23 Ocak 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

23 Ocak 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MILLIYEP SALI KANUNUSANI 1934 © Meçhul otomobil malüm |Jü oldu ve herşey anlaşıldı (Başı 1 inci sahifede) kine mühendisi Muzaffer Beylerin ve diğer alâkadarların huzuru ile mahal- li kazada yapılan üçüncü keşif esma- sında, henüz kimin tarafından söylen- diği Vâyıkile tespit edilemiyen bir isim duyulmuştur. Bu isim, Dragona'dır ve keşifte bulunan alâkadarlar için Dra- gona ismi yabancı değildir. Fihakika kazanın vukuunu müteakıp facia ye- rine ilk yetişen otomobilin — goförü 1761 Raf Efendi, biraz evvel Büyük- dere istikametinde giden Şevrole markalı açık kahverenkli bususi bir otomobile tesadüf ettiğini söylemişti. biraz sonra Büyükdere isti- kametinden Şişliye doğru gelen Şev- role markalı hususi bir araba da Fay- res'on lâstik şirketi satış müdürü Al bert Dragona Efendi tarafından idare > Mumaileyh kazanm ertesi seyriseferce celp ve müddeiü- Dame kçe (o ifadesine © müracant ti. Albert Dragona Efendi, © zaman orada üç otobüs bulun- ıların kaldırılmış oldu Evvelki akşam mahalli kazada ya- pılan keşifte Dragona ismi söylenme- si üzerine derhal Albert Dragona E- fendinin hususi otomobilinin kaza ys- rine celbi emredilmiştir. Yirmi dakika sonra mumaileyhin malik olduğu 590 numaralı ve Şevrole markalı otomobil keşif yerine sevkedilmiş bulunuyor ve esasen orada bulunan otobüsle otomo- bilin sol ve otobüsün sağ taraflarında- ki çizikler mükayese ve tatbik edii- yordu. Bunun verdiği netice şu olmuş lan keşifte, iki arabanm çi- Müddeiumumi mmavini Ekrem Bey, dün sabah erkenden seyrisefer merke- zine gitmiş ve bu iz üzerinde tahkikat ve isticvabatına devam etmiştir. Bu cümleden olarak,:kazayı müte- akıp otobüsün arkasmdan facia yeri- ne yetişen hususi otomobil sahibi Alek san Efendinin tı tespit edil- miştir. Bunu müteakıp kazazede oto- büste bulunan yolculardan gümrük memuru Ekrem Bey de dinlenmiştir. . otobüsün fcnerleri- ni söndürdüğünü, fakat karşıdan ge- len otomobilin ziyasmı söndürmediği- ni söylemiş ve müteakiben kazanın şimşek kadar süratle vukubulduğunu ilâve etmiştir. Müddeiumumilikçe oto büs yolcularından Cavidan Hanımm ve kadınlı erkekli sekiz kişinin daha ifadelerine müracaat edilmiştir. Bu ğe lapi giy opmeye am bulunuyordu. İşte bu Rum kızının verdiği ifade, meçhül otomobilin bu- Tunmasımı ve bu otamobilin, & Albert Dragona Efendinin arabası olduğunu göstermiştir. Matmazel Aleksandra, Pangaltı. taşçı Mihal Efendinin kızıdır. M, bert Dragona Efendi ile takriben iz senedir tanışmaktadır. Geçen cuma günü Pangaltı civarında, kendi söyle- diklerine göre, otomobille geçen Mös- yö Dragona'nm teklifi ile matmazel de otomobile binmiş ve diğer bir riva- yete göre M. Dragona bizzat ikamet. yühma kaza LE ğe Bu su retle Büyükdereye ka: ir otamebil gezintisine çıkılmış ve yolda kaza vu- lmuştur. kubul Matmazel Aleksandra, itirafatta bulunarak demiştir ki: “.— Bir gezinti yapıyorduk. Birden hire karşımıza süratle gelen bir oto- büs çıktı. Biz fenerleri söndürdük, fa- kat otobüs söndürmedi. Çok Tarihi roman:35 dette gördük kü, otobüs kazaya uğra- muş ve yaralılar hastahaneye kaldırı!- mış. Döndüğümüz zaman orada iki üç otobüs te bulunuyordu.,, Matmazel Aleksandra, otomobilde direksiyonun M. Albert tarafından i- dare edildiğini de ilâve etmiştir. Bu ifade üzerine seyrissferde 5095 sicil numarasında mukayyet amatör- lerden bulunan Taksimde Sevinç cad- desinde Sonya apartımanında 4 numa rada ikamet eden M. Albert Dragona celp ve ifadesine müracaat edilmiştir. tirafa mecbur kalmış ve demiştir ki: '— Bir senedir Matmaezl Aleksan- yolda gördüm. Maslak yolunda bir gezintiye çıktık. Karşıdan bir otobüs göründü. Direksi. yonu bizzat idare ediyordum. Fenerle- ri söndürdüm. O: hafifçe sürtü- merek geçtik. Bu sürlünüş, facianın vukuuna sebep olabilecek bir müsade- me değildi. Bittabi arkamızda otobü- sün geçirdiği kazanım farkına varma: dan ve esasen sürtünmemizden basit bir “yi bile vukubulabileceğini hatı- rumıza de- vam ie Ancak avdetimizde kaza- ya muttali olduk. O sırada orada üç otobüs vardı, yaralılar kaldırılmıştı. Yapacağımız bir şey yoktu, — Şişliye doğru yolumuza devam ettik.,, Bu suretle meçhul otomobil meyda- na çıkarılmış ve emniyet müdür! iğün- den seyrisefer, takibat ve Jüzum olmadığı tebliğ edilmiştir. Müd deiumumi muavini Ekrem Bey, öğle- den sonra tekrar seyrisefer merkezine gitmiş, orada lâzım gelen zabıtlar tu- tulmuşdur. Ekrem Bey, (akşamüstü emniyet ikinci şubesine avdet ebniş, oraya M. Albert'in 590 numaralı hu- susi otomobili getirtilerek bir daha mu ayene edilmiş ve sonra (| seyrisefere gönderilmiştir. Koyu nefti renkte olan otomobilin sol tarafındaki çiziklerin a sil boya ile boyanmıştır. Boyaların altından beyaz lekeler farkedilmekte- Henüz bu meseleden dolayı mevkuf bulunan yalnız otobüs Haklı Efendidir. Hakkı Efendinin lüzumun- dan çok fazla süratle giderek otamo- bille karşılaşınca fartı asabiyetle di- reksiyonu fazlaca sağa çevirdiği ve bu yüzden otomobille hafif sürtünmenin olmıyacağı görülen facianın bi ribirini müteakıp dört ağaca çarpmak ve dördüncü ağaca çarpmadan direk- siyonu sola çevirmek suretile vukua geldiği anlaşılmaktadır. M. Albert ve Matmazel Aleksandra, otomobilin fe- nerlerini söndürdüklerini iddia etmek tedirler, Buna mukabil muhtelif şa- hitlerin ifadeleri, otomobilin fenerleri- ni söndürmediği ve otobüsün verdiği işaretlere ehemmiyet vermediği mer- kezindedir. Otomobil, bu şahitlerin e gibi fenerlerini söndürmemiş olsa bile, Hakkı Efendinin oto- büsü durdurması lâzımgeleceği söylen mektedir, Mesele bu şeklile mütalea edilince, hususi otomobil, fenerlerini olsa bile, nihayet beledi- r nizamlarına riayet etmemiş olmak- cezalandırılması meselesi mevzuubahis olmaktadır. Hâdise, şim- di bu noktadan tetkik edilmektedir. M. Albert ve Mel, Alaksandra, dün akşama kadar zabıtada kalmışlardır. Kendileri hakkında henüz tevkif mü- zekeresi kesilmiş değildir. Maamafih kendilerile kimse görüşememiştir. Müdeiumumilik, bugün evrakı adli. yeye verecek ve sulh ceza hakimi ta- Tahımlal haklarında lâzımgelen karar Güneşin Oğlu Batıkuşu rüya mı görüyordu? Bu saadete, sağ kolu yerinde i- ken neden kavuşmamıştı? Bir kolunu kaybettikten sonra, Mersâ'nın kendisini seveceğini rü- yada görse inanmazdı. Batıkuşu, sağ kolunun omuzunun yanında bir kemik parçası gibi can. sız sallandığını gördükçe, Güneş'in oğlunu hatırlıyor ve onu bir türlü öldüremediği için, kendi kendine kızıyor, dişlerini gıcırdata gıcırda- ta konuşuyordu: — İstersen (Sertelli)den başka bir yere gidelim, olmaz mı? Mersâ (Sertelli)yi terketmek is- temiyordu. Türklerin merkezinden uzaklaşırsa Güneş'in oğlunu büsbü- tün kaybedecekti. Fakat, birdenbi- ve Batılcuşuna itiraz etmek, fikirle- tini aykırı kalmak istemedi: — Biraz dinleneyim.. Canlana- yım.. Sonra, istediğin yere gideriz, Batıkuşu! Biliyorsun ki, çoktanberi havasız ve güneşsizlikten zayıfla. | dım. Dizlerim tutumuyor. Kendimi toplayıncaya kadar burada kalalım, (Fırat incisi) bundan sonra yalnız. senin göğsünde yatacak, Batıkuşu! | | Yazan: İskender FAHREDDİN Çegirge hücumunu nasıl defettiler Yazı, o devirde Türkler tarafım. dan icat edilerek dünyaya yayıl. mıştı. Dicle - Fırat havzasma ilk defa yazıyı getiren de Türklerdi. O vakit Türklerin yazısı otuz sekiz i- şaretten ibaretti. Bu işaretleri yan- yana sıralıyarak cümle teşkil eder- İerdi. Ayrıca noktalarla ifade edi- len iki nevi durak alâmeti vardı. ilkler bu yazıları hem taş, hem üzerine yazarlardı. Ni işi bir millet loğruya ha Orta Asyada yaşarlar ken — kendileri icat etmişlerdi. Türk harfleri üç unsurdan terek- küp ederdi: 1) Bir doğru hat, 2) Yay şeklinde bir iğri hat, 3) Nokta. c Harflerin çoğu doğru hatlardan ibaretti. Bu harfleri öğrenmek o ka dar güç bir iş değildi. Çinlilerin ve Palestinlilerin fleri daha güçtü. Fırat Okıyılarma yayılan Türkler arâsında yazıp okuyanlar, diğer milletlere nazaran daha çok- tu: Jürideki Mimarlar kim? Olası 1 inci sahifede) yandırmışlır.. Mimarlar Biçliği Jürü heyetindeki mimarların isimlerini öğ- renmek istemekte, fakat belediye bu isimleri söylememektedir. Beledi Fen Müdi üri heyetinde dört unu söylemektedir. ise, bu dört mimarı simleri sayılmadığı için, bunun doğru olmadığını iddia etmektedirler, Dün bu hususta Belediye reis mua- vini Hâmit ve İmar Müdürü Zi- ya Beylere müracaat ettik ve bu dört mimar kim olduğunu öğrenmek iste- dik. Belediye, Mimarlar Birliğine ol- duğu gibi, efkârnımumiyeye de mev- cudiyeti iddin edilen bu dört mimarın ismini söylememektedir. Hâmit Bey di yor kit — Jüri heyeti makamca teşkil edil- miştir. Bu, belediyeye ait bir iştir. Heyette mimar vardır. Fakat isimleri- ni söylemeyi muvafık (o bulmuyorum. Veya, heyette mimar yoktur. Mimar- lar Birliğine hesap vermeğe mecbur değiliz. Jüri heyetinin azalarının isim leri neşredilmiştir. o Alâkadarlar bu zevattan hangilerinin mimar olduğu- mu bulup meydana çıkarsınlar.,, Diğer taraftan Belediye Daimi En- cümen azasından Mehmet Ali Bey de şunları söylemiştir: — Heyette dört mimar olduğunu ben de duydum. Fakat kimler olduğu- nu bilmiyorum. İstanbul şehir plânı yapılırken teşekkül eden jüri heyetin- de Mimarlar Birliğinden de mümessili bulunsa fena olmaz.,, Tehdit mektubu Hadisesi (Başi 1 inci sahifede) rü aleyhine açılan dava matbunt kanu- nunun 28 inci maddesi mucibince açıl we Bu madde synen şöyle yazılıdır: “« — Gazete veya mecmua ile veya sair tab? yorar? yarılıp teksir edilerek neşir ve olunan yazılarla ve umu» mi yerlere İevha ve ilân asmak sureti- le halkı ceza kanumunda yazılı cürümle- re teşvik edenler bundan dolayı ceza ka nı ayrı bir büküm bulunmadığı takdirde Türk ceza kanununun 3İİ in- ci maddesi mucibince cezalandırılırlar. Şu kadar ki bu 311 inci maddede ya zılı olan hapis cezasma, hükmedilen ce- zanm altıda biri üye olunur, Ve para cezası bükmolunan hallerde bu ceza su- evine göre beş liradan 1000 liraya kadar ağır para cozası üzere tayin olu- nur. Teşvik neticesinde kastedilen fül zuhur eder veya filin icrasma tevessül edilirse müşevvikler, faillerle ayni de- recede mesul olurlar. , Matbuat kanununun bu maddesinin temas ettiği ceza kanununun 311 inci madesi de şöyle yazılıdır: Kazada yaralananlardan hastaha- nede iki kişi kalmıştır. Bunlardan diş tabibi Kâzım Esat Beyin oğlu Kemal Bey Amerikan hastahanesindedir. Sıh hi vaziyeti dün biraz düzelmiştir. Et. fal hastahanesinde tedavi altında bu- lunan yaralı camii hade- mesinden Ali T“endi de biraz daha iyi İeşmiş bulu “maktadır. (Sertelli) de yaşayan Türkler i için de çok tanınmış ve değerli (1) Bil- gin ler yetişmişti. Güneş'in oğlu birleşik kabileler ticari tı artması ve ırki bağların gevşememesi için, daima bilgin lerin yardımını ister ve mühim meseleleri onlarla müza- kere ederdi. O günlerde halkım en ziyade bez- ginlik gösterdiği ve şikâyet ettiği bir şey vardı. Çekirge afeti. ç Şehrin etrafımdaki çiftçiler, bir kaç yıldan beri tarlalara dadanan çekirgelerin mahsulleri mahvettiği- ni gördükçe, reise gelip şikâyet e- diyorlardı. Ziraat erbabı son yıllarda çekir- gelerden çok zarar görmeğe ve bu mahlüklardan korkmağa başlamış- tı. Halk, çekirgelerin tarlaları isti- lâsmı, fena ruhların hücumu şek- linde telâkki ediyordu. Fena ruhlar ince kanatlı böcek şekline girerek Türk ellerinde tahri yapıyorlardı. Ahalinin fena ruhları memleket- lerinden tardetmeleri için (Büyük mabud)a yalvarması lâzımdı. Her- kes bu kanaatle yavaş yavaş tarla- larından kaçıyorlar, arz ilâhı (En- hil)e bu afetten halâsları için yal- varıyorlardı. Bir akşam Sertelli'nin üstünden müthiş bir kara bulut geçmişti. mama (1) Bilgili adam, âlim Celâl Beye Fahri hemşerilik Nazilliden İzmire giden heyet mazbatayı verecek NAZİLLİ, (MG; lunan İktesat vekili diye, Nazillinin fahri hemşerilik mazba tasmı takdim etmek, kendisine mensu- cat fabrikasının Nazillide kurulmasından dolayı teşekkür etmek üzere fırka reisi. miz Avukat Ulvi, belediye reisi Şükrü, ve Ticaret odası reisi Ragıp Beyler İz mire gitmişlerdir. Heyet ayni Celil Beyefendiden Nazilliye teşrif bu « « da rica tir. Balkan haberleri Atinada Talebe bayramı Cümhurreisi Türk tale- besini kabul edecek ATİNA, 22 (Milliyet) — Dünkü pazar günü büyük tezahürat ve mera- simle talebe haftasına başlanmıştır. Bir çok Türk ve Robert Kollej tale besinin burada bulunması, bu müna- sebetle tezahürata yol açmıştır. Türk talebesi haklarında gösterilen bu dos- tane tezahürlerden dol Tarımı hararetle ifade Cümhurreisi M. Zaimis Türk tale- besini ve Robert Kollejlileri kabul e- decektir. Canaral Adamidis istifa etti ATİNA, 22 (Milliyet) — Ceneral Adamidis'in vazifesinden dokuz ay w- zak tutulması hakkındaki divanıharp kararı üzerine, ceneral bu cezayı hay- siyetşiken bulmuş ve istifasını vermiş tir. Ceneralın tayyare mübayaatında #uiistimallerde bulunduğu yolundaki şayialar, devam ettiğine göre istifası kabul edileceğe benziyor. Sivilingrat hadisesi ve Yunanlılar ATİNA, 22 (Milliyet) — Hariciye Nezaretinden eden haberlere göre, Bulgar Sefiri Sivilingrat'taki te- Kl hakkında elân Yunan Hükü- metine malüma! vermemiştir. M. Pesmezoğlu ATİNA, 22 (Milliye) — İktest ve- kili M, Pesmezoğlu Meclisin tatilinden bilistifade Paris, Berlin, pap ve ora- dan Ankaraya Bulgar kralının Romanya seyahati yon 22 pi — (Hususi) Bulgar Kral ve Kraliçesinin Romanya - ya perşembe günü sabahı gelmeleri bek leniyor, Ziyaret pazar gününe kadar devam edecektir, Bulgar hükümdarları ziyaretlerinin ilk gününü Bükreşte geçire cekler ve sonra Sinayaya gideceklerdir. Balkan misakı projesi hazır ATINA, 22 (Milliyet) — Cenevre- de bulunan M, Maximos ile M. Titules ko arasında dört taraflı Balkan misakı projesinin hazırlandığı telgrafla buraya bildirilmiştir. Yeni misakta âlitler Bal. kanlardaki bugünkü arazi setatükosu » Dun muhafazasını mütekbilen taahhüt et mektedirler. 'ATINA, 22 (Milliyet) — Atina matbuatı, Hariciye nazı M. Macimo- sun Balkan misakınm muvaffakıyetle Deticelenmesi için serfettiği ve etmek - te olduğu mesai ile meşgul bulunmak - tadır. Misak müzakerelerinin takip ©t- Atinada imzalanacağı ri surette teeyyüt etmiş değildir. Sokakta dolaşan çocukla — Çekirge... Çekirge... Diye bağrıştılar. Herkes başını kaldırdı.. Ve kara bulut halinde çekirgelerin tarlalara nasıl indiklerini gördü. Çekirgeler tarlalarda üç gün üç gece kalmışlardı. Bü müddet için- de hiç kimse - tarlaya gitmek şöyle dursun — evinden bile çıkmamıştı. Çekirgeler bir sabah güneş doğ- madan, gene geldikleri gibi, kara bulut halinde yerden yükseldiler ve cenuba doğru akıp gittiler. Tarla sahipleri şehir haricine çıktıkları zaman, yeni toplayacak- ları mahsullerinden bir tane bile kalmadığını ve ( toprakların kup kuru bir halde bırakıldığını göre- rek'ağlaşmağa başlamışlardı. Güneş'in oğlu atına bindi.. Etra- fı dolaştı. Çekirgelerin yaptığı tah- ribatı gözile gördü.. Ve kendi ken- dine: — Bu yıl kıtlık olacak... Diye söylenerek geriye döndü. Bora bu hâdiseden çok mütees- sir olmuştu. Ahalide ziraate karşı meyil ve cesaret kalmıyor, herkes baska ik- limlere göç etmek çarelerini düşü- nüyordu. Halbuki Dicle - Fırat kıyıların. da yerleşen Türkler arasında en zi- yade müreffeh yaşayan yoksulluk hissetmiyen (Sertelli) liler idi. Bora halkı memlekete bağlamak, Yıllardan beri severek ekip bictiği ilaç ünüler Üni Maarifin orta tedrisat müesseselerine tamimi Ortamektep muallimleri ne suretle hususi ders verebilecekler? ANKARA, 22 (Telefonla) — Man. rif vekâleti orta tedrisat müesseselerine mühim bir tamim göndermiştir. Bu ta- mimde resmi ve hususi mekeplerde ders veren ilk ve orta mektep muallim- lerinin kendilerinin ders verdikleri saf lardaki talebesinden herhangi birine ta lebenin evinde veyahut herhangi bir yerde hususi olarak ders verelerini bir takım kayıtlarla tahdit etmektedir. Tamime göre bandan böyle ilk ve orta mekteplerde talebesine hususi ders vercek olan muallimler Maarif Vekâle- tine evvelâ bir beyanname vermeğe mec bur olacaklardır. Bu beyannamede mu alimin ismi, ders okuttuğu mektep, baş ka bir yerde ders verip vermediği, ders vereceği talebenin hangi mektebin ban gi sınıfında olduğu, ne zamanlar ners- lerde ve kaç saat hangi dersi göstere - ceği mualilmin ihtisas ve vereceği der- sin nev'i gösterilecektir. Maarif vekâ- leti beyanname münderecatına göre mu allimin hususi ders vermesine müsaa - de edecek olursa ancak o zaman hususi ders verebilecektir. Fakat ayni mual- lim hususi ders verdiği talebenin imti * hanında ne muallim ve ne de mümey « yiz sıfatile bulunamıyacak ve not ver. mek salâhiyetini hair olamıyacaktır.. Vekâlet tamim bükükler risyet et - meyen #nuallimleri derhal vekâlet ne alacağını tamimde tasrih etmiştir. Japonyanın harici siyaseti Japon Başvekili Japonyanın harici siyasetını TOKİO, 22.A.A. — Japon ajansı bil- diriyor £ M. Hirota, Japon diyet merlisinde söylediği nutukta ezcümle demiştir ki $ 4 Japon hükümeti geçen 23 martta milletler cemiyetinden çekildiğini bildir- mek mecburiyetinde kalmıştır. Çünkü Mançuri meselesi ve Mançuri devletine müteallik meseleler Japonya ile Millet- ler cemiyeti arasında şarki Asyada sulh muhafaza hususundaki esas vasıtalar üzerinde biç bir itilâfı efkâr mevcut ol. madığını göstermiştir. Başvekil Japonya - Amerika müna- sebatı halıkında demiştir ki £ « Japonya ile Amerika birleşik dev- letleri arasında hal ve tesviyesi a müşkül olan hiç bir mesele mevcut de- ğildir. ea Amerika birleşik dev. İetleriyle bir ihtilâfa düşmek fikrini bes- İsmekten uzaktır. Bilâkis Japonya A- merikan dostluğunu hararetle istemek- tedir. Amerika şarka hakim olan hakiki şart ları açıkça farketsin ve Japonyanın şar- ki Asyada oynadığı istikrar rolünü anla sın. Bu takdirde iki memleket arasında devam edekilecek hissi ayrılıklar hadisa- tın zaruretiyle ortadan kalkacaktır. Japonya ile Büyük Britanya impara- torluğunu bağlıyan ananevi dostluk dün olduğu gibi bugün de bozulmadan dur- maktadır. Sovyet Rusya ve Japonya TOKYO, 22 (A. A.) — Japonda Başvekili mebusanda harici | siyaset hakkında verdiği mutukta Çinde ko- münist fırkasmın faaliyetlerini ve Çin- deki kızıl ordunun mütemadiyen artan palırdılarını ciddi endişelerle takip €t- tiğini söyledikten sonra (o Japonya - Sovyet münasebatı hakkında demiştir eri Japonya ile Sovyet Rusya mü- nasebetleri hakkında şunu hatırlatabi lirim ki, 1925 tarihli Pekin muahede- sinin akti üzerine iki memleket tabii meünasebatı idame etmişler ve hattâ Mançuri hadiselerinden sonra iki mem leket arasında mütekabil vaziyetlerini muhafaza için bir itilâf haasl olmuş- tur. Bu suretle müşkül biç bir mesele ortaya çıkmamıştır. “Japonya Sovyet ittihadına karşı ha lisane ve adilâne hattı hareekt takibin- toprağa ısındırmak için, günlerce düşündü. Çareler aradı.. Bilginleri topladı: — Halkı bu güzel bağlıyalım? Diye sordu. Dert büyüktü.. Ve bu derde elbirliğile çare arı- yorlardı. Bilginlerden biri: — Bu iklimde, biz gelmeden ön- ce de çekirge bulutları görülmüştür. Bu âfet, zannedildiği (gibi, kötü ruhların yurdumuza hücumu şek- linde telâkki, edilmemelidir. Çekir. gelerin günün birinde başka bir ta- rafa akın ettiklerini göreceğiz. Dedi. Gün görmüş bilginin ( sözlerini Bora'dan başka dinliyen olmadı. Kalabalık dağıldıktan sonra Bo- ra, bu tecrübeli ve bilgili ihtiyarı yanma çağırdı. Baş başa kaldı — Görüyorum ki sen çekirgeler hakkında esaslı araştırmalar yap- mışsm! Ben doğru söze boyun eğen bir adamım. Başka bir bildiğin ve- ya diyeceğin varsa, bana söyle! Bilgin bu felâketin önüne nasıl geçileceğini daha evvelden keşfet- mişti. Fakat, diğer bilginler el ve dil birliği yaparak kendisini sus- turmak istedikleri için, o da daha fazla söz söylemekten çekinmiş ve ağzmı açmamıştı. 3 "nm sualine şu cevabı ver- iz — Benden duymamış olmak yurda nasıl Ürünüdür sziend sesk anlatıyor den hiç bir vakit ve bilhassa Mançuri meselesinden sonra katiyen fariğ ol- mamıştır. “İlki memleketi biribirinden ayıran hem fikri, hem de bünyevi esaslı farklara rağmen Rusya ile iyi komşu- luk münasebetleri idamesinde ve mu“ allak bulunan meselelerin ywusihane yollarla halini takip hususunda dai- ma gayret gösterdik. “Şarki Asyanın huzuru için Rusya, * Japonya, arasındaki müte kabil münasebatın ü ğin lü bir şekilde düzeltilmesi esaalı bir ehemmiyeti ha izdir. Ne iddia olunursa olunsun Ja“ ponya Rus - Mançuri hudutlarında ye: e hiç bir askeri hazırlıkta bulunmu- e. Hudutlarda 'TOK1O, 12. A.A. — Hariciye nara" retinin mümessili matbuata boyanatın- da Sovyetlerin Japonya aleyhindeki ğ tamil raya Japonyanm Rus-Japon meselelerini mut Hihane hal ve tesviye etmek yolundaki azmini teyit da a it edilmiş olması rağmen Japon Yanın Mançurideki kuvvetlerini takviye etmediğini söylemiştir. Fazlı Bey İzmire gidiyor ANKARA, 22 (Telefonla) — Birin &i umumi müfettişlik başmüşdviri Fiz k Bey önümüzdeki günlerde istirahat için mezunen İzmire gidecek ve 20 gü” kadar kaldıktan snra Diyarıbekire dö * meceletir. — Göz Hekimi Dr. Süleyman Şükrü Birinci smıf mütehassıs (Bâbrali) Ankara mi Ve No. 60 Dr. Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Cumadan başka günlerde saaf (2,30 dan 6 ya) kadar İstanbul Divanyolu No. 118. Kabina tele“ fon: 22398. ikametgâh Telefon 42519. şartile, iylediklerimi yaparsanız çekirge hücumundan © yurdumuz! kurtarmış olursunuz, oğul! Dedi. Bora söz verdi.. Bilgin anlattı: > Bu hayvancıkla |. lerin yi r iyi mahsul: var” sa, oraya hücum ederler. Ve da- dandıkları yerin toprağındaki has” Le pa oraya gideri r tar lalarımızı halile bırakır ve hi. bir şey ekmezsek, gelecek yıl çekirge” ler geldiği zaman yiyecek bir şeY ıyacaklar, ya geldikleri yere dönüp gidecekler | veyahut başkâ memleketlere uzanacaklardır. Çe kirgeler çok duygulu hayvanlardil Karınlarının doyduğu yeri her yıl ziyaret etmek isterler, Gelecek yıl bu kuru topraklardan bir lokma yi yecek bulamayınca, bir daha yurd& muzun civarından bile geçmezler» Biz de bu suretle, yıllardan beri tarlalarımızı mahveden, mahsulle” rimizi yiyip bitiren bu muzır boy“ vanlardan kurtuluruz. Güneş'in oğlu bu tedbiri pek bof ve mânâsız bulmamıştı. Fakat, bi” yıl, halk ne yiyecekti? Halka bunu anlatmak ta kole” bir iş deği Bilgin, reisin endişesini amda — Hiç tereddüt etme, oğul! De di — bir yıl dişimizi sıkarız. Zate” (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: