22 Kasım 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

22 Kasım 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Para ve dostluk Evvel zaman içinde Arabis- K Ali ile Mehmet İsminde ahbap vardı. Bunların < başka yere gitmez: İ biribirlerinden ayrıldıkları işti. Tam bir ei ler onları mi: Nterirlerdi. Dünya bu ya! Günün birinde ahbap bozuştular. Nasıl bo ir? Onları anlatayım. Kasabada yeni gelen paşanm senlik yapılıyordu. A- caddeleri doldurmuş, şar iyor, dansediyor, Akşam üzeri bir şarkı müsa- kanı tertip edilmişti. Kim ka ona bir kese altın ve- Alinin sesi çok güzeldi. Fa- Mehmet te fena şarkı Her ikisi de müsaba- iştirak etmeğe karar ver- Nar. Ali dedi kir > Şarkıyı beraber söyleriz. kazanırsak altınları tak- ederiz. Bu suretle aramıza Nançlık girmez. Fakat Mehmet bu teklifi ka etmedi: >> Hayır, dedi, bu doğru de- Herhalde ikimizden birimiz iyi şarkı söyleyor. Herkes i denesin. Ali mahcup oldu: İ,> Pekâlâ. dedi, nasıl canın öyle olsun. Söletiler.. Bunların LE b ii e Paşa dedi kir > e bir kese altını bunlar- biri alacak. Fakat hangisi- Mehmede geldi. O Arkadaşından iyi bir şarkı i ve paşa da bir kese al- Mehmet bu- 5 S — Bana bak, dedi, eğer ister sen, keseyi paylaşalım. Ali: — Hayır, dedi, kese senin ol |! sum, Sen mademki yalnız söyle mek istedin. Kese haklındır. Fakat ben de ölünceye kadar sana - — Ali, etme, eyleme... — Dünyada barışmam ve bir daha seninle görüşmem, sa- ma bir tek söz de söylemem. İşte o kadar iyi dost olan Ali ile Mehmet bu suretle biribir- lerine düşman kesildiler, Günlerden bir gün Mehmet, dere kenarında dolaşırken bir adamın feryat ettiğini işitti. Birisi dereye düşmüştü. boğul mak üzereydi. Mehmet hemen o tarafa koş tu. Bir de ne görsün? Ali suyun | içinde çırpınıyor. Nerdeyse bo- gulacak. Mehmet eski dostuna müs- tehziyane baktı, Ali de kendisi ni görmüştü, bağırdı: — Mehmet, Allah aşkıma kurtar beni! Yüzmesini çok iyi bilen Meh met, hemen dereye atıldı ve Ali Yi tutarak sudan çıkardı. Ali boynu bükük yere bakıyordu: Mehmet dedi ki: — Hani sen bir daha benim le görüşmeyecektin, bena bir tek söz söylemeyecektin. Sözü nü ne çabuk unuttun? O zaman Ali, halâskârmun boynuna atıldı: — Beni affet, dedi, — Affettim gitti, Fakat bir daha kıskançlık etme.. Sonra tutamayacağın sözü de ortaya atma! Barıştılar, ikisi de gene dün yanın en iyi ahbabı oldular. Ye niden kasabadakiler dostluk bahsinde onları misal gösteri- yorlardı. Bu kıssadan çıkan hisseyi an ladınız deği Kibritle Oynamamalı, Fakat.. sl 2 Çocukları kibritlerle oynat- mazlar. Her ana ve baba çocu- ğuna “kibritle oynarsan, senin ellerini yakarım” diye tehdit ve babalara hak vermeyor de- Ziliz. Fakat çocuklar bazan da kibritle oynayabilirler. Ancak İ şu suretle; Kibrit kullanıldık- tan sonra çöpünü atmayup bir kenarda toplamalı. (Bir hayli kibrit biriktirdikten sonra. bun ları oynamak için çocuğa ver- | mekte bir zarar yoktur. Kibrit çöpü ve iğnelerle re- venleri kolayca yapmak müm: kündür. o Ayni suretle mukav- vada kullanarak bir sandalya, bir masa, bir karyola da yapa- bilirsiniz. Resimde ayrıca ka- fes modelleri de var. İsterseniz küçücük bir kafes yaparsmız. Yahut mukavvadan tekerlel ler keserek pek ölü mini m bir araba da imal edebilirsiniz. semi Büyüklerin yaşları Dünyada en genç ve en yaşlı devlet reisi veya kralların kim ol- duklarına belki merak etmişsiniz. dir. Bunları içinde en genci Ja pon imperatoru (Mikado) Hiro Hitodur, ki 1901 senesi eylülünde doğmuştur. Bulgar Kralı Boris otuz sekiz, Romanya Kralı Carol otuz dokuz yaşındadır. Yugoslavya kralı bi- rinci Alexendre 44, Hollanda kra- liçesi 52, İspanya cümhur reisi | S5, İran şahı Pehlevi Hazretleri 87, Belçika Kralı Albert keza 57, Amerika reisicümhuru Hoover 58, 60 yaşındadırlar, üçüncü Victor Ema- ge Hazretleri 18 dır. İsveç ler: Papa 75 yaşındadırlar, En ihtiyar ları Yugoslavya cümhur reisi M. Mazarik 81 yaşındadır. Alman Reisicümhuru — Hindenburg 1847 de doğmuştur. Ya Büyük Gazimiz, diye sora- caksımız. Reisicümhur Mustafa Kemal Hazretleri 52 yaşındadır. lar. Korku ceksin ve altını imzalattırıp yarın bana getireceksin. Küçük Cemil ağlamağa başla” di: — Niçin ağlayorsun? — Ben babamdan çok korka- rım. — Yeki, niçin babandan bu ka te bulunurlar, Biz de annelere | İ simde gördüğünüz gibi merdi: | ; Kanatlı Tayyareciliğin bugün ne ka dar terakki ettiğini hepiniz bi- lirsiniz, Bundan on sene sonra, ya” ni sizler büyüyüp iyiden iyiye hayata girdiğiniz zaman, kim bilir belki de tayyareler altı sa atte Avrupadan Amerikaya, ya rım saatte İstanbuldan Erzu- ruma gidecekler, Fakat insanların tayyareci- mm e için ne ui larını, ve ne kur- banlar verdikleri bilseniz... Burada size eski, çok - eski in- sanlarm kuşlara gıpta ederek, uçmak için neler yaptıklarını anlatacağız. Neron zamanında Simon is- inde birisi vardı, ki kendisine bıraktı, O zaman bir mücadele- dir başladı. Fakat bir gün Si- mon ulühiyet iddia etti ve canı yi zaman kuşlar gibi uça seğini söyledi. Kendi ken- dine yaptığı iki kanadı kolları- na takt ve bu “mucize” yi gör iriken halkın önün- İ de, kendisini yüksek bir yerden | aşağıya bıraktı, Tarihte papas- lara nazaran, bu adam düşüp | ölmüştür. Fakat müverrih Ar- bacağı nobe'a göre sidece iki ağı el tır. Diğer bir. rivayete 'naza- İ ran,yine ülühiyet iddiasmda bu İunarak, bir gün Nerona başını kestiği takdirde 3gün sonra di. rilip geleceğini söylemek ihti- yatsızlığında bulunmuş. Ne- ron dı İ. — Bakalım dirilip sgelecek mi? diye Simon'um Hdğini vur- İ durmuş. Tabii ondan sonra e gelen yar, pe giden? 1178-sesinde Bizadeta bir serhasi uçacağımı iddisederek, kendisini Hipodrom'uü tepe sinden aşağı atmıştı ve "düşüp öldü, Peronse'da 'Dante isminde biri kuşları taklit etmek ister- ken yaralandı. 1742 de Marki de Bacguville Pariste kendi i- cat ettiği bir aletle oturduğu e vin tepesinden Tüyleri bahçele rine kadar uçacağını iddia et. (ti. Tecrübeyi yaparken. yaptı- ğialet sikletini taşıyamadı ve Marki nehirde duran bir çama- sırcı vapuruna düştü, bir baca- ğı kırıldı, 1781 de Jean Blanchord is- insanlar 1778 de Bizansta oir ser- hasi Hipodromdan atıldı İ minde birisi de “uçan bir va- pur” imal ettiğini söylemişti. İ Fakat bu vapurla uçamayaca- ğını anlayınca, Mongolfiye raderlerin yolundan giderek, i- şi balona düktü ve filhakika Manş denizini balonla ilk defa | geçen adam budur. On dokuzuncu asırda bu ka bilden uçuş tecrübeleri o yapa- rak ölen veya kötürüm kalan- ya lar çoktur. Bunlardan hiç birisi motör kullanmağı akıl etme- İ mişlerdi. Bugünkü tayyarecili- İ ğe ilk yolu açan (o Ader'dir ki, 1890 senesinde muvaffakıyetli | bir tecrübe yapmıştı. Aslını sorarsanız. bugünkü | tayyareciliğin başlangıcı otuz İ seneyi ancak bulur. Halbuki İ şimdi.. Görüyorsunuz, bu otuz sene içinde insanlar tayyareci- liği ne hale getirdiler. Neyle ll Hoca derste cümleleri töş- kil eden kelimelerin de harf- lerden mürekkep olduğunu an- lattıktan sonra, talebeden bi- ri sordu — Sen söyle, bir cümle ne ile yazılır? — Talebe — Kalemle efen dim, Bal meselesi Hoca talebelerden birisine sordu: — Arılar ne yaparlar? Talebe — Sokarlar efendim. | Kadıköy v ve e Pendikte sıtma mücadelesi.. Mücadele devam edecek, bura. lar haşarattan İstanbul setma mücadele Dr. Asım Şefik Bey, Kadıki den Pondiğe kadar olan sahada | yapılan sıtma mücadelesi hakkın- da atideki izahatı vermiştir: — İstanbulun başlayarak Pendiğe kadar imti- eden Şehir ve sayfiye mta: senelerde sırf bu muacciz haşarat yüzünden İstanbulu Kadıköyün- den ileride bulunan güzel sayfiye leri geldiğini hepi kiden beri bu yeller oturanla- rın bir çokları yazın başka yerle- re taşmırlardı. O senelerin yaz ve sonbaharmda Kadıköyünden iti baren Maltepeye kadar olan yer- lerde sıtmada baş gösterdiğini bu yerlerin sakinleri unutmamışlar- dır. Bu yerler kendi haline bırakı İran sıtmanın daha ziyade arta- cağı tabii idi. Cumhuriyet hükü- metimiz bu güzel yerlerin sıtma ve siyri sinek yüzünden gayri mes kün bir hale gelmesine razı olma dığı için 1929 senesinden itibaren buralarda mücadele yapılmak i- | en bir sıtma mücadele heyeti teş kil etti. Bu mücadele ayni zaman da sıtma nakleden ve o etmeyen sivri sineklere karşı idi. o Sıtma nakleden ve etmeyen sivri sinek- lerin hayatı hususiyeleri biribirin- den epeyce farklı olduğu için mü cadele sistemleride biribirine pek benzemez. İlk mücadele senesinden itiba- ren sıtma bu mmntakadan tama- men kalkmıştır. Sıtma nakletmek le beraber insanları daha ziyade iz'aç eden sivri sineklerin İstan- bul civarında 10 dan fazla nevi- leri vardır. Bunların her birisi ay- rı-ayrı hayatı hususiyelere malik dan mücadelede bu husu- siyetleri nazarı dikkate — almak lâzemde. Mücadelenin ilk senesinden iti- on bir bini mütecaviz evin, bun- ların bahçe, bağ ve avlularının, tarlaların, boş arsaların ayrı ayrı sivri sipek yetiştirmek kabiliyetin de olan yerleri tesbit ve mütecaviz küçük çay ve birde kurbalı dere tulleri kilometrolara gıkan temmuz nihayetine kadar devam eden ve bir kaçı bütün s0- be devamlı olan Kaynak harkla- rı, 1789 havuz, 1608 sahrmç, 1692 bostan kuyusu, 5425 adi ku yu, 1131 sulu çukur, 1305 fuçu, 783 Su deposu ve bu üreme ma- hallerine görülmez ve © ekseriya bilinmez lâğım çukurları üvez mücadelenin vüsati hakkında fikir verilmiş olur. Bu geniş via da şiddetle başlanan mücadelenin tesiri az zamanda görüldü. 1929 senesinden itibaren Anadolu ci- Haydarpaşadan | e nekler burada oturanları ir'âç © | derdi. Uzun harp senelerinde bü- temizlenecek.. i | Balka verdiği emniyetin mahsül Sıtma mücadelesi bu mıntaka. da nasıl vaktile başlandı ise ayn dikkat ve şiddetle şimdiye kadar devam etmektedir. £ Sokaklarda larda, evlerin bahçelerinde sinek yaşayacak bütün meme İ tan kuyuları ve bazı çeşme ayak İ ları ve dereler de hakiki kontrol | altındadır. İki seneden beri bun- iç edecek kada: sivri sinek yetişmemiştir. Ni geçen seneden beri Sıhhat eti tarafından yaptırılan mütead İ dit teftişler neticesinde sivri sinek dair hiç bir İ ihtar vaki olmamıztır. Gerek ge bu senenin sor mahallerindeki evlerin bazıların- da sivri sinek görüldü. Bunlarır membaları ise sivri sinek görüler evlerin helâ çakurlarıdır. Sayfiye mıntakalarında kanalizasyon ol madığından her evin ayrı ve bilir meyen müteaddit çukurları var. dır. Hariçte yumurtalarmı emmni- yetle bırakacak yer bulumayas sivri sinekler her hangi bir suret. le bu çukurlara gi larlar. Bu yumurtalar sürfe ve sivri sinek haline gelerek çukurların çatlaklarından veya mecralarmdan çıkarak ait olduğu evlerin sakinlerini iz'âç ederler. Bu çukurların islhhı için müca- deleye terettüp eden vazife bum larm sureti ıslahınr göstermektir. Bunun icrası ev sahiplerine ait tir. İlki seneden beri mücadelemi- zin bu hususta azim mesai sarf et mesine © ve birçok insanları omah- kemeye tevdi etmesine rağmen bu çukurların hepsinin ıslahı te- min edilememiştir. Bunun sebebi- de bu yerlerin sakinlerinin bu işe tamamile lâkayt kalarak her şeyi sıtma o mücadelesinden beklemesi dir. Fühakika bu gayri fenni şe kildeki çukurlar her evde yoksa- da mevcutlarının adedi binlere ba liğ olmaktadır. Sivri o sinek görüldüğü | ihbar edilen evlerde her zaman mem- baron mıntaka dahilinde bulunan | bu sidir. ya a ay tarafmdan (fenni bir surette ıslah edilmezse ait oldukları evlerde her sene son baharda bu sivri si- yala g2 Bu da kendi beraber sıtma m kei bi v0 heti sayfiyelerine yine cakisi gibi | rin sahip ve sakinlerinin sivri si- berkes taşınmaya başladı. Kadı. | mek menabiinin (o ılahma mecbar köyünü Suadiyeye yo- | kıldığından Vilâyet ve Belediye- Jun etrafında görülen bir ye- si binalar sıtma Yeni neşri, İlktisadi bastalıktan kurtuluş minde ia er Bi e bugünkü dünya buhranın gayet açık bir — ifadesi ve hulâsası mahiyetindedir. Fethi B. in itina ile dilimize çevir- diği bu kitaptan muharrir buhranın sebeplerini olduğu kadar izalesi çare lerini de göstermektedir. Hattâ bü- yük bir vukuf ve salâhiyetle göster diği bu çarelerden bazıları tatbik © dilmemiş te değildir. Ancak umumi a buhranın da bir hususiyeti var: dır. Onun için her memleket kendi geçirdiği buhrana göre — tedbir İerini almak zaruretindedir. Sir Art- hur Satler buhranı m e gözden geçirdiği memleketlerin hususiyetlerini de göz önünde tutmuştur. Onun içindir ki bu kitap bütün dünyada dikkat ve a- lâka ile okunmuştur. Eser dört kısmıdır. Birinci kısım burünkü sahneyi gösteriyor. İkinci kısımda iktısadi ve mali ylahlardan bahsedilmektedir. Üçüncü kısımda siyasi sahne tahlil edilmektedir. Dör. düncü kısım da girişilecek bir hare- ket hulâsa edilmektedir. Erme Beye göre Cemal Nadir Bey, Kimbilir içinizde ne kadar çocuk var ki, küçük bir sinema Aca Baz eri arak Akm ga artisti olmak isterler. Hollyvood'da böyle pek çok küçük artist- neşrettiği ler vardır. Fakat bunların içinde en sevimli olanlarından biri de koyduğumuz Amerikalı © yukarıya resmini Spanky'dir. zetesinde karikatürleri gayet zarif bir ciltte iie ae birinci cildi neşretmişti. Bu Yel kekğillaiz ba kick ce Kanunun ahkâmı icra ottiril mektedir. ' Bir lâhit Bulundu. Bir Sam yüzük ve gelin telleri de çıktı Fatihte Hafız Paşa Camiinin arkasında İstanbul Adliye kâtip- lerinden Mustafa Beyin arsasında bir mermer lâhit zuhur etmiştir. Müze, memur göndermiş ve hafri- yata başlanmıştır. Hafriyatta bir altın yüzük ve altın gelin telleri çıkmıştır. Tetkikata devam edil- mektedir. ike ik Yılbaşı hazırlıkları İ Yalbaşı yaklaşmaktadır. Ecmebi | sefirlerin ekserisi, yılbaşı tatilini ge Şirmek üzere kânunuevvel zarfında | #memleketlerine gideceklerdir. Hiz sefiri da ba soyada iLanâimiya gidecektir. Yılbaşı münasebetile muhtelif ecne bi müessesatı mali direktörleri de memleketlerine gitmiye hazırlan ya'dan ve civar memleketlerden yıl- başı tatilini geçirmek üzere muhtelif grupların şehrimize gelecekler ha ber alınmaştır. siyonun ikincisini de neşretmiştir. Gayet ince ve zarif mükteleri ihti-

Bu sayıdan diğer sayfalar: