22 Ocak 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 7

22 Ocak 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Türk kadini Kadın asırlarca anlaşılmaz bir mahlük telâkki edilirdi. Fakat şimdi bir “mesele” oldu. Evvelce Mi mevzu alan romancılar, en Dihayet erkeğin kadını anlıyama- ğı neticesine varırlardı. Şimi Tomanlarda kadına istikbale gidiş Sözü ile bakıyorlar ve ona cemi- Yelte mukadder yerini veriyorlar. İtiraf etmeli ki, Türk kadını ndisine verilen hürriyet ve hak- ara bihakkın lâyik olduğunu gös tsrmiştir. Evin içinde beliren kıy- Metli mevcudiyetini evin dışımda da belli ettirmektedir. Başka memleketlerin kadınları ile kıyas edilirse, Türk kadını ken disini mes'ut addedebilir. Gittik- S8 faşizme doğru temayül göste- Teh memleketlerde kadın yavaş Yavaş evin içine tıkılıyor ve ona Vazifesinin ancak evde olduğu ih- tar ediliyor. Eski ve basit kaideye Tücu ediliyor. “Kadının vazifesi Ancak anairkür, kocasına ve evine tır.” deniliyor. Faşizm ilerledikçe, kadınlık sa ha kaybediyor. Acaba bu erkekle Tin kendi vehimlerine göre kafa- İâtında icat ettikleri korkudan mı dır? Son zamanlarda şu sözler İitilmeğe başladı: “Kadn bugün €rkekle müsavi olmak istiyor, fa- tat yarın da ona hâkim olmak is- tiyecektir.” , Fransa bugün Avrupanın en es ki ve medeni milleti olduğu hal de, hâlâ kadına intihap hakkı ver Memiştir, Bu, izhar edilmiyen te- reddüdün, zahiri alâmetlerinden biri sayılabilir, Halbuki Türk ka- dını bugün şimdilik belediye inti- haplarında hakkını kullanıyor. Ya İN teşrii intihapta da kendisine le bir hak verilmiyeceği ne ma İma! Türk kadını bugün asker ol- Mak istiyor, yarın olmıyacağı ne Mülüm!, Polis kadrolarında dik- pie vazife gören kadmlarımız Türk kadını zaten bu hakları. bütün dünya mülletlerinden Şok evvel sahipti, Halbuki Anklo- sen ve Lâtin milletleri, hâlâ ka- !na tam haklarını vermekte taan Düt Ve tereddüt göstermektedir. *- Halbuki ilk cemiyetlerde u- Sursuz telâkki edilen kadın, Türk lerde tekin sayılırdı. Eski uğurlu e a, e derse muta olmaz, “hâkan ve ha- tun emrediyor ki,” diye b tetik kıymeti olurdu. sizl 2 — Hükan yalnız başına ecne dilevlet elçilerini kabul edemez * Birlikte kabul ederdi. Se — Eski Türöklerde harem bi iy; <zdi, kadın bütün meclislere irak ederdi a > Iktısadi, siyasi, dini mec- ii ve kurultaylara yüzleri â- i olarak iştirak ederlerdi. Peçe, bilmezlerdi. bağı — Türklerde kadına ayrı, er ili AYFI iş yoktu. Erkeklerin yap < : “ i tarihimize göz atarsak bu vaziyet , a m ihtişam ve şümulile gö- i) | 1 — Bir Türk bakanı bir emir. ç | Name meşrederken, yalnız hâkan « DE in haç ük erkek ve kadınında her âyasi hizmet sahasında yarılık te 1, >i mevzuu bahis değilken, duyulan Ozmanlılık halka ve ka- Yaş 1 âdeta düşman bir vazi- ya, “enış, her ikisini de medeni- tu, olundaki ihtiyaçlarından mah VA etmeğe çalışmıştı. makat dünün poahrumiyet ve vatsızlığı içi çırpınan Türk kadmı, kanmın sönmiyen es bteti ile kendisine müsait saha kya derhal canlanmış ve ha- “Xi benliğini göstermiştir. Siyasi, içtimai haklarımı almak tile cemiyet hayatına ve dev- ei, Hakanizmasma bilfül iştirak de, bugünkü Türk hanımları cid ha tiyardırlar. Fakat onları we vliyan dünkü müşfik, cesur ve tar ataya da hürmet ve tak- * borcumuz vardır. la, sk kadını geriye aldığı hak- mize Kullanırken, medeniyet âle- eğ kazar Türkün yüzünü bir ke- aha ak ediyor. K.A. üzelliğiniz için Macaristan dünyanm en iyi bi nicilerini, binaenaleyh en iyi atla rını yetiştiren bir memlekettir. Hüsar alaylarınm menşei Macaris tandır. Macaristanda at milli sanayie dahil olmuştur. İngil tere, Sovyetler ve biz ordumuz ve berjek Der Yada “çoğ İ Macaristandan getirtiyoruz. Tuna- nın suladığı ovalarda Mezogeh- yez isminde küçük bir kasaba var yetiştirmek | | Burada en temiz Kan Macar atla- rı yetiştiriliyor. 1785 te burası kra liyet harası idi. Şimdi hükümet harası halindedir. At yetiştirmek için en modern usuller burada tatbik edilmiştir. Bu suretle bu hara Macaristan i- çin bir servet memba: olmuştur. Şimdi siz soracaksınız, kadın güzelliği at yetiştirmek arasnda ne münasebet vardır? Belki de biç aklınıza gelmiyen bir münase- bet var. 1810 da bu harada Noni- us Senior ismi verilen ırktan atlar yetiştiriliyordu ve bu atlar Macar milletinin gurur ve iftiharı idi. Fa kat bu ırkın ceddi bir gün dünya- ya gözlerini kapadığt zatan,'don müş kanının bilhassa dudak rüjü imaline son derece yaradığı görül müşür. Nonius'un ahfadının da cedle- yni efsafa malik olabilece ği düşünülmüş ve hakikaten de | öyle olduğu görülmüştür. Bu suretle babadan oğulata bu günlere kadar bu at ailesi ka dınlarımızın rüjlerini temin ede- gelmektedirler. | ca bir ten ve beyin yorgunluğu ka- Gripe karşı İlk soğuklarla beraber burun nez lesi, nefes boruları nezlesi başlar, Bunlar kötü havaların geçer akça- sıdır. Fakat grip öyle değildir. Av- rupada -918 de grip salgını ortalığı kırıp geçirmişti. , Grip korkunç bir hastalık değil. | dir. Fakat akciğerlere el uzatırsa, iş fenalaşır. Kırıklık, başağrıları, burun ve boğaz nezleleri. e Görünürde belli başlı alâmetleri bunlardan ibaret- tir. Bir de steş. Bunlar geçer, ardın lar, üç çok çok on gün sonra bu yor- gunluk ta geçer. Her vakit böyle dos doğru gitmez. Sapıtır, ateş düş- tükten sonra bile hasta ge: ği, ferah duyacağı yerde maya başlar. Göğsünü dinlerseniz, duyduğunuz bir takım tabii olmı. yan seslerden akciğerin bir nokta- sma kan toplandığını anlarsınız. Bir kaç saat içinde kan baştan ba- şa bir akciğeri kaplar, Ateş 39-40 dereceye fırlar. Hasta düşkün, bit- kindir. Uyuklar, abık sabık söyle- nir. İşte o zaman hastaya ve sal- gınm devresini göre (o sapasağlam olan öteki akciğere de kan hücum eder, iki, üç gün içinde ölüm yaka- ya sarılır. Grip biter, bronkopüno mani başlar. Grip salgınlarına kor- kunçluk veren işte budur. ların akciğerinde türeyen üre mikroplar malümdur. enlrin bir tanesi bir basildir; bunu 1892 yılmda bir Alman bilgiçi, Fayfer buldu. Öbür ikisini de Pastör buldu. Pünomokok ve streptokok. Bu mik- roplar sağlam akcilerlerin kovuk- larmda her günlük konukturlar, Na sıl oluyor da bu türlü türlü mikrop- lar akciğerlerde rahat rahat oturur. larken öldürücü bir hastalık yapı- yorlar? Grip virüsü nasıl şeyse, incecik MILLIYET PAZARTES! 22 KANUNUSANİI 1934 MR ABEN Solda siyah satender (ayak parm oklarını tamamile serbest ve rahat kan dekolte iskarpin, sağda gene siyah selenden ajurlu iskarpin.) Tavsiyeler Saçların dökülmemesi için bir Los- yon: 30 gram Teinture de guimguina, 15 gram acetate d'amoniaguc, 120 gram rh. Ge Eğer çehreniz yuvarlaksa pek fazla ruj kullanmaymız ve yanaklarırıza ru- ju yukarıya, şakaklara dogru koyunuz. ... Yumuşak ve gevşemiş etleri kuvvetlen- dirmek için bedeni mümsrseler yapınız, soğuk duş yapınız, kâfurlu ispirto ile maşaj yapınız, .. Cildinizin ravnakını arttırmak için basit bir reçete: 25 gram tatlı badem Yalı, 25 gram acıbadem yağı, 25 gram şeker, 200 gram gülsuyu, (o 200 gram doksan derecelik ispirto. Sabahları yı kandıktan sonra kullanmız. e — — —— > nefes borularmın içini bozuyor. Fayfer mikrobu o bozulan yerler- de çarçabuk üreyor, (peyda olan iri tapaları incecik nefes boruları» saran akciğerlere de kan çöküyor. Öbür mikroplar, Pünomokaka, ya- hut streptokokların üremeleri için bu kan oturmuş akciğerler pek uy- gun geliyor: O zaman zehirler, tok- sinler saçağı, başlıyorlar. Bu 20 hirler kana karışınca ateşi fırlatır- lar, hastayı sayıklatırlar, uzviyete karşı koyacak, savaşacak hal bı- rakmazlar, Ölümden bir kaç saat önce bu mikröplar bütün uzuvlara yayılırlar. Gribe tutulmamak için ne yap- malı? Hastaları yoklamak için yanla- rına gitmemeli Bu hastaları yo- yar ve yanlarına gidenler için teh- Jikeli olur, Sıcak yerden birden bire soğuğa çıkmamalı. Bazılarınn yaptıkları gibi, antiseptik gargaraların ve bü- gularm kullanılması iyidir. Hasta- lıklardan korunmak için en iyi vası- | ta tabii savaş ve saldırış ve karşı / koyuş elemanlarını sağlam bulun- |! maktır. Toprak kuvvetli olursa has- talık tohumları dikiş tutturamaz. hye Soldan itibaren kırmızı kadifeden akşam mantosu, altın sarısı iri çiçeklerle brodeli maron danteladan akşam robu, kastor kumaştan rahat akşam bir tuvalet, tevaleti, mavi yünlü kumaştan bir rop bluzu beyaz satenden, bir yakarda ortada fötr bir kloş, Bi Kış tavaletlerinden: Kollar, şap- ka ve atkı pars derisinden Suriye kadınları Suriyede “Bir Kadın Uyanışı,, Cemiyeti vardır. Bu cemiyetin rei- isi Nevyork'ta toplanan bir kadın. il etmek üzere giderken Parise'de uğramıştır. Ken disile görüşen © gazetecilere Şark kadınlığndaki yenilik Türkiyeden başladığını ve bu yeniliğin ve eski- likten kurtuluşun o Suriye, ve kadınları üzerinde mühim tesirleri olduğunu söylemiştir. Maarif cemiyeti neler yaptı Türk Maariğ Cemiyeti Beş senelik faaliyeti hakkında bir risale meşretmi- e İm rm - n diği fnaliyet zikredilmektedir. > “er Bunların başlarında talebe yurtları ve mektepler tesis ve idare etmek , muhtaç talebeye yardımda bulunmak, maksadına muvafık neşriyat yapmak gibi işler vardır. Açılan talebe yurtla- rı şanlardır; Ankara, Adana, Bursa, Çorum, fe- tanbel, tasi; Kema Cemiyet bundan başka Ankarada ana, ilk, orta —— mii Ay- Bursa kız lisesini de açmıştır. Bun- bar mükemmel birer bilgi müessesele- silir Cemiyet tarafından Eskişehirde da yatı , Gaziantepte ana mektebi açıl - Talebe yurtlarında 733 talebe mev» cuttur, 7 Bir tayin SIR, Erkek hisesi birinci ma PL ialiğine riyaziye mealli Vahit Bey, fransızca muallimi Feriha hanım tayin edilmişlerdir. Himayeietfalin yardımları Himaysi Etfal Cemiyeti | İstanbul Merkezi son üç aylık faaliyeti hakkm- da bir istatistik vücuda © getirmiştir. Buna göre üç ay içinde 9432 çocuğa süt ve şeker verilmiş ve Cümhuriyet Bayramında da 300 çocuğa e'bise, a- yakkabı, kasket verilmiştir. Anneler Birliği tarafından muhtaç annelere 53 kundak takımı verilmiştir. 18 çocuğa mektep levazım verilmiş 495 kişi tedavi ve muayene edilmiştir. Bulgar talebenin telgrafı atta, Bulgar lerine bir telgraf ı lielen dolayı duydukları tesssürleri beyan etmişler ve İstanbuldaki talebenin bu meselelerle hiç bir suret ie alâkadar olmadığını, Türkiye cüm » huriyeti kanunları altında İstanbul ümi- versitesindei yalnız ilim ve feyiz aldık- larını bildirmişlerdir. | Yıldızların Sıcaklıkları Şairler, eski zamanlardanberi, yıldızlardan bahsederken “Soğuk yıldızlar” demeği âdet edinmişler dir. Şairlerin izafe ettikleri bu sıfa- ta bakıp ta yıldızların soğuk ol- duklarını bükmetmeyiniz. Bu sıfat Ja yıldızların fiziki halleri arasın- da hiç bir münasebet yoktur. Bu bir kinayedir. Bu kinaye ile yıldız ların hissi âlemimize karşı lâkayt kaldıkları anlatılmak istenmiştir. Böyle olmakla beraber, gökle- rin nâmütenahiliklerinde titreye titriye ışıldıyan yıldızların hepsi sıcak değildir. Soğumuş, kararmış yıldızlar da vardır. Henüz sönmemiş olan yıldızla- rın bazıları güneşimizden çok da- ha sıcaktırlar. Heyetşinaslar, yıldızların sıcak lık derecelerini anlayabilmek için, neşrettikleri ziyalardaki şuaların nisbi şiddetlerini ölçmeği düşün- müşlerdir. Filhakika, bir ziyanın şuaların daki nisbi şiddetler i baımın sıcaklığı arasında devamlı bir takım münasebetler vardır. Meselâ bir hararet membaı ile te masa getirilen bir demir çubuğu, menbadan hararet aldıkça, renk değiştirerek, sıra ile, kiraz kırmı- zısından açık kırmızıya, al kırmızı ya, sarıya, sarımtrak beyaza ve ni hayet parlak bir beyaza döner. Demir çubuğundaki bu renk ta- havvülü, neşretmekte olduğu şua- ların, hararet tezayüdünde, ayni nisbette artmamalarından ileri gel mektedir. İşte, bu şualarm nisbi şiddetleri ölçülmüş ve tesis ettikle- ri münasebetlere muayyen bir ka- nun ile tekabül eden sıcaklık de- recelerini işaret eden bir takım â- letler meydana getirilmiştir. il Rasathanelerde bu âletlerle ya pılan mesaha tecrübelerinde, bazı yıldızların ikibin dereceyi geçme- dikleri, bazılarının da yirmi bini buldukları anlaşılmıştır. Pögasse- in Gamma'sı, Pers&'nin Zeta'sı bu sıcak yıldızlar cümlesindendir. Sıcaklığı altı yedi bin dereceyi geçmiyen güneş bizim hem ışık, hem hararet, hem hayat menbar- mız oluyor da acaba yirmi bin de- yece sıcaklığında bulunan yıldızla yın dünyamıza bir tesiri olmıyor < suale cev; ğ- naslar, teleskoplarının mh Dereli. talarına hararet ile elektriklenen piller koyarak bir takım tecrübe. ler yapmışlar ve bu tecrül yıldızların da dünyamıza hararet verdiklerini görmüşlerdir. Yıldızlardan aldığımız hararet miktarları yalnız sıcaklıklarına tâ- bi değildir. İrilik ve ufaklıklarının; uzaklık ve yakınlıklarının bu hüsu! ta büyük tesirleri vardır. Meselâ uzaklıkları ayni olan iki yıldızdan, biri diğerinin on misli ve küçükte ki sıcaklık derecsi beş bin, büyük teki dört bin olsa; büyük yıldız- dan alacağımız küçükten gelecekten fazla olacaktır. Keza; ayni irilikte, ayni sıcak- lıkta, fakat başka başka uzaklık. ta iki yıldızdan bize yakın olanı nın göndereceği hararet, uzak ola nından gelecek hararetten fazla olacağı tabiidir. Bu hararet imiktarlarmı da he saplamağa çalışmışlar ve görmüş ler ki, birinci sınıf iriliğinde bir yıldızın verdiği hararet miktarı, bir metre uzaklığında bir mum- dan gelen hararet miktarından ikiyüz elli milyon defa daha az- dır, i ki, yaz mevsimleri iin ella dereceyi bulan bizim imi sıcaklıkları yalnız bizim güneşi; zin insafsızlığıdır. Ve bu insafsız. Irkta yıldızların sg” Ni Komşu memleketlerde ———————————. Berutia tifo salgını BERUT, 20 — Burada salgın halin- de şiddetli bir tifo hastalığı e sü. rüyor. İtalyan mektebinin üç muallimi ile sekiz talebesi tifoya yakalanmış, üç günde, biribirini takiben dümlesi vefat etmiştir, Filistinde kıtlık KUDUS, 20 — Bazı Filistin gi teleri, memleketin bir kısmmda k; büküm ünü, Ellika mınlak da on kişinin açlıktan öldüğünü İ vermektedirler, dır ği 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: