4 Ekim 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

4 Ekim 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Memlekette Hamamda Öldüler! Bir karıkocanın hazin ölümü (Mülliyet) — Evvelki gün Hamamlı Kizik köyünde gerip Hamamlı Ki- Yapılan müayene neticesinde bu | leri anlaşılmış ve definlerine ruhsat | verilmiştir Derviş u Merzifondan yazılıyor: Bu civardaki Gümüşhane köyünde çok feci ve kanlı bir hâdise ol- muş bir muallim aksi bir & düf neticesi olarak karısını karşıya otururken bir aralık ta bancasını karıştırmaya o başla» mış. fakat silâh ansızın ateş al- mıştır. Çıkan kurşun karşısın- da duran karısının kalbine isa- bet etmiş. zavallı kadıncağız derhal ölmüştür. Genç muallim | yakalanarak adliyeye verilmiş- tir. Bir çete tenkil edildi MUŞ, 2 — Üç seneden beri bu havaliyi bizar eden Tevfik |d, çetesi tenkil edilmiştir. Uzun müsademelerden sonra şerirle- rin reisi ölü ve diğer arkadaşla ni diri olarak yakalanmıştır. Bir sahtekâr şebe- kesi yakalandı İzmirden yazılıyor: | İzmir de kalp yirmi beşlik ya bir şebeke cürmü meşhut halinde | yakalanmıştır. Şebeke şimdiye kadar 35 tane yirmi beşlik yap öışter. İmal şebekesi > seyyar dişçi İsmail, Uşaklı Şerif, kah- veci Yusuf Ziyadan, sürme şe bekesi de Kulalı Kemal, Bul- danlı Mustafa, Selânikli Os- man ile Fatma Hanımdan mü- ae im Tahkikat yapılmak Hayret edilecek şey ALAİYE — Burada Mustafa B. İsminde kedi meraklısı bir zat var dır. Geşen sene Mustafa Beyin ke dsi, -yavruladıktan. sonra ölmüş, 8- Kedinin ağlamasma & dayanama. yan Mustafa Bey de ona kendi me- mesini ermdirmiş, şayanı — dikkattir ki yavru bu sütsüz memeye alışmış- tr. Aradan bir sene geçtiği halde ünün muayyen (saatinde in kucağına © gelmekte | ve memesini emmektedir. İdama mahküm edilenler mesi ne iş gördü? ; ş İ 7 RiiEerifi ii ii isminde biri | idi Birinci Sahifeden Geçen Yazılar Dil kurultayı perşembe günü mesaisini bitiriyor (Başi 1 inci sahifede) tasvip etti. Si Nihayet Fransız dilinin imlâsın: bahsetti Halit Ziya Bey arapçadan bahs: “| derken; 5 iş müşkülâtı, kendine sit olmakla kalmadı. Maalesef o müş külüt söylyenlere kısmen hak verdiği Bi, çünkü lisanımızın henüz karar- laşmış bir ügati olmadığını, her keli i | fevkalâde sağlam, cevheri zengin i- ken, arapçanım müdahalesi ile 4 lisa- nın bünyesi bozulduğunu söyleyerek ezcümle dedi ki: — Samih Rifat Beyin geçen cel- sede dediği gibi arapça kelimelere kapımızın ufak açtık, (o Fakat bura- dan arapçanm bütün efradı ailesi, ma madadılarıma varıncaya kadar içeri girdi .Lisan işinde kendi atsların- dan kalan tarlalarını işlemeyip mü- rababacıdan para kaldıran miras yi- yenlere dönmüştük Belki biraz daha dursaydık, mürabahacı bizi atacak ve tarlamıza haciz koyacaktı.” Halit Ziya Bey zarif bazı teşbik- Ter ve istiareler kullanarak (sözüne devam etti, bir aralık, Alemdardaki çınar ağacına saplanan mezar taşının. dilimize saplanan urapçaya benzete- rek dedi ki: — O taş, çınarın kuvvei hayatiye deki peşeyi attı. Yüzbinlerce evlâdı- nı kaybetmiş olan bu memlekete nü fusunun yarısım ihda etti (şiddetli alkışlar) Halit Ziya Bey bundan sonra, İzmirde Hizmet gazetesinde bulun- duğu sıralara ait bir hâtırasını anlat- & ve bir imlâ bahsi için gazetede açtıkları sütunun saraydan gelen bir wnirle “teşvişi efkâr ve tağşişi erba mi” mucip olduğu İleri sö nedildiğini söyleyerek harf ir da bütün memleketin yirmi dört s4- at içinde nasıl yeni harfleri kabul edi erme o zamana kadar imlâmızı ve hisanımızı düzeltmek içi bunca teşebbülerin hiç kirim Ki netice çıkmadığını anlattıktan sonra barf inkılâbe: “Avrupa tarihlerinin ye bir harika” olarak kay- 'e bu iş içim de inlalâp hamlesi lâzım olduğuna işaret ederek sözünü bitirdi. Halit Ziya Beyin © hitabesinden sonra celseye on dakika için fasıla | verildi, İkinci ce Ahmet Cevat B. in nutku Ahmet Cevat Bey tanzimatçı. ların ve yetmiş sene sonra meşru tiyetçilerin dil işlerini tanzim eder ken tabi oldukları telâkkiler ve düştükleri hataları anlatarak bun larm bütün inkulâpçılıklarında kökten yanlış ve asrlarile nisbet sız bir anlayışa © dayandıklarım söyledi ve: “Osmanlı İmperatorluğunun temelleri ortaçağın tekniği ve ik- tsadiyatı üstüne kurulmuştu. Ata larımız asırlarca bu teknik ve ik- tısat sayesinde Avrupada kudret- li bir mevki muhafaza edebilmiş» lerdi.” dedi, Ahmet Cevat Bey, buhar ve daha sonra elektrik kuvvetleri ü- zerine kurulan yeni garp mede- niyetinin ü : kta, maarifte ve diğer sahularda yap- tıkları ikilikleri izah ederek hataların madd -kudretsizlikten değil manevi kanaat ve telâkkile rinden ileri geldiğini anlattı. Ce- , | vat Bey bu telâkkilerin lisan sa- hk z e mürekkep sıfatlar üzeri- me terrinler yapıldığı halde türk genin lâhikaları iğini ve halk diline yabancı afyonlu bir lisan doğduğunu söyliyerek: “in- kılıpların bayrağında iki boya, i- ki yüz bulunmaz” dedi, ve bu ne- sillerin tarzı hareketini oporto- nizm diye tavsif etti. Ahmet Cevat Bey o nesillerin edebi eserleriyle bugünkü pesil. lerin eserlerini karşılaştırarak de- di ki: “Bu mucizenin gaynağı tah i zehirlenmemiş halkı dima- Saltanatın bu millete büyük Rl ka ln ai ea de bu | adam olan Büyük Gazinin irşadile e | leri söyledi: okutmaması ve okur yazarlığı yapmamasıdır. Yoksa bütün mil- İst osmanlıca tahsil etseydi, di- van edebiyatiyle uyuşturulsaydı milletin dili de okur yazarların dili gibi bozulacak ve bugün ede bi dilimiz bir o (Acem firmasm- dan) ibaret kalacaktı.” Ahmet Cevat B. halk dilinin edebileşmesindeki iyeti ve lüzumu anlatarak konferansın: şu sözlerle bitirdi: “Büyük Türk inkılâbını daima metotla, daima ilimle, safha saf- ha hazırlayan ve gözlerimizin ö- nünde yazılmış kitaplar gibi yap rak yaprak çeviren büyük Ada- min yaratıcı dehasma (o bütün i- manla güveniyorum. Bütün dinli yicilerimin de ayni güven ve ayni inanla bu kanantte benimle bera- ber olduklarından emin bulunu- yen Faik Âli B.in bir tereddüdü ve âşık edebiyatından bazı parçalar okuyarak bunların ede biyatı cedideden aldığı bazı şir ve parçalarile mükayetesini yapar ken: millet, kendi dilini buldu; de bizim ceki edebiyatçıların barel bir dilin meclübu olduklarını söyle. Ali Canip Bey eserini okuduğu bar #airi âşık Hasanı hürmetle ana- — Saltanatın bu millete bir bü- yük lütfu olmuştu. O da halkın olu Ali Canip Bey bundan sonra 1429 senesinde yazılmış türkçe bir Gülsitan tercümesinden ve 500 sene evvelki Türk dilinden bazı parçalar okudu ve: — Yarı dilimiz, divan edebiyatın dan evvel, çok samimi, çok Türkey dedi. Ve sade yazar Muallim Naci ile, dilimizin türkçe © olduğunu ilk söyleyen Şemsettin Sami Bey mer. humdan hürmetle bahsetti ve Ah- | met Rasim Beyin bir yazısı özerine edebiyatı cedidecilerin milli zevkin varlığımı da inkâra kalkıştıklarını anlattı, meşrutiyetten sonra başlayan yeni lisan cereyanlarma sözü getir- di ve ilim lisanımızdan bahsederken: — Muallim ve talebe bu karışık- hik karşısında şaşırmışlardır, dedi ve Türk ırkının yetiştirdiği en büyük toplanan kurultayın bü güçlükleri ü zerinden kaldıracağına imanı olduğu mu söyledi ve: — İstikbal Türkün ve türkçenin dir. diyerek hitabesini bitirdi. Kurultay perşembeye bitiyor Reis Paşa bunun üzerine şu söz- encümen namına hazırlanan tezler okunur ve diğer maddeler birer birer müzakere edilerek diğer tezlerin tehriren ku- rultaya verilmesi münasi5 olar fik- | rindeyim. Encümen namına, Reşat İ İlim ait heyecanlı bir takım tafsilât E z ten sonra cemiyetin tarzı mesaisi tes bit edilir ve encümenler halinde ça- İrşalar.” Reşat Nuri Beyin nutku Kurultay umumi heyeti, bu tekli fi müttefikan kabul etti. Ve reis Re- #at Nuri Beyi kürsiye 'Kurultay programının beşinci maddesi Türk dilinin asri ve me- deni ihtiyaçlar nelerdir diye bir çok ehenimiyetli bir mesele orta- ya atıyor, Ben huzurunuzda bu mesele hakkında düşündüklerimi söyle- mek için söz aldım. Evvelâ türk- çenin asri ve medeni bir dil olma sından ne anladığımı söyleyim. Türkçenin asri ve medeni bir dil olması demek bugünkü ingilizce, almanca derecesinde bir lisan ole ması demektir. Kelime mevcudu- ge gır demektir. Bugünün kelime ih | tiyacımız iteahit için fikrimce en pratik ölçü dilimizi medeni diller le mükayese etmektir. Sayanların in ettiğine göre fransızca La- rouş Universel'de 92 bin kelime | vardır. Halbuki bizim en zengin lâgatimiz 35 ilâ 40 bin kelimeye çıkıyor. Demek ki bahsetti; İranscza lügatla bizim lügatimiz | arasında 50 bin kelime farkı var. 50 bin kelime ne demektir arka daşlar? Garphılarda 50 bin mef- alış verisi iddiasmda bulunan bir millet için bu büyük bir eksiklik tir. Bu açığı kapamak çaresine gelince; dil canlı bir varlıktır, ber canlı varlık gibi mühtaç oldu ğu şeyi kendi. yazacak iste işi tabii tekâmüle bırakmak tarafta mı olmadığını ve programlı çalış- manm bu sahada oynayacağı © hemmiyetli rolü anlatarak izaha tina şu suretle devam etti: “Bizim de çalışmamız, şuurlu lahlardan yatıadır. Türk dilinin jeni sini kavramış ve mensup olduğu i- im şubesini hakkiyle anlamış heyet- ler Türk dilinin zengin kaynakların dan istifade'ederek yeni ıstalâhlar koyarlarsa bunlarm tutması için biç bir mani yokter. İstilahlar adi dil ke limelerin benzemezler, Biz iki talebe pesli onları okuyup imtihan verdimi tutmuş gibi sayılırlar. Mamafih yal- nız ıstılâhlser değil, medeni mefhum lar için - zengin Türk köklerinden istifade etmek şartile - işe- yetlerin tutmasına da bir mani yok. | tur, l Metod dahilinde ketif bir çalışma | nisbeten az bir zaman içinde bu ebedi Dil davasını kat'i halime | yaklaştırabilir ve bu, Büyük Ga- zinin ebedi Türk milletine ebedi ir yadiğârı olur.” 7 eya Neri Beyden sonra, Reis Paşa bugün saat 14 te toplanmak ü- zere celseye nihayet verdi, i Bir doğrultma İSTANBUL, 3 (A.A) — Kurul. tayın dünkü toplanışında okunan ve Sosyalist Sovyet Cümhuriyetleri itti badi merkezi icra komitesi ilim şu- besi reieliğinden gelen tebrik telgra. fının imzası buzünkü © Cümburiyet gazetesinde yanlışlıkla Stalin olarak yazılmıştır. Halbuki telgraf mezikâr | #ubo reisi Spelkov yoldaşım imzanı | taşimaktadır. Stalin yoldaş değildir. Yazilışlığı bu soretle doğrultuyo ruz. ——.—...— Yağlı müşteri Hikmet ve Aleksandr isminde iki arkadaş Tepebaşında Beyaz gül birahanesinde rakı i ve para ve: istemişlerdir. Üstelik birahaneciyi de kalkan bu yağlı Selânik zelzelesi ATINA, 3. A. A. — Jeolo- üdürü, zelzele dirmiştir. Gazeteler, zelzele felâketine ve İn giliz filosunun yapmış olduğu yardımdan dolayi teşekkür ve minnettar olduklarını kaydey- lemektedirler. Mektep binalarından tamirat yapılması muktezi olduğundan igelecek haftaya bırakılmıştır. Selânik'in Bizanslılardan kal ma kal'esinin bir kısmı. yıkıl- Neri, Salim Ali, İhsan ve Cevat Bey Mülü mill nizde alen kan, mış ve bir evi de beraber götür müilatilr. Harici ticaret politikamıza verdiğimiz veçhedeki isabet bir defa daha Başı ! imci sahifede) müdürlerini ve alâkadarları ofi se davet ederek diğer teşebbüs lerine zamimeten onlarla da bir likte keyfiyeti gözden geçirmiş tir. Bu yolda hem memleket ih racatı. hem de tüccarm ve yu- murta yetiştiren o halkın men faatleri lehine müsait bir şekli hal bulunacağı tabiidir. Fakat, gerek İspanyanın bu kararında, gerek müşabih hâdiselerde en ziyade bizi alâkadar eden nok- ta gösterilen esbabı mucibe ve İktısat vekilinin harici tica- retimiz üzerinde takip ettiği po Kitikadır. Pek mevsuk O bir membadan öğrendiğimize göre İspanyayi Türk idhalât eşyası aleyhinde bu tarzda zecri bir karara sev- keden âmil İspanyadan yaptığı mız idhalâtın o kontenjantman dolayısile pek ziyade . azalmış ve İspanya için de mukabil bir müvâzene esasmın o gözetilmiş olmasıdır. Malüm olduğu veçhile bazı devletler bizden hiç, yahut ta pek az mikdarda mal idhal et- melerine rağmen biz onlardan büyük yekünlar teşkil eden id- halât yapıyoruz. Halbuki İspan ya böyle değildir. Bizden bir çok mevaddı iptidaiye aldığı gi bi yumurtalarımızm da başlıca müşterisidir. Kontenjantman u sulü aksi bir netice vermiş» bizi İspanyaya fazla ihracat yapan, oradan pek az şey alan bir hale sokmuştur. Ve bu hareket İs- panyadaki aksülâmeli vöcude getirmiştir, İspanya ile yumurta tacirle- rimizin vaziyeti ve yumurta ih- racatımızı sarsan bu vaziyetin izalesinde gene en büyük âmil Celâl Beyin iktisat ve harici ti- caret politikamızda yaptığı de- öişikdile olacaktır. Bu değişikli ğin en mütebariz tarafı her dev letle ayri ayrı görüşmek, müş- küle uğrayan meselelerimizi ay ri ayrı balletmek. — bi: mal alandan çok; az mal alan- dan az mal almak ve müvazene yi bu sistem ve hattı hareket ü- zerinde bulmaktır. İspanyadaki aksülümel ve yu murta ihracatımızın uğradığı sarstı da Celâl Beyin bu nok- tai nazarındaki isabetin en can hı ve en kuvvetli bir tezahürü- dür. Bu itibarla yalnız İspanya i- le değil, her devletle harici ti- caret işlerimizin yeni ve feyizli bir inkişaf yoluna gireceği kuv vetle ümit edilebilir. Vekil Beyin beyanatı Celâl B. vekâlete geçtiği şu ; ğüm şeyler, iş hacmini genişli mek, memleketin iktisadi haya tında istikrar vücude getirmek ol- du. Paramız kıymetini muhafa- zn etmek ve temevvücüne mey- İsmet Paşa Hükü- dan vermemek, metinin, büyük bir hassasiyetle üzerinde durduğu gayedir. Yani, Maksat, paramızı olduğu şekilde muhafaza ğ i i ; : : i tezahür etti!.. ve her şeyden evvel buna güveni- lebileceğini piyasalara gös termiş ve ispat etmiş olmalıyız. Konsorsiyom Üzerinde dikkatle durulacak bir mesele de konsorsiyomdur. Mese lâ, tütün için atılmış adımlar vardır. Harici kredi — Tacirlerimizin harici kredi- kat yapılan şey mukabele bilmi- silden ibarettir . Mukabelei bilmisil | yaptığımız rnemleketlerde, işlerini sühuletle yürütemiyen vatandaşlarımız var dır. Alâkadar devleti, büyük bir hürnüniyetle bil men- faatlerimizin tanzimi için bize müracaat etmişlerdir. Bu esasla- ra göre, bu maeşelenin yakında hal lolunacağını ümit etmekteyim. Kali postal Koli postal ile eşya idhali işine ge- Tince: Birer kiloluk © paketlere osa- sen ilişmedik. Yalnız, memlekete ithali menedilmiş olan eşyaların « kolipostal halinde dahi - ithali- ne müsaade edilmemiştir. Kavtel, tröst * Kartel ve tröst gibi teşek- küllerin mevzuu iyi intihap edilir 42, faydalı tarafları vardır. Koo- peratiflerin ise, öteden beri en samimi dostuyum. . Maden fiatları Maden fiatleri her büyük sukutlar kaydetmiştir. Su- kutun yüzde yüz derecesini bu- lanlar da vardır. Krom madeni, bu buhrandan en az müteessir o- lanıdır. Memleketimizin muhtelif yerlerinde, bilhassa Akdeniz kıyı larında bol krom madeni mevcut- erde mevcut buhrana rağmen faaliyet göster mektedirler. Krom madeni işlet- mek, büyük sermayeye ve fazla tekniğe ihtiyaç göslermiyen bir iştir. Ve memleketimiz. için bir servet membaıdır."” Vekil Bey sanayici- leri kabul edecek Celâl Bey bugün saat “11 de Sa- nayi ve Maadin Bankasında Sanayi birliği heyetini kabul ederek kendi- leri ile görüşecektir. Kurtuluş Günü (Başı 1 inci sahifede) program tab ve icap edenlere tev Zi edilmiştir. Kolordu Kumandanı Paşanm. Lara, il 3 üncü Balkan Konferansı Bulgaristan nedef iştirak etmiyor? Bulgaristanın Bükreşte töpl 3 üncü Balkan konferansına etmemeğe karar verdiğini yazmış Solyadan verilen bir habere göre manyanın Sofya elçisi, Bulgar ciye-mazır vekilini ziyaret etmiş manya milk Balkan grupumus garistanı konferansa davete dair © lan mektubuna vermiştir. Nazif ekalliyetler hakkmda itihez kararların tatbik edilmemesi un konferansa iştirak #İ söylemiştir. Romanys, daki istiklâli üzerinde bir tesir mıyacağı cevabımı vermiştir. Açık Kapıdan.. Seliemehüsselâmi| girmişlerse de.. | Unkapanında oturan Hakki” Selim isimlerinde iki kişi,Mal ilen Grek dek, sani t, alp kaçarlarken tntalmmuşlard Tavcılık Hasan Fehmi isminde biri, *) di yaldızlı bir yüzüğü HaydarP sada birine * tn diye satmak suretile tavcii yaparken cürmü meşhut halind yakalanmıştır. Ağaçtan düşünce. Rumeli ka yaşlarında Benin af bahçeli i icen düşerei başımdan ve müteaddit yerler) den yaralanmıştır. Şaka! Taksimde Şişli sokağında, ran berber kalfası Vasil, ayni kakta, Hudaver. rtzmamı pıcın Kasımle şal larken # ralarında kavga çıkmış Kasım © linden yaralanmıştır. Polise hakaret Sirkecide bir birahanede mekte olan Mehmet, Mustafa v€ Ibrahim isimlerindeki eşhas, boşlukla şişeleri caddeye “a! lar ve yakalamak isteyen polif re de hakaret ettiklerinden lanmışlardır. Levha çalmış Tepebaşı tiyatrosu tamiratı galan Kâşif isminde biri iki yi çalıp kaçarken bekçi Al lah tarafmdan yakalanmıştır. Şoförle kavga Galatada oturan Abtullah, Emine, Pakize, isminde iki W dın 2488 numaralı otomobile mişler, Bebeğe gitmek istedikle rini söylemişlerdir. Şoför bu terileri kabul etmeyince arala! da kavga çıkmış, şoför Şükrü & mineyi dövdüğü gibi o Abduli# da şoför muavini Hayrettini müştür. Kavgacılar yaknlanmıf lardır Hâlâ kim olduğu anlaşılamadı Feriköyünde Bulgar mezarlık civarında bulunan cesedin. «li ür, nlaşılamamıştır.. Edir) menin Havza © karıyesinden tl grafla istenilen malümata da # Düz cevap gelmemiştir. a Ee Deniz faciaları STOKHOLM. 3 (A.A) Dünkü fırtma esnasında 3 *” Finland adaları bavalisi de Vallgrund civarında kari oturmuştur. Bunların bi: is m iğeri Fenland'lı ve de Yunanlıdır. İsvec'li, mütei » Yi kurtarılmıştır. Yunan geri

Bu sayıdan diğer sayfalar: