13 Kasım 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

13 Kasım 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fırtınalı yaş ir yaştayım ki onda ölmek için bile coşkumluk var.” Mari Başkirçef Kadınlar ondan pek korkarlar. Fırtı- urulmuş gibi genişler, gevşer. Canı uçmakta (4) olsun yürek say- ustalarından, ünlü helim Poten | ürüması çok göz (5) gelip damarların sıkışıp yüksekliğinin ancak bu yük» sekliğin sürüp gitmesile bir değeri olur. O kerteye geldi mi artık oturup dinlen- meğe, yiyeceği, içeceği azaltmakla da düşmez. Düşürmek için me yapmak lâ- zımsa yaptık, her nesneye baş vurduk, gene başarmadık diye umudsuzluğa me düşeceğiz. Asla... İyice bilmeli ki sağlık ve esenlik uzun yıllar tabiatin üstünde bulunan bir tansiyonla uyuşabilir. Oyle ki yüksek tansiyon gerçekten yararlığı olabilir. Böbreklerin işi, beyinde kanm imalar kolaylaştırır. Tansiyonun yükselmesinden korkmamalı, Yalnız uya- yık bulunmalı, Üç ayda bir kere kendi- ni hekime göstermeli. Gidilecek yolu öğ- venmek için. Fırtınalı yaşta kadınların tutulacağı başla hastalıklara gelince, bu yaşta pr le yapmazsan böyle olursun; kın diye haykırmağa lüzum yoktur. Yal. leri gıcıklayan, uyandıran çay ve kahve- Milli tefrika: 12 — Heey enayi! o Sana âşık ol, gönlünü bir kıza saldır dediysek onun uğuruna budalalaş, uykunu kaçır, sarar, sol... verem ol, geber demedik ya?.. — Ne yapayım? Elimden gelmi- yor... Hem sen nasihati bir tarafa bırak ta bana cevap ver. Kutuyu açtın mı? Açmadın mı? d — Tabii tahmin edersin ki açma- um. — Son mektuba hir cevap geldi mi dersin?.. — Dün bir şey çıkmamıştı... Bu- gün gelir mi bilmem. — Anladım... Bu sefer baştarı savma bir mektup yazmış olacak- sın. lâkis... Seninkine gönderdi. ğimi adam akıllı telleyip pulladım. Seni sevdiğimi, üzmek istemiye- ceğimi bilirsin... — Bilirim ama... Dün hiç olmaz- Emeklere ve paralara yazık! Anadolu halkevleri, kimi on beş günde bir, kimi aylık, bir takım Cönk (1) ler çıkarırlar. Bunların i- çinde değerlileri de yok değil. Fa- kat öyleleri de var ki niçin çıktık. larına, yazılarını kimler için yaz- dıklarına ve kimlere okuttaklarına şaşılır. Bunlardan biri geçeni gün elime geçti, İçinde, ne yalan söyleyeyim, yerli çeşni göremedim. Aylarca, hattâ yıllarca önce Ankara ve İs- tanbul gazetelerinde çıkmış, kılişe- leri bozuk bir takım resimler... Yazı olarak ta şuradan buradan gelişigüzel toplanmış birkaç ıvıraı- vır nesne... Beş on bozuk < düzen düzgü (2) karalaması... ve... Ve işte hepsi bu kadar. Eyice sayma- dım ama, sanırım ki (200)e yakın sayfası vardı. Cönk değil koca bir bitiğ... Niçin, kimler için çıktığ be- lirsiz bir bitiğ ki üzerinde uğra- sanların emeğine acınır. Eski çağlarda ozan (3) taslakla. rından biri, gününün ileri gelen bir adamına uzun bir öğmece (4) yazıp göndermiş. Adamcağız, bu değersiz yazının şurasına burasına göz gezdirip te bir nesneye benzetemeyince: — Sizin için bumu yazmamak, © kadar güç bir iş mi idi ki, yazma- ğa kalkıştınız? diye sormuş. Ötekinin ne karşılık verdiğimi bilmiyorum ama, bu sorguyu, gös - teriş için çıkan içi kof cönkler uğu- runa avuç dolusu para harcayan Anadolunun birtakım küçük hal- kevlerine sormak yerinde olur. Bu halkevleri cönk çıkaracak yerde, çevre (5)lerindeki gençleri çatıları altına toplamak işini ba- şarsalar kendilerinden umduğumu- zu ve beklediğimizi yapmış olurlar- dı. M. SALÂHADDIN (1) Cönik — mecmua, risale (2) Düz. gü — şiir (3) Ozan — şair (4) muhit, ce — methiye (5) Çevre tutulacak öğüt şudur: Tabiat yumuşak olmalı; sinirler durgun. kanlar, birden boşanabilir. Hemen yata- ğa girmeli kımıldanmamalı, kan kesil mez akarsa, üç, dört gün sonra o kesici ilâçlar kullanmalı. Bu bolbol kanama- lar, sık sık olursa kansızlık getifir. Bu sefer de kansızlığın çaresine bakmalı. Aylarla süren bu fırtınlı yaş — da- ha doğrusu — bu yaş furtmasının Once den hiç belli etmeden bir, iki ay'içinde birdenbire ortaya çıktığı da olur. Ayda bir gelen kan artık gelmez olur. Kadm kırk beş, kırk yedi yaşındadır. Kuğkula- Bir, Bu, gebelik için bir başlangıç olma- sın? hemen hekime koşar. O, kestirme söyler: — Oyle bir şey yok. Işin doğru- su da odur. Kırk beş yaşından sonra ge- belik kıtlaşır. Bu bir kural (6) dır. O kuraldan alarga (7) kalan gebelikler pek seyrektir, Dr. Rusçuklu HAKKI (1) Sayruluk — hastalık. (2) Dirilik — Hayat, (3) Sayru — hasta. (4) Uç- mak — Cennet (5) Kez — defa, kere, (6) Kural — kaide. (7) Alarga açıkta, dışarıda. Müsilifi: Nazmi Şehap sa sekiz on mektup yazdın. Halbu- ki randevun da vardı. Randa wum de- öll, randevularım vardı. Buna rağ- men yazdığım mektuplar tam yir- buldu. Bir de talebe içtimat- | ve et! Ne kadar yorulduğumu | hile göğsüne vurdu: — Benim gibi bir murahhası bir daha ele geçiremezsiniz... Kıymeti- mi biliniz... Yoksa, | sırtımda yu- murta küfesi yok, derhal istifamı | basarım. Kendi işlerimi — Bak... — Kadıköylü- nün istediği dağları daha henüz yazıyorum. “Korbo..nun gözleri o merakla Öz Türkçe ile Bilmecemiz Göçen delili bilmeceiiizi doğru balle- denler arasında çekilen kur'ada birincili- ği Çapa Kız Muallim Mektebi talebesin- liği Tophane Akarsu 9 numarada Meliha Kim öder, kim ödemez Alacaklıdan borçludan lâf açıl- mişlı. Derken: “Kim borcuna sadık - tır, kim değildir!” münakaşası baş Hanım kazanmışlardır. İdarehanemize ka | adı. Şündi hatırımda kalmıyan bir dar teşrif ederek hediyelerini — almaları ... (Mültiyet), okuyucularına salı ve cw ma günleri olmak üzere haftada di bil. mete takdim eder. Bilmecelerimizi doğ- isimler saydılar: — Filânca borcunu öder!... — Filânca öder amma, geç öder, — Falanca, hiç ödemez. Aramızda piyasanın tanınmış ru halledenler arasmda kur'a çekiyoruz | #âğt tüccarlarından birinin yanın ve kazananlara hediyeler veriyoruz, Ceçen haftaki bilmecemi- zin halledilmis şekli ER da VOOJAARENM . —-© Yeni bilmecsmiz 1234567891011 .—omuaumen e Osmanlıca karşılkdarmı > yazdığımız | TEPEBAŞI kelimelerin öz türkçe mukabillerini şek- İlimizin boş gözlerine yerleştirerek kesi- niz ve (Milliyet Bilmece Memurluğu - ma) gönderiniz. Müddet: Perşembe o günü akşamına kadardır. Soldan sağa 1 — Muallim (8) : 2 — Bahadır, meil, reşit (4). Çirlan, duvar (3). 3 — Hasta (4), 4 — Idrük, ilâ, meiliyet (6), Nezir, vat (4). $ — Istifham (2). Pistan (4). 6 — Nota (2). Ecnebi, yabancı (6). 7 — Bülüğa ermiş (6). Esp (2). 8 — Akıl, zekâ (2). Cet (3). 9 — Vahdet değil (6). Ahmak, saha, | “ABONE ÜCRETLERİ : iştira eden (4). 10 — Istifhami edatı (2).Bir rakam (2) 11 — Akran, çift, cmsal (2). Yukardan aşağı 1 — Ders (7). Çare, derman (3), 2 — Nota (2). Bir içki (4). 3 — Nota (2). Lenger (4). 4 — Mevsul, nail (7). Muzlüm (3). 5 — Latme, ayak yumruğu (5). Cora- bat (4). 6 — Ahü enin etmek (7). 7 — Yet (2). Beygir (2). 8 — Şerik (5). 8 — Cebel (3). Nasıye (4). 11 — Nota (2). C 11 — Deman (4), Ar, hayâ, mahçubi- ye (5. parladı: — Nasıl güzel oluyor mu bari? — Bilmem... İstersen bir kısmı- nı sana okuyuvereyim. in Nerdeyse zil Süper er ede lüşen bir ip çin ei itiraza vakit bulama" mıştır, Odadan çıktılar. Nazmi gar- #oniyerinin kapısını kapıyormuş gibi tabii bir bareketle sınıfı kilit- ledi, anahtarı cebine koydu. Kori- dorda ders zamanımı bekleyen üç beş talebe dolaşıyordu. Alt katta, | duvardaki saate bakarak esneyen mubassıra ehemmiyet vermediler. Zemin katında alçak bir iskemle üstünde oturan Mustafa çavuş, sol yumruğunu Kurtdereli taklidi dizi- ne dayamış, uzun bir çubukla , dalgın dalgm sigara içiyordu. Kaş- ları çatıktı. Nazmi ceketinin men- dil cebinden iki sigara çıkarıp bi- rini korboya uzattı ve sigarasını kapıcının çubuğuna dayayarak yak tıktan sonra lâf olsun diye sordu: — Çavuş nen var gene..? Eginlinin öfkesi üstünde ması için bu sual kâfi geldi: da çalışan bir kâtip te vardı. Ona da sordular: — Sen, ödeyecek borçlu ile öde ire borçluyu nasıl ye eder- ç Dedi kis — Ayırt etmeğe lüzam gör- mem! Çünkü kapıdan içeri girdi » ğim zaman, ödeyip ödemiyeceği - — Borcunu verecek adamın su- ralı asık olur, Yüzüne bile bakma. dan zile basıp paraları getirtir. Sen de alır, çıkarsın, Gelgelelim, niyeti bozuk borç - la, gayet ikramcıdır. O da seni gö- rünce zile basar amma, para ver- mek için değil, kahve ismarlamak için... Güler yüzle: — Geç otur canım... İki satır lâf edelim.. des söze başladı mı, hiç durma, şapkanı başına giyip sa - Vuş. Sorduk: — Demek, keramet kahvede... — Tabü değil mi ya!. Bir fincan kahvenin kerk yu hatırı vardır di- ye boş yere mi söylemişler!, Kulakmisafiri EHİR TİYATROS'INDA Bu akşam irt Bilig? ei ya Yu Şehir Tiyatrosu MARA Tm ve bir Tae zi Yazanlar Viktoryen Sardu ve Emil Mora Tercüme eden Seniha Bedri H. Asem endesi “MİLLİYET” tir. Türkiye ile Heriş için LK. geçen nüshalar 10 kuruştur. — markanın mi, işler işin miriyele lee smat edilir. Gazetemiz ilânların mes'oliyes tini kabul etmez. — Nem mi var? Şu karşıki dişçi olacak kefere yok mu? — Eey? — İşte o var... Mel'un... az kal- sın bu yaştan sonra beni kanlı ka- til edecekti... Yukarı çıkma, yas- sahtır dersin anlamaz... “Gâvur git, sonra ben menzul olurum,, dersin ediverip ünmüğünden sıhıvirdin - Di, ensesine ensesine üç beş şaplah inivirdinni aklı başına geldi am- il Gel gelelim herifin yakasmı kavradıysam öyle elimde kal- İK Güüğes derin derin çekip ha- vaya halka halka dumanlar salar- ken ilâve etti: — Ne dersin efendi? Mahkeme- Tik olsak bu urbanın değerini bizim maaştan kestirirler mi? Bu sual Nazminin tasarladığı bir plâna uygun gelmişti, hemen cevabı yapıştırdı: — Sen merak etme, Mustafa ça- vuş... Hele o gün gelsin, ben efen- dilerden para toplar, işi ne ram... — Hay Allah senden razı olsun ğul... © “Sonra, beklekliği rüşveti almış “bir hapishane gardiyanı gibi sor- du: b AAşağıki kapıdan mı çıhacaa- ŞAFAKT Fransızca sözlü, mütbiş, heyecul ve moraklı büyük U, F. A. Filmi IPEK sinemasının gelecek muvaffakiyet filmidir. kü program ISTNBUL: 18: Almanca ders, 18.30: Dams musi- kisi (plâk ile), 19,30: Ajans haberleri, 19,40; Kadın santı (Selma Hanım tara - findan kadınlık hakkımda o müsahabe), 20,10: Garp nesili neşriyatı (plik ie) | r ,10: Ajans ve borsa haberleri, 21,30: Orkestra, 22: Radyo caz ve tango orlss- VARŞOVA 1345 m. keman konseri 18,25: Musahabe. ahin Musahabe, 10,15: serlerinden Viyolonsel bahieler; 2118: Ede Deyi 73: kenserli reklimlar İngilizce konfaranı, 24,05: 21800 Bulapeyiz ken ser orkestrası. 24; Almanca kanlerame. Ma. sar akne baret AAIB: Carbamt, Haberler. 2325: * Dama mwsikisi. 18,50 Kadın neşriyatı. Dara. Teknik meştiyat, Telefon : Baş rollerde: İVAN MOSJOUKİ Bu perşembe akşamı S Pek eğlenceli ve Müteharrik resiler yavrusu da dahil EDECEKTİR. Londra, Paris, Berlin, A SİLÂH nız? — Evet ama... Şimdi değil, ya- rım saat sonra... — Olsun... Ben eo AYR Je yim de... ne zaman canımız isterse o zaman çıkarsınız... İhtiyatı elden. bırakmamalı. Kalktı, bir odaya daldı. İki ar. kadaş ta dar bir merdivenden bod- rum katına indiler. Dersten ve mektepten kaçmak istiyenler, bu Mustafa Çavuşu ih- mal edemezlerdi. Çünkü o, mek- tebin bütün kapılarına oturduğu yerden hükmeden adamdı kapıcı- nm odasında bir elektrik düğme- si vardı ki, ustaca birleştirilmiş bir takım elektrik bataryalarınm anah- tarı hükmünde idi. Bu düğme sağa çevrili durunca mektepten sokağa yol veren herhangi bir kapıyı aç- mak imkönsızlaşırdı. Hemişbu kadarla da kalmaz, kapılardan bi- rine bir yaklaşan oldu mu hırçın bir zil mektebin her tarafını çık gm bir inatla çınlatmağa başlardı. Bunun için bir dersten kaçmak, a- rasıra mektepten tüyerek Beyoğ- lumu şöyle bir kolaçan etmek iste- yen taiebeler, Mustafa çavuşla iyi geçinmeğe, onun gönlünü almağa, daha doğrusu (onabaç vermeğe mecbur * (Neşir esnasında ilân edilecektir) ri 20: Plak, İttihadı Mil Milli Türk Sigorta Şirketi Herik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. 4.4887 £ Yarınakşam MELEK sinemasında Bütün ZENGİNLİĞİ - GÜZELLİĞİ ve İHTİŞAMI ile KARNAVAL ÇOCUĞU Fransızca sözlü s8perfilm takdim edilecektir. Numaralı biletlerin evvelden temini rica olunur. Türkiyede ilk defa olarak MİKENİN ŞEN SAATİ ve RENKLİ SİLLY SENFONİLERİRİ TAKDİM ayaklandıran ve emsslsiz bir muvafieoyet kazanen müsteşni YENİ NEŞRİYAT 10-1 Cumhuriyetin yıldönümüm de Türkiye nafiası | ! Nafıa Vekâleti tarafından — her ayım) sonunda çıkarılan “Nafı İşleri” mecrmi asınm beşinci sayısı da çılamıştır. çimde sayet kiymetli münderecatla birçok re simler ve haritalar vardır. Bilhassa cun” huriyetim on birinci yılımda yapılan dev miryolları faaliyetine ait resimler ve iste” tistildi izahat, yeni yapılan yol ve köp” rülere dair bir yazı, su işleri, daki menbalardan Çankayaya isale odi - len boru hattı inşantı hakkında resim v8 yazılar, Nafa Fen mektebine dair bir tet' kik, vilâyetlere ait nafıa işlerinden mss” da birçok nafıa havadisleri, Biblografi *€ #aire vardır. İnkilâpların Öğrettikleri Vasfi Raşit Yeni çıktı; müracaat yeri Milli- 043. N-TANİA FEDOR ARAXY sinemasında temaşalı film. mucidi WALT DİSNEY'in 3 domus olduğu halde MİCKEY MOUSSE Viyana, Budapeşte de bütün sinemacdaf! bir program, SESLERİ — Hoş... Bu baç pek pahalıya olmazdı ama, talebe başma haft! da iki paket birinci sigaradan a$f Zıya da düşmezdi. Mektebin Pi tün geçit yerlerini eki hn Eğ b hal ör derebeylik kurmuştu. Birinci ik eşek | dür şti - Bodruma inip — yemekhanenif bulunduğu tarafa saptıkları zan! Nazmi Korböyu kolundan kolundan dürtü — Hilii... Yukarıda seninle * lay ettim ama... Benim halim #” den farklı değil. Hilmi gevrek gevrek güldüt — Demek adam akıllı vuruldf) — Etem — Hangisine? gacolar sende i değil, iki değil ki... gd Yemelhanedeki masalardan rinde karşı karşıya geçtikleri : wan Nazmi elindeki kâğıtlar! — şte buna... Evvelâ carsi kar gibi oldü sina, gün geçti içimde bir yakınlık hissediyors” — Mari duymasın!.. di — Nereden duyacak? Arse pen mi bu kaltak? — Bitmedi “| Gülüştüler,

Bu sayıdan diğer sayfalar: