2 Mayıs 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

2 Mayıs 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | Jilliyet 2 MAYIS 1933 ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 kuruştur.— Gazete ve bn) müdiriyeta Hknların BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merkerinden ve- silen habere göre bogün hava az bulut İs olenk ve rüzgür mötehavvli olarak ese” 933 tarihinde hava tazyiki 788 mi- em Favla arcaldık 19, om ae Tİ Yıldönümleri Kuruntuları!... Her yerde yıldönümleri tes'it edi- lir. Tes'it merasiminde de bir çok söz söylenir.Eğer elektrik,havagazı veya su gibi söz sarfiyatını da ya- zan saatler olsa en çok söz, bugün lerde söylendiği meydana çıkar. Eh! Herkes kaşık yapar amma sa- pını ortaya getiremez.. Herkes söz söyler, bunların hepsi de mantıki ve doğru olmaz ya! . İşte bu kabil- den bir lâfı da Edirnenin vaktile Bulgarlar tarafından işgalinin se- nei devriyesi münasebetile Sofya Bulgar metropoliti söylemiş. Bu Allahirk zat demiş ki: “ Klise vâkra harp aleyhindedir. | Fakat Bulgar milli vahdetini temin için yapılacak bir harbi takdis e- der” Bu palavranın hangi tarafına i- lişeyim?, Bir kere Edirne hamdol- sun bizde. Elden gitmiş bir şehrin bir harp cilvesi olarak muvakka- ten ele geçmesi senei devriyesini tes'it etmiye aklım ermez. Hele bir komşu milletin elindeki şehri ima ederek (Bulgar vahdetini temin e- decek bir harp) ten bahsetmek i- çin insanın ancak papas olması ve harbe gitmiyeceğinden emin bu- lunması lâzımdır. Hürmetlâ Metropolit Efendiyi tanrmak şerefinden mahrum ve bu na da talip değilimi. Yalnız akılla- rına getireyim: Eğer Bulgar vah. detini temin etmek arzusunda ise- ler Edirne rüyasından uyanıp Bul- gar vahdeti! diye diye maalesef bir avuç kalmış olan asıl Bulgar- larm arasındaki öldürü; ö | nüne geçsin... Hergün yok (Miha- | ilof), yok (Prosokerof) diye ölen- lerin adedi de mi Metropolit Efen- diyi tethiş etmiyor?.. Biz de böyle her elden geçen şe- hir için bir yıldönümü yapmıya ve etrafa lâf atmıya kalkarsak zan- nederim senenin her gününe bir iki tane sokuşturmak zaruretinde kalı Birisi sorsa: — A Papas Efendi! Rahat bat- tı mı?.. Otur oturduğun yerde! Duanı yap, sevabmı kazan! Nene gerek dünya işleri, hem de dünya- nın en kötü işi olan harp?. Acaba ne cevap verir?. Bakınız ve ibret alımız!.. Gazeteler kısaca bir haber ver- diler: “Pariste ölen bir Ermeni kızı İstanbuldaki (Robert Kollege) e 10000 dolar e. ve bunun Milliyetin “edebi romanı: 91 ——— —— ——- —— 6000 dolarının Ermeni, 4000 dola- İ liyet dediğimiz cemaatlerin hisle- | İ müşkülât içinde Türk yavrularmı | Anahtar Meliha elinde bir anahtar pencereye dayanmış, dalgın dalgın öüşniyörde. Bemim içeriye girdiğimi farketmedi bile. — Ne var kız, böyle ne düşüniyorsun, dedirm, Beni görünce böynuma sarıldı ve bir kahkaha salıverdi. u elimdekini görüyor musun? anahtar, Ne olmuş sanki? Meliha anhatarı bir kaç defa havaya atıp tuttu; — Ah sen bu ana htarm hikâyesini Bilsen . . — Nasıl hikâye? — Şimdi ben bu anahtarin iki kişiyi | avucumum içinde imişler gibi mahpus tutuyorum. Merakım artmıştı. — Allah aşkına, ne oldu? dedm, Meliha bir kahkaha daha savurduktan sonra, elimden turta, Ben oryanlını Beyle arala rında bir olmasından korku- yordum. B. nişanlar -. olmakla beraber bekârlik hayatım- dan tamamen elini ayağını kesmiş de öildi. Hâlâ Beyoğlunda bir pansyonda oturuyordu. Hattâ biliyordum ki, Meh- met B. nasl Melihayı evinde görmiye geliyorsa Meliha da arasıra şi SN ziyaret ediyordu. Dedi Sen Bercesteyi bilirsin. — Bilirim. Bir yerde daktiolluk edi. yor amma nerede? — Orası lüzam değil, Biz. mişanlandık- tan sonra Mehmet bu kızla © tanışmış. Ben de zaten bir gün onu köprüde Ber- ceste ile beraber gördüğüm zaman, tüp- helendim. Mehmet bana yeminler etti, Arkadaşının Bugün aklıma esti. Haydi şunu bir yok- rının Türk talebeye sarfedilmesi- ni vasiyet etmiş” , İnsanlar ölüm huzurunda müra- terbiyeyi, âdetleri ve her tür- isbi kayıtları bırakır. Olduğu gibi görünür. Bu kız da Ermeni ol- duğu halde parasını bir Ermeni mektebine, bir Ermeni itamhane- sine bırakmamış, fakat (Robert Kollege) e iyet etmiş. Ancak ırki hislerini de yenemiyerek 6000 dolarmı Ermenilere vermiş. Ekal. ri Cümhuriyet ve Halk fırk” resinin nimetleri ve terbiyesile tastamam Türk hissi olduğu za- man böyle bir vaziyet pek hoşa gitmez amma çoklarınn zoraki ellerini öptükleri Türkleri ölürken düşünen bir Ermeni kızını ben ken esabıma takdir ettim. Ve bunu en iyi şekilde ve en güç şartlar al- tında yetiştirmeye çalışan Darüş- şafakaya kırk para bırakmıyan Türk zenginlerine bir ibret nümu- nesi olarak göstermeği hayırlı bu. turum. Dostta olsun, düşmanda olsun meziyet ve fazilet görünce onu kopye etmiye çalışmalıyız. Dedik- lerine bakılırsa, Yunanlılar iktısat ve imar hususlarında çok vatan- perver bir millettir. Zenginleri da- ima hayrat yapar, millete yardım eder. Ne olur, biz de onlara biraz benzesek te pek beğenmek isteme diğimiz eskilerin bıraktıkları, fi- lân hastahane, filân medrese, fi- lan cami gibi hayratın yanma bir de muasırlarımızın isimleri iza- fe edilmiş ve şahsi servetlerle ya- pılmış hayır müesseseleri ilâve et- sek!.. FELEK MAKEDONYA Aşk, ve bu meyanda şu telgrafın da saraya çekilmesini ölüm tehdidile karışık em- Telgrafın birer sureti de Ma- ve Umumi Müfettişliğe gönderildiği için bunlar da kendileri» ne gelen telgrafları saraya bildirmiş- lerdi. O gün Abdülhamit beynine kurt gir- miş bir Nemrut gibi ne yapacağını şa- sırmış bir halde saatlerce düşünmüş, akşam üzeri Yıldız telgrafhamesi U- mumi Müfettiş Hüseyin Hilmi Paşaya sonu gelmez uzun bir şifre çekmeğe başlamıştı. Bunun tesiri ertesi (ogün Manastırda hissedildi. Kanunlar sa- bah erken zabitlerin evlerini dolaşa- rak Mmtaka kumandanı Osman Rifat Paşanın bir emrini tebliğ ettiler: “Mıntakaya mensup zabitan, şehir Kin, Folillika ve Kan. Müellifi: Nizamettin Nazif Meeaaeaaaremeamameeamamamee dahilindeki kıtaların filen kumanda- sı teruhte etmiş olanlar da, olmıyan- lar da ve şehirde mezunen bulunan- lar da öğleden evvel kışlada hazır bu- lunacaklardır.,, Zabitler bundan bir mana çıkara- mamışlardı. Fakat anlamışlardı ki bu davet Niyazinin dağa çıkmasile yakın- dan alâkadardır. Osman Rifat Paşa orta boyludan biraz uzunca.... Canım uzun lâfm kısası o devrin paşalarındandı işte. . . Kışla meydanında zabitler toplanınca kaşlarını çatarak şöyle | bir baktı ve —— üst perdeden konuşmağa baş- adı: — Efendiler! — dedi — Kılıçları- nızı bellerinize taktığınız günleri ha- tırlaymız. Hepiniz padişahımız efen- dimiz hazretlerine sadakat yemini et- | daha onun yüzüne bakmam, (Gelen karşılıklar yayım dedim. Doğru Beyoğluna çıktım. Belki bilirsin, oturduğu pansiyonu karı koca bir mösyü ile bir madam tutuyor. Beni de ara sıra gittiğim için tanırlar. Nişanlım olduğumu da bilirler. Kapıyı dan geldim. Kocam da biraz evvel çık- mış. Buyurun çıkın yukarıya! Odanın şu elimde çel anahtarı kapının bir tarafında daima çivide asılı durur, Yerini bildiğim için yukarıya çık tam. Tam merdiven haşına gelmiştim ki, Mehmedin odasmdan doğru bazı sesler | duydum, Meralda yavaş yavaş kapıya | yaklaştım. İçeriye kulak | verdim. Meh- | medin sesini hemen tanıdım: | — Vallahi Berceste sana yanlış anlat- | mışlar, diyordu. Meliha benim nişanlım değil ki. . Ben gönül avutmak için onun- In konuşuyorum. İstersen yüzüne bile bakmam. Berceste; — Yan, dedi, ben iyi yerden işittim ki o senin nişanlınmış. Siz er yok musunuz. ipinizle kuyuya inilmez. — Namusum üzerine yemin ederim ki yalan değil... O kız belki benimle ni- sanlanmak sevdasına düştü de ortalığa böyel bir şayıa çıkarmış. O nerde, ben nerde? Sen de bu lâflara inanıyorsun. “Aman efendim, öyle dil döktü, öyle dil döktü ki, benim kulağımın. dibinde iki paralık etti. Anlıyordum. ki, kız da | yumuşuyordu. Şimdi ne yapayım. kapıyı açıp suratma mı tülcüreyim. yoksa eve dönüp te bir daha yüzüne mi bakmıya- yım. Tam o sırada Berceste: Aman biri gelir, kapıyı kilitle, — dedi: aklım di. 'kaha kopararak pansiyondan çıkıp bura- ya gedim. Macera müthişti. Meliha kabil değil şmişanı bozardı. — Eee, şimdi ne olacak? dedim. — Orasını bilmem, dedi, ben artık bir yet yarın obürgün bir kıza nişananmaz:a, bu anah- tarı izahatlı olarak o kıza göndereceğim. Liste: (46) Mahdut: Çevrilmiş, sınirlanmış, çe Ji, içli dişli, evlenemiyen umduğunu bülamıyan, ek zaklaşan, yanaşamıyan. o Mah- Sul: yetişen, varlaşn, biteni yerden çı kanı, ele geçen, kazânılarış. gelinti, çı- kmtı, Mahur: Çekinili “tsigel, bırak- mıyan, Meva: Güç, becerebilme, dö- netek yer. Meccanen: padlığır, gulsuz, akçesiz, Meclis: konuşma yeri, top ma, Mecmua: toplantı, yazı toplantısı. bası birikineisi. Mihnet: Sıkıntı, çekin i, züneti, incinti, güçlük, yorgunluk. iler: eçvrilme yeri , çevrinti, dön- lörüm, ortadan geçen, ok. Bilorinalı Nâztm Liste: (44) İhtar; irmek. İhtilâf: Düşünce ağır- lığı. İhtilâs: Para çalmak, İhtira: Bilin- miyeni bulmâk: İhtizari Olum yakınlığı. İhtisas: Ustalık. İhtiyar; İstek seçme, İradei İsteme, dilek. İcra; Değiştirmek, döndürmek, İrşat: Uyandırmak, yol gös” termek. İrtisam: Çizmek. 44 üncü İlkkmektep muallimleri. Liste: (45) »Karika:; Kendiliğinden doğan düşünce Karine: İp ucu. Kast: ik. Kasvet: Sıkmtı, Kaza: Bilinmeden gelen, Yapı- lan kötülük. Kefalet: Üstünc | almak. Kerre; Vurma, çoğaltma, Kesafet: ağır- ik, srleirk. Keşif: Açmak, bulmak Keşmek: , Kibar: ince, iğ yükleme, pu “A öncü mü i menlimleri, Liste: (G7) Saadet: Mutluluk, kutluluk. Sarhoş: Başı dumanlı, başı dönen, körkütük. Satır: yazı; dizisi, yazı sırası. Satvet; Güç, dayantr, saldırış, sıçrayış, işlenti, sağlamlık. Sefahet: yarayışsız dağıtma, varını boşa saçmak. Sefalet; Aşağılık, alçaklık, açlık sıkıntısı, Selim: Korku lardan uzaklaşına, tanışıklık, tanışma iğilişi, tanışma e Selimet: Kur- tülmak, yakayı, sıyarış, doğ- ” kolaylıkla söyleyiş, miş basi ii Zı yanın en namuslu adamına verilen bir sıfattır. Namuslu adam sözünü tutar, Buyün zatı şahane (hepiniz. den sadakat istiyor. e Ne idüğü belir. sizin biri hainiane bir harekette bu- lunmuştur. Mıntalin dahilindeki za- bitlerin dürüst hareket (ederek ona haddini bildirmesi lâzımdır. Bugün sizi tekrar tahlif etmeğe memur edil- dim. Size (zatı şahanenin selâmını tebliğ ederim. Zabitlerden tek ses çıkmadı. Hal buki padişahım selâmı tebliğ edilin- ce, hepsinin bir ağızdan çok yaşaaa!,, diye bağırarak (etrafı gürültüye ve velveleye vermesi ka- idedendi. Bu süküt paşa hazretlerini fena hal sinirlendirdi. Lâkin belki unutmuşlardır vehmile “hazrol,, va- siyetine girerek başımı kaldırdı ve ba- gırdı: —Padişahım çok yaşana! Zabitlerden gene hiç bir sas çıkma» dı. Yalnız “yaşaan,, nm uzayan (a) sını elini göğsüne götüren paşanm a- cıklı bir “aah!,, ı takip etti. Çakmak gürültüsüne benzer bir s6s işitilmiş, sonra zabit kalabalığı arasında genç bir zabitin birdenbire kayıplara karış- ruluk. Selâset: KULAK DSA Bizde pazarlıklar... — Kaça metrosu? —Onlira... A Çok pahalı . Şişen p m bundan i ld! mal, başka maldır asl -X-Hilğin deği? Uç Breya “berkleresü alalım — Kabil olsa verirdim — Üç buçuk nasil? — Ziyanımı istemezsiniz tabii! » — O hâlde son fiat dört veriyorum — Sizi boş çevirmiyelim ilk defa teşrif sliyorsunaz yedi başak lira olur. Dörtten fazla vermem . — Yedi liraya da bir diyeceğiniz yok yari — Benden nihayet boş. gelirse Bir milas şıkartısı arasında : — Sağlıcakla giyin... Alimallah Bülyiinlerik b dük varma # güze! hatırmız için Bizde bütün pi: zarlıklar böyle başlar ve böyle biter Satıcı da alıcı da, pazarlığı idmanlı- dır. On lira istenen bir mala, ilkin bu pa- ranın yarısmı yerseniz de yine aldan- madığmıza emin olamazsınız . Bazı da fiatte uyuştuğunuz hâlde dük- kâncının yaptığı ağız kalabalığından ceba fazla mı verdim” diye şüpheye dü: şer, alış verişten cayarsmız. Pazarlık, vaktile Şarka mahsustu. Si- . İşimize yasetimizden, cok şükür pazarlığı kal. dırdık. Her şeyde Garplılığı örnek aldık. Fakat alış verişlerimizde yüz sene ev- vel nasılsak öyleyiz! Muhakkak çekişe çekişe pazarlık ede ceğiz: üç aşağı, boş yuları . ... Saticr ne koparırıa kâr sayacak . Müşteri, ne ka- dar uzun pazarlık ederte o kadar az al- dandığını sanacak! Alıct ile | satıcının böyle karşılıklı yarenliği asırlardan beri, süre geldiği gibi acaba daha asırlarca süre gidecek mi? birinde tu. ;em gün, mağazaların haf bir pazarlığa kulak misafiri olda Hanımın biri krepbirmanlardan istedi. Önüne top top serilen kumaşları, ışıkta gölgede, dekikalarca tetkik ettikten son- Ta, gayet çekingen bir tavurla fiat sor- — Dört lira 9... Cevabı aldığı gi bi kapıya doğru yürüdü. Tezgühtar koşup yolunu kesmek iste- j di: — Hanmefendimiz, lütfen siz de bir fiat verin! Başını bile çevirmedi . Tezgühtar bir daha seslendi : — Zarar yok, iki lira olsun verin | Hanımefendide cevap yok , — Bir lira da vermez misiniz Hanı- mefendi? Gene cevap yok. Tezgâhtar, bu sefer dayanamadı : — Çikarken bir selâm da vermez mi- siniz Hanımefendi ? XE. SALAHADDIN Teşekkür Pederim merhum Hacı Salim Ffendi ola ebedi gaybubeti münüsebetile şifa > t bulunmak ve ine bizzat gelmek su- ölemlerine iştirak ©- den ve bizi teselli eyliyen Türk ve ec- nebi dost tanıdıkları ve bu meyanda İstanbul Viliyeti rürsayı memurini ile şehir Meclisi, Ticaret odası ve diğer te şekküller erkânı o muhteremesine, İş, Doyçe Oryent, Kömeriçyal (bankaları ve diğer ticari ve meli mücssesat mü- ine, İstiklâl Lisesinin muhterem müdirine ve talebesine gerek şahsım, gerek silem erkânı namına teşekkürle- rimin iblâğına muhterem gazetenizin tavassutunu rica ederim efendim. Şehir Meclisi ve Ticaret Odası İdare heyeti arasından Hacı Revap. (2745) Beyoğlu askerlik şubesinden: Evvel- <e yoklamaları tadil edilmiş olan 529 doğumlu efradı ilk Mayıs 933 pazartesi gününden İlin tekrar başlanacaktır. İşbu doğumluların mezkür tarihten i- tibaren yoklamaları icra edilmek üzre şubeye müracaatları ilân olunur. ———— dülâgün konuşma, açık anlatış. Semt: Yan, yer, yön, bakım. Senet: dayanıltı, tutunma yeri, borç kâğıdı, manış kâğ- dı. Serbest: Başıboş, bağsız, ilişiksiz, istediğini yapan. Piorinair Nâzem tığı görülmüştü Satılmış bir kumandanın hain bir hükümdara köpeklik teklif etmesini hazmedemiyen birinci mülâzim Salim Bey âni bir hareketle tabancasını çek- miş ve mınfaka kumandanın © yere sermişti (1). gün sonra Resne “Belediye Reisi Gemal in gönderdiği evrak arasın- dan çıkan bir mektupta, © Manastır Merkezinin gönderdiği bir haberi s0- gukkanlılıkla ve hattâ alaylı — alaylı gülerek okumuştu: “İstanbul, kahraman hareketinizi kanla boğmak azmindedir. İlik olarak Mirliva Nazmi Paşa kumandasmda i- ki tabur Resneye hareket emrini al- mış bulunuyor. Fakat Yıldız bu sefer şak fena aldanmaktadır. e Çünkü bu taburlardan birinin bütün © zabitleri hattâ küçük zabitleri cemiyete dahil- dir. Hükümetin takip etmek istediği politika, adamlarınızı para ile kandı- rarak sizi yalnız bırakmaktır. Terti- batmızı ona göre alınız. Mülâzim Sa- lim, bugün, mıntaka kumandanı Os- man Rifat Paşayı kışla önünde vurdu. Herkes galeyan halindedir.,, Yarın akşam MELEK sineması Mevsimin ilerlemiş olmasına ragmen gayet güzel ve bütün esi elzem büyük ve zengin SATILIK AŞK sevdalılar tarafından görülm: filmini takdim ediyı JOAN CRAWFORD Bu perşembe akşamı Z EFA F FLORELLE - ALİCE COCEA ından temsil ve Bankalarda Şerif Bey çekildi Esnaf Bankası müdürü Şerif B. istifa | stmiştir. Banka müdürlüğüne Hamdi Rasim B. tayin edilmiştir. Son bir sene içinde bankanın 22 bin lira zarar ettiği | anlaşılmıştır. Üzüme mukabil şeker £ Bankası, Vekâtetile mühim bir mukavele yapmıştır. Bu mu- kavole mmcibilce, Ziraat Bankası, elin- de mevcut üzümleri harice sattığı. tak- dirde buna mukabil memlekete yalnız şeker ithal edebilecektir . Tasnif edilen camiler « Bir heyet belediye hudutları dahi- linde bütün cami ve mescitlerin tesbi, tine başlamıştı, Bu heyet şimdiye ka- dar ancak 400 cami ve mescit tesi debilmiştir. Mülbak kazalarda ca ve mescitler oralarda teşekkül eden heyetler tarafından tesbit edilerek lis- | teleri İstanbul Evkaf müdürlüğüne | göndrilecektir. Tesbit işleri bir hafta- | ya kadar ikmal edilecektir. Üsküdar tapusu Üsküdar tapu dairesinin inşasr bitmek üzredir. İstanbulda çalı- san daire, haziranda yeni binası- nâ taşmacaktır. Üsküdara ait ka- yıtların tasnıfı ay sonunda bitiri- lecektir. Iktısat Muallimler birliği kongresi İstanbul Muallimler Birliğinin yrllek kongresi 4 Mayıs 933 perşembe günü | saat 13 te Birlik merkezinde toplana- caktır, Mbit'in 55 inci “Mayıs sayısı üç kli güzel bir kapak * içinde çıkmış ır. Dolgun mündericat vardar. | İş ve İsçi js Milliyet bu sütunda iş ve işçi yenlere tavassut ediyor. p ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro- muza müracaat etmelidirler. İş isteyenler İstanbul sıhhiye mektebine devam €- den bir genç öğleden sorıra açlışmak U- dere yazıhenelerde bankalamda ticaret hanelerde on beş lira maaşla iş arıyor. İsteyenlerin Milliyet — İş bürosuna O, M. ramuzlle müracaatları, Güzel Li KE olur ya- | arm. Bu bam esl ve doğ ak lo yazarım. Bir iş arıyorum. Adres: P, C. N; 570, Tap Talebe Yurdu, Ba zat, Türk Sigor Merkezi idaresi: Gala! — ğa el iş teklif etsem kabul e- der misini? — Evvelâ, nedir, söyle... Ben öyle üstünkörü konuşmayı sevmem. -—— Alâ. . Bak, teklifim Dedir? Bul- garları kendimize celbetmek lâzım, Haber aldım ki meşhur çeteci Kıriste" nin kızkardeşine Sırp çeteleri bü: hakaretler yapmıya karar vermişler. Kıriste'yi tutan benim. — Bilirim. Hattâ onun izinden yürüdün “Hıristo Dantef” i de öldür- dün, — Nerden biliyorsun? — Ben, o akşam, tesadüfen, o köy- deydim de. - — Güzel.. Bu Kıriste, Bulgarlar tarafından çok sevilir. O dağdayken kızkardeşine ilişmeğe kimse cesaret edememişti. Bana haber yollaiış.. Diyor ki: “Benim silâhlarımı aldın; bu hale sokmak için mi?,, Yani senin anlıyacağın elimde de silâh olsaydı bu hâl başımıza gelmezdi; siz bizi müda- faa edemiyorsunuz. JEAN ANGİ İttihadı Milli | İ or. Baş rollerde: - CLARK GABLE 12760) GLORYA sinemasında GE'G Bat ve Marcel LEVESGUE ndan vaz'ı sahne edilen GLORYA? & Yarın akşam sinema ve MÜNİR NURETTİN Verilecek olan mevsimin SON KONSERİ Fiatlar: 75-100-150 -200 kuruştur) (2758 Dillerce destan olan ve bir çok zamandanberi arzu edilen ve şimdiye kadar gösterilen film- lerin en güzellerinden olan HİCRAN GUSTAV FROELICH ve DİTA PARLO tarafından temsil edilen sözlü film bugün | ETUAL sinemasında Bu filmi bötün İstanbul ahali- sinin görmelerini tavsiye ederiz. (2681) | RADYO | Bugünkü program e Mak kdar Saz, Çekle anam) 30 kadar yi 5 nl ane > Ge Oerleni olanlara). 20 den 2045 Saz Çilikmet Rıza Hanım). 20,45 den 21,30 kadar Saz (Hafız Ahmet Bey) 21,30 den 22 Nimet Vahit Hanım tarafından | tapansi, 2 den 22,30 kadar Gramofon, Ajanı, Bo sx haberleri ve #mat ayarı, VARŞOVA, 1411 m. 53.15, Plâk. 1650; Plâk, 18; Senfonik kam” ser. 1925: Hübürler “Khen musiki, 2030 Konferans. 21: Zagrepten nakleni Yüğürlâr eserlerinden ruhi musiki .BUDAPEŞTE, 550 m. 20 Piyano konseri, 2035: Payle öper serlerindem "Otel parçaları. 21,50: şar (Lustgartenı Miythe, Dvorak vw. 6). Z3,S0r Damı musikisi MİLANO TORİNO - FLORANSA 20: Haberler. - Plâk. 22: Karışık meyriyef 2120. Dana musikisi, PRAG, 487 m. 19,36: Musikili almanca neşriyat, Duorak'ın — eserlerinden bir opera 2316: Plâk. 2030 temsili ROMA, 41 1145. rahmen senatları ve İtal lerinden karışık konser. 2245: eli temel. 23,20: Dana musiki. BÜKREŞ, 394 m. 15; Plük, 1445; lâl ir Karışık mas 1920: Devamı. 2040: Plâk. Zi: Ta konser (Beethoven, Hasadel, Marks, Hos? Welt) ta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta mummelesi icra eyleriz Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir tada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Tel: Beyoğlu : 4887 2362 ğ Anladım. . Müdafan edebilecs" ğimizi ispat lâzım. . — Evet. Resmede bir Sırp Daf kali vardır. Bu herifin Sırp çeteleril€ arkı fıkı dost olduğu. hattâ onlara ©* sualuk ettiği muhakkaktır. Sırp çetesi ki bu işi yapan Vehçanlı Metre den len adamdır, kadıncağızm çocuğunu dağa kaldrımış, “gel al!,, diyorlarms!f, Gidene başına gelecek âkıbet malür| sen, Resneye girip Daskali kah drabilirsen bu iş yürür Çocukla D: kali mübadele ederiz. Hem Kıriste hem de Bulgar ahali memnun olur. Ali bir saniye bile düşünmeğe iü” zum görmedi, ayağa kalktı. Fişekli lerini düzelterek — Yalnız mı gideceğim? — diy“) sordu — — Hayır.. Beş arkadaş yl nız. Sonra eğer istersen dar da bir seyahat ezilen: — Eğlenceye mi gidiyoruz? — Gidersen.. Eh, biraz da eği” nirsin. — Nasıl istersen kumandarım. (Devamı va) (1) Eskişehirde tayyare kumand” nı Kaymakam Salim Bey

Bu sayıdan diğer sayfalar: