November 16, 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

November 16, 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

wmdesi «MİLLİYET» tir. 16 T.SANİ 1932 İdarchane: Ankara caddesi, Şİ 100 No. Telgraf adresi: İst, Milliyet Telefon Numaraları: | şmaharrir ve Müdür: 24318 leri Müdürlüğü 24319 İdsre ve Matban 24310 ONE ÜCRETLERİ Türkiye için iç için LK. 3 aylığı 4 — » 780 W— İ üdiriyete müracaat zetemiz ilânların me- i kebaf etmez. N£Ü HAVA Yeşilköy askeri rasat merke- sinden aldığımız malümata gö- ve bugün hava bulutlu olacak, rüzgâr poyrazdan mütedil kuv- vette esecektir. Dün bava tazyıla 768 mil- imetre, en fazla sıcaklık 12, en v2 sicaklık 8 derece idi. i FELEK YAl Wezarlık Meselesi İtiraf ederim ki; ben de her kes gibi (asri) kelimesinin mâ nasını anlamadığım halde anla gibi görünüyorum. Lâkin sıra geliyor ki; artık bu rol- le devama imkân kalmıyor ve bu kelimenin bize ne anlattığı- ni araştırmaya o mecbur oluyo- yorum. Geçende şehir meclisin- birkaç zatm ağzından da bu sri) kelimesini işittim. Ora- da (mezarlık) lara sıfat olarak anılmıştı. Doğrusu ne de- enildiğini anlayama” | (Asri mezarlık) ne demek | . Ahrete gitmek için asan- | sörü ve cehennemliklerin aza- | bın: hafifleştirmek için soğuk | r salonları olan bir mezar | gelmişken söyleyim de ukde kalmasın: Biz- de mezatlık diye bir şey yok- | tur, Ne seri... Ne gayri asri!., Bir boş araziye vakıf sahipleri servi fidanları dikip birakmış- Alem öldükçe oraya gömü lür... Hesabı kitabı, yolu izi, ta sarrufu icarı olmaksızın herkes mılur, Eğer etrafını ir parmaklıkla çevir taş dikmezseniz kı- sa bir müddet sonra yerine baş ka bir faninin gömüldüğünü gö rürsünüz. Güya korucuları o- lan bu mezarlıkta keçi otlar, at bağlanır ve izaha lüzum görme diğim münasebetsizlikler olur, Zaten bizde mezarlık korkunç, 15sız ve fena bir yerdir... Bu 1s- sız yerlere yakın oli ü yüyen şehrin hududu içine gir- diler.. Belediye elindeki kanun mücibince buna tesahüp ettiği- gibi, bir kısım mezarlıkların hususi mutasarrıfları da orala- Bu da doğru değil- e , ölüsünün mezarmı ilelebet, çocuktan çocuğa mu- hafaza etmek ister.. Böyle sa | tılmaya mahküm yerlere ölü gömmek zararlı olur.; Şehir hu dudunun içinde kalan her me- İzarlık satılmaya ve mezarlar kaldırılmaya mahküm ise İstan bullular © atalarının mezarını kaybetmemek için Rumeli ya- kasında Cendere boğazında ve ! Anadolu yakasında da yalnız Servi ovasında mezarlık yap- mak lizım gelir.. Bence asri mezarlıktan evvel mezarlarımı zın tecavüzden, satılmaktan vi | kayesine ait tedbirler alsak fe- na olmaz... Yirmi sene sonra satılacak veya meydana kalbe- dilecek bir asri mezarlık olaca ğma, olmasın daha iyi... Naçiz bir nasihat! Dünkü gazetelerden birinde gene'dünya güzeli Keriman H. dan bahsediliyordu. Henliz yü- zünü görmediğim bu gencin pe deri olan zat kızını daha beş al tı sene milyarder bile istese vermeyeceğini söylüyor. Eski sistemde kız evlendirmek ana babanın hakkıdır. Hattâ onla- | İ rın rızası hilâfma evlenenler evinden savan münasebetsiz & beveyn de vardır. Bu gibiler dü şünmezler ki evlenen kendileri değil, çocuklarıdır.. Ve alacak- ları hayat yoldaşile o kendileri değil çocukları yaşayacaklar. dır. Onun içindir ki; in rıza ve muvafakatlerini / ev- lenmede en esaslı şart olarak görmem amma bir çocuğun da ana babasma sormadan evlem mesini terbiye noktasından ek- siklik telâkki ederim. Ne ise her yiğitin bir pilâv yiyişi var derler. Herkesin ka- naatine hürmet edelim de esa- eçelim: Dünya güzelleri se uzadıya değil şöyle tetkik edince görü- yoruz ki; bu kızcağızlar arasın da tam bir saadet elde edeni pek azdır. Binaenaleyh benim bu Türk güzeline naçiz nasiha tim var.. Evlenirken dünya gü- zeli olduğunu kat'iyyen gözü“ nüne almayarak mütevazı bir | Türk kızı zihniyetile hareket etsin!. Hayat yoldaşını bir mil yarder, bir milyoner, veya zen- gin bir fabrikatör diye arama- sın: Mes'ut bir aile yuvası kura bilecek adamı beklesin!. Çok güzeller, güzelliklerini bir ba- ha diye telâkki ederek kendile rini ağır sattıkları için saadet- leri güdük kalmıştır. Hiç biri- miz. güzelimizin bu âkıbete uğ ramasını düşünmek bile iste- FELEK Hayvan yemi bedelleri i ANKARA, 15. (Milliyet) — Büt. çe encümeni nahiye müdürlerinin hayvan yemi hedelleri hakkındaki ka nunun İlgasma dair âyihayı kabul- hiri teklifini reddeylemiştir. “İ mekle bir kat daha kat'ileşmiştir. İ etmek gibi hodbin bir maksatla Japonlara nazaran Mançurya meselesi TUzak Şark meselesi ya kında Milletler Cemiyeti ta- rafından tetkik edilecektir. Bu Cemiyetin Mançurya me- selesini tetkik © edecek olan 19 lar komisyonuna Türkiye de aza olarak | intihap edil- r. Bunun için meselenin etini Türk efkârı umu. | miyesinin anlaması faydalı o | lur. Bu maksatla Japonyanın | Rengo Ajansı o Türkiye mü- göndermiştir. İnponlarm noktai nazarı müdafaa eden bu makaleyi| aynen dercediyoruz: | emre bir karara raptedilecek ası senesi 18 Eylölünde Muk- den şimalindeki Mancurya demir- yolu bombordıman edilmişti. Çin topları da faaileyte geçti. Müda- faal nefis vaziyetinde kalan Japon lar bittabi en seri vasıtalarla mü- kabelede bulundular. Bu hareket bütün dünyada bir çok yanlış te- lâkkilere yol açtı. Halbuki bu vaziyetin içyüzü, emniyetsiz bir — Çin hükümetinin yolsuz siyasetinden çıkmıştır.Man Şuryada bir Derebeğlik idaresi ta- kip ettiği Şovinist siyaseti ile mü- temadiyen Japonları sıkıştırıyor. du. Herkes bilir ki Mançurya,mev cudiyetini, yüzbinlerce . Japonun kanma ve milyarlara baliğ olan | Japon fedakârlığma medyundur. | Çin - Japon, Rus - Japon muhare- beleri gözünündedir. Eğer Japo: ya, zannedildiği gibi, istilâyi gaye | edinmiş bir millet olsaydı, bu il muharebenin zaferini Mançurya | topraklarmda © tamamlıyabilirdi. | Halbuki Japonya böyle yapmadı, | ancak askeri lüzumları gözönün- de tuttu. Ve bu hakla iktisadi man featinden ziyade, o Uzak Şarktn sulhü muhafaza etmek mecburi. yetini bir vazife bildi, Binaenaleyh Japon milletinin Uzak Şarktaki siyaseti kompa Çi- eğil, bilâkis orada €- bedi milhün tesakdir. Lâkin bu ga ye, Japonyanın Aksayı Şarktaki yezüne mevki ve hakimiyeti elde değil, başkalarınm menfeatini ko- rumak suretile elde edilebilir, Öyleyken bu açık hakikati gör mek üzre giden Lytton komisyo- nununun neşrettiği rapor; tama- men bilgi noksanlığı ile doludur. M h bu komisyon e işin ha- doğru hükmünü verebilmiş olsay- di, senelerdenberi Japonya, Çin bükümetile rakip vaziyette kalma sma lüzum kalmaz iki hükümet arasmdaki bütün muallâk mesele ier hallolur ve tabintile bu defaki gibi acı hadiseye meydan verilme miş olurdu. Demek oluyor ki, bü- | tün bu hâdise ve neticeler, Çinin her tarafım karışık olduğunu gö- #teriyor. Lyiton raporuna ve Japon ve Mançurinin tarihile komisyonun hatıratı yazılmış bir kâğıt yığının dan başka hiç bir kıymet veril- Sonra komisyonun değişiklikler olmuştur. Mancurinin seri inki- şaf tile beraber mevcudiyeti, Ja- pon milleti tarafından tasdik edil Binaenaleyh zaten kıymetsiz olan İ edebilir, ve müflis Cenevre mües- | fa malik olmak niyetinden geldi- rapor, bugün bu mesele için bir müracaat dosyası olmaktan bile | çok uzaktır. Yakında açılacak Milletler Ce- miyeti müzakeresinde, Japonya- nın gayesi Lytton raporunu tenkit etmek olmıyacak, fakat Cemiye- tin haysiyetini muhafaza etmek ve yanlış hüküm verdirmemek hu | susunda Cemiyetin | ni zamanda Onun bu gibi kane hareketi, nin ifayi vazife etmesine bir yardım olacaktır. Japonyanın gerek Mançuri ve Aksayi Şark siyaseti ve gerekse yukarda yâzılan Cenevre si; il t manevrası yolu bütün ine müstenittir. Yalnız, Asya ırkıma O mensup Japonyalılar, hayati meselesinde değil, hatti Aksayi Şarkta çıkan meselenin hallini, Lytton raporun- da kaydolunduğu gibi vre- den beklemezler. Avrupa ve Ame | rikanm iki üç devleti tarafından yapılacak Mançuri idaresini Ja- po nhükümetinin sureti kat'iyede kabul etmiyeceği de tabii bir ha- kikattir. Japonya, Cemiyeti Ak.) yamın tavsiyelerini hürmetle din. || lemekle beraber, Asya dahilinde || zuhur edip kendine ait meseleleri | bizzat halletmek hakkını muha- ||| faza etmektedir. Ni Bugün dünyanın nazari dikka- tini celbeden nokta, Japonyanm | Cemiyetten çekilmek meselesidir. Fakat bu husustaki sunle Japon- ya “hayır!,, cevabımı vermekte ve | bir saniye tereddüt etmiyecek, zi- ra bu gibi hareketler ne Japonya- nın, ne de Cemiyetin menfaati i- cabatındandır. Esasen Japon milleti, Cenevre müessesesinin küşadından beri da | ima dünya sulhünün muhafazası | için azami gayret sarfetmişti. Ce miyele bu suretle hizmet (eden Japonyaya karşı gelecek müzake- rede, Japonya aleyhinde verile- cek her hangi hükmü, o Japonya gene son dakikaya kadar kendi fikir ve iddiasma göre izaha çalı- şacaktır. Şukı ki, e Ce miyeti kendi haysiyı ik veya menfaati icabı bii noksan» lığı ile yazilmıp o İytton raporu mubteviyatına istinaden (yolsuz hükmü ile Japonyayı kabule icbar eylediği takdirde; bütün dünya- nın endişe ettiği Jâponyanın çekil mek meselesi o zaman tahakieuk sesesi meydana çıkar. Çin - Japon Ve Rus - Japon mu- harebesile Mançuriyi o muhafaza etmiş olan Japonyanın ,bütün dün yanın hücumu karştamda muttasıl kendi noktai nazarı ve iddiasmda sabit bulunması sebebinin, topra- Hini düşünenler çok yanılırlar. Bu nun esası bütün dünyanın nazari | dilkatinin celbedilmesi lâzımge- | len eme pon ocdadının şimali Asy. b geldiğine dikkat edilirse, Je, pon ve Mançuri teşrikinin elbette tabii olduğu anlaşılır, ve bu teş- rikte siyasi fevkinde bulunan ırkf ananelerin hararetle belirdiği görülür. Bu de- faki Mançuri meselesini anlıyabil. | mek için ananenin Japonyada e- | sis olduğunu bilmek lâzımdır.,, Şakir B. geliyor . ANKARA, 15. (Milliyet).— İkti. | şt encümeni resi Şakir B. Tat) bula hareket etmiştir » Herkesin tekrar tekrar Yarın akşam 21 1-2 da MAJİK sinemasının yöstereceği alpten Kalbe Filmidir. İlaveten: R. K. O. halihazır dünya havadisleri SEVİYORUM... Bu hafta LU Dakti Yarn akşam RTİSTİK' E 'Seni sevdim” filminde ii hatıralar barakmış MADY CHRISTİANS temsili enson tı DİLE O filminde sizi hayret! bırakacaktır. Bugün, bu akşam ve yarm yal- Öl Müsahip zade sevimli filminde / görünüz. Çok Seviyorum... Zengin... Mü 2 büyük film birden Kırık Kanatlar MARY örmek ELHAMRA sinemasında ütenevvi.... Mühim program ME SV ELEZ GLORY lonun İzdivacı filminde.İlâveten: Paramount Jurnal havadisleri te ŞIK SİNEMASI TALLULAH BANKEAD” muvaffakiyeti arlan NAMUS LEKESİ Sehir Tiyatrosu Bu akşam saat 21,30 da Pazartesi Perşembe ite Komedi 3 perde LI 1 Yazan: '» iktisadi her şeyin İİ nız matinelerde GM ANNY ONDRA ?yr Ni CENNETTE Zabitan gecesi, BİR GECE Önümüzdeki hafta operetlere Karmen dn biletler gişede satılmaktadır. isteyeceği film: Müdiriyeti, muhterem halkın günden güne filminde görmesini tavsiye eyler. | İstanbul Belediyesi | Darülbedayi Temsilleri | lanacaktır. Üç saat opereti için bilet- ler şimdiden gişede satılmaktadır. * Perşembe günü akşamından iti- baren (Üç Saat) operetinin temsili- ne başlanacaktır. Operet için şimdi- Sinemasında YILDIZLAR YILDIZI ARVE ve misilsiz komik ARMAND BERNARD en son hazırlanan büyük UFA Palyaço filminde, yep yeni birer sahsiyet yaratmışlardır. MALEK Evleniyor (Buster se Marie) Kar pain Meyilli Andre Luguet, Jennas Helbilg, Mona Goya, Françoise Rosay, Andre Berley, Bütün şehir halkı davetli bu- lunduğu bu düğünde çılğmcası na güleceklerdir Yarın akşam Süreyya Opereti 50 kişilik büyük kadrosile ŞEN DUL FERAH sinemada baş-| “Milliyel,, in romanı: 15 ei Deniz, ona karşı, nazik | ve muhteris bir kadını yalnız ÂDEM ve HAVVA lunduğum icin hoşuna da gidiyor dum. Benim için artık yepyeni, bir hayat başlamıştı. Süheylâ ile evlendikten sonra da iki arkadaş olarak kalmıştık. Onun sevgiden anlamayan. his- leri ölü bir kadın oluşu beni riya- kâr bir vaziyetten kurtarmıştı. Köşkün halkı pek kalabalık de- ğildi. Paşa, Deniz, Paşanın sek- senlik annesi, kendinden bir Le yaş büyük ablası, abçı kadın. bir hizmetçi kız ve ayak işlerinde kul- lanılan bir uşak. Yani bende dahil olduğum halde evde sekiz ki lik, Köşkte çocuk bulunma in bayat pek sakin ve gü- rülüsüz & geçiyordu. Akşamları, emekten sonra, büyük salonda ütün aile bir araya toplanıyor- duk... Süheylâ bu toplantılarda, dai- ma yanma sokulur veen ehem- miyetsiz şeyleri başkalarının işit- İ lağıma fısıldardı. i ranlık, ona İ sonra maksadını mesinden korkuyormuş gibi ku | metcilerden istemediği Yaşar Nabi Bu ve diğer bazı hareketlerinden başkalarına karşı vaziyetimizi kurtarmak, çok seviştiğimizi göstermek istediği- ni anlayordum. Zavallı kız.. Ma- dem ki sevginin ne olduğunu bil- meyordu ve ömründe bu hissi duy- ” Sevmeden, sevilmeden seviyor ve seviliyor görünmek is- temesi ecdadımız maymunlardan kalma bir taklit hissinden doğ” mayor muydu? Paşanın Denize karşı çok bü- yük ir zaafı olduğunu daha ilk gün anlamıştım... Ona ba- karken gözlerinde öyle bir hay- söz öylerken sesin- de öyle ürkek ve tatlı bir ihtizaz vardı ki!, Denizin en küçük ha- reketlerini bile nazarından ka- çırmayor, su içmek için ayağa nereye gittiğini soruyor, anlayınca hiz- için çıkı fakat tamamen lâkayt davranıyor du.. Paşanın eksilmeyen alâkasi belliydi ki bir mahpes duvarları | onu (sıkıyordu. Geçirdiği yattan memnun olmadığı mu- hakkaktı.. Ara sira bakışlarımız karşıl şınca - dudaklarımızda gayriihti- yari bir tebessüm hâsıl oluyordu. Büyük annenin köşesinde . mr- yıl mışıl “uyumaya, hizmetçi “kaz Şadanın göz mak için büyük bir gayret | sarfet- meye uyku vaktinin geldiğini hissettirince Deniz kal- kacak, paşanın koluna girerek o- — çekilecek ve ben de Sühey- lâ ile beraber odamıza gidecek- Paşaya karsı hiç bir kıskanç- lık böüziresiyördekiz izi izdi vaç hayatının emniyeti içinde bil- mek bana eski huzurumu iade etmişti.. Paşanın bu vakitsiz aş- kımı sadece gülünç buluyordum. Yaşile uygun olmayan hislerini içinde saklamasını ve için onu a“ yıplamaktan kendimi alamayor- dum... Bu, benim tarafımdan hod- bince bir telikkidi. Deniz; onunla evlenirken, şüp- hesiz ki yalnız zenginliğine tamah etmişti. Fakat Deniz gibi hisli kapaklarını açık tut- * para ve süs tatmin edebilir miydi? paşanm daha çok örarü kalmadığını mı düşünmüştü... Fa- kat bu takdirde de varis olan Sü- heylâ onun için büyük bir manidi.. Yalnız paşanm zaafından istifade mını o hayattayken Oüzerine çe- virtmeye muvaffak - olması ihti- meli vardı.. Ve bu ihtimal de pek zayıf değildi: Süheylâ yalm paşanın varisi olarak emellerine bir mani teş kil etmekle kalmamış fakat sev- diği ve kendisinden inti- kam almasına da vasıta olmuştu. Denizin, Süheylâdan nefret (et- tiğini, bu gizli nefretin kin de recesine vardığını hissetmek için braz dikkatli olmak kâfidi.. En ehemmiyetsiz; bir sebep bulun- ca ona karşı nefretini © göster. mek fırsatmı kaçırmayor ve Sü- heylânmm © zevksizliğini, aptallığı- nı ber an yüzüne vurmaktan vah- şi bir zevk duyuyordu. Bu hak- sız tecavüzler o dereceye varıyor- du ki, Süheylâya karşı bütün lâ- kaydiliğime - rağmen, beni bile sinirlendiriyordu. Bir gün Sübeylâ yeni satın aldığı bir kolyeyi boynuna tak- ir nazarla baktı. Ayni ânde De- i nizin kindar gözlerinin parıltısr. nı farkettim. mıştı. Deniz, benim yanımda onu bulamamış olmalı ki — Aman, Süheylâ Hanım, de- di —evlendiğimizden beri ona Sü- heylâ Hanım diye hitap ediyor. du— bu kolye ne kadar kaba $ey.. Hem çok demode.. Süheylâ utandı. benim yanım- da zevksizliğinin yüzüne vurulma” smdan dolayı kızardı. o Kızdığı belliydi, Fakat hiddetini saklama” sını çok iyi bili — Yâ, öyle mi, abla.. diye ke- keledi... İ Denizden daima çekindiğini, lakat ona karşı hürmet ve gıpta hisleri: duyduğunu görüyodum. Zavallı, haksız bir tecavüze ii kendini müdafaa etmesi” ile bilmeyordu. Dayanama- dım. ben atıldım: — Affedersiniz, Deniz Hanım, bu kolyeyi intihap eden bendeni- zim, zevksizlik te bana aittir, Kolyeyi ilk defa sm Süheylâ bu âlicenap den dolayı yüzüme ER dal dolu O akşam, bir aralık sofada De- nize yalnız rastladım. — Tebrik ederim yeni “aşkını şe güldü. Cidden sevilecek ka- dını buldun. Tabii ben Süheylâ kücük düşürmek için başka bir şey | Hanım kadar zarif ve “kibar ola- mam.. Bu müstehzi edanın altınd4 hissettiğim kıskançlık çok hoşu" ma gitti, Denizi çok fazla kırmış olduğumu hissederek tamir etme ye çalıştım: — Deniz beni dinle, bu kast haksız yere üzüyorsun., Onu sev” mediğimi pek âlâ biliyorsun. Fa kat düşün, o kadar iyi bir kız ki aramızda onun ezilmesi vicdan” mi azaba koyuyor... — Ooo, vicdan azabı.. Fakat © nunla evlenirken vicdanın pek 19” hattı değil mi?. 1 Beni vicdansız, merhametsi? yapan sensin.. Fakat yalvarır” büsbütün kalpsiz yapma. Bana il, o zavallıya acı.. Sana ne fes” dığı dokunuyor ki?. Tam o esnada Süheylâ da ods” dan çıkmıştı. Böyle ayakta konu mamızdan şüphelenecek diye kork tum, Fakat bu boş bir vehimde” ibaretti, Çünkü vaziyetimizde şüP” be edilecek bir hal olmadığı gibi esasen Süheylâ da böyle birşeyi h* tırmdan geçirmiyecek kadar saft” Bu sakin ve rahat hayata al1$” mıya başlamıştım. Neşem artı; du. Artık üzüntü menbaları lar mıştı. Denizi her gün görüyordu” Bu mühtaç olduğum manevi bir $' da idi.. Onu görmek bile büyük Pi” (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: