7 Mayıs 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

7 Mayıs 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ramon Novaror'yu kimler sever? Ramon Novarro son çevi! adamı, filminde altı dil konuşuyor. Haddi zatında şayanı dikkat olan hö- altı dil konuşturan ahval ve $€- rait malüm olunca daha enteresan ©- luyor. Ramon hâlâ ecnebi memleketlerden “Nilin dır. rağmen, Amerikada sade halkın mu- babbetini daima muhafazaya muvaf- fak olmakla kalmamış, Avrupa ve As- i ti kazanmıştır. ,anyol kanından olduğu için, bir de- fa İspanyol dili konuşulan bütün mem- ler Ramon'u sever. Bunun hari- cinde de Fransa, İtalya, Almanya, Ho- ir memleketlerde hayli s6- vilen artistlerdendir. Bu sevgi belki de Ramon'un ayni muvaffakıyetle oynadığı bütün rolle- rindeki değişiklikten ileri gelmekte- dir. Genç Amerikan bahriyelisini na- sıl canlandırmışsa, meselâ bir Avustur ya mülâzimi, “Mihracanm oğlu, fil- minde bir genç Hintliyi, Ben Hur'da bir Yahudiyi, Sevil şarkıcısrnda bir İspanyolu o kadar muvaffakıyetle ya- satmıştır. 1 Diger bir çok sinema artistleri muh | telif milliyetleri Ramon Novarro ka- dar yaşatmak ve canlandırmakta mi. vaffak olamamışlardır. Ramon muh- telif milletlere ait olmakla beraber, bütün bu rollerini harikulâde bir mu- vaffakıyetle başa çıkarmıştır. “Nilin adamı,. filminde Ramon No- varro ingilizce, fransızca, italyanca, ipanyolea konuşmakta ve zengin A- merikalı #eyyahlara tercümanlık et- mektedir. Hattâ bunun için rol icabr bir kaç arapça kelime de öğrenmiştir. Clark Gable ne'er söylüyor Clark Gable meraklı Amerikalıla- “m. sordukları suallere şu cevapları sriyor: ngi ölenleri seversiniz? — Conan Doyle ile Jack London. — İyi tahsiliniz var mı? — Darülfünunu kurslarına devam ettim. — Fikrinizce Holllyvosd'un en güzel kadını kimdir? — Orada o kadar çok var ki, intihap etmek mü — Sinsmada kadın eşlerinizi niçi o kadar uzun uzadıya öpüyorsunuz?. ünkü, rejisör öyle istiyor. istikbal için ne yapmak fikrin. desiniz? — Kendimi mali emniyete almak ve bu emaiyetin vereceği zevkleri tat- mak filrindeyim. — En çök hoşunuza giden arkada- şınız kimdir? Çueci im var, ©. - — Neden o kadar kötü giyiniyorsu- muz? — Çünkü ben, rahatı şıklığa tercih ederim. — Sizin gibi muvaffak olmak için ne tavsiye edersiniz? — Azim, ihtiras, cesaret « — Jean Harlow'a hakikaten âşık ? Öyle bir iddinda değilim. Miss iste iyi bir eşti isminde Feks bir köpe- haberleri Clark Gable ve Jean Harlow “Ge- ceyarısı kızı,, filmini çevirmek isteme- dikleri için Metro Şirketi (o Loretta Young ile Franchot Tone'u angaje et- miştir. *Marlöne Dietrich şimdi nekahet halindedir. Malümdur ki son filmini irirken attan düşmüştü. İngilterede film çevirmeğe davet edilen Gary Cooper 3.500.000 frank iştir. ye Daniels İngilterede iki film çevirecek! “Sesli filmlerde kullanılan mikro- fonlar sesi üç bin frekans üzerinden alabiliyorlardı. Şimdi yeni bir usül sa- yesinde bu miktar dokuz bine çıkarıl- mıştır. Artık on pes ve en tiz sesler Şu vasıta ile kaydedilebilmektedir. * Tanınmış artistlerden © Georges Cbarila bir kaza geçirmiştir. Kırılan bacağı kırk gün alçıda kalacaktır. | sin Sylvia Sydney ile * Harold Liloyd beş aylık Avrupa | sonra Hollyvood'a dön- müştür. Yeni bir film çevirmeğe baş. lyacaktır. Filmin a e değildir. Bu filmin Harold'un çevirdiği sesli filmlerin en güzeli olacağı söylen. mektedir. * “Ten, Asri kadın,, fransızca ola; rak ilecektir. * Pirmin Gemier Cezairde* “Sam yeli,, romanımı filme almaktadır. Eşle. ri şöyledir: Esther Kiss, Rigould, Miha, Tesco, Marcilly, Suzanne Stanley. * “Dağda,, ismi ile İsviçreye ait bir Mi Boni, Andr€ Roan, Ger- maine Aussey “Totte ve talihi,, ismin- deki romanı filme alacaklardır. * Marcelle Chantal, Henry Roussel “Emir yaveri,, isminde bir film çevire- ceklerdir. * Henry Bernstein kendi şirketi he- sabına Charles Eoyer ve Yvonne Prin- temps ile birlikte “Saadet, — isminde çevirecektir. * Klangfilm'in müdürleri Hitlerciler semt işde Saç tuvaletinde en ziyade gözetilenler | den Wanda Grevil, Marie Glory ve Jeanne Helbling al tarafından azledilmişti * Ufa Şirketindeki bütün Yahudi memurlara İzin verilmiştir. İzin verilenler arasında o “Kongre eğleniyor., filmini çeviren sahne vâzu | Eric Charell de vardır. * Almanyada sansör evvlece müsa- adesi verilen bazı filmlerin tekrar tet- kikini istemiştir. ” Akdenizi tanıtmak için bir film çevrilecekti * Tobis, Europa ve sinema film şir- ketleri Cinema 8. A.,, firması altında birleşmişlerdir. * Wallace Beery kendisini tayyare- ciliğe vermiştir. * Lilian Harvey Hollyvood'da satın aldığı evine “Hülyalar eviy, adını koy» muştur. * Carl Lammele Hitlere karşı pro- testo olsun diye Berline seyahatten vazgeçmiştir. ” Parameunt, çevrilecek bir film i- George Raft'ı beraber oynatamamıştır. Çünkü Syl- via dört bin dolar İstemiş, fakat kum- panya ancak üç bin dolar teklif etmiş- tir. * Glorya Swanson “Avrupadan A- merikaya dönmüştür. Avdetinde Hol- Iyvood'dan uzun müddet ayrı kalamı. yacağını, zira “Ekcanın esiri, olduğu. | nu söylemiştir. * Conred Veidt mütenekkiren Pa. * Vahim kargaşalıklara sebebiyet vermesi ihtimali gözönüne ( almarak 24 martta gösterilmesi ( lâzimgelen “Kanayan Almanya,, filmi Almanya- da menedilmiştir. Bu filmin sonradan ismi “Mili kalımma,, olarak değişti- rilecektir, * Max Reinhard Foks Film Şirketi hesabıma almanca, ingilizce ve fran- sizca olarak Pariste bir büyük film çevirecektir. * dean Murat “M. Gran isminde biri, isminde bir film çevirecektir. Bu filmin harici manzaraları Romada a- | Imacaktır. * Rejisörlerden Josef von Sternberg ! Berlinde bir kaç ay kaldıktan sonra | Holliyvood'a dönmüştür. | löne Dietrie! (Başı 1 inci sahifede) bir büyük içtimai meselenin küçük bir safhasına adım atıldığını göste ren bir alâmet, bir olmasıdır. ilhakika, Türk inkilâbı iş ve emek kuvvetine güvenen insanlar ve züm- meseleleri i ve vazifesinde- li Türk milletinin bü- tünlüğü İçinde ayrıca ihtiyaçları © lan ve vaziyetlleri ayrıca mutalâaya değen bir iş bölümünü temsil etmek- tedirler. Onların çalışmaları ve yeni doğun sanayi sermayedarlı; haklarını gaip etmeleri bimayes iş kanunile sermayedar ve ame lenin hukukunu bir arada tetkik ve etmek kararını almıştır. Türk in- ında sınıf zihniyeti, sınıf tahak- işçiye ait meselelerin ve ihtiyaçların, sınıf tezadı olmaya aslâ lüzum kal- İ madan milletin kendi içinde hal ede- ceğine temamen kani Hamdi Bey bundan sonra koope- ratif lokantaları hakkında uzun iza- hat vererek hararetle — devam ettiği nutkunu şöyle bitirmiştir: « İşçi kooperatif | lokantalarının bizce bir büyük faidesi de işçilerimi zi toplu bulundurmağa, toplu yemeğe va yayamağa alıştırmaktı. İşçi Oo kooperatif | lokantaları noktadan o büyük | inkilâbımızın mes köşeleri © addolunabilir. Bunlar öşeleridir, Ve Türkiye, işçisile, mur ve askerile, hulsa lerine dayanan zümrelerile bir tek i gördüğümüz şuur | lu icraatını yürüten büyük prensip.” Cevdet Kerim B. in hasbıhalı Hamdi Beyden sonra C. H. F. rei- si Cevdet Kerim Bey Türk inkılâbı ve bihal yaparak kıymetli bir tahlil ve izahatta bulundu. Cevdet Kerim B. Bir elden vergi (Başı 1 inci sahifede) numaralarını" ve makbuzlarda da kar ne numaralarının yazılması. 2 — Bütün vergilerde ve bilhassa bina ve kazanç vergilerinde ekseriyet le vâki olacak her türlü tahavvülât ve tadilatm karnelerde işaret edilmesi. 3 — Vergi karnelerinin mükellef le- hine olarak müddetle mükayyet olma. | yarak tamamen doluncaya kadar isti İ mal edilebilmesi, v 4 — Mahiyet ve teşekkül erbayet- İ leri itibarile ayrı olan vasıtalı ve vası- tasiz olarak vergiler için werilecek karnelerin ayrılması. 5 — Karnelerin iki newe ayrılarak meşin kaplılarma azami elli, ve bez kaplılarına kezalik nin 50 yapraktan aşağı olmamasi. Bütçe encümeni Kastamonu meb'u- su Hasan Fehmi Beyin ümene ha- vale edilmiş olan vergilerin sureti ci- bayeti hakkındaki teklifini de tekrar tetkik etmiş ve karne hakkındaki lâ- yihanın teklifte dermeyan olunan def- | terden kastedilen maksadı biletraf te | min etmiş olduğundan ve diğer husu- salı ise tatbik kabiliyeti görülmediğin den kabul edilmemesine yeniden ka- rar vermiştir. Yeni Bind vi ski Belki işittiniz, bu yakınlarda Ulu da- Ea çıkıp orada kar eğlenceleri tertip et- mek, rki oyunları yapmak için teşebbüs lere girişildiği çok yazıldı. Fakat herkes Uludağ gidebilir mi? Gidemeyince de yazın karı nerden bulacak? Bu mahzu- Fu düşünmüşler, hem de öocukların çok bosuna gidecek bir usul bulmuşlar, Ayağa geçirilen skinin iki ucuna te- kerlekler takmışlar, elde de uzun iki bas ton, kâfi... Tekerlekler kstikiten olduğu için, bu yeni mevi ski gayet hafifmiş, Bi- hz ablamin socuklar için *kiden yaptırsalar örür- dü. Çocuklara da güzel yan ki Eğlen ce çıkmrör. DOKTO Rusçuklu Hakkı Galutaşarayda Kanzük “eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 numa ralı apartımanda İ numara, Türk işçisi mevzuu üzerinde bir has- ! Ve..dünyanın en samimi, en riyasız ınkilâbı Türk ınkilâbıdır | Merkez bankası a İns niykabil azami yüzde seksen nis- iotinde-we.3-ay vade ile bu izahında bilhassa dedi ki: “— Yeryüzünün en temiz ve en ri- yasız, en samimi ve bütünlük ifade e den inkılâbı Türk inkılâbıdır. Cümhuriyet Halk Fırkası da bu te- miz ve asil ifadenin mesnedidir. Türkiyede sınıf farkı yoktur. Her-. miz ruhlu, en temiz çocuklarıdır.” Cevdet Korim B. bu mevzu, iş bölü mü, Liman kooperatif lokantalarının canlı faaliyetleri üzerinde uzun © ve heyecanlı ifadatta bulunduktan son ra sözlerine şöyle nihayet vermiştiri “ — Sizlere tebşir ederim ki ya- yük müessiselerin hemen < hepsinde Türk işçisi için bu tarzda ve bu y: da icap eden tedbirler alımacaktı Reşat B. in nutku Cevdet Kerim BR. den sorira Liman #ifi idare meclisi reisi Reşat | wutuk irat etti ve bu nutkun- “.— Türk inkılâbının büyük yaratı” cısı Ulu Şefimiz Gazi Hazretleri v kıymetli çalışma arkadaşı İsmet $a Hazretlerinin işaret buyurdukları kooperatifçilikte ilk adımı atan Liman Şirketinin © genç uzuvları elele ve rerek başardıkları Liman kooperatif şirketi bagün iki isçi lokantası odaha ya muvaffak oldu.” diyerek kıymetli izahatta bulundu. 10 kuruşa yemek Koöperatif lokantalarında ameleye | sabah kahvaltısı ve'öğle yemeği veri lecektir. Sicak çorba, ekmek, peynir veya zeytinden mürekkep sabah kah- 5 ve salata, pilâv et veya bu asil öğle yemekleri de 10 ku ruşa verilecektir. Lokantalar, bir de- fada 50 şer lacak tertibatı ha- vidir, Kooper: tmdan büyük mastır. lokantaları amele tara- bir sevinçle Okarşılan- (Başı 1 inci sahifede) betinde ve diğer kode edilmiş sağlam tahvilâtesnu kabil yüzde yetmiş nisbe- a a erilir, Ancak banka bu muame | leleri beşinci maddenin son fıkrasında. zikredilesiş hazine borcuna mahsup o- | dilecek' wiebaliğin 5 milyon liraya ba- liğ olduğu tarihten itibaren ifa edebi. lecektir. Banka bu avanslar mukabi- linde emisyon yapabilirze de hu emiz- yon mildarı yukarıda zikri geçen ha zine borcuna edilmiş mebali. ğin yüzde ellisini tecavüz edemez.” Askart tebilğler Ködiköy ve Adalar Kartal askerlik yube riyasetinden:. 1 - Celp ve sevk dolâyisile tehire uğrayan 329 hularla âh tiyatların yoklamalarına aşada gösteri- 1en künyelerde başlanacaktır. 2 Kadıköy şubesinde ber haftanın pa sar, salr, perşembe günleri, 4 —Kartalın yoklamaları 8-5-933 pa zartesi gününden itibaren başlayacak- tar. 4 — Adalarm yoklamasına 10-5-933 çarşamba gününden itibaren başlanacak | tır. $ — Mahalle ve köylerin hangi gün | ve nerede yoklamaları yapılacağı kay- makamlıklira köy ve mahalle muhtar- larına tebliğ edilmiştir. blodanın yeni bir fantezisine daha şahit oluyoruz. Elbiselere tüy koymak. Yukarıdaki modeller ayrıca kırmızı horoz tüyü ile de tezyin edilmişlerdir. Bu krep roplarda tüyler yalnız yaka- Tara değil, ayni zamanda kollera, göğ- se ve bele de konmaktadır. Hokkanmaz» oyun Dört pişmiş yumurta Evvel zaman içinde günlerden | bir gün, Tunusta dehşetli bir si- cak vardı. Oralarda Sam yeli esti ği günler şehir adetâ kavrulurdu. Hâlâ da öyledir. Evlerin pencere» leri kapanır, o yakıcı güneşe gire cek delik bırakılmazdı. Sokaklar testenha idi. Görünürde bir kedi | bile yoktu. Fakat kim vardı, bilir misiniz? Üstü başı yırtık, perişan, zavallı bir arap, kapalı pencerele rin altından geçerek bir parça ek mek dileniyordu. Nihayet böyle yürüye bir dükkânün önüne vardı. Dükkân sahibi içi rahat (Belki görünüşte öyle) bir tarafa yan gelmiş, uyu- yordu. Dilencinin niyazını işidince u- | yandı. Âdeti olduğu veçhile kov- mağa hazırlanıyordu. O sırada se kiz gündenberi satılamadan kal- mış dört pişmiş yumurta aklına geldi. İlk defa sadaka verdiği için mağrurane göğsünü kabartarak: — Al şunları! dedi. Dilenci teşekkür etmek ve min- netini göstermek için yerlere ka- dar iğildi. Fakat dükkân sahibi: — Dur acele etme, dedi. Bur yumurtaların her biri bana bir ku ruşa mal oldu. Kazandığın zaman getirir, yumurtaların parasını ve. rirsin, Aradan bir kaç ay geçti. Dağ- dağa kavuşmaz, insan insan ka- vuşurmuş. Bir gün dilenci ile dük kân sahibi karşı karşıya geldiler: — Bizim yumurtaların parası ne oldu? — Affedersininz efendim. Üs- tümde on param bile yok. Dükkân sahibi haris olduğu kadar fena huylu bir adamdı. Dört beş gün daha bekledikten sonra gidip kadıya şikâyet etti: — Bu dilencinin bana çok bor cu var, dedi, Zavallı dilenci de dedi ki: — Dört yumurta için insanın o kadar borcu olur mu? — Nasıl olmaz. Sen yumurta. | ları almasaydın, ben onları kuluç: kaya koyardım. Dört tane tavu- ğum olurdu. Bu tavuklar da yu- murtlarlardı.. Hepsinin parası ile bir inek satm alırdım. j Artık ineğin de sütünü, öteki yumurtaların da piliçlerini de he- sap edersek, vay dilencinin hali. ne! Yani aşağı yukarı dilencinin on, on beş inek, bir o kadar da at borçlu çıkmıştı. Dilenci ne diyeceğini şaşırarak boynunu büktü. Kadı iki tarafı da dinledikten sonra, karatı kânunu evvelde verece; Dükkân sahibi kadıya kendi tarafıma kazanmak için evine he- diyeler göndermişti. O zamanda kadılar hep böyle rüşvet almağa alışmışlardı. ; Hüküm günü geldi. Zavallı di lenciyi bir rençber müdafaa ede- cekti si Bu adam o diyarın sayılı akıl- lılarındandı. Tam muhakemeye başlanacağı sırada rençberi ara” dılar. Baktılar ki gelmemiş Zaval lı dilenci mahküm olup gidecekti. Mahzun mahzun me yapacağını düşünürken, o sırada merdivenler den acele acele ayak sesleri düyul du. 'Az sonra dilencinin avukatı 0 i i, Kadmın — Kadı Efendi Hazretleri, geç kaldım, af buyurun, dedi. Yarın: ekin ekeceğiz de, tohumluk buğ- | dayları kaynatıyordum. 3 Kadı kızdı ve yerinden doğru- larak bağırdı: — Kaynamış buğday ekilir mi, be adam? 2 — Peki amma efendim, pişmiş | yumurta da kuluçkaya konur mu? Kadı bunun üzerine güldü. O. yunu meydana çıkan dükkân sahi bini yere yıktılar, ayaklarını fala- kaya geçirip elli sopa vurdular. Yalan söylediği için bu cezayt hakketmişti. 4 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: