4 Ekim 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

4 Ekim 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ metler bekliyorum. Bu şube, «memlekette mevcut bazı yaban “ğrm şeyleri keşfediyor, varama “zdilmiştiz Orta Asyada kurak- '.selesi., " Shilliyet 4 T.EVVEL 1932 Nükteye İdarehane: Ankarn caddesi, Muhterem © vak'anüvis, © bir! 100 Ne. gün aelatyardai udi İ 5 Te — Bazı fıkralar, hikâyeler Telgraf adresi: İst. Milliyet Eş Dai ee diyim Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 “ABONE ÜCRETLERİ: Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat Gazetemiz ilânların me- mi kabul etmez hatıra gelmiş bazı va öz fıkrala, di. lük. İİİ BUGUNKÜ HAVA İÜ Bübesen benim mükteli, manalı Yeşilköy askeri vasat merkezin den verilen habere göre bugün hava az bulutlu ve şimal istila. İİmetinden mütedil surette rüzgârl İjolarak devam edecektir. 3-10.932 tarihinde hava tazyiki 759, milimetre en fazla sıcaklık 27 en az 16 santigrat kaydedilmiş Kuraklık Meselesi Vaktile insanların zekâsını ırttırmak, buluş kabiliyetini ço #altmak için aç bırakırlarımış. Susuzluk ta galiba ayni tesiri zapıyor. Ben bugünlerde İstan >alun 2 neyanımnda müteessir «damım.,.. Bunun tesirile olma- ı ki; fikirlerimde bir vâsıl oldu... Evvelce bulamadı- İiğrm neticelere varıyorum. Ne ekim, şunu keşfettim; Bu yaz başında Ankarada soplanan Tarih muallimleri kon gresinde bir mesele münakaşa lik olmuş mu, olmamış mı?, Me Ben bunun kolayca halledil. ar çaresini buldum. Eğer Or- o zaman Terkos var die kuraklık muhakkak çekil. miştir.. Aksi halde çekilmemiş- tir... Çünkü İstanbul bugünkü kuraklığın: bu can çekişen şir- #ete medyundur, O kadar kuru duk, o kadar kuruduk ki; kuru cejim taraftarı, Amerika bizim yanımızda sırsıklam sayılır. Gü raklıktan ağzımızm suyu bile | ** Haka biraz bell ğe akamıyor... ime Halkevi spor vinde itibara mühtaç vaziyet: | ba ten çıkaracaktır. Halkevi spor | geven şubesinin en büyük kıymeti | Dün İstanbul Halkevinin bir kulübü bir zümreyi veya şubenin faaliyetinden ve el ile tutulabilir hiz- sı cemiyeYlerin sporculara gös- lerdikleri kolaylıkları, verdiği cek ve Türk gencini kendi e- “Milliyet, in edebi romanı: ROMAN Yazan: Falih Rıfkı | larında bazan tek bir sporu tün Türk sporcusuna — kapısını açmış olmasıdır. rum ki; maalesef ayrılmaz bir ikizi olan dedikodular buraya girmez ve vücut ve ahlâk temizliği olanca vasıtaları gösterip, tedarik ede | gürbüzlüğünü orada bulur. cümleler vardır ki, bunun bütün zarafeti, bütün O zevki, o fıkra- nın son cümlesindeki nükteye | * sürati intikaldedir.. Bü, 5 kadar melik iie oil ki, muhataba (izah için bir tek (yani) kelimesinin bile ilâvesine | | irki a l İki in ğa ie De Maide ni i yolda vaki olacak sual cevap, i- Mi 3 aylığı 4— yes şin zevkini kaçırır, nüktenin ince | İs, 7 | Tiğini giderir. Mlz , a— 28 — İİ © Meşrutiyet devrinde, kabine- de maarif nazırı olarak bulunu- yordum. Meclisi vükelâ içtima- | izakerat çok u- zun sürerdi, arada bir teneffüs | Bu müddet zarfında aramızda zemin ve zamanla alâkadar kısa sözlerim, fıkralarım arkadaşla” | rm çok hoşuna giderdi. Beni söy | letirlerdi.. İ Vaktin adliye nazırı, içimizde yalnız 6, bu aramızda geçen nük | teleri çokluk benimseyerek din- lemez veya © dinlese de nükteye sür'atle intikal elemi, fılera hi- tam bulduğu halde, (hâlâ neti- ben öğrenmek kasdile muttasıl sorar, dururdu. Hattâ nük- te Se eee sonra da, o yine gülmez, hâlâ anlayamamış gibi lâkayıt kalırdı. Ben, neticede onun (o tarafın dan sual ve cevaba maruz kala- rak böyle bir çok nükteli cümle- lerin izahatla zarafetimi ihlâl et- mekten ise, çok defa da kasden sükütu tercih ederdim. Bir gün müzakerat esnasında, bir adliye davası geçiyordu. Res mi dosyaya merbut istintak vara- kası okunurken, vak'aya müşa behet dolayısile aklıma bir Yek geldi. Müzakeratm O bitamında <igaralarımızı yakarak biraz te- neffüs kastile (o dinlenirken, de- min aklıma gelen bu fıkrayı ar- kadaşlara şöyle anlattım: Genç ve dul bir köylü kadın, bir gün kendi bağında çalışırken, öteden kara yağız, izbandut gibi, eli çuvallı bir herif peyda olur, kadınım biraz ötesindeki armut ağacma çıkar, kopardığı armut. m çuvala (o doldurmaya koyu- Bu hale hayret eden genç ka- dı, elindeki işi bırakır, çapas- nm sapına dayanarak | herifin haline bir müddet baktıktan son- ra seslenir — Ayol, sen me biçim adam- sn böyle? Elâlemin bağına böyle çuval ile gelip te, sahibinin gözü önünde haydut gibi armut dev- girilir mi hiç? Kadınım bu — çıkışmasına kı- zan herif te, kadına karşı gayet koyu, biedebane bir cümle für eder — Karı sus, © dırlanma ora. tutmayarak bü- Ümit ediyo- kulüpçülüğün bizde FELEK 4 man çeşiti roman kelimesinden sonra Öteki m iser — Ooh. ; koskoca İs- ya git veya iki gün yan evin ka pısını çal. yahut bir hafta ka- dar akşamları Erenköy klübü- ne uğra., Mevzu bolluğu için- de kalemini kaybedersi — ». Koskoca İstanbul... Bilmem sizde kırlık keten esvabı ka- dar beyaz ve hafif gönüllü ah- babım gibi nikbin misiniz? Hat tâ “Milliyet” o gazetesindeki © “Roman” reklâmlarından biri- nin altında. Bütün 1932 İstanbulu. Kelimelerini | gördüğünüz Pa belki bu tefrikanın sene- ler süreceğini zannettiniz. Ba- ma sorarsanız. İstanbul artık yebilirim, 11 teşrinievvel 1931 gazetesini yanlışlıkla okumağa başlayınız: Yazı ve havadisleri yarılamadıkça, elinizdeki ga- zetenin üstünden bir sene geç- Liğini anlayamazsınız. İstanbulda ha: t durgun bir su kabını çürütecek kadar durgunluğu sehirleşmiş. bir su olmuştur: İstanbula geri şehir- ciliği için büyük bir köy lâka- bı takılmıştı. Durgun hayatı için, küçük bir köy denilebilir. On senedir her gelişimde tanbul ayni yüz, ayni fikir, ayni nükte ayni sinirle karşı- ma çıkıyor, Çinlilerin işkence- de ne kadar incelmiş oldukları nı bilirsiniz. Bu işkencelerden biri de, insamı hiç kımıldamak- sızın, derisinin bir noktasına ayni ara ile su damlatarak, çıl- yı ağaçlanmak gelmediğini MIL intikal... tan inip te, hiç ardına bakmadan çuvakh urtlayıp yürümeğe başla yınca, kadın hayretle (o arkasın- dan şöyle söylenir: — Az. şuna baki Çavalı sırt lamış ta nasıl gidiyor? Hem hur- sız, hem de vurdum duymaz. Fıkra bitince, vükelâ arkadaş lar katıla katıla gülmeye başla- daâr. Fakat bu nükteye de ber İ mutad intikal edemiyen yenç fe- him nazırn kaşları İ defa garip bir adli; sorduğu - şu sual, bütün arkadaş anali içinde bırak- ta — Bunda, bu kadar debelle- sinceye okadar gülecek ne var sanki? Anlayamadım ki ne olmuş? Sonra herif a: #ra parasını vermiş mi?? Yeni neşriyat Özlü sözler (1926) dan (1931) e kadar altı sene her Ramazan Agâh İz- Nihamlar) zet Beyin (Davuldan "zi fıkrala- başlığı altımda rı bir arada olarak: “Özlü Söz- ler” ismile kitap halinde çıkmış- tar, Ba fikralar (Özlü Sözler) de mevzuları itibarile şu suretle tas- nif edilmiştir; Bu © kitap nasl meydana geldi?—Vecize ve nük- te—Söz— Mustafa Kemal — Fi- kirler ve eserler — Dostluğa, düş manlığa dair — Ruh ve ahlâk tahlilleri — Tenkit ve münakkit — Güzel ses — Kadın ve aşk — Evlenmiye, ayrılmıya dair — Ge #ete ve gazeteci — Bilinen ve linmiyen hakikatler — Şen sat lar — Yalana. yalancılığa dair — Gençliğe, ihtiyarlığa dair — Aki de ve an'ane — Akla, zekâya da- ir. Kitap 28 kuruşa satılacaktır. Kitapçılara ve müvezzilere dağı tılmaştır . Türk kadını Kadın muharrirlerden Efzayiş Suat Hm. “Türk Kadını” isimli bir kitap neşretmiştir. Karilerimi- ze tavsiye ederiz. ZAYİ HİSSE SENEDİ Narrma muharrer Türkiye İş Ban- kasmın ikinci ihraç 3/2 numaralı yüz bisselik muvakkat senedini zayi ot- tim yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığını ilân ederim. Imza: Sabiha ZAYİ HİSSE SENEDİ amıma muharrer Türkiye İş Ban- kasının ildnci ihraç 3/3 numaralı yüz hisselik muvakkat senedini zayi et- tim yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığını ilân ederim. İmza: Rukiye ZAYI HİSSE SENEDİ Namıma muharrer Türkiye İç Ban- kasının ikinci ihraç 3/4 numaralı yüz hisselik muvakkat senedini zayi et- m yenisini alacağundan oskisinin hükmü olmadığını ilân ederim. Aımza: Zehra İstanbul Belediyesi Darülbedayi Temsilleri Sant 2130 YEDİ KÖYÜN ZEYNEBİ Yazan : Hauptmann | Nakil eden Seni- ha Bedri Hanım Muallim ve talebe gecesi ması gibi: İstanbulda Çin dam: İs hastalığından . ölenler eli caktır. Eğer bir de mevzusuz ro- olsaydı. kitabrma Yahut Der, gelişi bugünkü cemiyete el bir edebi- yat tutturur, giderdim. El İlk kahramanlarımı soğuk buluyorum Bir taraftan karşıdaki adaya niçin Kınalı ismi konduğunu. öbür taraftan niçin biç bir be- lediye reisinin hatırına bu şünüyorum. — Falih Bey, şimdi aklı. dan ne geçiyor. söyler misi — Bir beyit geçiyor... — Beyit mi? Siz de şairler- den misiniz? Min cöm olaydı kâş o meni — dilyi estede Ta her biriyle bir gez olaydım. Cedi YET SALİ'4 ( Bir fıkra, b müsahabe ) İNİEVVEL Otomobiller orman yolunda | sağdan, soldan gidiyorlardı. Bir tanesinin O direksiyonunda genç bir kadın vardı. Yanmda yaşımı saklayabilmek için Avrupanm bü tün güzellik müstahzeratını kul- lanmış bir kadın oturuyordu. Egmonde elile sağ tarafı gös- terdi: k, Armand, dedi, oski- ağaçlar vardı. Şim- şa güzelliğine Vak İyi amma, buraya mutlaka bugün mü gelmek lâzımdı? — Evet, bugün gelmek lâzım dı. Çünkü sebebi var. Neymiş o sebep? — Bilmem yavrum, bunu sa- na söylemek doğru mu? — Fakat ne çıkar? Söyliyeyim. e Babanla evlenmeden evvel, komşumuzun oğlu Raoul'ü seviyordum. Bili- yorsun, o zaman kadmlar şimdi- ki gibi serbest | değildiler. Ya-| bancı bir erkekle görüşmek güç- tü. Raoul bisikleti ile çıktığı gün, ben de lirsem, dadımla beraber arabaya biner, doğru | buraya gelirdim. Ah, bilsen biribirimizi ne kadar Dur, d mi bizi böyle görünce bilmem, ne- den gözleri yaşarırdı. Meğer, ağ lamakta haklimiş.. Çünkü annem le babam, bu mesele O meydana çıktığı gün ateş püskürdüler ve beni mümkün değil, Ra mek istemediler. Onun için ben senin izdivacında katiyyen alâ- kadar olmak detemiyorum. Gön- lün kimi o isterse, onunla evlen, Ben çok çektim. Bari (sen bed- baht olma! Çare yok, ana baba emrine baş eğmeğe © mecbur ol- duk . Burada son görüşüşümüzde Raoul bahçesinden bir gül getir- mişti. Aşkımızın hatırası olmak için bu fidam buraya diktik ve toprağını göz yaşlarımızla sula- dık. Hatırlar;mısın, bazan kitap larımın arasmda kurumuş yap raklar görürdün. İşte onlar se. kiz on sene | sonra bu fidandan koparılmış güllerdir. Fakat bun dan hiç kimsenin haberi yoktu. Ve baban ölmemiş olsaydı, şüp- besiz sırrımı sana da söylemez- Bugün o gül ağacını dikti- tam yirmi beşinci | senesi- Bu yıl dönümü de nereden hatırma geldi? On sene var ki, fidanı görmedim. ne hale gelmiştir?. Ana oğul, arabadan inip bü- yük kestane ağacının geniş zöl- gelerini saldığı & doğru yü. rüdüler,. Eğmonde sağa sola ba- kındı. Fidanı bir türlü © bulamı- yordu. Ansızın kuru ekinlerin min: yatırıp kendilerine yol aç. tıkları tarlanın o köşesinden bir çocuk sesi duyuldu: bi büyük baba.. buldum. duyun- xünü ca, başını o tarafa çevirdi. Evet, o gül vaktile diktikleri fidanm gülü idi. Fakat o fidan. lıktan çıl vahşileşmiş, kosko annemden izin koparabi | «| musiki konseri, 22,30 — Fransızcadan — Sonuncusunu da o yumurcak ço: cuk koparmıştı. Eğmonde fena halde kizmiş ve müteessir olmuştu. Çocuğun büyük baba diye seslendiği ada- mu göstere — Şu heri cuk torunu oli de bak. Bu ço- ak. Çılgınca dal- İ ları koparmasından, otları yolma sından ne kadar (memnun olu- yor? Hepsi neyse amma, ah gü © Kendi kendine dedi ki : — Şu kadınm da zoruna bak. Sanki basın bahçesi. O gül benim için ne kıymetli | hatıra- dır. Acuze farkın da mı? Tâ relerden sırf o gül | Askeri tebligat Askerliği gelenler çağrılıyor Eminönü şubesinden: Kısa hizmet Hi iken (1972) numaralı kanunla hiz met tammeye tabi tutulan 316ilâ 326 Doğumlu ve bunlarla muamele ye tabi olanların 5-10-932 çarşamba gönünden itibaren 10-10.532 akşa- mına kadar şubeye muracaatla mua welelerini tesbit ettirmeleri lüzumu ilân olunur, *. Fatih askerlik şubesi reisliğinden: 316 ilâ 327 doğumlu Deniz ve Jan- | darma ofradı. 316 ilâ 326 O iki sene hizmete tabi efrat, 316 ilâ 325 piya- . | deler.316 ilâ 327 doğumlu olupta ki ve daha ziyade hizmete tabi maksu- relilerden orta tahsili olması delayi- | sile maksureliklerini kalp (edenler. Şubece noksan muamelelerini ikmal etmeleri, Yukarıdaki doğumlu efrat sevke | tabi olduklarından 4-10-932 salı gü nünden itibaren vaziyetlerini ve za- manı sevklerini anlamak üzere şu- beye müracaatları ilân olunur. Bugünkü Proğram ISTANBUL — 18 orkestra, 19,30 sar (Kemani Niyazi Bey İ arkadaşları Semiha H.) 21 tagan | ni, 22 gramofon. BUDAPEŞTE — (550,5 mi) 19,10 fransızca dersi, 19,45 dini Ayin, 20,30 çişan © orkestrasmın konseri, 23,45 dana musikisi LONDRA (385,8 m.) — 85 orkestra, 21,45 konser, Zana gramofon, 12,35 dane musiki- si. PARİS gramofon, 21 şarkılar, 21,40 şü- un, 21,48 konser, aşk şarkısı. Alman radyo neşriyatı, 20 Brünn den, nakil, 40,20 revü, 21 Brtinn- den nakil, 21 radyo O konseri, 23 havadis, 23,20 fanfar. ROMA © (441,2 m.) — 21,48 komedi, 23 konsere devam, 23,55 o radyo jurnal, VAŞOVA (1411 m.) — 20,48 radyo jurnal, 21 şarkı | konseri, 21,20 halk konseri, 23 edebi şü- un, 23,15 dans musikisi. VİYANA (517,2 m.) —19 konferans, 20,20 fransızca ders, 20,15 radyo © jurnal, 20,40 halk <a bir kütüle haline gelmişti. Üze bir gül de yoktu. © — Anladımsn arap olayım. Arap değil amma, acem olursunuz... Bakınız, türkçesi “Keşke bin canım o- aydı da, herbirini bir. defa sana feda edeydim..» — (Cigaralı dudaklarının arasından) Kübik fiki Hanımın biri — (Kumsalı | göstererek) Fato'nun © kocası değil mi. omuzları ne iyi dü. şüyor? Ne pek düz. mede yu varlak.. — Bel çizgisini sevmiyo- rum. — Kalçası dar. — Ayak bilekleri kalın. Ne yanar kimse bamâ âteşi — dilden örke Ne aşar kimse kapımı büdi — sabi dan gayrı. Özge: başka demektir; badı İ saba... — Aman. nerede ise ağla- yacaksınız, İkinci hanım — Bu beyitle- ri yazınız da size bir yastık iş- İetelim. Yalnız kaldıkça başı- nızı koyarsınız. konseri, 21,40 O müsahabe, 23,10 dans musikisi. — Vakit geçiyor, dedi; ben denize gidiyorum. . isterseniz peşimden geliniz... Ücü de pijamalarmın üstü- La masaya bırakarak aşağı koş tular, Kumun © üstünde bir sürü İ kadın erkek, oğlan kız kayna- şıyor. Mevsimin ortalarında- > Vücutler epeyce o yanmış- — Münevver Paddle Boad'ı ettirir misin? — Ben sala gidiyorum. Telin öbür © tarafından bir yahudi kızmın şarkısı geliyor: Vass bin ich für dich? (17 — Marleine Ditrich'in tak- lidi! Ne — şey... Almanca, Fransızca İtalyanca. Türkçe, her dilden şarkı başı © biliyor. Yakinindeki erkeği kime ben- zetirse onun lisanından bir şar- | işi kı ile lâf atıyor. o Etrafta bir Alman delikanlısı görüyor mu- sunuz? Yarısı suyun içinde boğul- duktan sonra, dışarıya bir ke- 1 (1728 m.) — 20.15 (488,6 m.) — 1930 | Yam sp MELER düz Mevsimin hiç şüphesiz en güzel film- lerinden biri takdi m ediliyor, AŞKTA GALİP JEAN MURAT ve KATE de NAGY Zevk - güzellik - musiki ve ihtişamın topladığı Büyük UFA opereti Yarından ETUAL S İstanbul'da görülmemiş fevk, kiranın gözlerini kamaştır. muhteşem Meşhur ve kuvvetli artist GARY COOPER | ETUAL erke Mİİ, NİTUŞ orman Fransızca ve Almanca kopyeleri birden irne olunmaktadı ikl film de görülür. Bir biletle Masumların mahlcümiyeti sinemasında iraesine başlanacak Zihnim Kınalıadadan Ziya hocaya sıçradı. Bilmem hoca- nın: “Flüriyye'de... diye baş- layan nutkunu hatırlar o misi- nız? Şimdi onu bulup yanıma oturtmak istiyorum, Erkekler torba içinde ve biribirlerinden iki mil aşırı olsalar. yine syni — tuzlu suda Sevdalılar Kervanı 4 tarafından kusursuz bir surette temsil edilmiş sözlü, şarkılı ve danslı bir aşk ve sergüzeşt filmi. itibaren İNEMASI nlâde muazzam ve temaşa- acak derecede rengin ve bir filme Sebhar ve dilber yıldıdız LİLY DAMİTA SİNEMASI MAJİK sinemasında , 6 Teşrinievvel Perşembe akşamı saat 9,30 da Ne ilgi ca b >Uz a Z Dus Susa ,“İ GUSTAV FRÖHLICH Yalnız memleketini düşünen ve onun uğruna bu tehlikeli vazifeyi üzerine alan bir kadın yoktur. | Karaköy Börekçi fırını sırasında 34. İTTİHADI MİLLİ TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi ie:. eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. zannediyor. musunuz? Kadının üstünden yaşmak. peçe ve tül- le birlikte merak ta kalktı, di- yenler var, Eskiden el, burun: göz, ayak gibi o nüfus kâğıdı azalarından başkasının ismini ağzımıza bile alamazdık... — Biraz daha yan dur.. Ar- yıkanmalarını aklı almazdı. Çıp | kan fazla çıkıyor.. Kalçanı gü“ var mıdır, yok mu- 'usan o mecli- sinde Hüseyin . Çahit Beyin! kürsüye kadar çıkardığı bu me- seleyi münakaşa (ede ede. in- sanlar soyundular; bir don bir gömlek değil. sadece don kal- dılar , Don kelimesinin (o matbuat kanununa uygun gelip gelmi; ceğini bilmiyorum. Anki uzun donla havuza girmeği kin görerek yasak ettiklerini ittim. Mayo, o hakikatte eski dizlik ye midir? Bakr nız. zaman nasıl değişiyor. bo- yanmış dar dizlik ahlâk sayılı- | yor da, sım sıkı bağlanmış pa- | çalı don müstehcenleşiyor | lime düştü; Şöğüde.. (2) Acaba siz de herkesin birini açık görerek, artık cinsin gözleri de şibi his. neşe doğru çevir... Hiç bir şey değil. karısın fotoğrafını tadır,Belki de yaz hatıraları #- rasında (salonun bir köse sine bile konabilir. kocasi dükkân polisi gözetleyerek. usta kitap yap” raklarınm arasından gizli gizli göstererek, ve biz yeleğimizin altına saklayarak, neler çekti” ğimizi düşünüyorum. Hocalar dinde, hekimler fen- de ayıp yok, derlerdi. Bu zor” luk yavaş yavaş spordan de Ikıyor. Açık hava, kapalı — adam” soydu. Devam var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: