8 Kasım 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

8 Kasım 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayramın heyecanı Devam ediyor Bir İtalyan mebusunun intibaları Şehrimize gelmiş olan İtalyan meb'- uslarından Mösyö Mario Jannelli dün akşam Sofyaya gitmiştir. Mösyö Jnn- nelli dün Türkiye hakkındaki intibala- rı hakkında şu beyanatta bulunmuştur: — Türkiye cümhuriyetinin 10 un- cu yıldönümünü kemali heyecanla se- lâmlarım. İtalyan matbuatı on sene zarfında Türkiyede yapılmış büyük lerden, cümhuriyetin vücuda getirdi terakkiyattan hararetle bahsettiler. Ga- zi ve Duce Türk ve İtalyan milletleri- nin maddi ve manevi terakkisini can- dan arzu ediyor ve onun için çalışıyor. lar. Ve ayni zamanda herkese hürmet telkin eden, kuvvet üzerine müesses bir sulh istiyorlar. Biz on bir senede Fa gizmden büyük semereler elde ettik. Faşizmin muvaffakıyetleri ümidin fev. takip elde ettiniz. Elde ettiğiniz neticeler, bir milletin hiç bir zaman bu Kadar az bir zaman zarfında erişemediği mu- vaffakıyetlerdendir.,, Müfide Ferif H.ın bir makalesi Varşova sefirimiz Ferit Beyin refi- kaları Müfide Ferit Hanım cümhüriyet bayrami münasebetile Leh matbuatın- da bir yazı neşretmiştir. Bu yazının ba- 71 kısımlarını alıyoruz © "Derler ki, on sene bir milletin ha- yatında nedir? Halbuki on senenin bi- zim tarihimizde bir asırlık ehemmiyeti vardır, Cihanın karşısında yeni bir Tür- kiye yükseliyor. Gene derler ki, itiyatlar değişir, pe çeler kalkar, kafesler yıkılır. Fakat ruh, gene oruhtur. Bu belki doğrudur. Bir milletin ruhu, yani derin şahsiyeti öl- mez, fakat tekâmül eder. Türkler bu tekâmülün en yülsek merhalesini de dünyaya göstereceklerdir.,, Müfide Ferit Hanım bundan sonra milletlerin £ tarihlerindeki yüksek kah- ramanları saydıktan ve bunların oyna dıkları muazzam rollerden bahsettik- ten sonra: "Gazinin yarattığı mucü: hasım canlandırdı ve lü ecnebi tardı. Türk de- Türkü her tür- nüfuz ve tesirlerinden kur. 1918 de Türk imparatorluğu ölmüş- tü. Fakat imparator yerinde duruyör- du. Bu adam "Hasta adam,, m ta ken- isi idi, Gazi cümhuriyeti ilân etmek- le "Hasta adam,, 1 ebediyyen kovdu. Bu suretle yapmak istediği yeni Türkü. yenin sağlam temelini kurmuş oluyor- va Müfide Ferit Hanım bundan sonra geçirilen . bütün lâpların — safahatı- Bı tahlil ederek makalesini şöyle biti. riyor: "Şimdi Gaziyi meşgul eden milli kültürdür. Bu, memleketine istikbal şin hazırladığı bir hayat ülküsüdür. Memlekette Türkün menşeini aramak için tarih ve dil cemiyetleri kurulmuş- tur. Eski muhtelif Türk medeniyetle rinden vesikalar çıkarmak için, her ta- rafta asârı atika hafriyatı yapılıyor. Üniversite gençliğe milli ideal ve kültür vermek için edilmektedir. Bugünün kurtarıcısı yarını hazırlıyor. Şimdiki Türkiye onun Türkiyesidir, Yarmki Türkiye de onun Türkiyesi o- İacaktır.,, Yüzlerce telgraf va mektup alıyoruz. Cümhuriyet bayramı münasebetile Harik Hayat igortalı Kaza KULAK BE SAF Burunlarını kırmak için... Taksimde Elektriğin . muhtelif tatbikatını gösteren bir sergi açıl- dı. Geçen gün, yolum düşmüştü. Sergiyi gezdim. Meğerse, biz gör- miyeli Elektrik, almış yürümüş. Ak la gelen, gelmiyen ne kadar ev hiz- meti varsa, elektrik, sessiz sadasız hepsini görüyor. Ortalık süpürmek onda... Bulaşık yıkamak onda. Ye- mek pişirmek onda.. o Kaynatmak onda, soğutmak oonda.. Sergide rastladığım bir arkadaşla, bu alet- leri seyrediyorduk.. Aramızda bir çok ta hanım vardı. Ben dedim ki : — Buraya hanımları çağırmak- tan bir şey çıkmaz. — Ya kimleri çağırmalı? ak, hizmetçileri Buradaki makineden hizmetçileri görürlerse nazeninlerimin belki bi- raz burunları kırılırdı!... M. SALAHADDİN Inhisarlarda Yugoslavya ile afyon satış mukavelesi Türk — Yugoslavya afyon satış mu- kavelesinin £ tatbikatma sit hazırlıklar ikmal edilmek üzeredir. Müşterek büro teşkilâtı. ikmal edilmiştir. Bir kaç gün evvel şehrimize gelen Yugoslavya murahhası Mösyö - Mihsi. loviteh ile uyuşturucu maddeler inhi- sarı umum müdürü — Ali Sami Bey a- rasında, ihzarı lâzım gelen nizamname- nin “esas hatları görüşülmüştür. Eskiden Selânikte Yugoslavya ate- şemiliteri olan Mö: loviteh, Balkan konferansında da Sırp murah- hası bulunduğundan bir hafta sonra avdet etmek üzere Selâniğe gitmiştir. Avdetinde nizamnamenin maddeleri de görüşülecek ve nizamname iki hü- kümetin tasdikine iktiran ettikten son- Fa tatbikine başlanacaktır. Afyon fiat'arı Uyuşturucu maddeler inhisar ida resi, dünden itibaren afyon fistlerini yükseltmiştir. İdare şimdiye kadar 80 bin kiloyu mütecaviz afyon mübayna et- müştir. Fiatler daha ziyade yükselmeğe meyyaldir. Idare, 12 morfinli afyonun okkası. nı 890, 12,5 morfinli afyonun olkasını 944 ve 13 morfinli afyonun o okkasını 998 kuruştan mübayaa etmektedir. MÜESSİF BİR İRTİHAL Deniz Lisesi Fizik muallimi ve Muh- telif Sana't müesseselerinin Kimyageri ahlâkile ve mesleğindeki vukuf ve ehliye tile tanınmış kıymetli bir gençti. Cena- zesi bugünkü çarşamba günü saat 14 te Bakırköy Çarşı camiinden kaldırılarak köy kabristahma defnedilscektir. (9600) zin hacminin müsait olmadığı dır, Ancak Yatan içindeki muhabi rimizden gönderilen sayısız resimler: den bir kaç tanesini de bugün dercedi yoruz, Okuyu: ve Otomobil zi Galatada Ünyon Hanında Kâin ÜNYON SİGORTASINA 'yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : Beyoğlu 4.4888 8066 Milliyet in edebi romanit 34 KIR Çiç EĞİ BURHAN CAHİT (İnkılâp Romanı) Hanımefendinin bu nasihatleri beni çok alâkadar o ediyor. Bana bu kadar şefkat gösteren bu nazik kadına gün geçtikçe daha çok 1s1- nıyorum. Evde iki güzel piyano var. Biri kuyruklu konser piyanosu. İlk gel diğim günkü kıyafetime bakarak beni tahsilsiz, bilgisiz bir kız zan- neden banımefendi bir akşam pi- yanoyu karıştırırken pef sevdiğim bir Rapsudi çaldığımı duyunca ko- şa koşa salona gelmiş, hayretle din- lemişti, O gündenberi vakit buldukça pi- yano çalıyorum. Bakımsızlıktan tel- leri gevşeyip âkurdu bozulan piya- noyu actım, temizledim. Mahir Bey bir piyano anahtarı getirdi. Kendi | kendime, uğraşa uğraşa akort yap- tım. yin evinde her şey var. Buna rağ- men hanımefendi hiç bir (şeyden zevk almıyor; Bir akşm tunelden çıktıktan son- ran geze geze Taksime kadar yürü- düm. Bir çok camekânların önün- de durup seyrettim. Biraz gecikmi- şim. Hanımefendiyi ilk defa bana karşı sinirli buldum. Beni görünce telâşla yanıma geldi: — Geç kalıyorsun Çiçek. Yazı haneye bir saat evvel telefon eitim! Cevap vermedi. Demek bir saat ev-! ye hepiniz gıkmışsınz. Nerede kat Anlattım. Yalan söylemeğe te- nezzül etmiyeceğimi bildiği için i- nandı. Fakat ellerimi sıkı sıkı tutup gözlerimin içine baktı: —Özülüyorum Çiçek, . dedi. İş- | ten çıkar çıkmaz o doğru eve gel. | Musikiye bayılıyorum. Mahir Be. Sonra istersen beraber çıkarız. | Kemal Asım Bey Alman hastanesinde A- | pandisitten vefat etmiştir.Merhum dürüst | | anlamış, böyle vak'aların tafsilâtı- Cevat nişanlısı Semihaya pek düşkün: dü. Her başından geçen bunu bilir ki ni- şanlılık hayatı çok tatlı ve heyecanlıdır, Daha hisli, daha samimi olan bu yaşayışı evlilik hayatında pek bulamayız. O za- man maddileşmiş, nezahetinden saffetin- don, her şeyinden bir çoğunu kaybetmiş: tir. Bu zamanlarda aile hallamdan fırsat bu lup beş dakika yalnız kalmak, - hele bir kaçamak buse.. Dünyada değişmek için karşılığı olmıyan he büyüle,ne büyük yey | lerdir. Garip ve mânâsız kıskançlıklar, nişler, ithamlar, kalbi olguyan iğbirarlar... Tape layan avam Her serzeniş biraz dalin. yakınlık verir, her itham aradaki bağlara yeni bir düğüm olur. Her kıskançlık yeni bir sadakat ye- mininin teklifi mânâsındadır. Cevat Semihayı bu güğyedici hava i- çinde seviyor, drmağı, kalbi, bütün hüvi- yeti her yerde ve her zaman Yalnız onun- Ja meşgul oluyordu. En.” mös'ut zamanı nişanlısını ziyarete gittiği günlerdi. Ne- ticesi ufak tefek fırsatlar “düştükçe tatlı bir kaç kelime söylemeli veya dinlemek. | ten ibaret olan bu buluşmalar, onun için | bulunmaz ve kaçırılmayan fırsatlardı. Cevat, bundan daha ilerisine gideme- mişti ve bu ne acı bir şeydi. Fazla değil, | Semihanm uçları kıvrık, biraz dolgunca olan kırmızı, güzel | dudaklarından bir defa olsun öpebilseydi.. Hissdiyor ve an- lıyordu ki, Semiha da ayni ateş içindeydi, Kızın babası açık ve serbest fikirli bir adam olmakla beraber, uzun müddet Av- rupada sefaret hizmetlerinde bulundu! için merasim ve etikete gayet riayı Kafası bir adabımuaşeret kitabı gibi idi. Hareketlerinde eski bir teğrifatçmın mü- Bu sebepten nişanlıların hali ciğere ba- kan kedilere benziyordu. Büyüklerin kısa ayrıldıklarında hiç ol- mazsa yanlarında Semihanın kardeşi Şem si bulunurdu. Nöbetçileri o olduğu zaman Cevadın cebinden çıkarıp eline toka etti- &i bir paket çikolâta ile vaziyetleri biraz serbestlerdi. Fakat bunda da biraz içten konuşmaktan başka bir günah işledikle- ri yoktu. Dört ay böyle geçti. Kaç defalar nişan- lılar biraz sezmek veya sinemaya gitmek isteseler, müstakbel kainpeder: — Ne acele ediyorlar. Bir gün gelir, biribirlerinden bıkarlar, diye bu haveale- rini de kırıyordu. Evleri de pek yakındı. Bir gün Cevat daireden çıkınca, doğru nişanlısının evi- ne gitti. Kapıyı açan hizmetçi kız: — Küçük Bey, dedi, ; !Şemsi sana bir şey söyliyecekmiş. Yukarıda bekliyor. Cevadın kalbi hop etti/ “Haymdır İn- şallah,, diye yukarıyı z en Kekin. — Ne var Şemsi? dun? — Ağabey, ablam sana Bir kâğıt bırak- &, fakat bir kutu şeker & ilmazsan. ver- mem, — Peki, istediğin şeker ölüun. Ver ba- kayım, neymiş 0? Şemsi bir kâğıt verdi. Cevat merakla çehresi birden “bir bahar se açıldı ve gülümsedi. Semiha diyordu “. Bu akşam muhakkak bize gel. Ba- bam yemekten sonra uzun senel gör mediği bir Fransız arkadaşına © gidecek. Biliyor musun ki o, | randevülerine çok | sadıktır. Onun için mutlaka gel, e mi?,, Cevat öyle sevinmişti ki, hemen küçük Şemsiyi havaya kaldırarak öptü. Çarşıya çıktılar, çocuğa bol bol şekerleme, çıko- lata, bonbon vesaire alındı. Cevat o akşam sevinç İçinde nişanlısı- Bın evine gitti. Bermutat - kainpederle biraz günün haberlerinden, biraz işlerden konuştular, Semiha da oturdukları odaya girip çıkıyor ve nişanl:sının. isiimzeçkâr bakışlarını ümitli tebessümlerle karşılı- yordu. Bir aralık bahans'ile o da dışarıya sıkkı'va Senibayı gördük 6) 5 sorondan genç kız söyledir — Bugün beraber geztbilceğiz, Anne- mi zorla razı ettim. Babam'gittikten son- ra bir iki saat Modada gezmenizi kabul etti, O kadar mes'udum ki bugün. Hay- di içeri gir. Babamın gepe adabımuaşeret damarı kalkmasın. Yanlışlık da toplandılar. Burada bile her zaman bi- | çarelere istiptad vardı. Yan yana oturma | ları yasaktı. Kızı ile babası yan yana, da | mat ve anne bir sırada | oturuyorla Nişanlılar sevinçlerinden yemek bile yiye mez olmuşlardı, Peder Beyin biran evvel randevüsüne gitmesini ve ilk defa olarak kol kola, siler fıkı gezmeğe çıkmalarını is- tiyorlardı. Karşı karşıya oturdukları için ara sıta bakışları kancalaşiyor ve her iki bakışta da meserretin pırıltıları kaynaşı- yordu. Yemek bitmeğe yakındı. Cevat keyfin- den vaktin yaklaştığını ima etmek sadile nişanlısının ayağına hafifçe dokun- du.Onun aldırmadığını görünce, şaka ol- sun diye biraz daha hızlıca bastı, gene o lükayıt kalınca birat daha ba: Yemek bitmiş, salona geçilmişti. Heye- sonla kayinpsderin gitmesini beküyorlar.| nin © elinden kahve ağa alar içeriye girdi. Evvelâ ba- basma, sonra annesine en arkaya da mi- sanlısına kahvelerini verdi. Döncekti ki babası koltuğundan ağir ağır doğruldu: — Semiha, dedi, git telefonda “bir. iki, sekiz, bir,i bul. Benim bu akşam rahat- sızlandığımı ve Mösyö Armand'm ziyare- tine gelemiyeceğimi söyle. | İkincisi de | nişanlna tenbih et, Bundan sonra ayağı- na basacağı zaman, dikkat etsin, yanlış lıkla benim ayağıma basıp nasırlarımı ber bat ederek, randevümden alakoymasın. i HHİ .— ÜT > > B— ÖĞÜTLER Deri hastalıkları tedavisi Vücudumuzu örten deri her tarafta bir değildir. Avuçlarımız ayaklarımızın altı omuz ve ense derisi diğer yerlerin deri- sine nisbeten daha kalındır. Derimizin ü- zerinde bazan ben, nişan, ergenlik ve di- ğer buna benzer taneler şişler ve kabar- cıklar çıkar ve az çok rahatsızlıklara 36- bep olurlar. Bunlar bir takım hücrelerin küme halinde toplanmasından hasıl olur- lar ve diğer hücrelerden daha ziyade renk Hi olmalarile ayrılırlar. Derimiz tıpkı kalp, akciğer, ve kara- ciğer gibi vücudumuzun başlıca ehemmi- yetli bir uzvudur. Herhangi bir sebeple cilde giden kana bir mani olursa derinin nesci sertleşir katılaşır ve tabii hali kay- bolur, Zaman ile yaşlar ilerledikçe kan damar larınm cidarları tagayyür eder,bundan kan da müteessir olur. Bu itibarla deri eles- #ikiyetinin büyük bir kısmı ile gençliğe mahsus taravetini kaybeder. Buruşukluk- lak peyda olur, ve cildin rengi de değişir. Cildin bu büzülme ve değişmesi sebep- lerinin pek çoğunun önüne ancak iyi bir sıhhat yolunda yürümekle © geçilebilir. Deriye kan veren ve götüren deveran sağ lam olmalı, ayni zamanda derinin yağ çı- karan guddelerinin de işi sağlam ve düz- gün gitmeli. Derinin her çeşit © hastalıklarını mer- hemler, sular, ve tozlarla her vakit mu- vaffakıyetli bir şekilde tedavi etmek müm kün değildir. Bugün deri hastalıklarını iyi etmek için kullanılması icap eden bir sürü tıbbi usuller ve türlü türlü aletler vardır. (Rontgen) © reyonları hucrenin neşvünümasında büyük değişiklikler hu- sule getirmek için kullanılmaktadır. Ra- dium da deri kanserini, varis şişlerini, ben leri ve bunun gibi deri üzerndei peyda o! lan diğer bir takım şişleri mahvetmek için kullanılır, Bunun gibi bu şişler keza kar haline getirilen hamızıkarbonla dondura- rak: bıçakla keserek, elektrik hararetile onlara giden kuna mani olarak ta vücut- ları kaldırılıyor. l Bu itibarla bunları tedavi etmek vazife- üzetine alan hekim her biri hakkın. | ihtiyatlı davranmalı ve büsbütün başka | türlü ve başka tabiatte vücudun bir par- Bunlar işte böyle o kadar biribirlerine yakın ve o kadar biribirlerinin hasretini geken bir çiftiler. Yarım saat sonra hepsi yemek odasm- O kadar heyecanlı idi ki sesinin titrediği belli oli O akşam hanımefendi. bir ipek kadar yumuşak, suya © atılmış'bir sünger gibi şişkindi. Gözleri ya- yarmağa hazır gibi çakmaklaşıyor- lu, Mahir Bey de geç geldi. Kulübe uğramış. Halbulci Sirkeciden Şişli- ye yayan 'gelmiş yorgundu. Y. | mek yeryemez sma çekildi. Hanımefendi ile salonda” konu- şurken lâkırdı Mahir o Beye geldi. O akşamki gecikişin sebebini ha nımefendi başka şekilde anlattı: Mahir Beyin <— Tarlabaşında bir sevgilisi varmış. Bazan sabahları, vakit buldukça akşamları uğrıyor- muş. Hattâ bazan mühim bir iş çık- tığını bahane ederek © çantalarını, valizlerini hazırlatıyor, — Ankaraya, İzmire gidiyörum! Diyerek kayboluyormuş. Hanımefendi ilk defa bu seyahat leri hakikat sanmış, fakat sonra işi Bı öğrenip dilden dile ballandıran- bir çok ahbaplar hanımefendiye hir | çok havadis getirdikleri halde alâ- kadar olmamış. Ne ehemmiyeti var.Ben yalnız Ma açtı elinin altında olduğunu hiç hatırdan ıkarmamalı. ” Büyükada Dr. ŞÜKRÜ hir Bey | işin değil bütün erkekler | ciğim. hakkında hükmümü vermişim. Diyor. i Bilmem nasıl bir maksatla sor- düm: — Mahir Beyin sevgilisi mi acaba? - Hanımefendi omuzlarını silkti: — Güzel veyahut çirkin. Ne e- hemmiyeti var. Mahir Beye metres olacak kadın hele genç bir kadın- değil, parasını is- Neler öğreniyordum. Zaptedemediğim bir sual dudak- larımdan döküldü: — Kotanızı kıskanmaz mısmız hanımefendi? Duadklari büki — Kıskanmak için sevmek lâ- zım. Hanımefendi kocasmı sevmedi- zaten ikisinin de kardeş gibi, güzel ihbap gibi muamele ettiklerini gö- rüyörum. Hanımefendi düşündüğü- mü hissedince çenemi tuttu, gözle- rime baktı: — Bak bu akşam sen biraz geçik / tin. Nasıl üzüldüm. —Teşekkür ederim hanımefendi 1933 SENESİNİN EN MUA; ZZAM, EN GÜZEL FİLMİ Roma Ateşler İçinde Sinemanın — keşfindenberi yapılan en büyük MELEK 75: yün” Bu akşam büyük suvare olarak şaheser İPEK sinemalarında birdeh Fiyatlarda zam yoktur. Suvareler için biletlerinizi evveldea aldırın Paramount filmidir. BANLRMAMNN (0611) Yarın Akşan SARA Y ( Eski Glorya ) da DON JOSE MOJİCA en son ve ŞEHVET en güzel ADASI Filminde görünecektir. PRYREj (0623) Bugünkü Program TER ISTANBUL » Bey tarafından kara aşat Boy ve arka 21,0 Gramofon. 22 Anadolu Ağanın, Borun haberi; Sant, ANKARA, 1538 12,30; Gramelen. 18: Orkesirm. 18/45: Dane musikisi. 20: Ajana haberleri. musikisi BUDAPEŞTE,Sö0m. Kadın mazriyatı 18,08: Zi 18,25: Şimdiki .. 'musikişimmelarının. sise | lerinden konser, 15,15: Manahabe 20: Piyana- | Viyolansal ! ler, — Plâk, 21: Musahabe, Opera temsili, lmanca neşriyat, eyaz dağ ,, isimli trilegi, Zi,l0: Filharmonik komser, 231 Çek ve Fransız dil- erile ine ZOR 159 m. şarkı piyano ve rüştüğümüzde,. isim! berler. 22,15: Örg musikisi, isler, Waber 22408: Opera Tar. BÜKREŞ İM v 12: Plak, 1420: Plük. 18: Orkestra konseri 20: Üniversite dersi, 2025: Plük, — 1745: Hafif müsiki. 18, tenkiben Viyolansal ve Elif Naci On yılda RESİM Genç ressamlarımızdan Elif Na- ci Beyin Türkiyede on Cümhu- riyet senesi zarfındaki re reketlerini hülâsa eden bir kita- bıdır. Fiyatı 20 kuruştur. Her kitapçıda bulunur. e acılacak kadar sık- — Bir daha beni bekletme, üz- me emi Çiçek'im. Geç vakte kadar konuştuk. Yat. mağa çıkarken hanımefendi: -— Yarın akşam * otomobille ge- lip seni yazıhaneden alacağım. (Le bün)da çay içeriz. Sonra | terzive gideriz. — Peki hanımefendiciğim. ... Sabah biraz geç kalktım. Her gün saat sekizde kalkıyor. Dokuz buçukta yazıhanede bulu- nuyorum. Bu sabah geçikince telâş ettim, Mahir Bey: — Merak etme, bende erken i- neceğim. Geçerken seni bırakırım. Dedi. Kahvaltı eder etmez otomobile atladık. Mahir Bey, bu hava gibi belirsiz adam bugün civa gibi sert ve hare- ketli idi. | Taksimi geçiyorduk. Bana: İ — İster misin sana burada kü- çük bir apartman tutayım. İstedi. "sam benim için zahmete gi ELHAMRA SİNEMASI Bu akşamdan itibaren TERSİNE DÜNYA fevkalâde eğlenc:li operet Mümessilleri; Henri Garat, Meg Lemonnler maaaaaeaasaa Bugün matinelerde son olarak Mm. Buterflay İPEK Sinemasında Münir Nurettin ve arkadâşları KONSERİ ve SİNEMA Klasik parçalar yeni halk şarkıları, zengin program. Biletler evvel- den temin edilebilir. Telefon: 44289 (9614) ISTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROSU Yazan : Müsahip Bu akşam TU zade Celâl Bey Saat 21'de BİR KAVUK Üniformalı zabitana tenzilât var- dır. DEVRİLDİ 8306 z| ükiyet ABONE ÜCRETLERİ : “e Galen evrak geri verilmes.— Müddeti geçen wüshalar 10 kuraştr.— Gazete ve makbaaza ait işler için midiriyete mü raçnat edilir. Biyetini kabul etmer. BUGUNKU HAVA Yeşilköy sekeri rasat merkezinden ye rilen malömata maş'ran buğün baya kın een barletln ve sakin Dün hava taryiki 740 milir in hararet 19 en az 12 derece, lâzımsa alırım. Dedi Yüzüne baktım: : Acaba Mahir Bey beni evinde lü- zumsüz veyahut zararlı mı buluyor- * du. Teklif beni o kadar şaşıttmışlı ki birdenbire kendimi - toplıyama- dim. — Evinizde rahatsizlik veriyor- girmenizi i# temem Beyefendi, dedim. Başımı sokacak bir yer bulmağa çalışırım; Mahir Bey sikt sıkı elimi tuttu: — Hayır. Hayır. O fikirle söyle- medim. Maksadım senin rahat ya- şamanı temin etmek. - Maamamih bu bahsi kimseye açma, seninle mü- nasip bir gün im Otomo- ki o kadar iyliğini gördüğüm bu a- damın yanında âdeta — sıkıntıdan bunalıyordum. Abit Hanının köşesinde indim. Mahir Bey tekrar etti: — Hanıma bir şey söyleme. Ak- şam geçerken seni alırım. —Akşam hanımefendi gelecek. - O halde yarın akşam. ğin gibi rahat yatarsın, Oben seni yalnız bırakmam. Sık sık gelir, ne- Âdeta sersemlemiştim. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: