20 Mart 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 8

20 Mart 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fransa ile Ankaralının Defteri barışıklık Mustafa Kemal Paşa ne diyor? bir Fransız zabitinin not defteri Ankara; Haziran - 920 Reis Paşayı çok üzüyorlar. En iyi hareketleri, en iyi teşebbüsleri tenkitlere, hiç olmazsa sorgulara maruz kalıyor. Mustafa Kemal Pa- ş9, Fransızların yaklaşma ve an- laşma temayüllerinden istifade e- derek Cenup Fransız o cephesini düzeltmek için onlarla yirmi gün- lük bir mütareke © yaptı. Millet Meclisinde buna da itiraz ettiler: “Fransız kuvvetlerine niçin vakit kazandırıyorsunuz?” diye söyle- nenler oldu. Halbuki Reis Paşa- nın hareketi doğru idi. Onu müta- rekeye götüren sebepleri şöyle i- zah ediyor: “Adana havalisindeki kıtaları, bu fasıladan istifade ederek ten- sik etmek istiyorum. Avrupa dev- etleri, şimdiye kadar daima İs- tanbul Hükümetini muhatap diye alıyorlar. Eğer Fransızlarla | te- mas ve müzakereyi temin eder- sek bu kapıyı da kırmış olacağız. Büyük bir devlet, milli hükümeti tanımış olacak. . İlk temaslarımız. da Fransızların işgali © altındaki bütün mıntakaların tahliyesi lâ- zımgeleceğini ısrarla istedik. Fran- sız murahhasları, salâhiyetleri ol- madığını söylediler. Bu salâhiyeti almak için Parise gitmeyi istedi- ler. Her halde ben Fransızların Adana havalisini tahliye edecek. lerine kanidim. Onun için muva- fakat ettim. Bu kanaat ve tahmil. nimi meclise söylemekten de çe- kinmedim.” Fakat işte mütareke müddeti bitmeden Fransızlar işgal ediyorlar. Sebebini sormu- uz: “Bizim itilâfımız yalnız Ada- na cephesine aittir!” cevabını ver- mişler. Paristen gelen (haberler gok ümitverici, . Fransızlarla vu yuşursak, Garp cephesinde daha serbest kalacağız. O vakit Yunan ordusu ile daha serbest görüşebi- Jiriz. ... İstanbulu işgal eden müttefik. İer ordusunun bir zabiti, her gün kü müşahede ve hâtıralarını def. terine kaydetmiş. . Bu defterin bir gok yapraklarını kendi defterime notettim. İşte bu notlardan Türk - Fransız mütarekesine dair © olan satırları aynen tercüme ediyorum; İstanbul, 30, May. 1920 “Mustafa Kemal ile Suriye fev. kalâde murahhası Arasında yapı- lan mütareke itilâfnamesi, artık meçhul değildir. İstanbulda, müt. tefikler muhitinde bunun için pek çok tafsilât ve dedikodular var... Bilhassa Türk muhitinde bundan dolayı derin bir memnuniyet izhar ediliyor. Bu netice, Mustafa Ke. malin nüfuzu çok arttığını göste, riyor. Fransa gibi büyük bir dev. Yönü Bugün bu imi VEN vve ie JEAN BOİTEL, Beli TARMAND BERNARD “« Canın İsterse 5 e gr rai BL .—. İlâveten şarkılı dünya haberleri âde odalar 3 Liradan itibaren Fev aa Ankara SİNEMALARI letin nasyonalist Türkiyeyi tanı- | ması mühim bir hâdisedir. Çünkü daha dün bile, Büyük Britanya ve İtalya o murahhaslarile beraber Fransız fevkalâde murahhası da Babıâliye müracaat ederek Ana- dolu Hükümetinin resmen -tanın- maması ve itibardan düşürülmesi için teşebbüslerde bulunmuşlardı. “Nibayet galipler, mâğlâplarn ö- nünde iğilmeğe mi mecbur oluyor- lar?” diye endişe başladı. Fransa böyle hareket ederse, kendisinden daha zayıf olan diğer müttefikleri nasıl dayanacaklar? Ermeni mehafilinin endişesi da- ha büyüktür. Onların da düşündi ğü şudur: Eğer Türklerle Fransız- lar uyuşmağa muvaffak olurlar: oradaki Ermenilerin hâli ne olur? Rum mehafili ise şöyle diyor: | Eğer Fransızlar askeri bir tazyika maruz kalıyorlarsa, Yunan ordu- su onlara yardım edebilir! Halbu- ki Fransa ile itilâf olursa, Türkler | Adana cephesinde serbest kala. | cak kıtaatı mutlaka Yunan ordu- | suna karşı sevkedeceklerdir. M. M,, Türk davası lehinde ba» | zı gözetelerde neşriyat yaptırmak için Maliye Vekili Reşat ve Sadra- zam Ferit Paşalarla müzakere edi- yormuş. M. M. tirajları yüksek | bir kaç gazetenin Türk (lehinde neşriyat yapmaları mukabilinde Türk Hükümetinden yüz otuz bin lira istiyormuş. Müdafaa tezi şu olacak: “Türk menafii, Fransız menafi- i ile beraberdir. Onun için Türk- lere lüzumundan fazla haksızlık yapılmamalıdır.” Hükümet bu pa- rayı çok görmüş. Bunun üzerine yalnız bir gazete için Mösyö M. 30 bin lira istemiş bunu da vere- memişler.. Eski sefir, Nabi Bey, Mösyö M. e temin etmiş ki, nas- yonalistler bir ay sonra (iktidar mevkiine geçecekler, Ferit Paşa Hükümetinin şimdi reddettiği bu teklifleri onlar kabul edecekler. .. “Dün, Ankarada Mustafa Ke- mal ile müzakere eden M. Robert | de Caix sabık sefir Nabi Beye de- di ki: — Türk Nasyonalistlerin Reisi; Fransa gibi bir devletle yaptığı ilk siyasi mukaveleyi (o çantasma koymakla büyük bir muvaffakıyet kazandığını o bilmeli ve ondan memnun olmalıdır. Ben, Nasyona- list Türkiye ile Fmansa © arasında daha geniş ve tam bir itilâf imkâ. mını görüyorum /”” Fransız zabitinin notları budur. Ben de ilâve edeyim: Ankaranm bilhassa münevver ve politika ile yakından alâkadar olan tabakası böyle bir itilâfi gok özlüyorlar. MILLICI Amerikan bar . Lokanta . Oyun salunu . Danslı çay . Hususi salonlar . Kalton . Band orkestrası daimi | etmektedir. | dat Müdiri umumisi Cezmi, | Milliye Müdiri umumisi Rüştü B. lerle Bozkır Hazinesi Anadoluda nasıl bir harika yaratı'aca- ğını cihan görecektir ANKARA, 19 (Hususi) — Ankara inde Köycüler şubesi uzasından ? Ömer n ia cafından Orta Anado” “irmaki ve toprağı bak nda etüde | bağlı bir confermns verildiğini Idirmiştim. Sözen ev- eli Anadolunun mor- loji, iklim ve © Zirnl ahsullerin coğrafi tev- tı yaptıktan sonra özünü Orta Anadolu a intikal ettirerek de- miştir kiz sir barkırdır. Bu boz kar, içinde büyük bir “ i sakladığı (Bozkır bazi: üni verdik. mesi) Anadolunun tarihini tet n rada yaşayan devletlerin, kurulan hü- kümdarlığın hep değiştiğini görüyone” Değişmiyen bir şey var: O da Anadolu nun, bütün yaşattığı insanları, doyurmuş ve zengin etmiş olmasıdır. Adım başında | tesadüf ettiğimiz ve her biri zamanının en büyük medeniyetlerinin birer eseri 0- lan harabeler, Anadoludaki insanların ne derece müreffeh yaşamış olduklarınm Sözen (hatip), Anadoludaki su mese- İesine girerek: “Orta Anadoluda yerin üstünden başka, toprağın o altındanda başka muazzam derelerin akmakta oldu- ğunu” söylemiştir. Çok yakın bir maziye kadar Anadolu- yu bir istismar ocağı olarak kullanmış olan idareler, bü mıntakanın zirai mü- vazenesini bozmuştur. Ormanların: tah- rip etmişler, su nizamın bozmuşlardır. Toprağımızı verimsiz telâkki edip böy- le propaganda edenlere de, münhasıran toprak işlerile uğraşan bir arkadaşınız sfatile derim ki: Bu toprağın kuvvetini ve kudretini size rakamlarla ispat ede rim, Dünyanın hiç bir tarafında üstün- de çalışmadan, emek vermeden insanı doyuracak toprak yoktur. Zirai sahada en ileri gitmiş olan memleketlerde çiftçi bize nazaran farla mahsul alıyorsa bu, münhasıran o çiftçilerin toprak üstünden ayrılmamalarından ileri gelir” Kerim Bey sözümü şu seretle diğimiz belli mebatların vatanıdır. Türkler, tarihte bü. tün milletlere ziraat muallimliği yapmış- lardır. Bir çok nebatları ve hayvanları tehil etmişlerdir. Mazisi şeref dolu olan yüksek milletimizin yalım bir zamanda Anadoludan nasıl bir hârikn yaratacağı nı bütün cihan görecektir Maliyede kadastro komisyonu ANKARA, 19 (Telefonla) — Ma- liye Müsteşarı Ali Rıza Beyin riyase- tindeki komisyon içtimalarına devam Komisyon Muhasebatı Umumiye Müdiri umumisi Faik, Vari- Emlâki Tapu ve kadastro umumi müdürü Ce- mal, Erkânıharbiye Harita Umum müdürlüğünden Miralay Hakkı, Tapu ve kadastro heyeti fenniyo o müdürü Halit Ziya ve Teftiş Heyeti Reisi Hak- | kı Beylerden mürekkeptir. Memleketin birinci derecede ka- ılması elzem viliyetler tayin edilerek bunların hudutları çi- zilmiş ve komisyonca kadastro işleri- Bin asrm em vetaitine göre yapılması için arazi kadastrosunun Fotogrametri usulile yapılmasını ve fen işlerile mütevaziyen gitmek üze- İsviçre Federal sistemine tevfikan tapu sicilinin sürat ve selâmetle te- min ve tatbiki için komisyon içtima- larma devam etmektedir. Komisyon kadastro memurlarının manşa tahvillerini ve kadastro kanu- nunda yapılacak tadilâtı da müzake- re etmektedir. Ankaranın en İlke TUVALET salonu Bankalar | caddeşi Tel: 3240 "Ankara, Tel 400 “— Ora Anadolu | Ankara'da hay Ankara pazarlarında |haikevi gene madrabazlar mı? Pazarların açılış ve kuruluşundaki maksat yavaş yavaş kayboluyor - EMRİN Ankara pazarlarında Hanım müşteriler ANKARA, 19 (Milliyet) — Çoktanberi istiyordum, Nihayet cu- madan istifade etmek imkânmı bul- dum. Ve İsmet Paşa (o mahallesinde cumaları kurulan pazarı tetkik ede- bildim, Ankarada Hisar, Cebeci, İsmet Pa- şa, Halkevi ve Yenişehir semtlerin- de haftada birer gün muvakkat pa- zarlar kurulur ve köylü satıcılarla şehirli alıcıların bilâvasıta temasları temin olunur. Bu pazarlar Dahiliye Vekâletinin bir tamimi ile teşvik edildi. Vekâletin | bundan maksadı da © aradaki fuzuli Mutavassrtlara yemkaptırmadan hal ka bir yardımdı, böyle oldu mu? Bu. Bu sonra anlatacağım, şimdi pazara girelim... İsmet Paşa mahallesinde, mekte bin önüne daha gelmeden © mücavir sokaklardan çarşının. serpintilerile karşılaya karşılaşa merkezi bulduk. Vehleten ve ilk inüba olarak söyli- yeyim ki, bu pazar yeri . İstanbulda semt semt kur be, Salı ve ernrali gibi muvakkat semt pazarlarının bir karikatürüdür. En evvel yan sokaklarda La tip ve karakterleri değişmiyen köfte- ciler mutat müşterilerile | karşımı çıktılar. Köfteler | muhakak ki haki. ki etten, taklidi, maklidi yok.. Ama | taneleri büyükküklerine rağmen birer kuruş. . İleriliyoruz İ — — Meral sane aym e Vay babam vay. .bu sergide meler yok? Bardaklar, tuzluklar, Kâseler, falan. .- falan... Biraz daha ötede gene çeşitli bir at malı gibi. . Önündeki askerleri aralayıp baktım; ber şey var, ve şa- yani hayret derecede ucuz. Yü ; basmacılar. . — Kaça bu Japon basmaları? 'arşamba, Perşem- İl Ankara pazarlarında yoğurt satan köylüler — Arşını on iki buçuğa efendim. , Yürüyor ve soruyorum; — Pastırma kaça? — Elliye efendim, sucuk ta öyle. . Ötekiler mi? Zeytin otuz, beyar sa bun kark, kara sabunlar otuz beş, yo- ğurt yirmi... Bulama kırk... Biraz daha ileriliyor ve başka bir sergide süallerime şu cevapları alıyo- rum; — Tosya pirinci yirmi iki buçuk; Yabanova pirinci yirmi. Ev bulguru ön, kürü bamya altmış, kuru kaysı kark. rolması ve patates boş, lâhna Düyanssmumiyede yapılan pa- ra seilstimali davasına Ankara A- Bır ceza mahkemesinde başlandı. Resmimiz mahkeme heyetile swi- istimal maznanu M.Meri Teodor'u göstermektedir. İnkilâp müzesi dil, tarih şube- sinin hararları ANKARA, 19 (Telefonla) — Am- kara Halkevi dil. edebiyat ve tarih şubesi bazı mühim kararlar vermiştir. Gazi Hazretlerinin Ankaraya ilk gelişini temsil eden bir heykelin is- Millet Meclisi azalarından ölmüş bu- lunanlar için bir ponteon inşası, bir inlerl, i lması ve Cebeci- Şube, fırka merkezi binasının inki- lâp müzesine tahsisini temenni etmiş- tir. Milli mücadeleye ve inkılâba ait bâtralar bu müzede toplanacaktır. özdeki Cümhuriyet bayramma kadar müzenin kurulmuş olması is- tenmekledir. — — Millet mektepleri ANKARA, 19 (Telefonla) — Bu sene vilâyet dahilinde halk dershane- lerine devam edenlerden 2968 erkek talebeden 2720 si şahadetname almış- tır, 148 i imtihanda muvaffak olama- aşar. 673 kadından da 618 i diploma al- miştar. Rea Toprak günü ANKARA, 19 (Telefonla) — Gazi Orman çiftliği stajiyerleri tarafından sali günü akşamı Halkevinde Toprak günü bir müsamere ile tesit olunacak» tar, zan Mahkemelerde Kokain davası ANKARA, 19 Gen —> gün ağırceza mahkem. azla miktarda kokain kullanmak suretile Avunduklarım Nusret Beyin ölümüne sebebiyet vermekle mazmun Aleksan- İ dıranm muhakemesine devam edil Aleksandra kokainin kendisine Nus- ret Bey tarafından verildiğini iddin etmektedir. Muhakeme şahitlerin celbi maksa- dile tehir edilmiştir. ve prasa yedi buçuk, havuç ber, ke- reviz on beş, kara turp beş, ispanak on beş, ayva yirmi, armut on beş... Hayretler içinde yim. Her gün hâl- halı derler. Kim demiş? Sözlerimde kat'iyen mâbalâğa yok. . Bunlar hiç pazarlık etmeden ilk sünlime verilen sevaplar işte, . ... Dehşetli kalabalık var... Yürürken müşkülât çekiliyor. Dalgm dalgın, şaşkın şaşkm o yürüyorum.. Derken önüme iki kiş çıktı, bri iğilmiş sabun. ln başmı yıkıyor, öteki su döküyor. . . Hös, dedik, | geçtik... Önümüzde başka nevi bir sergi; kaşıkçı... İşte kariim şaşacak bir ucuzluk © rekoru daha... Tahtadan, cilâlı ve içi resim- li bir tahta kaşık kaça bilir misiniz? On iki buçuk o kuruşa. Pazarlıkla zannederm on kuruşa da almabilir.. Hayretten pek sersemlemiş olacağım ki hususi bir otomobilin korna gürül- tüşüyle ayıldım.. Ha, sahi söylemeyi unuttum. Her pazarda böyle hususi otomobiller bulunurmuş, çünkü ahçı- başılar da bu ucurluğun hayranı imiş ler. ... — Yay sen de buralarda ha!.. — Ne yapalım, şöyle biraz gexe- Wim, dedik. Evli bir arkadaşım; — Anladık, diye söylendi. Yazar cakam. Aman kardeşim yaz, bu pa- zarlar ilk günler iyi idi ama, gene $- birli madrabazlar türedi, berbatlaştı. Bilhassa şu noktaya nazarı dikkati celbet; buralardan yağ ve yumurta katiyyen almıyor. Yumurtalar hep salamura. . Yağlar İse yarı yarıya un- — Ah bu madrabazlar!.. Diye arkamdan söylenen evli ar- kadaşıma MM Fiatlarda , Çok Büyük Tenzilât Şarkın En Muhteşem Oteli 1057 ii SSS EiMeEr: FEB $ BEEFSBSE 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: