22 Kasım 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

22 Kasım 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Billiyet Asrın umdesi «MİLLİYET» tr 22 T.SANİ 1932 İdarehane: Ankara esddesi, 100 Ne. Telgraf adresi: İst, Milliyet Telefon Numaraları: Başmubarrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matba 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç içit 3 aylığı işler için meüidiriyete müracat edilir. Gazetemiz ilânlerın me #'uliyetini kabul etmez Bereli Kız iniz, Bu bereli kız, yüzü gözü bereli bir kız değildir. Yeni başımda beresi olen, . bere tabir olunan bir nevi modern tak» ke giymiş bir o Dühteri | Pakize. dir. Kız, şarkı söyleyort “Küçük hanım bere giymiş ba- ma Yan yatırmış düşürmüş sol ka-| lar 5 ana Pek te erken girmiş sevda yo luna Daha bu yıl girmiş on beş ya- sına yaşına yaşına, İşte bu küçük hanım, bu şar- kımın küçük hanımıdır. Yaş on beş, bere solda ve sol kaşının üs- tünde. Rivayet ederler ki bu şarkı da ?.. Lâğımlardan sine sahipleri mi istifade ede- cek?. Bu işin tatbikatı l fakıyet elde etti. Eğer mal sa- hibi iseniz tabil farkına varmış yeni bir muvaf- smızdır. Anlatayım: Belediye kanu yol ve lâğrmların a ve arı bina sahiplerinden alınır zi e diye varmış. Şehir meclisi İİ eallar kayde hiç yok. tan yapılan yollara ait telâkki stmiş. belediye makamı da bu- nu kaldırımı tecdit edilen ve /âğmı yapılan Köme Fim vie e mi E ikti nazarmı hakir bul- nuş. Ne denir?.. Herkesin bir İüşünüş ve telâkki tarzı var. Şu »alde şimdi İstanbul halkı be- ediyeye milyonlarca lira borç u... Simdi burada bir hasbü- tal yapmak istiyorum. Kanun samundur, tefsir de tefsir.. On- ara hürmetimiz baki! Lâkin imdi bu tefsirden sonra başla- an tatbikatın bakınız avakıbı » olacak: Evvelen mal sahipleri artık eni yol yapılmasını istemeye- ekler.. Çünkü bunun yarı para in: onlar verecekler. Şu sıra- irda da gayrimenkuller | para etirmiyor. | Sonra belediye de artık etra- nda para almabilecek gibi bi- sokakların yolunu Çünkü sonra ya- nı isteyemeyecek!. 30 yalnız bina sahipleri mi ge | İrinde Cemal Nadirinkiler ka- İri yakmdan görmeye teşebbüs | eti Dahası var. İstanbul yolların | K8 İ gitgide kıymetten düşen emlâ- ike bir takım mali külfetler da- l ha tahmil edecek ve düşen kıy- met daha aşağıya inecektir. Va kıa bundan mülk sahipleri mu | tazarrır olacaklar amma, vergi ler de kıymetle beraber düştü- ğü için hazine de mutazarrır o- İacaktır, Bilmem yanlış mı dü- şünüyorum?, Cemal Nadir'in eserleri Bizde karikatür sahasında fikir ve san'at inceliğini birleş tiren hemen hemen yegâne a- dam karikatürcü Cemal Nadir- dir. Ben meslek icabı sık sik gördüğüm Avrupa karikatürle dar fikir ve çiz itiba» rile kuvvetlisini az gördüm. Hele arasıra neşrettiği “Amca bey” karikatürlerinde o bizim karakterlerimizin zayıf tarafla- rını gösterişteki inceliğine hay ran oluyorum. Bu çocuğun eser lerindeki en büyük kuvvet riya sex ve samim oluşudur.. Yirmi bir buçuk ya- şındaki kariemize Mektubunuzu aldım. Hak- kumdaki iyi hislerinize teşek- kür ederim, Verdiğiniz tafsilâ- ta nazaran ailemi tanıyorsunuz olabilir amma sizin dediğiniz gibi pe büyük değildir. Yaz dığınız satırlar bende tahmin Se gibi gurur hisleri u- gibi hakkınızda w (aptal) demek. aklıma bile gelmedi. Muharrirlerde, artist- lerde karileri üzerine bazan si- zin hisset! tarzda tesir ler yapıldığı vardır. O adamla- rı yakından tanısanız o hisleri- i mizin hemen öldüğünü görürsü Düz, Onun için hislerinize acı- | gın, ne yazıyordu?.. tahmin. onun işin çıkmış. Sevda yoluna girdiğine geline ce anlatalım: Vefik yirmi yaşında genç, ya kışıklı. bir delikanlıdır. Bu yaşta olan her genç gibi kalbi bir kele- bek gibi hafif, renkli ve havaidir. Daldan dala konar, her daldan bir çiçek, bir yaprak, bir böcek top- Seneler böyle bir su gibi şen, şakrak akıyordu. Bir gün nasıl ol- du, bilinemez, Vefik © bütün bu neş'esini, şataretini kaybetti. O sanki artık genç (değildi. Bir iki inde belki beş on sene birden ihtiyarlamıştı. Yirmi yaşında, bir delikanlıda olması — lâzım gelen İ yüz, üst baş itinasndan onda 6- ser kalmamıştı. Günlerce traş ol- fiği mütemadiyen rahatsız ediyor, düşündürüyordu. Vefik artık k yatı pembe görmüyordu. i bütün ışıklar; renkler kaybol muş, hayat ona sanki bir zindan olmuştu. Arkadaşları ona soruyorlardı: — Nen var, Vefik, ne oluyor. sun? O hiç cevap vermiyor, dağınık saçlı başımı önüne | eğiyor, derin düşünmeğe başlayordu. Ve- fiğin en samimi, candan arkadı Nihat bir gün onu ziyarete git- mişti. Vefik odasında başını ma- sanm üstüne eğmiş, — dalgın, bir şeyler yazıyordu. Nihat masanın başma r gelmişti. Vefik a- yak sesinden bile haberdar değil- di. Nihat arkadaşının omuzuna doku ginlık?.. Vefik birden yerinden fırlamış & — A... Senmisin ?. Ve derhal masanın üzerinden küğıtları topladı: — Hiç, dedi, hususi bir şey ya- öğrenmek için 1s- rar etmesen daha iyi edersin, de- di. Nihadin merakı, töcessüsü art- mıştı. Vefik acaba, bu kadar dal- Fakat bunu Vefik hiç kimse ile. konuşmuyor, arkadaşlarından kaçıyor, bazan sokakta rastyelindiği vakit karşı ile görmüyordu. - Vefik rilemezdi. Sıhhati yerinde bir ço- cuktu. Başka ne bastalığı olabilir di. Vefik muhakkak bir kalp has talığına tutulmuş, onun buhranları, iktilüçler: © içinde kıvranıyor, iste. rap çekiyor, hayatı, her şeyi kap- Vefiği bazan, evlerinin balko- gn saatlerce dalgın, mehtabı, seyrederken » görürlerdi. şocuk ile koşan a- Vefik seviyordu. Aradan günler geçti. Nihat, ar yorsanız mi rirleri, artistle- meyiniz. Size ve hislerinize rşı hürmetler efendim. FELEK | İ müstü. İki arkadaş bir bahçede kadaşını artık yalnız barakmama- ğa çalısıyordu. Gece gündüz 0- | Hayretinden bir müddet arkada İ nunla beraberdi. Bir gün Vefik | bütün acılarını Nihada dök- oturmuşlar, gece yarıma kadar bu aşk hikâyesinin içler acısı hüz | telif şekilleri hakkında daha | muştur: — Hayrola, Vefik, bu ne dal-| şomd Yeni eserler yi ! Beledi Bilgi ilgiler Eski belediye ve şimdi vilâyet katta bulunarak bu hususta çok güzel eserler yazdığı malümdur. Osman Bey, bu defa da “beledi ni bir eser vücude getirmiş ve bas Üç kuma ayrılmış olan tekâmül devrelerini di- r ile bugünkü belediyele- demek olan Site, Müni- memleektte takip yolları muhtasarca; fakat darları tatmin edecek tarzd. terildikten sonra Fransızların bü- tün dünyayı ve ve mağdur milletleri ayaklandı- ran hukuku beşer beyannamesi- nin sebeplerini ve ihtilâlin netice - Eserde bi rek Türklerirn tanzimattan evvel ve bilhassa tanzimattan son cüm İ huriyete kadar bu hususta yapmış oldukları inkilâpları bir çok vesi. ! bala göstermiştir. Bü kısmın Garp belediyelerinin muh Şiiniin uzun bir kısım ilâve ederek bu. İ gün dünyada mevcut belediyele» e | si baş kısma tasnif ile yekdiğeril mükayeseli bir şekilde ana hatla- rını ve ayrıldıkları noktaları göster. iş . iki çerek Türkiye belediyesini tetkik etmiş, bunu üç kısma ayırarak bi şark tarzının belediye i ikincisi Garp tarzının beledi göre en son teşkilât olmak üzere Türk belediyesinin muhtasar bir ihçesi! Üçüncü kı. iyelerin hakkı ka- belediye zabıtasını tabiye ve esaslarının #saalardan © uzunca bahsetmitşir. Bu kısım üzerinde bilhassa fazlaca durularak beledi tası talimatnamesi beş esa ip bunlar hakk zan al izahat verilmiştir Eserin Türkiye Belodipe farihi kıs nile düşünmüşlerdi. Sanki Leylâ ile Mecnun hikâyesi okuyorlardı. İşte o gece idi ki Vefik bir kaç hafta evvel arkadaşından sakla- mak istediği kâğıtları Nihadın ö- ne birden bire inanamamıştı. Kâ- ğıtlatın üstünde perişan bir kaç mısra vardı. Altinda imza: Vefik | Ziya.. Hayret etti, Vefik ömrün de şiir yazmış okumuş adam değildi. | bir şarkı Şiirden nefret eder, şairliği bir ne vi merazilik » sddederdi, Demek in- san âşık olunca şair de oluyordu. Akşamları kabkahalarla güle rek korda koşan Vefik demek şir yazmıştı. Nihat bu satırları oku- mağa başladı » “ Küçük hantn bere giymiş ba- sına Yan yatırmış düşürmüş sol ka- sına Pek te erken girmiş “sevda yo- tuna Daha bu yıl girmiş on beş ya- şma, yaşına, yaşına..,, Nihat bu maraları okuduktan sonra bir müddet kanuşmamıntı. baki, Demek Vefi- sem bu mısralarda tarif | bir Nihat & gece Vefikten ayrıl. | dıktan sonra evine gelip yatağına mektupçusu olan Osman Beyin ö- teden beri belediyeciliğe ait tetki bilgiler” isimli 300 sahifelik ve- | sip ve kanumlarm Garpte ve her ettiği telimül lâka- sa mazlum ve İşçi Milliyet bu sütünde iş ve işçi iyenlere tavassut ediyor. İş ler bir mehtap- uza müracaat et- lik içerisinde muhacir düşerek Nact- ye ve Firdes isimlerinde iki hemşire | mi kaybettim. Her nerede ve tanıyan, bilen varsa insaniyet namına haber İ verinelerini rica ederim. Galata Kara Mustafa Paşa sokak No, 90 Cemal baba kahvesinde Komanovalı AliRiza, 549 — Kara Gümrük Zin. yu Çukur sokak No, 7 fırın yapar A Hi usta, Istanbulda ve Taşrada asri ve ala turka ekmek fırınları o yapıyorum. icad ettiğim yerli ateş tuğlaları irkiyenin her tarafma o gönderiyo- rum.İcabında kendim gidiyorum.Pa- ra peşin yoktur.Müracantınızda her türlü işçi gönderirim. — 17 yaşımdayım, okuyup ya zarım, Bir mağazaya girmek istiyo- rum. Şehremini Küçük Saray meydanı Fransız mekteplerinde okumuş Pransızça lsanına aşinm serbest te kellüm ve tercümeye muktedir sinni İ 19 ile 25 arasında olmak üzere bir efendiye ihtiyacımız vardır. Bu şerai ü haiz olanların İtfaiye Müdiriyeti- ne müracaat etmeleri, — Ben ilk Mektep mezunu- um. Dakiloda sürate malikim. Ça- İlştığım yerden bonservisim vardır. Balatta Fetiyede Kâtip Muslihit. tin mahallesinde Toprak sokak. 14 No. lı hane. Meşküre mında Evkafın belediye ile nasebetleri hakkında pek mül poktai nazarlar dermeyan etmiş ve bu moktai mazarlara göre biz- deki Evkafın belediyeden başka bir şey olmadığını söylemiş ve ne- tekim cümhuriyet hükümetinin Evkaf üzerindeki bir çek hakları belediyeye devretmiş olmasını da ma delil olarak göstermiş” t yattığı zaman, bir hayli düşündü. Arkadaşını bu kara sevdad geçirmek lâzımdı. Aksi tadı çocuk mahvolacak, kim bili ki de evlenmeğe kalkacaktı. O gece, Nihadın kafasında, Vefiği kurtarmak lâzem geldiği fileri bir burgu gibi işledi, işledi. Ertesi gün ilk iş olarak doğru tanıdığı bir Bestekâra gitmek ol du. Bestekâr Nihadin arkadaşı i di, Ona vaziyeti anlattı. Mesele İ kalmamıştı. Bu şiir bertelenecek olacak, her yerde, her tarafta okunacak, söylenecek, ça- İmacaktı. Fakat © Vefiğin bütün 1S iyelik Bu iş nasıl olmuştu, Ondan bu şiiri böyle âleme ya- kulak. linde yaşatıyordu. Sevgilisini kim se bilmeyecek, görmiyecek, anlamı yacaktı. Halbuki şimdi herkes o- ku- | ie meşguldü. Vefik aradan bir müddet geç- tikten sonra kalbini bamboş bul- du. Artık o, sevmiyordu. Yine ©s- | İ ki neşesini alayer halini almıştı. Şimdi o kızı bayağı buluyor, on- dan nefret ediyordu. Majikte: üümini görenlerin, bu lâtif DER - MARTHA EGGERTİ SLEZACK sizi iki sant zev Yarın; lik matinesiaden it Bugünkü proğram 18 den 1845 kadar Saz Makbule H 18,45 den 19,20 kadar Orkestra. 1920 den 19,45 kadar o Fransızça ders (Müptedilere mahsus) 19,45 den 20 dara Orkestra, 20 den 21 kadar Saz Hafiz Ahmet B ZI den 21,30 kadar Muzaffer H. 21,30 den 22 kadar Teganni Nimet VARŞOVA 1411 m. 13.15: Gramofon, 17.35: Gra- mofon. 18.05: konseri. 19.05: Kahvehane konseri. 20: Muhtelif. 21.05: Halk konseri 22.10: Konserin devamı, 23: Ta- ganni O(opera parçalarından). 233.20: Hafif musiki ve caz. BUDAPEŞTE 550 m. 18.35: Cazband (taganni iştira kle). 20.15: Kadınlar keman ta- kımı. 22.05: Siçan musikisi (şar- kı ile). 23.35: Opera orkestrası tarafından operet parçaları, VİYANA 517 m. 17.48: İzi Gayger takımı (ha- fif parçalar). 20-35: Çift piyano ile parçalar. 3 18.55:. Gramofon. - 20.10: “Kal lofon aletile fantaziler. 2135; Bee thoven'den (oOkeman O sönatları, 22.05: 4 aletli takımın konseri (klâsik parçalar). 23.20: Bando muzika, BERN.ZÜRİH 459 m. 21.05: Senfonik konser. KALPTEN KALBE methü senası dilden dils dolaşıyor. GEORGES ALEXAN- iharen: Büyük Gala Olarak ALKAZAR sienasıla Düpyanın en eğlendirici ve biribirinden ayrılmaz kom'kler Kohen ve Kelli Vahşiler Arasında Sözlü komedisini görerek ağlarcasına gülecek, kahkaha- larla koltuğunuza gömülecek ve adeta deliler gibi güle- ceksiniz. Bütün şehir halkının gidin röreceği müstesna film ve neşeli operet hakkındaki H-TRUDE BERLİNER-LEO k ve neşs iç'nde bırakıyorlar. filminde cücelerin ailevi hayatının esrarını ve insanların su aygırı, gergedan, timsah, arslan vesaire gibi vabşi ha karşı mücade- İelerini göreceksiniz. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Tersilleri 3 perde 27 table İ ii men ve diğer havalardan mürek- kep konser. 19.15: Müsahabe. 19.30: Konserin devamı. 20: Mü- sahabe, 20.45: Gramofon. 21.08: Bükreş Athenum'undan naklen Haendel'in eserlerinden “MES- ROMA 441 m. 18.35: Orkestra. 21.20: Gra- mofon, haberler. 21.35: Komedi. konser. 18405: Ro- Merkezi idaresi: Gala İTTİHADI MİLLİ TURK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muameleği der> eyleriz, Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktatır. Tel: Beyoğlu : Haendel'in eserlerinden “MES- SAS», BRESLAU 325 m. 20.48: Fantazi akşam musi si. 21.38: Baden'den naklen: Bü tün Alman. tada Ünyon Hanında 4887 “Milliyet, in romanı: 29 ÂDEM ve HAVVA Yaşar Nabi rumun ve mantıkımmn sarfettiği bütün gayretlere rağmen hislerim Yal- Deniz: nız tesadüf, kör tesadüf mücrim- — Ne E dir Fakat onu mazur görmek, | İnsan başkası l Kabahatlerini affetmek için şuu- vurmadan girer mi?. terbiyesizlik, diyordu. | Kalpsizliğin bu derecesi beni hayrete düşürüyordu. Kendi sa- i nm odasma kapıyı zavallının azabı merhamet hissetmeyor musun? — Hayır. Onlar timi düşünmek benim de hakkım- dır. Mücadele ediyoruz, kuvvet kimde ise o kazanır. Kuvvetle karşımda hiç | bir kadar saade- kendisine zulmedilmiş tavrı vardı ki adeta bir kadın karşısında olduğunu zannederdi. Ancak iki saat sonra odama dönerken içimde utançla karışık ! ve üsabım affetmeyordu. adetinin, kendi rahatının önünde | ri yetmeyecekse mücadeleden çe. | büyük bir vicdan azabı duyuyor. | Oman. Fakat Deniz bütün ka | rırdı: Köşkte hörkes © muztaripti, | en meşru manileri bile tanmayor. | kinsinler önümüzde mani olme- zari Önlerindeki her o maniayı İ nlardan bambaşka yaradılışta — Sıkılıyorum, Cahit, bilmez | herkes badbahttı Talihin biraraya | dü. sınlar..> Kuvvetimi hissettiğim 2e- azabını tanımadan kırıp kadındı. Anormal ruhu belki | sinnekadar sıkılıyorum. Bütün | cemettiği bu terkibi, imtizacı Derhal kalkarak Süheylânin ya- | manlardan (istifade | etmezsem seçilenle ne bahtiyarlardır. di- ; bedbahtlığının membaiydı. O- | bu insanlar bu inandığımız gü” | imkânsız insanların hepsi bu im” | mma gitmek, affetmesi için yal. | sonra ne yapacağım, ihtiyarladı. | yordum. & ara sıra, farkettirmeden, gizli: | lünç komediya, bütün bu muhit | çizaçsızlıktan szaptaydı. Ve her. | varmak istedim. Ondan gördü. | ğım en büyük kuvvetim olan genç- Süheylâ. yatağa gelişi güzel, ön gizliye tetkik ederdim. Sık | beni sıkıyor. Doğru söylediğim | kes köşkün üzerine bir dağ gibi | güm iyiliklere karşı bu kadar bir | “liğimi. kaybettikten sonra?. O | yüzü koyun uzanmış, yüzünü el | < dalar, erişilemeyen bir Te | zaman yüzüme şüpheyle bakar, | devrilmiş ve herkes tarafından-bi- insaniyet göstermeye (o borçluy- | zaman herkes benden nefret e. | lerinde (Oburuşturduğu yorganın | kip ediyormuş gibi | yalanlarıma inanan insanlar beni linen fakat söylenemeyen müt- | dum. Fakat Deniz kollarını sım- decek.. O zamana kadar hak be- | Kivrımları arasına gizlemişti. Ka- hirsizlik alâmetleri belirird. O | sinirlendiriyor. Fakat düşünü İ his erm yükü aitemele “ezitiyar- “| “an ma doladı. nimdir. Ah, biliyorum, gençli- | pınm açıldığını duyunca birden ne istediğini, etrafındakileri | yorum, ve sıkılmıyacağım bir mu | du. Ve yine herkes bu herkese — Ö ahmak kızı teselliye mi | ğim ve güzelliği ini bire başmı kaldırdı. Gözleri yas- çin bedbaht ettiğini biliyor muy- | bit tahayyül etmek isteyorum, | malâmolan sırrm bir gün sır. | gideceksin? dedi. beni: nasıl tel'in lıydı. İlk defa olarak Süheylâ- ? Evet ekseriya kendi kendime | muvaffak olamayorum. | İiktan çıkmasından korkuyor gi- -— Onun yerine kendini koy ve | tekmelerle kovacaksınız. Fakat | nın ağladığını görüyordum. Bu rardım: Denizin'bu karar İ Onun da ıstırabı belki bu sı. | biydi, “düşüm. dedim. güzelliğim mademki şimdi elim- | göz yaşları beni büsbütün şaşırt- şkalarma ıstırap kıntiydi. Her şeyden sıkılıyor. Korkma yaz mkeyet ik Bölme enden gi | de Dir li gili ea aa ZE sından mı doğuyor? Bazı in du, Bugün hoşuna giden şey ih. | Paşa ogün dekan çıkmıştı. “Ve | mezdim, vi saadetim (için | de söyleyecek hiç zir kelime bula- alar serçeler gibi faydalı, be | timal ertesi gün ora tahsmül e. | ben Denizin odasındoydım. Kapı Bu mantık karşısında müna- hoğbinliinizden kalpsizliğinizden | mayordum. Süheylâ; beni görün arı de kargalar gibi muzir ye. | dilmezbir yük oluyordu. Bütün | yı kilitlemevi unutmuşuz. Bir a“ | kaşa imkânı yoktu. Fakat Deni- Bir gün, genç- | Ce çocuğunu kaybetmiş, bir anne, Aılmışlardır. Biz kargalara kar. | ömrünce dünyayı yaya dolaşma. | ralık Süheylâ içeri girdi ve bizi | zin kolları, Denizin ihtiras man- üzellğimin sön | in biraz sükün bulmuşken oğlum İĞ olarak yarudıldıklarr için ne | va alikâm olan serseri yabodi | biribizimizin kollermda gördü: Bir | tığımın ve irademin fevkinde bir kırışıklarla | dan bahsedildiğini işitince yeniden İda kızıyoruz? Hakikat şuki | gibioda belki bütün ömrünce | en büyümüş gözlerile bizi seyret. *| kuvvetti. Evet ogünben | ağlamaya başlaması gibi birden yoruz. ve hak mevzuu bahis | kalplerde seyahatemahkümdu. Bu | ti. Vaziyet o kadar aşikârdi ki — Zaten iyonlar, diyordu, | öleceğim. O gün yaşamak hak. | bire hıçkırmaya başladı. Yüzünü İÜ Bildir. Deniz başkalarma ist. | arzuya karşı koyamıyordu. Fa | anlamamış görünmeye tabii im- srtik ik kiç he yok. Mademki | kım bitmiş olacak. öldük | Yine yatağın kıvrımları arasma İĞ çektirmek arzusile hareket | kat me yazık ki tesadüf benim | kân yoktu. Şimşeğin parıltısmı olmadığını | ten sonra istediğiniz kadar | Sizledi. İhtilâçli kıvranışlarla © miz olan bile hilkatin kalbine / gibi bütün ömrünü bir tek şeye ten sonra kulaklarını tı. lke ve kocalık vazifelerimiz- | tel'in edebil , fakat yaşarken | muzları sarsıla sarsıla, kesik, sert koyduğu mukavemeti bağlamak ihtiyacında olan biri. | kayarak gök gürültüsünü bekle | dede nezaketen kaldığımızı bi- | kadınlığıma hürmet edilmesini is- in ağalayordu. Baş w- 3 arzulara itaat etmeyor | ni onun karşısına (o çıkarmıştı | yen biri ermek bekledim. | liyorlar, o halde görmemeye gay- | teyorum, cunda durdum, sebep vermiş ol: ya? ve benim için bu bir tek Deniz | Fakat & kapı cekti ve | ret etsinler. Bu sözleri söylerken Denizin | duğum kederin bu tezahürlerini dayanamaz ve haykır | olmustu. Buiste, ne onun, nede il — İnsafsızsm. Deniz.. Bu iki ! övleicli bir sesi övle mahzun (Mavamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: