11 Ekim 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

11 Ekim 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EN | Tayyarecl | Havaya karşı Korunma Yazan: Necip DÜRRU Bir kaç gün evvelki gazetelerin bi- rinde şöyle bir yazı görmüştük : Tayyare bücumlarından, zehiri gazlardan korunmak için İstanbulda b.r mahzen yapıl düşünülüyordu. Bu fikirden vazgeçilmiştir. Bunun yerine, yeni inşaatta, ev, apartıman gibi bina- İarın yer katlarında, birer sığınak yap- Muayyen büyüklükleri bu- İunacak olan bu sığınaklar o bomba, yerapnel gibi tahrip vasıtalarına wuka- vim olacak ; gaz mufuzuna karşı im- özaçlı ve kauçuklu kapuları balmacak- tr, Bu sığınakdarın hava ihtiyacı husu- si tertibatlı borularla edilecek- tir. Üzerinde ne kadar kalem yürütülse yeri olan hava tehlikesi hakkında öte- den beri yazdıklarımıza bu vesile ile daha bir kaç satır ilâve edelim, Huva tehlikesi bazılarmın zanettiği gibi idare ediciler tarafından idare edi- lenler gözünde büyütülen bir korku de- ğildir. Bilâkis bu tehlike, çatışma sıra- ında, adem oğlumu yıldırtacak kadar ciddidir. Bu tehlikenin o ehemmiyetini ve şü- mul derecesini anlatabilmek (için her zaman işitmekte olduğumuz şu kısa cümleyi hatırlatmak kâfidir * “Umumi harpte alman tayyareleri İngiliz otop- raklarma 280 ton bomba atmışlardı. Bu- gün her hangi bir şehir üzerine, bir de- fa da ,bunun on mislini atmak mümlün- dür. Hava tehlikesinin bu ehemmiyet ve şümul derecesine bakıp -ta ona karşı çar re ve tetbir bulunmadığı zannolunma- sın. Havadan gelecek tehlikeye karşı bir çok çareler ve tedbirler vardır. Komşuları kuvvetli, ülkeleri dar, nufasları çok olan memleketler hava teh- likesine karşı almacak © tedbirleri iki gruba ayırmaktadırlar, Bizde onlar gibi bu tetbirleri gruplıyacak olursak “Ha- vaya karşı koyma,, «Havaya karşı ko- runma» gibi iki tâbir ile karşılaşmış oluruz. Bu tasnifi yapan memleketler, Ha- vaya karşı koyma başlığı altma aldığı: mız tedbirlerden, düşmanı milli snurlar içine sokmuyacak, oralara girdiği vakit onu ezip tepelemeğp çalışacak hazırlık” ları anlarlar, Her memlekette doğrudan doğruya askerleri alâkadar eden bu birinci sınıf tedbirler bizim mevzuumuzun haricinde kalacaktır. Biz burada “kinci grup ted- birlerden, Havaya karşı o korunma'dan bahsedeceğiz. Şehirlerde umumi mah- zenler yapmak, binularm altlarında s1ğ- maklar tesis etmek işte hep bu ikinci gu çerçevesine giren | tedbirlerden. tırılacaktır. temin Acaba bunların tamam neden iba- rettir? Acaba bunlar muayyen ve her muhite gören değişmiyen şeyler midir? Deyebiliriz ki “Havaya karşı korun- ma, havaya karşı koymada,, olduğu gi- bi ülke husesiyetlerine tâbi değildir. Yani korunma tedbirleri her memleket teyit işin şu mülahaza iriz Fransada, ton hava manevralarını yeöenkip, hükümet medite bir. layiha Bu lâyihada, halkları, fabri- İlla, köprüleri; iüerailsez Gaye be. taryaları, avcı filoları yok farzedilerek) bavaya Görülüyor ki Fransaya göre korunmı tedbirlerinin hedefleri, halklar, fabrika- lar, köprüler, istasyonlardır. Acaba İngiltereye, Almanyaya veya her han- gi başka bir devlete göre bu hedefler değişecek midir? Hiç şüphesiz ki ha- yar. Ha karşı korunma, tedbirlerinin muayyen olup olmaması meselesine ge- limce : Fransız meclisine verilen ayi. hada, bugüne kadar yapılan deneme ve araştırmaların, korunma tedbirlerinin nelerden ibaret olabileceğini meydana Öz dilimizle Yedi yaşında çocuk içki içer mi? Geçen akşam, ayak üstü iki bar- dak bira içmek için Eminönünde bir yere girmiştim. Oturduğum masanın yanı başın- da bir haç akşamcı, durmadan çe- iriyorlardı, Baktım, aralarında bir de çocuk var. Bu çocuk, kalı- bum basarım ki, yedi yaşından ya- karı değildi. O na da içirtiyorlardı. Yavrucak, rakıya öyle alışmış- ki, uzattıkları bardağa elceğizile su doldurarak bir çekişte dikti. 9 çekerken, içimden bir damar kopar gibi oldu. Yedi yaşın- da bir çocuğa, benim içki içirmek... Bu- nun kötülüğünü anlatabilecek söz bulamıyorum. İçiren de yabancı değil, babası. Yanındakilere, ne de tatlı tatlı | anlatıyor: — Varsın, şimdiden alışsın... 1- lerde nasıl olsa içecek (değil mi? İnan olsun, yumurcağa elli dirhem, vız geliyor... Bıraksam binliği devi- recek... Heh heh, heh... efendim, sağlığı mza.., Yaşlı adamların o Bardaklarile birlikte küçücüğün de eli | kalktı. Tokuşturanlar arasında o da var. dı kinin şu kötülüğü vardır, bu. ü vardır diye sayacak deği» lim. Onu, Yeşilay'cılar yapsın. Ya- şın başını almış bir adam, istedi. gi yere gider, istediği kadar içer. Fakat, böyle çocuklar, içkiye alışır- larsa, genç yaşta ya verem olar, gi- derler, yahut ta işi haytalığa vurup, gözü kanlı eli bıçaklı kesilirler, Çocuğun yeri, içki evi değil, oku- lak (1)dir. Yedi yaşında ispirto ile ağulanan bir kafa, ilerde ne işe ya rar? “Varsı zü söylememelidir. İleride içmesini bilse, bu çocuğa da ilişmiyelim, derdim. Fakat bu yaşta içkiye başlamak, çok erken- dir. Ahmet Rasim de içerdi. Belki o da böyle çocukken başlamıştı. Fa- kat içmesini bildiği için, sendele- medi, kendini şaşırmadı. Herkes, ne bir Ahmet Rasim, ne de bir Mah- mut Sadık'tır. Bilmem ama, yetişkin olmayan çocukların ispirtolu içki içilen yer- İere alınmamaları için bir buyruk (2) olsa gerektir. Eğer yoksa, böy- le bir buyruk koymak yerinde olur. M. SALAHADDİN (1) Okulak « Mektep, (2) ruk » Emir, bir baba, bu sö- Buy. MİLLİYET, PERŞEMBE, 11 ERİME Yemede yanında yat! Balıkpazarında bir dükkândan peynir alıyordum: — Nasıl, dedim, yağlı mı bari? — Yağlı demek te söz mü efen- di... Köylü bir yanlışlık Peynir göndereceği yerde yağ gön- dermiş . Bıçağın ücile bir parça uzattı: — Azacık tadına bakın... Ne yalan söyleyeyim, peyniri o kadar yağlı bulmadım. O, bir taraf- tan malını methedip duruyordu: yapmış. — Piyasayı altüst etseniz, böyle- sini bulamazsınız. Sordum: — Kaç teneke var, ba peynir- den? — On gü neke!.. Böyle yanında yat... Beğenmemekle beraber aldım. Fahat evde kimse ağzını sürmedi Bir kaç gün sonra, dükkânın önün- den geçerken başımı uzattım. Satı. cı sordu: — Nasıl beyi den vereyim mi? evvel geldi. Kırk te- peynirin yeme de - gene o peynir. Beğenme- — Beğenmez olur muyuz. Senin dediğin gibi yemeyip yarında yat. tık. Evce üyuya — kalmışız. Ayağa kalkıp yemek kısmet olmadı ki... Kulak MİSAFİRİ YENİ NEŞRİYAT Mülkiye mecmuası Her ay muntazaman intişar etmek- te olan Mülkiye mecmuasının (42) in- ci sayısı çıkmıştır. Profesör Mustafa o Şekip (Beyin (Claude Bernard'ın felsefesi, yazısile başlayan bu nüshanm içtimsiyat kısmın. da: “Milletlerin ihtiyarlığı ve ölümü,, #Nictzsche'in insan üstüsür , “Urba- nizmin gayesi,, «İçtimai yardım teşkilâ- b» , Hukuk kısnında: “Amerikan hu- kuk telâkkisi,, “İngiliz hâkimlerinin isti âli, «hukuku esasiye hareketleri» #kfisat ve maliye kısmında: «Chiffre Daffalre verginin , «Metotlu bir o muhaseber , “İçtimai — sigortaların o prensipleri, , «Borçlar ve borçlular? , Politik — İkıs- mında: “Sulh ve terbiye, , «Aylık. si- yasi hareketler» yazıları vardır. Olcayu- cularımıza tavsiye ederiz, Yeni adam Yeni Adamın 4l inci sayısı (Tiyat- ro) ismini taşıyan çok güzel bir kapak çimde çıkmıştır. Mecmuada bu mevzu altında (tiyatro bocalaması) ç- (Res ti- yatro tecrübesi) (başlıklı yazılarla İs- mail Hakkı Beyin (Türkiyede bir ti- yatro derdi ver) isimli makalesi top- lanmıştır. ——ğ—ğ—ğ—ğ—— m aaa çıkarınış olduğuna işaret edilmektedir. Filhakika deneme ve araştırmalar Ha- vaya karşı korunma tedbirlerini kudut- lamıştır. Hulâsa edecek olursak biz bu tedbirleri şöylece sayabiliriz. : | — Bombardımanlara, gazlara karşı sığınaklar inşası; Il — ehirlerin ve büyük merkezlerin tesisi ; IV — Şehirlerde ışıkların, mülhakata kadar, bir merkezden söndürülebilmele- rini mümkün kılacak tertibat alınması; V — Yangınlara karşı bol vesaitli teş- kilâtlar ihdası ; Milliyet'in Edebi Romanı: İZMİR ÇOCUĞU Y azan: Nezihe MUHİDDİN — Korkmadınız mı? — Korkmak mı? Beni üç defa i- dam edeceklerini bilseydim reddüt gene koşardım. -— Çok naziksi — Siz de çok İütufkârsmız, Bir,dakika aralarında derin bir süküt geçti. Füruzan bilmediği bir çok şeyler bekliyordu. Fakat genç sanatkâr hem cesaret edemiyor. Hem de bu hisli masalı bozmak is- temiyordu. Genç kızın nazik ve na- rin eli hâlâ elinde idi. Onu bir tüy gibi incitmeden tutuyor öpmeğe bile kıyamıyordu. Birden kapı hafifçe £ tıkırdadı. Genç sanatkâ, fütur elindel eli bırakmadan müdafaa vaziyeti takındı. Füruzan onun bu cesur ha line büsbütün hayran oldu. Gelen matmazeldi. İlk mülâkatın bundan fazla uzamasının tehlikeli olacağını kısaca anlatarak tekrar çekildi. Genç adam boynunu: bükerek e. lindeki eli öptü. Füruzan titreyerek — Yarm akşam saat iki de sizi bekliyeceğim — diye fısıldadı — Ne saadet! Size gelmek içi her tehlikeyi aşacağım. Fakat biz ertesi günü gideceğiz... Ve ondan sonra artık her zaman sizi rüyam- da göreceğim. — Bu kadar kâfi mi? Ne emrediyorsunuz? — Beraber gidelim? — Kulaklarıma inanamıyorum! — O kadar olmayacak bir şey mi? Ben sizsiz çok muzdarip ola. cağım. — Ben ölüme gider gibi gidece- ğim nüz!.. — Bu o kadar kolay olmasa ge- | rek! — Biraz güçlükten korkar mıst- mi in için canımı vermekten bile | korkmam! Tekrar kapı tıkırdadı ve mat - mazel göfündü. Genç adam tekrar Fürzanın eli- ni koklayarak çıkıp gitti. — O halde beni beraber götürü- | VI — Yaralılar ve gazlanmışlar için bol vessitli sihhi imdat heyetleri teşkili. İşte Havaya karşı korunma tedbirle» rinin tamamı bundan ibarettir ve gör- düğümüz veçhile bu tedbirlerin hudut- ları vazihtir. Buna rağmen, bu işte henüz hudutlar rı vüzuh kaspetmemiş bir unsur kal miştar, Bu tek unsur paradır. Bu kadar teşkilâtm ve tertibatı me Teşkilâtı göze alan devletler masra- fın bir kısmını bütçeye yükletmeğe ça- lışırken diğer kısmını da doğrudan doğruya halklara ve hususi mücssiselere taksim etmeğe uğraşıyorlar. Ertesi ina kel Füruzan bütün hazırlıklarını yapmıştı. Kü- çük bir çantanm bü kit ve mücevherlerini sevgilisine intizara & başlamıştı. Matmazelin bile bu işten © haberi yoktu. O da odasına çekilmişti. Füruzan penceresini açarak genç sanatkârı bekliyordu. Bu firar ka- rarmm ne kadar adimülimkân ve çocukça bin karar olduğunu kat'iy- yen düşünemiyordu. Bütün arzusu ile bu kararm güzelliğine, heyeca- nma kapılmıştı. Hayalinde çok fü- sunlü bir aşk hikâyesi yaparak sa- kin ve yıldızlı geceye kulak veriyor du. Birden mabeyin tarafından ga- rip sesler işitti, o Bu şamata biraz devam ettikten sonra birden bire etraf süküta boğuldu. İki üç dakika daha bekledikten sonra bir hayâl gibi matmazelin odasına koştu ona meseleyi anlatınca mürebbiye ha- nım deh; *li bir korkuya tutuldu. Füruzan ağlıyor, üstünü başmı ko- pararak hıçkırıyordu. Suzan bir ta raftan onu teskine çalışıyor bir ta- raftan da ele geçmiş olmakta tit- riyondu. Füruzanı bu halinde kim- seye gösteremezdi. Nihayet bu va- ka kendisinin bu muhteşem konak- tan kovulmasile de kalıraz belki başına bir çok felâketler de gele- bilirdi, Güç halle Füruzanı sustura- 1934 SPOR Hayırlı Bir teşebbüs Şeref turnuvası büyük alaka uyandırabilir Spor hâdiselerini takip eden oku- | yucularımız, hâsılatı Beşiktaşlı mer - | hum Şerefin ailesine ve çocuklarına tahsis edilmek üzere maçlar tertibi hakkında başta Olimpiyat mecmuası olmak üzere bir takım teşebbüslerde bulunulduğunu, fakat bazı | taraflar- dan yan çizilmesi üzerine bu teşeb » büslerin akim kaldığını belki hatırla lar. Memnuniyetle öğrendiğimize gö re bu mesele yeniden canlanmıştr Hayırhah kimselerin delâlet ve arzu- larile ön safta bulunan birinci <mıf klüplerimizin murahhasları bir araya getirilerek hâsılatı merhum Şerefin a- ilesine verilmek üzere bir turnuva ter tibi için görüşülmekti Bu görüşmenin müsbet vermesini ve emektar in leriz. Yalnız, böyle bir turnuvanın bü yük alâka uyandırabilecek ve bunun neticesinde merhum sporcu arkadaşı- mızın ailesine mümkün olduğu kadar fazla yardım temin edebilecek şekilde ası lâzımdır. Bu turnuva ne kadar cazip olursa, işlenecek hayır da o nis üyü Biz bu itibarla ca- Istanbul şampiyonu Beşiktaşla | İstanbul şampiyonu Fenerbahçe arasında, ö: ki de Galatasarayla yeni federe edi - len Ateş - Güneş arasında olmalıdır. Kabul edilecek olursa, bu şeklin, bütün sporcu halk üzerinde çok bü - cağına ve hat- fevkinde bir Alâkadarların dikkatine arzetmek- le iktifa ediyoruz. Klüpler kabul eder ler mi, etmezler mi bilmiyoruz. Esat HAMDUN Bohemyan Peralıları yendi Dün Taksim stadında Pera ile maç yapan Çek Bohemians takımı Peralı- penaltıdan, biri ofsayttan » iki gole karşı üç gol ile ga- lip gelmişlerdir. Tenis turnuvası 12 birinci teşrinievvel cuma günü ya- pılacak maçların programı şudur: Saat 9 Tihonova H. ve Fazıl Ninon H. | ve Neşet, 9 da Sedal - A. 9,15 Mahmut , final İl Kategori, 9,45 Şive H. Selim - Kaming H. ve Vedat, 10,30 Fa- nl - B. 10,30 Trogubof « Armitac derik), 11,15 Gorodetzky H. - Tihonova H. (Final), 11.15 Neyet ve Bülent - Necip det, 15 te Medoviç ve Mango ve- ya Melih ve Mahmut - Neşet ve Bulent veya Necip ve Cevdet, 15 Vedat - Se- mnih, 15,45 Gorodetski H. ye Sedat - Mezburiyan H. ve Areviyan, 1546 Ra- sih - Kris, 16,30 Tihonova H. ve aFzıl veya Ninon ve Neşet - Şive H. ve Selim veya Kaming H. ve Vedat, 16,30 İbra. him ve Armitae - Li Kategori Şampion. Voleybol birincilikleri Voleybol ve basketbol heyetinden: Vo- leybol birinciliklerine hazırlık olmak ü- zere tertip edilen Turnuva maçlarına 12-10.934 cuma günü Galatasaray loka- linde başlanacaktır. Saha âmiri Tahir Beydir. Takımlar aşağıda gösterilen saatlerde sahada spor kıyafetile hazır bulunmalı. dırir, Vaktinden on dakilca geç kalan ta- kımlar hükmen mağlup adolunurlar. Vefa-İstanbul su sporalrı 16,30 Talât B. Istanbulapor « Topkapı 17 Hadi B. Fenerbahçe-Galatasaray 17,30 Sami B. Mıntaka birincilikleri Istanbul mıntalcası futbol heyeti liğinden : 12-10-1934 tsrihinde yapıla» cak olan mıntaka resmi birincilik mü bakaları a; a yazılmıştır: 1 — Taksim sahası: Komiser Muslih Bey, Galatasaray İstanbulspor genç kımıları saat 11 de hakem Halit Ibrahim Bey, Galatasaray. İstanbulspor B. saat 12,40 de hakem Halit Galip Bey, Topka- pı - Beylerbeyi A. saat 13,50 de hakem 1, Muhittin Bey, Galatasaray - Istanbul. rak odasına götürdü. Bir çok vaat- lerle genç kızı avundurdu. Nihayet sabahleyin öğleye doğ - ru mesele meydana çıktı. Genç ve kumral sanatkâr beyaz gül sarma- şığından bahçeye inerek mabeyin kapısma yaklaşırken bir harema'- tulduktan sonra isticvap edilmiş, ağzından sırrını almak kabil olama mıştı. Fakat hareketi şüphe uyandı- Tan genç adam arkadaşlarile bera- ber hemen bir vapura bindirilerek İstanbuldan derhal uzaklaştırılmış- ti. Füruzan bu haberi duyunca çok müteessir olmuştu. Adeta hastalan- mış yatağa düşmüştü. Dünya başı. | na yıkılmış kadar ümitleri karar - maştr. Fakat hastalığı (o uzun sürmedi, Yeni bir hâdise onu derhal hayata çağırmıştı. Konser gecesi babası - nun İocasındaki genç adam Feyzul- lah Paşa oğlu Paris sefaret müste- şarı Râci Feyzullah Bey Füruzana çıldırasıya tutulmuş ve bin rica ile onu babasından istemişti. o Genç müsteşar yakışıklı asil bir insandı. Terbiyesi uydurma bir terbiye de- ğildi. Anası da babası da İstanbu- lun en eski ve kibar bir ailesine mensuptular, Oğulları Râci Bey İs Sinemanm bir harikası — Tarihin ve son senelerin gizli kalmış feleri — figüran değil, — Saray entrikaları bütün Rusyaya yüzbinlerce halk — Rus milletinin çarlığa if — Hükümdarina ve sarayma çılgın Papasın sefahatleri — Gizli hayat ve muaşakaları RASPUTIN Emsalsiz bir şaheser — VE ÇARIÇİ San'at ve ihtişam abidesi, Baş rollerde üç artist kardeş : JOHN BARRYMORE LUONEL BARRYMORE ETHEL BARRYMORE Bugün matinelerden itibaren IPEK Filme ilâve :. Marsilya'da Istanbul'u ziyareti hatırası ve Ha Bu akşam ilk defa olarak sinemasında katledilen Fiyatlarda kat'i zam yoktur. Fransızca sözlü M.G.M. Kralı Hazretk umlar sizin için Moda gazetesi Yugoslavya SARAY sinemasındi! ROMA ÇILGINLIKLAR olan her şeyden üstündür — Bu, sinema Carihinin bugüne kadar kaydeti €n muazzam sinema eseridir. Saray entrikaları — Roma esirler pazarı — Müzayede ila satılan yüzlerce kadın. İlâveten: Fox Jurnal ve Silly Symphonlies (Böcek Muharebesi) Bugünkü program 194 Kiz ISTANBUL 162 Pia dans, 19, km bekler ve Müzeyyen hanımlar, 212 Sallan amdan konteranı: 2 873 Kis. BÜKRE U, 20,30: Plâk. ile üç perdelik Wagnerin WALKYRE,, isimli birik opera temsili , Khr. PRAG, 47 1785: Çocuk m 18,20 Harpa musiki. 19,20; Kuartet ,10: Konferama. 21,25: Tagan- 1,15; Hermann takımı tarafından be, — Haberler Konfi 23: Dana musikisi. 23, 45; Konferans (ecnebilere,) 24,05: Dane musi- hi 546 Kor. BUDAPEŞTE, 850 m 1835; Car. — Ders, 1930: Plâk, — Mesa- habe, 21,10: Piyano, 2155: “Cororel,, isimli mönelog. 23,10: Haberler. 23,30: kanser takımı, 23,50: Siyasi 606 Kiz, BELGRAT, 20: Plâk — Reklâmlar ferans, 21,30: Keman konur. Budapeşte 502 Kh VİYANA S07m 18,50 Hafif musiki, 19 Müsahabe, 1920 Aktüalite, 19,50 Haberler, 20,10 Helser or- ve Çarkı Gavdrie casbandı, 2150 eşriyat, 22,15 Anton Bruckner'in tas samamış eserlerinden parçalar, 23 Çift yane koni ya devam, 2408 Dans musikisi. si, 21: Haberle 2135: Bora: 21,40: plâklari, 841 Khz, BERLİN, 357 m 18,30 Danş musikisi, 19: Al Haberler. 21,10: Dans musikisi KÖNLGSBERG, 291 neşriyatı. 19,58; Haberler. Cemi : Gençlik neşriyatı. 31: Haberler. 21,10: Kar yık neşriyat. 23: Haberler. 2330: Berlinden dane msi ——— spor A. saat 15,30 de hakem Basri Bey. 2 — Fenerbahçe sahasında: komiser Kemal Bey. Vefa Süleymaniye genç ta- kımları saat 11 hakem Cafer Bey, Vefa- Süleymaniye B takımları saat 12,10 ha- kem Cafer Bey, Hilâl - Kasımpaşa A tam kımları saat 13,50 hakem M. Reşat B. Vefa » Süleymaniye A takımları sazt 15,30 hakem 5. Salâhattin Bey. 3 — Beşikteş sahasında bu hafta Tür- kiye gurup birincilikleri yapılacağından filistürde bu sahada mevcut maçlar te- hir edilmiştir. tanbulun en tipi idi. Parise giderken Füruzan gi bi yeni fikirli, çok güzel, çok câzip lisan bilen bir zevceyi beraber gö- türmek genç adamı çok mes'ut ede cekti, Râci Beyin bütün meziyetle- ri arasında Füruzana en câzip gö- rünen taraf, onun Paris Sefaretinin müsteşarlığı idi. Parise gidecek, serbest yaşayacak ve muhakkak o kadar beğendiği kumral sanatkâr bularak macerasını tamamlayacak, tr, Derhal evlendiler, mutantan bir düğün yapıldı. Bu düğün hakkında öyle rivayetler oldu ki zaten israf ve sefahette avuç dolusu altın sar. feden Zühtü Paşa bütün hazinesi- ni güzel kızı Füruzan'ın ayakları. ha sermiş ve onun gelin koltuğunu | Acem Şahının meşhur tahtı gibi in- cirlerle süslemişmiş !.. Füruzan kendisine karşı fevka - lâde zaaf duyan kocasının şefkat ve müsamehasını her saniye suiis- timal ederek en müsirf ve şaşaalı bir kadın oldu. Hattâ Avrupa kibar muhitlerinde bile parmakla göste- rildi. İsrafı, tantanası babasından aldığı mücevheratla kocasının ka- zancını silip süpürüyordu. Birlikte birçok seyahatler yaptılar. Her ye- ni Avrupa şehrinde — bir çok gizli maceralar geçiren Füruzan Hanım w> Meşhur teno HERBERT ERNST GRÜ SUME (Eski Artistik) sinemasi büyük muvaffakiyetle gösteril olan İİ AŞKIN SE$ Komedi müzikalinde şarkı sö FOX JURNAL de LİNDBERİ cuğunun katilinin takkikatı, İf Velinhtının Yunanistan 8€7: vesaire » « « Yarın saat 11 de Umumi dühuliye 35 Yolu üzerinde tesadüf etti yıkan, öldüren bir sU (Eski Artistik) sir “ Saray ,, sinemasında (Eski Glorya) i Raşit Rıza tiyatro 16 teşrinievvel salı 17 Kendisinin Gölg Nakleden Yusuf Sururi Bey, D grubu 15 teşrinevvel pazartesi saat 8,30 da Kadıköy Hale sinematmdâ Hedefsiz Busele! TEPEBAŞI ŞEH TİYATROSUNDA, Akpa Karara Be saat 20 de ehirTü CURÜM VE CEZA 20 Tablo Yazan F, M. Dos. toyevsky. Tercüme eden Reşat Nuri, ... Eski Fransız Tiyatrosund 11.10-934 Perşembe ü mından itibaren saat 20 YARASA OPERET 3 perde, Besteliyen Yohann 9 Tercüme eden: Ekrem Raşit. - —— per ici bi Nihayet devir değişti. $ la beraber babasının serveti #İ harabe gibi göçüp gitti. T. kibar, nazik kocası Râci Bey | zül olarak İsviçrede öldüktef! ra Füruzan Hanım beş yaf kzı Feviha ile İstanbula av Sİnkenkelln elinde kalan 9*| parasile derhal © şık âlemini mümtaz bir rüknü oldu. Gü şıklık şöhreti zaten gıpta ve “| ranlık uyandırmış olan (o Füfİ Hanım İstanbulda moda âli ve kibar salonlarınm en yü şahsiyeti telâkki ediliyordu. salonuna girenler mağrur lardı, Fakat Füruzan Hanım ” İ ziyetin devam edemeyeceğini | in kendi kendini yiyordü” tükenmez zannettiği mücevbff) den elinde pek az bir şeylef mıştı, İ Füruzan Hanım İstanbuls leştirdi. Kendisi de tahsili ner terbiyesile yetişmiş bir eden almıştı. Fikrince © ne bir irfan muhiti idi! KÜ mânasnı — bilmeyen bu Fi müsveddesi kadın kızının

Bu sayıdan diğer sayfalar: