8 Temmuz 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3

8 Temmuz 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fırpar Bir kitap şartnamesi Maarif Vekâleti bu yıl mektep kitaplarmı kendi bastırıyor. Ted- risatın daha yeknasak bir şekilde m için bu teşebbüs pek isabet- idir. Vekâletin kitap ve tedris mese- lelerini böyle sıkı bir mürakabe al- tında bulundurması inkılâp maa- rifi için pek hayırlı neticeler ver- mektedir. Bu maksat etrafında genç ve değerli Vekil Reşit Balip Beyi takdir etmeliyiz. Yalnız bir nokta var. Vekâlet kendi bastırdığı mek- tep kitaplarının tevziatmı kendi Vasıtalarile yapmıyarak bu işi bir müteahhide vermeğe karar ver- miş, bunun için bir şartname yap- mıştır, Bir tesadüfle elime geçen şartnameyi okudum. Bu şartname müteahhit hesabı- na bir çok maddeleri ihtiva et mektedir. İlk maddede müteahhi- din berveçhipeşin iki bin beş yüz lira teminat akçası yatırması son- ra da kapalı zarfta alacağı komis- yonun mikdarmı yüzde yirmiden aşağı olarak tayin etmesi bildiril mektedir. İkinci mühim madde müteah- hidin kitapların yüzde onunu pe- şin, kalanmı da bir ve iki ve üç ay vade ile banka bonosu olarak yatırması şart koşmaktadır. Bir de cezai madde var. Müte- ahhidin kitapları tayin edilen mik- tardan fazlaya sattığı veyahut al- dığı siparişleri kırk sekiz saat ge- siktirdiği veyahut bonosunu gü- nünde ödemediği takdirde derhal mukavele feshedilecek ve yatırdı- ğı depazito ile o zamana kadar ver diği para irat kaydedilecektir. Yirmi yıla yakm gazetecilik, ki. tapçılık ve matbaacılık hayatımda ki tacrübelerime nazaran bu şart. mameyi biraz ağır görüyorum. Bir kere Vekâletin müteahhit- ten beklediği vazifelere mukabil bu İ ne suretle himaye Ekonoi > .. 9 Eylül sergisi pir ağ İzmirde büyük bir panayır açılacak Bu sene İzmirde, 9 Eylül İzmi- rin kurtuluş gününde büyük bir panayır açılacaktır. Senelerce mu vaffakiyetle devam eden 9 Eylül sergilerinden örnek almarak ter- tip edilen bu panayırm çok güzel olmasma çalışılmaktadır. Pana- yıra inhisar idareleri geniş mik- yasta iştirak edeceği gibi bir müesseseler de iştirak için hazır- lanmaktadırlar. Bu meyanda şeh- rimiz ticaret ve sanayi müessese- lerinden de bir çoğu vardır. Motörin Gaz kumpanyalarının iddiası- na göre kontenjan listesindeki mo törin yağı ihtiyaca kâfi değildir. Ticaret odası bu mesele hakkın da tahkikata başlamıştır. Oda, şehrimizdeki motörin yağmın mik tarı, piyasanın ihtiyaçları hakk da tetkikat yapıyor. Eğer iddia e- dildiği gibi, motörin yağı mevcu- du, buhran yapacak derecede az- sa, alâkadar makamatın nazarı dikkati celbedilecektir. Buğday İktisat vekâleti bu seneki buğ- day mahsulü karşısında, buğdayın edileceğine dair alâkadar dairelerden malü- mal istemiştir. Ticaret odası, tica | ret borsası bu meseleye dair tetki kat yapmaktadırlar. Bu sene Suriye ve Yünanistana buğday satmak içinne gibi ted birler ittihaz edileceği düşünül. mektedir. Ticaret odasi bu mese- le hakkında buğday tacirlerini da vet ederek bir fikir alacaktır. kendisine Yaptığı ikram yalnız yüz yirmiden aşağı bir iskonto- dur. Müteahhit kitapları alacak sipariş edilen yerlere gönderecek, bu ise bir nakliye ve idare işidir. Ambalâji, posta ücreti ve nakliye. si ilâve edilince ikram edilen is- ontasan Yüzde onunu ilk hamle- , 8 tahsil e Gazete, kitap yolladı; m paralarını Tülzkeizl iğimiz müskülâ il ö dı de Allah bilir bii , Kitap müteahhidi mel Ri alır almaz kırk göre iş nda ambalaj yapacak, parasını verecek ve belle 2 gonra eline tespihi, önüne takvi- mi alıp bekliyecek. Göndermezse vekâlet taahhüdünü yapmadı diye po sahhidin mukavelesini derhal b zabilecek, fakat mütcahhit gön- erdiği kitapların parasını alama- kaca ne yapacak. Vekâlet buna arşı yalnız bir madde işaret edi- yor. Diyor ki: , “Müteahbit ile mektep idarele- Ti arasında zuhur edebilecek ihti- lâfların haline Maarif Vekâleti” nin tavassutunu devlet matbaası temin edecektir... , Bunda bir teyit ve tahsil kudre- ti olduğunu zannetmiyoruz. Asıl Mesele para meselesidir. Müteah- hit vazifesini derhal yapmağa â- made olabilir, Fakat tahsilatını te- min edemezse ne yapacak? mi) meselenin bir kere daha tet- i lâzım gibi görünüyor sanırım. Burhan CAHİT Beklenen Yunan mektep gemisi İm yen edeceğini ğı 'unan gemisi Aris kruvazörünün 12 temmuzda müvasalâtı - beklenmektedir. A- ris kruvazörü & gün “İimanımızda kalacak buradan Karaden/ze çi- karak Varna, Köstence ve diğer için bir program yapılmaktadır. ———— seksli Kısa haberler Sama i,,Pün Diş tabipleri cemiyeti rel- — Kâzm Esat Bey Başvekâ- 1 olan davet e An ya hareket etmiştir. gün sonra hareket edecektir. * Cümhuriyet Halk furkası Alem- dar nahiyesi tarafından 14 temmuz cuma günü Beykoza kadar bir va- Pur gezintisi yapılacaktır. * Himayeietfal Cemiyeti Eminönü kazası tarafından 23 temmuz bayra- » Yalovaya kadar bir vapur ge- tertip edilmişi * Müsteşar Hüsnü Bey geliyor İktisat Vekâleti müsteşarı Hüs- nü Bey yarın şehrimize gelecek- tir. Hüsnü Bey şehrimizde bir müd det kalacak ve aldığımız malüma- ta nazaran ticaret ve sanayi erbi- bile bazı temaslar yapacaktır. Hüsnü Beyin burada meşgul o- lacağı möseleler o meyanmda bil. hassa sanayicileri alâkadar eden mesail ve yeni yapılacak iktisadi teşkilât vardır. Bunun için Odada ve Sanayi birliğinde bir kaç içti- ma yapılması muhtemeldir. Osmanlı bankasının temettü tevzii Osmanlı Bankasının geçen haf- ta Londrada toplanan son heyeti umumiye içtimaında hissedarana | yeni temettü tevziine karar veril- miştir. Bü temettü pazar gününden itibaren banka gişelerinde tevzi e dilecektir. Beher hisse başına 10 şilin temettü verilecektir. Amerikalı başmütehassıs Memleketimizde bir müddet. ten beri iktisadi tetkikatta bulu. Gömülen ölüler —— Tarife harici para almak yasaktır Belediye , şehrimizdeki (o met- rük ve gayri metrük mezarlıkları evkaftan devraldığı zaman her mezarlığa bir bekçi tayin etmiş, ölülerin gömülmesi için almacak mezar ücretlerini de tayin etmiş- ti. Bu tarife yapılmadan evvel, mezarcılar cenaze sahiplerinin keder ve ıztırabından derek, bilhassa zengin ölülerin. den, yüksek paralar koparıyorlar dı. Hele lâhit yaptırmak bazan a- lelâde bir mezardan alınan ücre- tin bir kaç mislini buluyordu. Tarife bu halin önünü almakla beraber, yine bazı (o mezarcıların tarife haricinde ücret almağa te- şebbüs ettiklerinden şikâyet edili yor, Belediye, ölü gömülmesini tarifeye tâbi tuttuğu için yüksek ücret istiyen mezarcıların polise ve belediyeye ihbar edilmesi ve alınan fazla ücret varsa iade edi- leceği bildirilmiştir. Taksim havuzu Beyoğlu cihetinde su tazyikini çoğaltmak ve apartımanların üst katlarma, motör kullanmaksızın su vermek için Taksimde © yapıl. makta olan havuz, nihayet yirmi güne kadar ikmal edilecek ve su- yün tazyiki on iki metreden otuz dört metreye kadar çıkarılacaktır. Belediye yeni havuzun O mevkiini intihap ederken ileride terkos su- yunun Taksim suyu ile birleşmesi ihtimalini de düşünerek Taksim su hazinesinin yanma — yaptırmış. tır. İstanbul semtinde yapılacak te- sisat tabu suretle Halkalı ve Kırkçeşme sularmın ayrıldığı yer lerde' yapılacaktır. Taksimde ya- İ pılan havuz, terkosla beraber di- ğer İstanbul sularmın birleştiril. mesi için atılan ilk adımdır. Kartalda ahırlar Kartal belediyesi, kasaba için- deki evlerin zemin tlarmın a- bır olarak kullanılmasını kati su rette menetmiş, bunun Oüzerine hayvan sahipleri kasaba haricin- de kendilerine münasip birer &- hır bulmuşlardır. Bir kaç aydan- beri Kartalda kasaba içinde hay- van ahırı kalmamıştır. Kartalda yapılan bu yerinde tedbir sayesin de köyün sıhhi şartı da hissedile cek derecede düzelmiştir. Vilâyet baytar idaresi vilâyetin diğer kazalarında da bu tedbirin tatbikini ve hayvan © ahırlarının kasaba haricine çıkarılmasını mu vafık görmüştür. Bu tedbire vilâ- yetin diğer kazalarında da yakın da tevessül edilecektir. Dilenciler çoğaldı resime n Amerikaya gidecek ağlebi ihtimal iki ay sonra mem- leketimize avdet edecektir. (iş Bankasından alman cetveldir) 4 TEMMUZ 1933 Akşam Fiatları . Tstikrazlar Tohvilât tikraz dahili © 96 $ Er 1940 mai İyiki sere $ Ellik — Şark &. yollari 230 $ Tramvay e De Merke ağ füme — , Gümrükler “078 $ Anedeki 1” “ele Saydi mah 7— mM Bağdat 1176 $ mermi ku T. sak 716 $ ponsaz “ ESHAM 1, Bankası Nar Telefon 11 ma 948 ni 21,10 w » Hamiline — 956 $ Terkos 2050 » Müzeele 102 $ Çimente 1280 Anadolu Hisse 25 İtibar dey, ei Ne Şark dey. 195 Şir. hariye o 18— * Şark m ecın 285 ÇEK FİATLARI Paris, 1208 $ Prağ 159125 Londra 71480 $ Viyma 44125 Mila Mİ meka ae z Borlin 140 ay 3383 $ Viyana 424 Atina #2415 $ Peşte 11075 Cenevre 24575 $ Belgrat © 351,25 Sofia 67,145 $ Bükreş 50.06 Amsterdam TIŞ İ Moskova © 108725 NUKUT (Satış) Kuruş Kuruş 20 £ Frans İTO Ğ OE Şili An 25 1 İsterlin 720 1 Pozeta 10— 1 Dolar 150 $ 1 Mark 4 20 Liret 219 $ izde OO Z4— 20 (Belçika © 116 $ 20 Ley m— 0 Dezkmi 2 $ 20 Dinen BE 20 4 İsviçre o 818 $ 1 Çernoreş —— — ei s0 120 Banknot © 245 Dilenciler polisin takbinden kur tulmak üzere bazı b vuruyorlar. Ufak, tefek eşya sa- tar gibi gözükerek sokakları do- laşan fakat orlada zabıta memuru yokken gene dilencilik eden pro- fesyonel dilencilerin son günler- de yeniden çoğaldığı görülmüş tür. Belediye, halkı i: eden, bu dilencileri Kimde Mall is- tiyor. Bunun için bunların fotoğ- rafları çoğaltılacak, belediye za bıtası memurlarına dağıtılacak ve bunlarm İstanbulda faaliyetle MUuLIYET CUMARTESİ 8 TEMMUZ 1933 istifade e- | mıyoruz. Bütün bir hafta çalışanlar için, açık bir havada, uzunca bir de- niz seyahatinden daha istifadeli ne- olabilir? Elif Naci'nin ciğerlerini nefes alışı gitti: — Kolay gele.. Ne yapıyorsun? — Hiç dedi, bol bol hava alıyo- rum! ve ilâve etti: — Doya doya alabildiğimiz. hava var, onu da mı almıyalım? şişirerek bir — Beni denizde görün siz, diyor. Bir su perisi gibi yüzeceğim!.. Heybeliada plajında © geçireceği- miz günün boş yere proğramını yap- lişıyoruz: - Gider gitmez, küçük bir bonyo. Sonra, denize karşı hafif bir çakıntı.. Sonra da çamlarda.. ben program tafsilâtını yarıda “bıraktım: — Çocuklar, gelin çakmıyalım! Sordular: — Neden çakmıyormuşuz? — Belki ateş alır da parlayıveri- Korkma, canım.. suyun bol ye- ri Heybeliada plâj ve gazinosunda ga- zino sahibi Hasan Sadık Bey, bizi ağır başlı birer misafir gibi karşıladı. Yukarı taraçada denizi seyrediyo- ruz, Denizdekileri seyrediyoruz des mek daha yakışık alır ama, oma iti raf etmek işime gelmez. Tevfik Necati. vapurda dediğini yerine getirmek niyetile birdenbire ortadan kayboldu. Beş dakika sonra, onun b'linde si- yah bir mayo, kumsalda gür saçlarını tarıyarak dolaştığını gördük. Hava, biraz serin olduğu için, ken- dini kaldırıp denize atamıyor, aya- ğını suya şöyle bir sokup çıkarıyor. âdeta denizle cilveloşiyor. Nihâyet İ isavvetli bir hamle ile ileriye atıldı. Palgalar arasmda bataçıka yüzüyor. hi serada, bizi de alt katta hazırla dıkları sofranın başıma © çağırdı Yolda üşüdüğümüzü hesap etmiş ©- Jacaklar ki, birer küçük kadeh sundu- lar, Arkadaşlar, soruyorlar: — Tevfik Necatiyi niçin çağırma- dık! Birisi dedi ki: — Çağırmağa lüzum yok.. tan şıngırdatalım, gelir. — Neyi şıngırdatıyoruz? — Kadehleri... Demeğe kalmadı, manzaraya ta- hammül edemiyen bizim sevgili Tev- fik, sofraya yaklaştı. İlk yudumu, gazno sahibi Hasan Sadık Beyin şerefine yuvarladık. Sadık Beyin siftahı bereketli imiş. Arkası geldi, Vakit o kadar çabuk geçiyor ki programım bir çok kısım» larını ğe mecbur olduk. Sa- at bire doğru, sofradan bir nida iriş- Gi 15 Çocülileir Hayli denize Giri lima! K» Uzak. Maari'ta Mektep sporları Alman mütehassısı Uluda- ğa tetkikat yapmağa gitti Gazi Terbiye enstitüsü için Alman- yadan celbedilmiş olan mütehasöre M. İSTANBULDA GEZİNTİLER Heybeli Plâj ve Gazinosu Doya doya alabildiğimiz bir hava... Şıngırdatalım gelir... — “Ömrümde 100 den yukarı çıkamadım, nasıl yüzerim?,, — Eğer hâhiselâmet.. — idiyoruz. Parlarsak söndürür- | Arkadaşlardan birine sorduk: — Sen nasıl oldu di yüzmek öğ- renmedin! Kenarda abdest alır gibi avuç avuç 4 alıp kollarına sürerken cevap ver. li: — Azizim, ben ömrümde » (100) rakkamına çıkamadım! Yüzmeği na- sl öğrenirim? Elif Naci, bir türlü soyunmağa ce- saret edemiyordu. Nihayet razı oldu. Kısmetine köbik bir mayo düşmüştü. Neresinden giyileceğini bir türlü kes- tiremiyordu. Sırtma geçirinciye ka- dar epeyce uğraştı. Hep denizdeyiz Yüzme bilmiyen- ler, iskeleden ilerisine gidemiyorlar. Yüzücülerden biri bana seslendi: — Biraz açılsana canım. — Kabil değil. Dedim! — Neden? — Ben, mektepte farisi okudum. — Okudunsa ne olacak? — Şeyh Sadi'nin beyitini unutma- dım daha.. Malüm ya, “Eğer hâhi selâmet şleroenarest!,, Galiba yüreği yanıklardan olduğu” muz için deniz, bize hiç serin gelme- di. Akşama kadar suyun içinde kal- mak canmıza minnet! Denizden ilk çıkan Elif Naci oldu. Ve hemen oda» #ma çekilip giyindi. İskele üzerinde elbise ile dolaşma: nın tehlikeli bir şey olduğunu hiç he- İ saba katmadan biraz sonra çıplakla- İ rm arasına karışan Elf Naci, bu ihti- yatsızlığın cezasını elbette çekecek- ti. Nasıl oldu, neden oldu, kimin mu- ai idi anlayamadan kendisini de- nize düşmüş buluverdik. Elbiselerinden zırıl zırıl sular a- karak önümüzden geçerken sorduk: — Nasıl sanat âleminde şinavere- lik eder misin? Biraz da deniz âlemi- ni gör... Banyonun hepimize az çok zararı dokundu Naci, bir elbise ile, gözlük- ten oldu. Pp Ben, göğsümü İskelenin © çivisine çarpıp kanattrm. Tevfik, bir o hayli tuzlu su yuttu. Fakat nemize lâzrm.. Allah için mükemmel eğlendik. Tekrar masaya döndüğümüz za- man, denizdeki maceralarımızı biri birimize anlatmakla bitiremiyorduk. Heybeliada gazino ve plâjının man- zarası, içimizi o kadar açtı, bizi o ka- dar keyiflendirdi ki akşam karanlı- ğının çökmeğe başladığını bile fark e- demez olduk. Sadık Beyin plâjını, geçen sene de yörmüştük. Bu sene orası, bü: ni Adeta Heybelinin hususi- yetlerinden biri olmuş. Gazinodan koltuklarımızın altında belki elli çeşit renk taşıyan muhteşem karanfil demet- lerile dönerken hepimizde bir perişam ık vardı: — Keşki son vapura kalaydık! M. SALÂHADDİN nie Kumar ve çocuk Dün polis iki küçük çocuk yakaladı Dün Sultanahmet parkı içinde zabıta iki küçük kumarcı yakala- Kort Ankaradan şehrimize gel miş ve dün sabah tetkikatına devam i- çin Bursaya gitmiştir. İM. Dainas be- den terbiyesi tedrisatı hakkında bir ra por verecek ve talebe ve bilhassa mektep beden terbiyesi muellimlerinin ne suretle yetiştirilmesi lâzım geldiğini ve mevcut usullerin ne surette tadil ve rine kati surette nihayet verile- cektir, Dilencilerin ellerinde sa- tacak ufak tefek eşya da olsa 50- kaklarda dilenmelerine imkân bı- rakılmıyacaktır, Sahipsiz eşya Gümrükte uzun senelerden- beri birikmiş, kalmış ve sahibi ta- rafından aranılmamış eşya bulun maktadır. Gümrük anbar ve antre polarını dolduran © ve kıymeti ol. makla beraber gümrük için hiç bir faidesi olmayan © bu eşyanm bir müddet evel tasfiyesine baş- lanmıştı. Bu tasfiye O bitmiş ve gümrük idaresi bu sahipsiz eşya- nm satılmasma karar (o fermiştir. Bu kararın derhal tatkikatma ge çilmiş ve sahipsiz eşyanın satıl. amsma başl » Satılmakta olan eşya 928 mali senesi sonuna kadar gümrüklerde kalmış ve sa- hipleri tarafından aranmamıs eş- yadır. Bu eşyanm kıymeti mühim bir yeküna baliğ olmaktadır. i ıslahı icap ettiğini izah edecektir. M Dainas dün bize dedi ki: — latanbulda kaldığım bir kaç gü zarfında Kuz ve Erkek smallim rellep lerini gezdim. Kız maallim mektebi li. sesi iyidir. Bilhassa havadar bir yerde bulunuyor, fakat erkek muallim mekte- bi o kadar iyi değildir, bu bina leyli ta öl Bursada Uludağına çıkarak kış spor ları hakkında tetkikat yapacağım. Bura da kış sporları ve eğlenceleri yapmak i- çin hazırlık yapacağız. Bursadan sonra İstanbula gelerek buradan Zonguldak, Samsun, Giresun, Trabzon, Sivas, Kay. seri, Niğde, Ulukışla, Konya, Afyon, Kütahya, Balıkesir, Manisa, İzmire gi- deceğim ve İstanbul yolu ile İzmit ve Eskişehire uğrıyarak Ankaraya döne ceğim. Bu seyahatten maksat mektep- leri yörmek ve her yerde yapılabilecek sporlar hakkında tetkiknt yapmaktır. Bu tetkikattan sonra Tise ve orta mek- tepler icin yeni bir beden terbiyesi pro- gramı yapılacaktır. . Tahminime göre muallimleri bu vrostamın tatbikine ha- zırlamak icin bir iki sene sonra yeniden mıştır, Bunlardan birisi 16 yı da Zeki diğeri 18 yaşımda Mem- duhtur, Bu iki çocuk zar * atarak kumar oynarlarken NK Bisikletler verdiğinden k “Otomobiller Tarlabaşı caddesinden geçmek- te olan hamal 70 yaşlarında Meb mede şoför Recebin | kullandığı 1257 numaralı otomobil çarparak yaralanmıştır. Postahanede hırsız ei Di Yala yle İmuş- Ni el tur: Potahanede gişe memurla- rmdan Naciye hanım evvelki gün masasında çalışırken çantasını ö- nündeki çekmeceye bırakmış ve bir iş için bir müddet oradan ay- rılmıştır. Naciye hanım tekrar yerine ge- Tip çekmeceyi açtığı zaman çan- tasınm yerinde olmadığını görmüş tür. Naciye hanım her tarafı ara- dığı halde çantayı bulamayınca iş zama- de alay edecek ımız elbette gelir. Diyeceksiniz ki! (İdeâl) ile (iyde al) arasında söyleyiş müşabehetin- den başka ne münasebet var? Efendiciğim! (İyde) nasıl arandı. ği zaman bulunmaz, ve umulmadık bir köşe bakkalında tesadüfen bulu. nur, bulunduğu zaman da nasıl ağıza alınmaz bir şeyse Gideni) denilen şey de öyledir. Onu gören, bilen, ve nere de bulunduğundan o malümatı olan yoktur. (İdeâl)i bilir gibi görünen- ler de bir şey bilmezler. Size (iyde) hakkında bir fıkra asla tayım... i | Sultan Aziz avam © meraklarına düşkün bir adam imiş.. Koç döğüştü- rür, horos döğüştürür, yağlı güreş yar İ par ve dama oynarmış. k Güreş merakı yüzünden ne kadar. an varsa hepsini saraya topla. dığı gibi dama için de bütün dama ue talarmı etrafına toplamış... Bunların arasında (Damacı him) İsminde zannederim Üsküdarlı fakir bir adam da varmış. Bu damacı Ibrahim zamanın dama şampiyonu İ- miş. Sultan Aziz, sık sık bu adamı ça ğirır ve dama oynarmış. Bu suretle (Damacı İbrahim) sarayın alışkınla rmdan olmuş. Sultan Aziz böyle a- vamdan adamlarla görüşmekten hoş. Jandığı için İbrahimi severmiş... Bir gün gene dama oynarlarken Sultan Azize meyva getirmişler. Sul tan Aziz meyva yerken İbrahime: — İbrahim, sen de ye!.. Deriş.. Ibrahim dili döndüğü kadar teşek- kür ettikten sonra ortada duran ar- mut ve şeftalileri yerken bir ters halt ederim de Padişahı kızdırırım diye el sürememiş. Sultan Aziz ısrar etmişi — Yesene be!.. . — li yemişi seversin! — Efendim! İyde severim.. » Sultan Aziz iyde ne olduğunu bi mediği için sormuş: — Nedir o? i — Fukara yemşi efendim! Küçük iken bize beş para verirlerdi, biz de bakkaldan iyde alırdık.. O zamandan beri alışmışım.. pek severim. i — Yal. Pekâlâ!.. Öyle ise sana da Ciyde) getirsinler. Hemen adamlar göndermişler ve kuru yemişçilerden iri taneli hurma gibi (iyde) buldurup. büyük bir kayık tabak içinde huzura & ur Sultan Aziz (iyde)yi görünce rak etmiş ve bir tane atı hemen tükürmüş.. İçinizde belki de) ne olduğunu bilmiyen vardır. iy sız, susuz ve mânâsız bir şeydir. Sultan Aziz bu berbat şeyin nası yendiğini görmek için İbrahime: — “ kalorifer tamiratile meşgul bu nan Nesim ve Jak isimlerinde

Bu sayıdan diğer sayfalar: