29 Mart 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 8

29 Mart 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAK Ml Te — ZA EZE maa EL Bolşeviklik, Türk komünizmi, Kızıl ordular? ANKARA Teşrinisani 1920 Her şeyde taklitçilik fenadır. Fakat taklitçiliğin en fenası; inkı- lâpçılıkta yapılanıdır: Rusyadaki komünist hareketi burada da bazı akisler uyandırmıştır. Türkiye. nin kurtuluşunu bu yolda gören- lere tek tük tesadüf ediliyor. Bun- lar neye dayanıyorlar? Rusyada ihtilâl muvaffak olmadı ki... Ko- münist ibtilâli; Rusyanm harici düsmanlarını susturmadı ki... Mevhum, meşkük emellere bel bağlanamaz. Bir kaç gündür ki, bolşevik sefa reti, Ankarada, içimizde yaşıyor. Rusyadan gelen bu yoldaşları, pek derin bir saygı ile selâmladık. An- karada komşularımız lehinde çok samimi tezahürat oldu. Bu selâm tezahüratı içimizden geliyor. Çün- kü karşımızda ne Çar var, ne çar- lığı temsil eden Rusya var. Muha- tabımız, doğrudan doğruya Rus miletidir, asırlardan beri Çarların pençesi altında ezilen Rus köylü- sünün mümessilleridir. dan Ankaraya geldi. Heyet aza- sından bir zat yolda çektiklerini, yolların bozukluğunu anlattı dur- du. Ona hak verdim ve ilâve et- timi — Sizin kadar, biz de Çarlar. dan nefret ediyoruz. Bunu verdi- ğiniz misal ile isbat edebiliriz. Osmanlı Türkiyesi, bütün bu geç- tiğiniz yerlere yol ve şimendifer yapmak imkânma malil Fakat Rus Çarları Şark vilâyetlerimizde şimendifer inşasmı bize yasak et- mişlerdi. Bu yüzden şimendifer- siz kaldık. Şimendifersizlik yü- zünden de işte bütün yurdumuzu kaybetmek tehlikesine maruz bu- lunduk. Mahrumiyetimiz yalnız yolsuz kalmaktan ibaret olmadı. Bu kadar zarif, temiz Rus mille- tini de yakından tanımamıza ma- ni oldular... Bolşevik heyetinin yollarda, memleketin şurasında burasında komünizm propagandası yaptığı- nı söyleyenler, buna mani olmak Küzumunu ileri sürenler var. Onlarm sistemleri, vazifeleri bu.. Doğrusu buna pek ehemmiyet vermiyorum. Buna benzer propa- gender Dizde tesiri olmaz nkü Kusya: mevcut il Anadoludaki hayat imi tün başkadır. Kari Marks; bir kitabında dün- yanın en rahat yeri Anadoludur, demiş... Bu büyük adam yanılıyor Dünyanın en büyük belâların Anadolu çekmiştir. Bu kadar çe- kiden sonra hâlâ ayakta durması için Anadoluda sinmeyen bir kud- ret, kırılmayan bir irade olmak lâzım... Bizi ayakta tutan bu kud- rettir, bu iradedir. Bizde inkılâp iyoruz. Buna muhta- cız. Fakat bizim inkılâp ihtiya, cız; Rusyada olduğu gibi kan lı. dahili, sert bir ihtilâl değildir. | Böyle bir zaruret du; Esasen Türkiyede inkılâba mmkz” yemet edecek menfi kuvvetler az- dır. Burada cehaletten doğan mu- kavemetler olabilir; yoksa smıf kavgaları olmaz. İhtilâl ve inkılâp | filerinde Anadolunun zengini; İkiden bile ileridir 212 fe Rus inkılâpçıları mukavemet gördü, zadegândan mukevemet gördü, muhtelif senı. lardan mukavemet gördü. Rus köylüsü asırlardanberi / esirdi. Rusyada asırlık arazi meseleleri vardı. Komşularımızda ihtilâlin bu kadar sert olmasma sebep bu: dur. Halbuki bütün bu hususiyet. Fevka.âde odalar 3 Liradan itibaren | yaf iradedilere hayal ve ümit mev- Çarlardan | ler Türkiyede yoktur. Bizde içti- mai meseleleri, kan dökmeden halletmek kabil Zemin müsa- ittir, milletin kabiliyeti müsait Yeter ki fesatçılara meydan veril- mesin!.. ... Bolşevik Rusya ile bir ittifak mevzuu bahsoluyor. Hattâ bu it- tfak projesinin parafe edildiğini de söylüyorlar.. Bu işi, yakından biliyorum: Ankara ile Moskova arasında böyle bir anlaşma ve uyuşma olduğu doğrudur. Yalnız içtimai meseleleri politika mesele- lerine karıştırmakta isabet yok- tar. Türkiye; bolşevik olmadan da Rusya ile en samimi, en ciddi bir dost olabilir. İki millet te a; ni inkılâp yolunun yolcusudur! Rusya ile ittifak rivayeti; mec- lis muhitinde türlü türlü ihtimal lere yol açtı. Merkez ve kuyulu kahvelerde, Abdullah Efendinin lokantasında, gece toplarmaların- da bu ittifaktan, Rusyanm bize göndereceği Kızıl ordulardan bir düziye bahsediliyor. Kendi nef- sine ve muhitine güvenemiyen za- zuu açıldı. Bunların gözü, şim di şark ufuklarmda Ankaraya doğru gelmekte olan dost, yardım- cı Kızıl askerlerini arayor. Bazı rivayetler, şayialar var ki, mane- viyata kuvvet verirler. Kızıl ordu- lar efsanesi böyledir. Sukutu haya lin en geç olmasını temenni ede- lim, MİLLİCİ Vilâyet maarif bütçesi ANKARA, 28 (Telefonla) — Vilâyet Umumi Meclisi Bütçe En- cümeni bugün toplanarak Maarif bütçesinin müzakeresine devam et miştir. Vilâyet merkezinde yapıl- makta olan yarım günlük tedrisat- tan doğan gayritabil vaziyeti önü- müzdeki ders senesinde kaldırmak için encümen azami tedbir alma ğa karar vermiştir. Bu maksatla ya yeniden mektep yapılacak, yahut kira ile bina to- tulmak suretile yeni mektepler #- çılacaktır. At koşuları ANKARA, 28 (Telefonla) — Mu- hafız alayının tertip ettiği at koşula” rinm beşinci ve sonuncusu bugün Alay kumandanı İsmail Hakkı Beyin idare- sinde yapılmıştır. Sant 9.30 da koşu- ya telsiz istasyonunun şimalinden bap- lanmış, Karacakaleye gidilmiş ve Kar racakalenin garbındeki Çubuk çayı geçilerek Tavukçuluk © Enstitüsünün yanında nihayet bulmuştur. Mesafe- de 7 kilometrelik çıkış ve inişli hem- dek ve mâniler vardır. Koşuyu müte- akıp alaya dönülerek İsmail Hakkı Bey tarafından müsabıklara çam dal ları takılmış, çay ikram edilmiştir. Çocukların Yıkanma işi Himayeietfal Ankara- da nasıl çalışıyor? ANKARA, 28 (Telefonla) — Himayei Etfal Cemiyeti Reisi Dr. Fuat Bey Himayei Etfalin Anka- radaki faaliyeti hakkında gazete- mize şu izahatı vermiştir: — Çocukların | yıkanma işi Ce- İ miyetimizce ©€- hemmiyetli r İ mesele hâlinde tetkik olunmak- tadır. Temas et- «) tiğim muallimler talebelerinin mun tazaman yıkan- makta oldukları- nı söylemektedir- ler. o Ancak bu- nn daha ziyade intizam ealtma a- lımması ve yıkan- ma (günlerinin daha sıklaştırılması lâzımdır. Fuat Bey Cemiyetimiz binasmda çocukla- banyo- muzda her gün vasati (olarak 80 den 120 ye kadar anne ve çocuk yıkanmaktadır. Mektep talebelerinin memleket dahilinde sık sık seyahatler yap- ması hem sıhhat, hem de milli ter- biye noktasmdan lüzumludur, Bil- hassa ormanlarda kamp kurmak suretile bu gibi turlar yapılması sıhhi faydayı daha kuvvetli bir ş€- kilde temin eder. Önümüzdeki yaz tatilinden isti- fude ederek işe ufak mikyasta baş- lamak niyetindeyiz. İlerde bu işi tevsi edeceğiz ve meselâ gelecek sene Uludağa gitmek ve daha iler- de de bu seyahatin şümül sahası genişletmek mümkün olacaktır; Muhtaç çocuklara sıcak yemek vermek meselesini henüz (tetkik etmekteyiz. Bir çocuğun kalori he- sabile iaşesinin kaça malolduğu- mu tespit meşgulöz. Tetkikatı- mız bitince muayyen bir miktar talebeyi iaşe için tertibat alarak işe başlıyacağız. ra ve annelere açık olan Otomatik büfeler ANKARA, 28 (Telefonla) — Memleketimizde otomatik büfeler yapmak üzere Himayel Etfale mü- racnat eden Viyanalı şirketle cemi- yet arasında müzakere devam et- mektedir. Operatör Emin Beyin temsil et- tiği bu şirketten bazı | hesaplar hakkında malümat istenmiştir. Yurtdaş! Kurban Bayramında misafir- lerine yerli kuru ve yaş yemiş. lerimizden il et. MuR İktisat ve Tasarruf Cemiyeti İğ | “Asri,, işkembe çorbacısı |“ Sabaha kadar içer çorbacıya dü. | şerdik ve harap midelerimizi. düzeltir, canımıza can katardık. EE Ankarada Asri işkembeci dükkân ANKARA, 28 (Milliyet) — Yor gan argın akşam yemeği yemek için lokantaya gidiyordum. Aşina ve mun- tazam fasılalı bir tıkırtı beni dak gamdan uyandırdı. Soluma baktım; bir işkembe çorbacısı. Kafamdan Âni ve saikavi bir tereddüt devresi geç- Gü; — Buraya gireyim mi? Hera değişiklik olur, hem seki ha- traları canlandırır. Lâvhasna bak- tm; “Asri işkembe çorbacıs”.. Eh ha- di bunların bir de asrisini görelim. ... Asri, masri değil. Basbayağı, bil- diğimiz, gördüğümüz gibi değişme yen klâsik tipi ile bir işkembe çorba- st, Duvarlarda yine Kâhtane, Göksu, Kızkulesi, Fenerbahçenin bir acemi remamm kırılam elile yapılmış zevki körletici allı, yeşilli resimler. . Mabut kocaman kazan ve maşa,. Yine bir köşede temelli baş furmı, bir dolabımuı camakân içinde de beyin haşlaması, ciğer kebabı, fa- sulye piyazı, filân. ... Ben içeri girince herkes dikkat le bana baktılar. İlk gördüğüm boş yere oturdum. Sağda bir sürü Bulgar amele, solda çakır keyif oldukları hallerinden ve neşelerinden belli genç işçiler grüpu, tek tük ihtiyar ve be- kâr memurlar ve saire kimseler... İçeri girerisen dikkatle bana bak- tıklarından anladım ki onlar buranın gediklisi, Acemi ben İse bir yabancı. İk mahcubiyetim henüz zail olmamış- & ki yanımdan bir ses; — Merhaba, azizim. Dedi. Bu bir ihtiyardı.. Traşlı ve bitkin bir yözü, dökük kılığı vardı. — Merhaba efendim. Gençlerin kahkahaları, Bulgarla- rn yabancı şiveleri, muhtelif gürültü- ler arasında ara sıra garsonun Arna- vat şivesile siparişleri duyuluyor; fret — Bir yumurtalı.. Ben de bir yumurtalı çorba ımar- ladrm. Bu yabancı muhitin iği ,aniıkla gözleri önümdeki koca- i lor- hurmuş. Bizim ayyaşlar arasında da bol sirke ve sarmısaklı işkembe çor- “sase a Ankara'da heyecanlı bir dava; Bir genci kokainie öldürmekle mazntin merkez barr artistlerinden Aleksandra Arıkara ağırce- zasında muhakeme ediliyor, ANKARA'DA Amerikan bar . Lokanta . Oyun salonu . Danslı çay *» 7 | basının büyük bir şöhreti vardır. Bunu ayyaşlarm istediği şekilde larda bulursu- ni zamanda DAF yalnız bu tip dük uz, Bu çorbacıla, gibi kızarmış başlar, ciğer kebapları, fasulye piyazları da yaparla Temizliklerini bilmem, nevileri şahıslarıma münhasır yiyecek» | © leri bunlar hakikaten iyi ve nefis va- parlar. — Sizde mi erkencisiniz? Yanımdaki ihtiyar soruyor; — Hayır, ben içmem. —Ne mutlu... Bir kaç dakika süküttan sonra, yi ne söze başladı, içtiğim çorbayı gös tererek; — Nastl yıkar, se ile âğartır, na- sl kabartır?.. Bu herif çok ustadır oğlum... Ben elli yıldır bu işin merak» lısıyım, böylesini görmedim. Allah için, adamcağız İşkembe çorbası de- gil beyaz köpükten bir şiir yapar. Şuna bakınız rica ederim. Afiyet ol- san beyim... Gençler tarafmdan sarhoş kahka- haları geliyor, ihtiyar yine söze kaş- ladış — Ah yavrum, şimdi içemiyorum, böbreklerim ve karaciğerim bitmiş. İçerdik, içerdik, biz içerdik.. Şimdi “ asim bakıyorum da şaşı yorum, daha kendilerini çorbaya vermişler. Biz sabaha kadar İçer, gün ağarırken, daha işkembeler adam akıllı pişmeden bu çorbacıla- ra düşerdik.. Harap midelerimizi ho- men düzeltir, canımıza can katardılk., O da bir âlemmiş.. Şimdikilerin zevkleri de çabuk, iş- leri de çabuk. Ne yapımlar dünya işleri de tersine döndü. Zaman ça- bukluk, acelecilik istiyor, delikanlı bile böyle.. Bizim genç- te, eğlence de içe sine si Me yapılırdı... Acıyorum rı pek dinleyemiyorum, et- rafı tetkik ediyorum, hesap faslı bay- li enteresan. Kapıdan çıkarken para da çorbayı pişiren ustaya veriliyor; — Yarım ciğer, bir yumurtasız, bir ekmek. ENEZ GERE “Akba,, Kitaphanesi Ankara gazetecileri- nin dedikodu köşesi ANKARA, 28 (Milliyet) — Am karada son zamanlarda en çabuk tu- tan ve kuvvet bulan müessetelerden de “Akba” kitap ve kırtasiye €* v İsmi; üç dört arkadaşın isimlerinin ilk harflerinden terekküp eden bu şir ketin bu kadar çabuk bir o zamanda kuvvetli bir şekilde teessüs etmesin- de müessislerin büyük bir hevesle ve anlayışlı bir şekilde çalışmalarının te- siri olmuş ve muhitin ilme, irfana kar- #4 teşneliği de buna yardım etmiştir. Daha bir seneye varmayan hayatı şirkete merkezinden başka ayni cadde üzerinde iki dükkân daha ka- zandırmıştır. Bugün bütün Ankaranm muhtelif dilde gazete, mecmua, ve kitaplarını münhasıran “Akba” temin ediyor ve hattâ kırtasiye sarfiyatının bile yarı- sından fazlasını o satıyor. Akba kitaphanesi kitap ta tabetti- ğinden bazan şirketin yazıhanesi eski Babıâli tâbileri yazıhanelerinin man- mu arzediyor. “Akba” nn sahiplerinden Bilâlin yüzlerce tanıdıkları dükkânda onu ber dakika sorguya çekiyorlar, ondan fiatler, kitaplar ve muvaffakıyeti hak- kında izahat alıyorlar, Gazeteci arkadaşlar da şimdi her akşam ona uğruyor, ayaküstü arka köşede birer kahvesini içerek dediko- du yapıyor, şakaleşıyorlar. Her gün biraz daha tesssüs eden bu köşe top- lantıları, öyle görülüyor ki, Ankara gazetecilerinin ananevi bir muhiti ©- İacaktır. emare mek, bir şir. Çorbayı hakikaten mükemmel bul dum. Bir de ciğerkebabı yedim, bu da enfes... — Garson, hesap?... — Bir yumurtak on beş, bir ciğer yirmi beş, bir ekmek otuz. — Hepsi mi? — Evet, efendim hepsi otuz kuruş. Ben ucuzluğu hayret ettim, gar- »on da kendisine verdiğim beş kuruş bahşişe hayret etti ve beni kapıya ka- dar teşyi etti. ... Ankarada bugün bu şekil çorba- cdardan yirmiye yakm dükkân var. Bunlar İstanbulda bildiklerimizin ka» pı tokmağına kadar tapkımdır. Cüm- buriyet merkezimizde İstanbuldan bir parça gi İsteyenler bunları be- Bir buçuk pilâki, bir buçuk ek- > Yeni Bugün bugece FLAT LAN NORMA SCHERER - CLARK GABEL tarafından temsil edilen Metro-Gol- dwin-Mayer'in en büyük filmi SERBEST RUHLAR Kağm istiklâline ve İhtiraslarına mit en güzel sahneleri ancak bu eserde göre bili İlâveten: Dünya Haberleri. Şarkın En Muhteşem Oteli hemehal görmelidirler, Ankara SİNEMALARI Sugün bugece Kulün EM Deniz Kahramanları Krari Delriya fransrzen sözlü ve şar- İlâveten: Köpeklerin dördüncü komedisi Fiatlarda Çok Büyük Tenzilât 1057 Hususi salonlar . Kalton . Band orkestrası daimi EKR ge VR gl LR LR EŞ RG m

Bu sayıdan diğer sayfalar: