GLORYA'dır. an Taklitlerinden sakınınız. Bugün bütün İstanbul halle MELEK SİNEMASINDA HENRY GARATI MEG LEMONNİER Devredilecek ihtira beratı “ Muzadı taaffün ve bunların is- tihsarı terkibatı ve istimali” haldem- da Sanayi Müdiriyeti aliyesinden 4 Teşrinisani 1924 tarih ve 228/223 numara tahtında istihsal edilmiş o- lan ihtira beratı üzerindeki hukuk İ bu kere ahere ferağ veyahut icara ve rileceğinden bu bapta fazla malü- isteyen © zevatm (mat edinmek İ Istanbul'da Bahçekapu'da Taş Ha- munda 43 - 48 No da kâin vekili H. W. Stok Efendiye müracaatları ilân olunur. rültüleri husule getiren kuvveti izah ediniz. — Bu vazife bana değil müs takbel fenne aittir. Bu ande bu bahis üzerinde dilsiz olan ilim ne vakit söylerse ona inanırım, Akim öbür tarafındadaki meta- hulyalara kapılıp ta bü- hoca zihniyetile böyle mü vermek y him meselelere karar doğru değildir... Fantomlar, genç karı koca- nın yatak odasındaki korkunç temsillerini sıklaştırdılar. Bun- lara karşı ne silâh, ne üfürük, ne rica insani hiç bir tedbir te- sir etmiyor. Bu diri ölülere han gi çare hangi vasıta ile muka- bele etmeli? Bu akıl almaz sah neler şeytani bir sinemadan mı doğuyor? Bu şeametin klişesi- ni nerede bulup ta ateşe atma- 12. Gittikçe karyolaya yaklaşa rak oynanan bu ebedi mukate- le şimdi taarruzunu en ziyade çocuğun beşiğine çevirmeye Ana baba uykuda iken | şiddetle sarsılıyor yavru ' nun ağlama feryadile uyanıyor HEPİNİZ ŞİK SİNEMADA Gizli Vazife filmini gidip görünüz. WİLLY FRİTSCH ve BRİGİTTE HELM tarafından Yeni neşriyat Mülkiye Mecmuası | | Mülkiye mektebi talebe cemi- İ yeti tarafından çıkarılan bu gü- zel mecmuanın 17 inci sayısı zen gin münderecat ile çıkmıştır. Mün derecat arasında başlıca şu maka İeler vardır: Dünkü, bugünkü, yarmki Al- manya, Ahmet Şükrü Şahsiyetin içtima şartları Hilmi Ziya Parlmentarizmin hukuki tekâ- mülü, Halük Sarım Reichstaz meclisi Muhtar Hamdi Türkiyede Kooperatif Reşat Devlet teşkilâtında vali Hamdi “Mektepli gazetesi çıktı Eski gazeteci arkadaşlarımızdan şmuallim M. Sami bey tarafndan meş i redilem Mektepli gazetesinin ilk sayı w bugün çıkmıştır. İ Çok mefis bir tabı ve gözel mün- | dericat ve bol resimlerle — çıkan bu yeni arkadaşımızı tebrik ve karileri- mize tavsiye ederiz. bazan beş boş ve süphi nı üç metre uzakta bir kanape nin üzerinde buluyorlar... Şehamet çocuğile beraber ağlayarak haykırıyor: — Bey, bu mel'un eller yav- rucağımızla top gibi oynayor- lar... Masumun hayatını oyun- cak yaptılar... Bir gecedeco- nun melek ruhunu göklere uç- muş göreceğiz.. Ve sonra da bu ölü hüviye- tindeki “haydutlara bağırıyor- ünüzü e aldığınıza kani değilseniz. daha çıkaracak intikamlarınız varsa, ne iste | yorsunuz masumdan? Size o ne yaptı? Husumetinizi tamâ- mile bize çeviriniz... İntikam hançerlerinize karşı daima gö lerimiz açık. Çaresiz bir teş limiyetle biz sizin Siz ise Allahın abse arala siniz. El ermez. güç yetmez. (Deyamr var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: