29 Eylül 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

29 Eylül 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vi jp İk du akşarii; 13 12 MA JIK Arap musikisi, Arap rakısları, Cirit oyunları, Fas'ın eğlence ve zevk yerleri, Meraklı sergüzeştler. Arabistan'da çevrilmiş Fransızca büyük şark filmi. Sinemasında: Andre Reuze'nin eserinden muktebes ve HARRY BAUR - RENE LEFEBVRE'in temsili i Milliyet 429 EYLOL1932 3 İderehmmer Ankara caddesi, : 100 Ne. 2 Telgraf adresi: Tat, Milliyet #j — Telefon Numaraları: 4 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İ 9 İdare ve Matbam 24310 i BUGUNKU HAVA abii iken âdeta yaz. hem simidir. Yemişi, ir ismi altında bilmem bir ya koyabilir miyim. Bu ir yana bırakalım: Maksad aleyhine. bazı artistlerin zdur. Kaldı ki; », bir mütefekkir .. Bu davaların sonları lar. Yani sövüşmüşler.. ... sin umdesi «MİLLİYET» tir. Başmuharrir ve Müdür: 24318 #(BONE ÜCRETLERİ: İ ii Yeşilköy sekeri rasat merke. 1) inden verilen malümata göre bu ili emn hava kısmen bulutlu olacak © Diyebiliriz ki; havalar insan- “ar gibi gençliğe doğru Ya “ade bir kış meyli hissedilmek © oahardada yaz şaşaasını. yaz | © acağını muhafaza ediyor.. Tıp- uc yaşını göstermeyen güzel bir i in gibi.. Bunu bildiğim için- dir ki; ben daima buraya gi sebzesi, | Ü rel Zaten |& © İstanbul için mukadder ebedi Muharrir ve artisti mütefek amelesi bazı akşamları bir altımda toplanırlar amma, Bazı muharrirlerin biribirle- irler aleyhine karşılıklı | caret davası açtıklarını hep | uşsu Bu iki taraf in — Ben bu davaya bakmam.. z bilâistisna n mahkemeler evvelâ tara e uzlaşma tavsiye ederler. hakkında için merakı mucip o- . Hep bekleşiyorlar ve s0- ildiği neticesine va- ve kalem erbabı sövüşmüş- Halka sevişmek hakkında nevzular yazan ve canlandıran zevatın sevişmeyi o bırakıp üşmeleri ne elim bir manza İ hoş bir anket açmış. Soruyor: Türkiye için - Hariç içini mi? vi y Zorlu bir anket, Birden bire a a 8 — İS cevap vermeğe imkân yok. Bun m e MW — Ü dan bahseden (La Matin) bu Pei er 28 — Ü anketi bizim gibi pek hoş bul- | | © Gelen evrak geri verilmez — İğ duğunu kaydettikten sonra şöy İLE Müddeti geçen nüshalar 10 ku- İle yet i vermek müşkül! Fakat bu meselede daha ziya- de izdivaç şeklini düşünmek lâzımdır. Güzel, şen, istikbale neş'e ile bakan bir genç kız te- sadüfen kaba. haşin bir adam- / la evlenir, hayatı zindan olur, o güzel, o neş'eli kır bakarsı- nez çirkinleşir. Sonra pek güzel olmayan körpe bir kız i iyi bir tesadüfle munis ve zengin bir adamla ev- lenir, mes'ut olur ve o ham, toy genç kız serpilir, gelişir, gü zelleşir. İş izdivaçta değil, ko- cada! (Le Matin) in bu mütale- ası bana da kalsa doğru. Hayat o kadar yüklü ki her dakika bi- zi bedbaht ve yahut mes'ut e- decek vak'alar getiriyor. Bir genç kız ruhu o kadar karışık o kadar esrarlıdır ki onu mes”- m ve yahut bedbaht edecek ar zuları keşfetmek imkânı yok- tur, Genç kızla evlenmek deni: de balık pazarlık etmek bir şeydir. O içindeki arzuları kendi de pek duymaz. Onlar, zeküsıa istidadına, kanındaki İ mikroba göre yavaş yavaş çi- çeklenir. (Şu kizm ahlâkı çok de küm verip evlenenler çok defa el- | tıklarını anlarlar. Kadın ruhunun arzularına nihayet mi olur. Öyle kadınlar vardır ki onları hafifçe tebes- süm ettirecek bir arzuları için Rokfellerin milyarları az gelir. Amma bu nihayet şans işidir. Aldığın kız talihine makul ve tedbirli bir kadın çıkar. Öp ba- şına koy. Bana kalsa çok tedbirli, çok kanaatkâr bir kadına da taham mül edilmez. Kadın bir hayat arkadaşı olmakla beraber niha- yet süslü bir zevk vasıtasıdır. Bence modaya uymak için ko- casmı gırtlağına kadar börca batıran kadınla iktisat, tasar- ruf yapacağım diye yamalı ço- / rapla sokağa çıkan, et yemeği- iki © İ peynir ekmek yiyen cibilliyet- İsiz kadın arasında fark yok- bar, İkisine de tahammül edi ade farzedelim ki böyle moda ve süs peşinde koşan, Deği ay in zevkini bu yolda ara- yı iyalarında kibar öâlem- İerinin tantanalı sahnelerini gö ren bir genç kız hasis mende- bur bir adama vardı. Bukız ! güzeldir. neş'elidir. Bir —— sonra bu genç kadın bir hara: bedir, Arzuları yapılmayan ka- dımlar kendi kendilerini yer bi- tirirler. Genç kızlık ya tahakkuk ettirememek bir dımı bedbath etmekle de ni maz, eğer âkıdesi bozuksa onu daha tehlikeli yollara da düşü- rür, Bu yolların hepsi bir genç kadını tahrip eder. Türkçede bir temsil yardır: “İyi kocanın karısı kurna ba- şında belli olur” derler. Eski telâkkiye göre mes'ut kadın, evinde uşağı. hizmetçisi olan, “elini sıcak sudan ..— suya sokmayan, bir edilmeyen kadındır.” Ve ii kadın rahattan, ferahtan o ka- Mi semirir, yağlanır. ballanır ki hamamda onu böyle fıstık : | gibi görenler derhal kocasının ii hükmederler. özle ie ir BAE han ta- Fi güzel!) diye peşin peşin hü- | mi akşama saklayıp öğleyin | | İ Söz ederek) | l İzdivaç kadınları güzelleştirir mi? Yoksa çirkinleştirir mi? Avrupa gazetelerinden biri | terim. Böyle damızlık koyun | gibi semirmek bir kocanm ar- zularını doldurmağa kâfi mi- — İzdivaç kadmları güzel- | dir? Bugün son tipleri kozalak leştirir mi yoksa çirkinleştirir | gibi yerde sürünen bu kafa in- sanları hesaptan hariç tutsak bile yine izdivacın kadınlar ü- zerindeki tesirini erkeklerin ha yatı ve izdivacı anlayışlarma göre mütalea etmek lâzımdır. Hayata bir çiçek gibi açı- lan güzel, pür neş'e bir genç kı | 21 zengin, fakat tabiatstz, cim- sarp biz banda damara çet | yek ri, hoyrat bir erkeğe verim ne zevk, ne zeki; ne görüş ne du- yuş itibarile aralarında bir yak- | laşma yok. Bu kız mahvolmuş- tar, Kendi halinde güzelliği bak: kında bir iddiası olmayan bina- enaleyh hayatı daha kanaatkâr bir çerçiveden gören bir genç kızı yumuşak tabiatlı, işini bi- lir, muntazam bir erkekle ev- lendiriniz, Bu genç kız mes'ut olmuştur ve yaşı ilerledikçe, hattâ çocuk o doğurdukça geli- şir, serpilir ve binaenaleyh gü- zelleşir. Mes'ut olmak kolay değil. | Meğer ki saadetimize bir hu- dut çizelim. Hayatın bugünkü hareketleri kıt'alar, memleket- ler, milletler arasındaki bugün- kü yakınlık, münakele vasıta- ları, sinemalar, radyolar, yani İ bütün ahengi ve hareketi ile bugünkü medeniyet o kadar geniş ki okuyan, anlayan bilen insanların kafasını. ruhunu is- tilâ etmiştir. Genç kız ve genç erkek için hayat, kasabasının, memleketinin hududundan çık- mıştır. Üsküdarlı bir genç kız kaş- larını Greta Garbo gibi işliyor, delikanlı bıyıklarını Adolph Menjou gibi kesiyor. Ve daha fenası Akşehri Hani- fe kadın Lilian Harvey gibi işveli olmağa (Secile Sorel) gibi de şık ve zarif olmağa he- vesleniyor. Balayını tayyarede geçiren lı milyarderlerin ha- ta lezzetle ve me- Bütün bu hâdiseler, vak'a- lar, hakikatler ruhlarımız üze- rinde derin izler bırakıyor. Sa- adet diyebildiğimiz varlığın bu dutları gittikçe genişliyor. Ar- tık İstanbul kızı için saadet başlıbaşına bir © yuva kurmak değil. hayal ve hulyalarını ta- hakkuk ettirmek! Bu hayal ve hulyaların ne yak laşılmaz şeyler olduğunu za- man anlatıyor amma ne yazık ki arada (izdivaç) kötü olu- yor, Kabahat iz. bizim ayarını kaçıran hoppalı. ğımızda! Burhan CAHİT İrtihal Draman tercüman mahallesinde mü tebi son smuf O talebesinden Necmi Bey pek genç yaşımda Cerrah Paşa bep ae Cenabı hak kederdide ai Tenine Meri b eli Beyoğlu dördüncü sulh hukuk hâ- kimliğinden: Terekesine mahkemece vaziyet olunan Ligor Praskolos v3 let Münolun uhdesinde bulunan: 1 — Buğaz içinde Yenimallere Bağ ge sokağında atik 13 No. lu ve 400 lira kıyıneti muhamsneneli bir bap hanenin nısıf hissesi, Açık artırma suretile rüsümu — dellaliye ve ihale pulu müşterisine ait olmak üzere 2 teşrinsani çarşamba günü saat 16 da satılacaktır. Talip olanların mezkür gün ve sata mahalinde hazır bu- lunmaları ve fazla malümat © almak isteyenlerin ve müzayede şartname- sini görmek isteyenlerin 931-63 No. ile 110-932 cumartesi © tarihinden itibaren mahkeme kalemine müra- BEL Wim Klein. meğe başladıkları zaman Du- | Hari sütunu i | radyo jurnal, 23 dans musikisi, Ecza fiatları pahalıdır , Buhranm hallekmiz üzerindeki te. İ den gayri düşüncesi olenadığını fi- | len isbata muvaffak “ olmasıdır. Bu- 1 Bu, şuurlu bütün halk kütlesinin gö | ikran ve minnetle telekki etti lemek en yüksek bir vicdan vazifesidir Şimdi hükümetin bu ulüvvü cena bına muhtaç bulunduğumuz. yükack himaye ve lütfuna sığındığım « bir sırada, kanuni tahdit ile geçinme ve yaşama hudutları mühim £ derecede genişletilmiş ve hepsinin müreffeh rabı altında çırpınan bir nevi inhisar gibi — daha yüzde | 30 : 40 kâr yüklemeğe kalkmaları ve bununla da zaten müreffeh hayat larına biraz daha refah ve servet katmak istemeleri doğru olur mu? Bugün hayat ihtiyaçlarına inziman eden her santim, milyon sikletinde inayetinden, en kavi imanlarla bağ- lı bulunduğum samimi | halkperver- liğinden bu yeni cezacı kür: yükü- nün de sırtımıza yüklenmesine ma- hal ve meydan vermemesini ve hat ta Avrupa müstahzaratmın fiatları bugünkü şeklile bile tahammülün üstünde olduğundan mümkünse bu- nun da tenzili cihetinin tetkikine e- mir buyurulmasnı niyaz ederiz. Daimi okuyucumuz: N. HİLMİ Yeni neşriyat Holivut Holivutun “28” numaralı nüshası en güzel resim ve si- nema proğramları ile intişar et miştir, Yeni filiz İnce duygulu asker şairi- miz Muhiddin Mekki Beyin Ye ni filiz mamile nazım ve nesir son eserlerini havi kitapları neşredilmiştir. Mütaleasını tav | siye ederiz. Merkezi tevzii Mu- İ alim Halit bey kütüphanesidir. | | RADYO i Bugünkü Proğram ISTANBUL — 18 orkestra, 19,30 | Makbele H. Yesari Asim bey, 21 oe | kesira, 22 gramofon. BÜKREŞ (394,2 m.j— 19,40 gra mofon, 20 şarkı, 20,20 senfonik kon ser, 21 konferans, 21,15 konsere de vam, BUDAPEŞTE (5805 5) 19,30 ingilizce (ders, 20 komser. | 21,30 operet parçaları. LONDRA (355,8 m) — 19,35 askeri muzika, 21 konser, 23 gramo- Fon, 23,30 dans musikisi. PARİS (1725 m.) — 20.20 gre mofon, Zİ radyo konseri, 21,40 şüun 21,45 piyano 22,30 gramofon, PRAĞ (488,6 m.) — 1930AL man radyo neşriyatı, 20 konferans. - 15 piyano, 20,45 Brunnden nakil, 23 radyo jurnal, 23,20 konser. ROMA (441,2 m.) — 21 gramo- fon 21,20 kadın şüunu, 21,45 senfo- nik konser. VARŞOVA (1411 m.) dans musikisi, 20,10 muhteli radyo jurnal, 21 halk musil VİYANA (5172 m.) — 1915 radyo jurmal, 20,15 is id pr 23,30 konser, KIRALIK EV Kadıköyünde Mısırloğlunda Nuh Mile er ei mir va im Klan. &İ Devredilecek ihtira beratı | * Tıraş makinelerine (Emniyet tertibatına) sit islâhat” haklemdaki Sanayi Müdiriyeti umumiyesinden | istihsal edilmiş olan 17 Nisan 1990 | tarih ve 1376 numaralı ihtira beratı mezkür ibtirayi satın almak ve isti- car etmek arzusunda bulunan zeva- tin İstanbul'da Bahçekapuda “Taş Hanında 43-48 numaralarda vekili “Hacı many Talih Borsacı Dubief sokağın kö- şesinde meslekdaşlardan İard'a rast geldi. Jailtard sor- du: — Samuel ne yapıyor? — Ne bileyim ne yapıyor Sa muel? — Borsadan gelmeyor mu- sun? — Evet. — O halde? — Borsadan geliyorum am- ma, Samuel'in ne yaptığını bil- | meyorum. O kadar, — Bugün pek keyfin yerinde değil, — Canım öyle isteyor. İki saattir yakama yapışmış bırak- mayorsun, Bursaya mı gidecek sin, git, Benim acele işim var. Dubief son derece sıkışmış- tı, Bir an evvel belediyenin © civardaki umumi helâlarından birine kapağı atmak isteyordu. Fakat Jaillard sözüne devam etti: — Acele işin varsa. onu leseydin ya.. Ben kimseyi işin- den alıkoymam, Sonra hosbe- tinden de o kadar zevk aldığı. | mı zannetme... Şunu da söyli- | yeyim ki, ben bana karşı neza- | ketsizlik gösterenlerden de hiç hoşlanmam. -— Canımı sıkıyorsun. Han- gi nezaketsizlik yahu? Ben sa- na acele işim var dedim. Anla- mıyor mısın? Senin hiç ömrün- de acele bir işin olmadı mı? Jaillard anlamıştı. Bir kah- kaha salıverdi : — Anladım, anladım, Şuna “çok sıkıştım” desene.. Haydi haydi, koş. Ayrıldılar. Dubief daha yir- mi adım gitmemişti ki, birisi kolundan tuttu: — Hey. Dubief böyle nere ye? — Ah, sen misin Orlean? A- i man beni bırak, Çok acele işim | var, — Ne işi bu, bu kadar acele? Jorma, sorma! Şu hayvan Jaillard gibi sen de beni at alıkoym. Sen ne işi Se — İ renmek isteyorsun. Çok sıkı tım, Şura: helâya uğrayıp ii beş santimi bayılacağım. lean filozofane bir mütalea yürüttü: — Evet, dedi, bu iş kralların bile başına gelebilir. Git. on beş santimi ver. On beş santim sarfedersen demek ki bu para sende var. Ve sarfetmek iste- yorsun. Haydi rlar olsun.. Dubief yürüdü: — Dünyada ne geveze adam lar var, Söylerler söylerler, bü- tün söyledikleri incir çekirde- ğini doldurmaz. Sahi amma, bizde on beş santim ufaklık var mı? Arandı, baktı ki yok. On beş santim için büyük paraları bozdurmak istemeyor- ie ve şöyle işine yirmi mi frank çabucak eriyip gidi- yor. Nihayet bu muktesitin yü- zü güldü. Aklına ri Ne- adem olduğu gitme- yor? Klüp iki adım ys Dubief klübe gitti ve rahat- ile | nuyordu. Oyun bitti. iade Dier Dışarı çıkacağı sırada bir | — Vay D Dai ci diye bağırdı. “| Sen bu vakitte burada? — Şöyle biraz yukarıya çık- | tam, Hemen oyuna davet ettiler. | Dubief evvelâ kabul etmek is- temedi. Fakat oyun bu, insanı da öyle çekiyor ki.. Ne olursa olsun diye oturdu, İçinden şöy le düşün: e vii — Şu. on santimi bozdur mamak için bur$ya geldik am- ma, um ne olur. Oyun. oyun, oyun! Sabahı saat altıda ortalık ağarmağı, kuşlar parklardaki dallarda öt- e bin ele fir İ dedi kiz — Fransızcadan — ön frank para kaybetmiş bulu- klüpte iken darbenin tesirini belli etmemeğe çalışıyordu. Fa kat dışarıya çıktığına sapsarı bir hayalet gibi başı boş sokak larda dolaşmamy adı. or) talığı süpüren ç ne gıpla ediyordu. Yürüdü, yürüdü. Yavaş ya- çoğalıyordu. Felâkete uğramış bir insan manzarası gösterme- mek için evvelâ bir traş oldu. J sonra iskarpinlerini boyattı, Fakat iskarpinlerini boya- gözleri bir İ madiyen itermiş. Piyango hak. kımdaki menfi fikrine rağmen İ Dubief bir seri numara aldı. Gi dip yemeğini yedi ve ne yapıp yapıp güzel bir kulpu vurmak İ kararile borsaya gitti. Fakat i burada da şansı yardım etme- | di. Yükseleceğini tahmin ettiği esham düştü. Düşeceğini zan- | nettikleri yü Bu yeni felâket karşısında da kararını verdi: ğıra bir çocuk geçti: — Kazanan piyango numara Kazanan piyango numa aları,. Dubief bu kadar talihsizlik- | ten sonra kazanacağını hiç te | tahmin etmiyerek listeyi aldı | ve şöyle bir göz gezdirdi. ün! Büyük ikrami | vurmuş, Tam yüz | O gece tekrar klübe uğra- İdi. Arkadaşlar zengin olmanın &n iyi çaresini münakaşa edi- i yorlardı. Dubief kemali — Efendiler, zengin olmak | için tasarruf lâzımdır, tasarruf. Meselâ on beş santim sarfetme den işinizi görmek imkânı var- ken o on beş santimi sarfetme- yiniz.. ILAN Samsunda tüccardan Kara Musta fa Zade Mustafa ve Memiş Yazici Zade Biraderler Şirketi Konkorda- to komiserliğinden: Samsun'da Tüc cardan Kara Mustafa Zade Mustafa ve Memiş Yazıcı Zade — biraderler Şirketinin konkordato teklifleri üze rine kendilerine Samsun icra tetkik merciinden iki ay mühlet verilmiş ci duğundan alacaklıların ilân tarihin den iti yirmi gün içinde Sene sunda inhisarı fabrikası civa- rındaki dairesinde konkordato konu bit ettirmeleri, aksi halde konkorda to müzakeresinden hariç bırakılacak ik eril $ yönü saat ondörtte borçluların Samsunda Buğday pazarındaki ticarethanelerin de yapılacağı ve alâkadarların t0p- lanmaya tekaddüm eden on gün için kik edebilecekleri ilân olunur. Komiser: Mhsa Kâzım Istanbul 6 ıncı icrasından: Bir palı çarşıda Kalpakçılarbaşı cadde- sinde 116 No dükkânda mevcut 14 düzüne çorap 2-10-932 saat 12 den 14 © kadar paraya çevrileceğinden taliplerin mezkür günde haze bu- Yunmaları ilân olunur. İstanbul Belediyesi Darülbedayi Temsilleri Suvare cumartesi: 1:10:932 Saat 2130 YEDİ KÖYÜN | Dubief | vaş sokaklarda gelip geçenler | KOCAM BEN Myriam. Fransızca sözlü ve şarkılı film AM ALICE COĞEA ve | ANDRE ROANNE salâhiyetle ları ve alacaklılar toplanması 7-11. | de komiserlik nezdindeki vesaiki tet | borçtan dolayi tahtı hacza alınan ka | i f h Alkazar SİNEMASI Arzuyu umumi üzerine Ateş Ordusu Tekmili sözlü sesli heye- can ve sergüzeşt filmi. Tekamili olan 24 kısım birden gösterilecektir. MELEK Sinemasında LUPE VELEZ LAWRENCE TİBETT tarafından temsil edilen ADALAR ŞARKISI (LA RUMBA D'AMOUR) filmini görebilmek için YÜZLERCE HALK SİRA BEKLİYOR. Bu akşamdan itiberen AR-TIS'T EK Sinemasında; Pek nükteli ve gayet eğlenceli bir komedi tarafından. ELHAMRA Sinemasında Mary Glory ve Marguerite Moreno tarafından tomsil edilen DAKTİLONUN IZDIVACI İN Gimi büyük muvaffakiyetle | gösteriliyor. Mâveten: Paramount dünya havadizleri BU AKŞ/.X GLORYA Sinemasında RAMON NOVARRO'nun Suzy Vern ile beraber temsil etti z Aşık Rahibe (SEVİL'Lİ ŞARKICI) tamamen Fransızca sözlü ve şarkılı ilk filmin iraesi şerefine GLORYA CAZ'ın iştirakile BİRİNCİ GALA MÜSAMERESİ * Pek yakında... CHARLOTTE SUSA GUSTAV FROEHLİCH YABANCI BİR Iİ BAYRAK ALTINDA amm Gilminde. İki sevimli kemik DÜZTABAN ve BASTIBACAK KAD IĞI AVCILARI Pek gülünçlü filminde. ZEYNEBİ Yazan: Houhtwan Tercüme eden: Seni- ha Bedri Hanım OPERA SİNEMASI salonumu kahkahaları boğuyorlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: