22 Şubat 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

22 Şubat 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Almanyanın cevabı «ta aran Almanya Londra beyannamesine | karşı bekle. silen cevabı verdi. Londra beyanname- sile Avrupada barışın takviyesi için şu Batıda İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika ve İtalya (arasında bir hava mukavelesi imzası. Bu mukavele 1926 yılında imzalanan oLokarno muabo- desini tamamlayıcı mahiyettedir. Ma- lüm olduğu üzere, Lokarno muahedesi Belçika ile Almanya ve Almanya ile Franan arasındaki hudutların masuni- yetini kefalet altına almaktadır. Gerçi bu o masuniyet hava | hakkında da doğru olmak © lizundir. o Bunun için havadan tocavüz yapılmıyacak di- ye şimdi ayrı bir mukavele | iyızalan- ması icap etmediğini söyliyenler'de var- dır. Ancak © hava taarruzlarından İn- giltere o kadar korkmaktadır ki banu yeni bir mukavele ile takviye etmek iş- temiştir. Almanya verdiği | cevapta prensip itibarile hava anlaşması yapmağı ka bul ettiğini bildirmektedir. Alman; nın bu hava anlaşmasını yapmağa ta- raftar olmasının bir takım sebepleri vardı i — Evvelâ Almanyanın silâhlanma m zimnen — tanınmış oluyor. Malüm- dur ki Almanya Versailles muahedesi- le silâhlarından tecrit edilmiş olmakla beraber, filen silâhlanmıştır. Ancak bu- nu Fransa tanımıyor. Almanyaya gö- re, eğer havadan taarruz yapılmaya- caktır diye mütekabil bir mukavele imx zalanacak olursa, © tayyare sahibi bir devlet olduğu zımnen tanınmış olacak- bir, 2 — Ikinci bir. fından bu kadar benimsenen bir proje- yi reddetmek Almanyanın işine olver- mez. »»* Diğer teklifler için ne deniyor? ncak Almanyanın kabul etti ği teklif bundan ibarettir. Londra beyannamesile ileri sürülen di- ğer teklifler hakkında Almanya cevap bile vermiyor. Bu teklifler üç kısma ay- rılıyordu: 1— Almanyanın geri dönmesi, 2 — Roma protokolüne iştirüle'etme- uluslar derneğine Şark Lokarnosunu imzalaması. iştir. luslar derneğine girip te ellerini bağla- makta bir fayda görmüyor. Roma protokolüne girmeğe gelince; pada bir genişleme siyaseti mek niyetinde değildir. Böyle bir siya- set güderse Ingiltere, Fransa, Halya ve Küçük Itilâfr karşısında br A Avusturya meselesi ka- dar büyük bir devletler | kalabalığını ya için bir his meselesidir. .”. Şark lokarnosu ark Lokarnosuna gelince; bu, büsbütün ayrı bir meseledir. Ahnanya buna muhasımdır. Daha gari- bi Rusyanın Avrupa işlerine her hangi bir şekilde — karışmasını da istemiyor. Son haftalar içinde Japonya ile Lohis tan ve Almanya arasında yaklaşma ce- reyanları belirmeğe başladı. Lehistan. la Japonyay: birleştiren mesele ne ola- bilir? Bu öyle bir sualdir ki cevabı da içindedir. Japonya, Lehistan ve Alman- ya Rusyaya karşı husumet noktasın- da birleşmişlerdir. Almanya İngiltereyi de Şark Lo- karnosuna karşı — Teliin yarma Bakalım biz atacağız? * Zarlar şiltenin üstüne bir daha düştüler. Don paça dolaşan bağır dı zi İki bir.. Yandın ağam... hay- di bakalım Hüsmen ağa! Hüsmen yorganı serdiren &« mın ismi olacaktı herhalde . ki zar- ları bu sefer o sallamağa başladı. Nazmi onun kolunu tuttu: — Bir dakika dur ağam. Ve sonra kulağı — Kuzum... ded i tarıma geldi. Fa: arz me oyunda kaybettim... Ne e niz mer olsaydı ben An karadan buraya kadar taban te- per miydim? Hüsmen ağa güldü; — olayı » var... imz palto Sonra ya bu Şark Lokamosu işinde İngille re ile Fransanm arasını açmağa çalış- maktadır. İngilterenin taraftar olduğu Garp Lokarmosunu derhal kabul edip te Şark Lolarnosuna karşı yüz çevir- mesinin sebebi de budur. £ Almanya garpta sulhü takviye etmek istiyor. Fa- kat şarka yaklaşmıyor. & Düşünülmü. yor ki suli yalnız bir cephede takviye bir harbin garba intikal lebilir mi? Harp mev lamıyacağı gibi, sulh ta mevz maz, giy bilir : Almanya. Imanya, Fransa ile İngiltere arasmdaki bus görüşme. İ ler halekinda duyduğu iğbirarı, legiliz çağırmak- olarak nazırlarından birini Berline la göstermiştir. Gerçek cevap önderilen notada (| deniliyor ki: In. tere ile Fransa Londrada temas et- erdir. Şimdi de Almanya ile İngil- terenin teması lâzımder. Bu teklif Fran- sızları hayli korkutmuştur. o Fransa, bunda Almanyanm İngiltereyi Fransa- dan ayirmak maksadını gizli görmek tedir. Bunun için evvelâ İngiliz Hari ciye Nazırınm Fransayı ziyaret çime si, orada Almanyaya karşı alınacak va- ziyetin U inüşterek olarak (tesbit edil- mesi ve Sir John Simon'un sonra Ber- line gitmesi ileri sürülmektedir. Diğer taraftan bazı Ingiliz gazeteleri, bir de- fa yola çıktıktan sonra, İngiliz Harici- ye Nazırının Varşova ve hattâ Moiko- vayı da ziyaret etmesi lâzım geldiğini yazmaktadırlar. a Italya - Habeş davası talya ile Habeşistan © arasın- daki ihtilâf tehlikeli olmakta devam ediyor, Italyan Somali'ye as- ker göndermeğe başladığı bildirilmek- tedir. Habeş imparatoru ihtilâfin Mil letler Cemiyeti ve yahut ta hakem va- #tasile hallini ileri sürmüş isede bu teklif kabul edilmemiştir. / İngiliz ve Fransız gazeteleri bu meselede çok ih- tiyatlı bir lisan kullanmaktadırlar. Bu meseleyi bir Mançurya mesele- sine benzetmemek lâzrm geldiği söylen- mektedir. Çin ile Japonya arasındaki Mançurya ihtilâfında zayıf olan Çin mukavemete teysik edilerek ümide dü- şürülmüştü. Nihayet kendisini muka- | vemete teşvik edenler tarafından mü- |, dafan edilemedi ve Japonyanın kuvve- ti önünde boyun eğmeğe mecbur kal- dı. Şimdi Habeşistanın da mukavemete teşvik edilmemesi lâzımdır. deniliyor. Habeşistan Italya ile karşı karşıya yalnız kalınca ağlebi ihtimal italyanın istediği tarziyeyi ve tazminatı verecek- tir. ».. Orta Avrupada afta arası çok müheyyiç bir haber geldi. Güya o Almanya #talyanm Habeşistanda meşgul old ğundan cosaret alarak & Baviyera'daki askerlerini Avusturyaya doğru tahrik ediyormuş. Böyle bir hareketin Avru- pa sulhü namına çok tehi'teli olacağı da aşilcârdır. Hattâ bir harp bareketinin Çünkü İtalya A- ini hayali bir mese- Italya müdahale edecektin — Italyanm müdahalesi de umumi bir harbin baş- langıcı ol Bunun içindir ki Ak man askerlerinin hareketi hakkındaki haber endişe © uyandırmıştı. Hele bu haberin doğru olmadığı ertesi gün an- laşıldı. Ancak italya Avrupa dışında bir takım işlerle meşgul olmağa başlarsa, Avrupa içinde neler olabileceğini gör termesi itibarile uydurma da olsa bu haber üzerinde intibah ile durmak ge- küs. Nazmi Şahap yeleğin de var... — Peki ama.. ben ta rıbeki- re gideceğin. Yollarda paltosuz ne yaparım? — Orasına biz karışmayız... Ve genci fazla dinlemeğe lü görmedi. Zarlir sallayrb attı; man, Nazmi, paltosunu da, yün ye- leğini de kaybetmiş bulunuyordu. Genâin artık soyulacak tarafı kal- madığını görünce Hüsmen; — Paydos!, diye bağırdı. Ve herkes yerli yerine çekilince Nazmiye; — Haydi arkadaş!..., dedi. şu yelekle paltoyu çıkar arkan- dan... 1 Nazmi işi « vurdu. İ O çözen küsen hakka colain MILLİYET CUMA 22 Eski ve yeni sevgiler Eski filozoflar, sevgi ile olümün en büyük iki gerçek olduğunu söy- lerlerdi. Ölümün gerçekliğine (söz yok. Fakat sevgi, çoktan pe olda, yenler var. Geçen gün bir İl günlük se- vişmelerin sözü açılmıştı. Birisi dedi ki. — Eski gönüller, çıra gibi tatu- çakar almıyorlar. Bir vakitler, sevgili uğrunda öl. mek; tadına doyulmaz bir erinç (saadet) di. Şimdi, yağmur altın. da ıslanmağı bile, kimse göze almı- yor. Sevgi, dam altından çıktıktan #onra; bir kaldırım yosması oldu. Ben dedim ki: — Yanılıyorsun. O kafes ardın- daki sevgiler, sevişme değil, bir - avunma bir aldanma idi. Sevmiyor, gönül avunduruyorduk. Şimdi ise, açık havaya çıktık. Kapalı yerde, uyuşuk ve sünepe bir yaşayışımız vardı. Kendimizi kuruntulara kaptırmıştık. Gözleri- miz açıkken düş görüyorduk. Eski sevgiler, uykuda geçen bu kafes ar- dı günlerinden doğdu. Şimdi ise, karanlıktan aydınlığa çıktık. Üzerimizden o uyuşukluk gitti. Yavaş yavaş kendimize gel- dik. Artık, güpe gündüz, kuruntu- lara kapılmıyoruz. Kapılamaız da... Sevgi, yalanlaşmadı. Yalandı. Şimdi gerçek oldu. Yeryüzünü, ba- şı dumanlaşmış bir afyon tiryakisi nin gözile görmüyoruz. Çünkü he- pimizin ayağımız suya erdi. Bil. mem anlatabiliyor muyum? Bu bir uykudan uyanıştır! İçimizde, yaşlı- ca biri vardı; içini çekerek: - Bırakın bizi'dedi, gene eski- $i gibi gözlerimizi kapayıb kafamı zın içinde yer verdi iz sevgileri sayıklaya duralım. Bizim uykumuz, sizin uyanılıklığınızdan yektir! Salâhaddin GÜNGÖR e GE EE ATA MEVLÜD Sabur Saminin geçen yıl ay- ni günde vefat eden kızı mer- hum Emel Saburun ruhu için 22 Şubat cuma günü öğle nama- zından sonra Kadıköy çarşısı camiinde mevlüd okunacaktır, buyuranlanların teşrifleri. r şikâyetin csvabi Istanbul Vali ve belediye reisiyden dün şu mektubu aldık. Aynen koyuyo- “1 — Gazetenizin 24-1-935 & K nüshasında (bir mesire çöplük oldu) başlığı altında çık dıköyünde Fi- kirtepesine çöp döküldüğü hakkmdaki şikâyet değe değildir. 2 — Kışın arabaların çok uzaklara yı zerinde bir bostan yerine ötedenberi çöp dökmek mecburiyeti hasıl olmakta- di > olarak ayni Viyana Beynelmilel Sergisi 10 ilâ 17 Mart 1935 Avrupanın en mühim merkezidir. Taf- silât, bilet ve tenzilâtı nakliyat için Natta acentasına müracaat. bir adam hiddetile küfürler savu- rarak ayağa kalktı kuduz bir köpek gibi gencin üzerine atıldı. Sakallt adamla bir diğeri de o anda gen- cin e yakalamışlardı. Çe rek, yumruklayarak, düğme- lerini kopara /kopara © paltosunu, ceketini ve yün yeleğini çıkardılar. Hüsmen ceketini ona iade ettir — Bunu giy! Dedi, ve bir de nasihat verdi: — Paltonun, yollarda sara, ağır- Böyle daha serbest gidersin. Bu sırada kapı açılmıştı ve aba- i sarıklı, kayyum kılıklı bir adam nı uzatarak seslendi; — Nazmi efendi! İstanbullu Naz mi efendi! Genç ayı ininden kaçan bir a- dam oğlu teli koşarak dar bir avluya çıkınca iki (jandarma ile karşılaştı; ve onları — Aman.. — dedi — içerdekiler beni zorla soydular. Eşyalarımı a- lin şunlardan. — Seni soydular mı? Jandarmalar hiddetle harekete gelmişlerdi: Kayyum kılıklı adam; .a.. — dedi — kim soya- bilirmiş seni Genç, kapıya yaklaşarak Hüsme- ni işaret edince jandarmalardan iri; İ miyor, ber gece saat 9 dan sonra Şeh- Bir filmin arkası | Bir kış gecesi kar lâpa lâpa yağıyor. du. Sant biri geçmiş her taraf issiz ve sessiz bir hal almıştı. Şehzadebaşındaki kahvelerin birin- den eskice paltosuna sıkı sıkı sarınmış uzun boylu zayıf bir adam çıkarak ağır ağır yürümeğe başladı. Kar yerde karıştan fazla olduğu i- çin ayak sesi bile duyulmuyordu. Şehza- de karakolunun başında biraz — durdu. Sol taraftaki sokuğa saparak © yoluna devam etti, Yüz adım kadar gittikten | sonra önünde durduğu bir evin kapısı- na yavaşça parmağı ile vurdu. Sanki kapının arkasında hemen © açmak için bekliyen birisi vardı. Açılan kapidan hiç ses çıkarmadan içeri süzüldü. sa Şevket Nuri © komisyonculuk yapı yordu. Kazancı yerindeydi. Bir uydan- beri zihnini çok meşgul eden ne dalmıştı. lı olduğu için etrafında. perva- neler gibi dönen bir çok güzel kadınlar vardı. Fakat bunların hiç birisi Şevket Nurinin kalbine giremiyordu. Sinemaya çok düşkündü. İstanbul da oynayan hemen bütün filmleri gö- rürdü. Fakat her nasılsa, Beyoğlu sine. malarında gösterildiği vakit çok güzel bir filmi kaçırmıştı. Bir gün yazhanesinde işleri bitmiş, güzete okumağı başlamıştı. Sinema İ- lânları arasında, göremediği güzel fik min Şehzadebaşında bir sinemada gör- terildiğini bildiren bir ilân vardı. Saat 8 e geliyordu. Bu akşam başka ir mace- giderek karnını doyurup Eminönünden bir tramvaya atladı. Şehzadebaşma geldiği zaman saat tam 9 olmuştu. Bilet almak için gişe ye gıttiği vakit, | localar da dahil ol. mak üzere bütün yerlerin dolduğunu, ancak ikinci mevkide bir yer olduğunu öğrendi. Geri dönse başka bir akşam gelmesine imkân yoktu. Çaresiz vazı ol- du, tahta koltuklardan birine yerleşti. Yeni paltosu biraz lekelenmişti. Omu lekeciye gönderdiği için bugün arka - sın; paltosu vardı. Şevket Nurinin bu hali az kazançlı bir gencin vaziyetinden biç farklı do- ğildi . Daha sinema başlamamıştı. Yanı ba- şmda genç ve çok güzel, üstümden ve başından da orta halli olduğu anlaşılan bir kızın oturduğunu farketmişti. Yavaş yavaş kıza sokuldu, Vücutlar iliklıllarını. duydular. Elektrikler açı - nca da gözler birbirine güldüler. *» 3 # Şevket Nuri ile Şükran © işte bir sydanberi arkadaştılar. Şükranın yakıcı gözleri Şevket Nuriyi öyle bağlamıştı ki Şükranm kocasından bile hiç çekin- zadedeki evinde sokuğu alıyordu! Şükranın kocası fabrikalardan birin di gece işçisi olduğu için gündüz evim du uyur, gece çalışmaya giderdi. Fakat bir zamandanberi kız kardeşi ile arasi açılan ve eniştesi ile de bir gönül an - laşması kurmağa hazırlanan Şü kız kardeşi Nuran gblası ri arasındaki işlerin hepsini eniştesine anlatmıştı. ve Nuran ablasına daima dost gözükü- yor, onu şüphelendirmiyor, bilâkis iti- mat tevdi ediyordu. Fakat bir taraftan da kuyusunu kaz. mağa devam ediyordu. Bu akşam Hüseyin ile sözleşti. Saat tam biri çeyrek geçe eniştesine kapıyı açacaktı. Sözünde durdu, tam vaktin - de kapı vurulunca açtı. Hüseyin ya vaşça Şükranın odasma çıktı. Hızla kapıyı açtığı zaman, Şevket Nuriyi min dere yaslanmış otururken gördü. Şük- ron bu âni baskın karşısında me yapa- cağını şaşırmış, ölüme bile razı olmuş- tu, Fakat hiç beklemediği bu sahneyi işi e önle takip etti. Na- da kapıdan içeri girerek Hüseyinin ale kin ve ortalığa YEMEME ku şunu yerine riüseyinin ağzından şu söz- ler fırladır Şükran artık beni sevdi dı — ver şu efendinin eşyalarını! O zaman Nazmi bu iyice gördü. Otuz otuz beş yaşmda ka- dar gösteriyordu. Üstü başı çok te- mizdi. Ellerini uğuşturarak,omuzla rını kaldırarak ezilip büzülerek yak laşınca jandarmalara gülümsedi: — Aman ağalarım.. — dedi — Bu efendi deli mi ne? Onun palto- su maltosu yoktu. İşte içerdekilere sorun.. Hem ne hacet efendim... Geldiği zaman Receb emmi de bu- rada idi.. Değil mi Recep emmi? Kayyum kılıklı adam derhal o- nu tasdik etti: — Evet evet Bunun üzerine jandarma gence döndü; — Efendi! bak hapishane me- muru ne diyor? — Hapishane memuru bu mu? Vay gidi hapishane memuru vay! Kayyum kılıklı adam, hemen işin havasını değiştir. li ükümet memuruna orsun? Duydunuz ya? Sen de şahid ol Hüsmen! Nazmi artık adam akıllı hiddet- lenmişti: — Olsun.. — dedi — Fakat jan- darma efendiler. Sizden rica ede- rim, Bu kovuşu arayınız. Paltomun rengi siyahtır. Ve yün yeleğimin kahve rengi düğmeleri vardır. Bugün MELE K'de AYNANIN SIRRIİ| Oynıyanlar: NANCY CAROL- POL LUKAS İlâveten: Paramount dünya haberler Sant ll de tenzilâtı matine Oz Türkçe ile | Bilmecemiz defaki bilmecemiri doğru halleden: a çektiğimiz kurada birinciliği Jenm- Are mektebi ilzari aenıfındar Ergin, ikinciliği İstanbul Erkek yan Jale SAV Özengin Ceçen defaki bilmecemi- zin halledilmiş şekli 1214567891011 günü akşamına kadardır. Yeni kilmecemiz 12134567148 97011 11 — Genişlik 2, geniş dağil 3, ateş yak: mak için bir şey 3. YUKARDAN AŞAĞI « 1 — Vekület 8, mota 2. 2 — Kamer 2, Sersem & 9 — Başak harften arkasın da veten derhal ortaya kalboler 2, parmakta seviyo- barakıp, alacağım. Hüseyin Şükran: boşadı, Şevket Nu- ri © üni baskında oturduğu Minderin rum. O da beni seviyor, Seni onu Buna Hüsmen kahkaha ile karı- şık bir cevab verdi: — Ayol! onu memur efendi ba- na daha dün kendi elile | getirdi. Değil mi Receb emmi? Ve hemen içeriye girib bir daki- ka sonra elinde Nezminin yün ye- leği ve paltosu olduğu halde gel- — Rceb emmi! Bunları dün sa-! bah bana sen kendi elinle getirme- din mi? Kayyum kılıklı herif sakalını sıvazlayarak; gözlerini havaya kal dırdı; 3 — Allah şahiddir... — diye mı- rıldandı — lar benim ölmüş çocuğumun eşyalarıydı. Hüsmene ben sattrm. Hem efendim Hüsmen gibi koskoca bir köy ağası bu u- yuzun paltosunu aşırır mı? Kovuşun içindekiler de; — Evet evet... Biz de şahidiz. — diye bağrışıyorlardı — O zaman Hüsmen kollarını ka- barta kabarta Nazmiye yaklaştı ve onu göğsünden itti: — Kör olma herif! o Haydi git başımızdan.. Zaten Allah belânı vermiş... Yapılacak hiçbir iş kalmamıştı. Genç, bir ona, bir kovuşa bir de ha pishane memuruna baktı. Sonra E kelime di edinim Bugün SUMER Sinemasına gidiniz. Güzel ve muhteşem LA DAN 0 KAMELIA veten: FOX JUR NAL; diğer imi arasında Alİ pehlivan Avusturalyada “ Melboği - şehrinde adi bir Amerikali ÜE şi Filmini görünüz. zarı saat TI de wiatine vird Bugünkü program 12,30 Plâk neşriyatı, 18: Otel To” liyandan nakil. çay saati. 19,20: Sw saati, eler. 19,50; Haberler. 20 e fekültesi göz hastalıkları seriryati maryüsü profesör Dr. İğers Cbeimr£. rafından (körlüğün esbabı ve bundğ korunma hakkında bir söyler, 2081, Havayen kitar Siret ve arkadaşları, Bayan Babikyan. Şan piyano ile. ZİğU Son haberler. 21,30: Radyo orkesi 22: Radyo tango ve caz orkestrasi. MERYARSOYA NER 181: Plâk. In, mler. © 2: Sörler. 14 Kh MOSKOVA, 1724 m. 17,30: Sözler, 18,5; Kısılordu konseri: 22: Çe MOSKOVA, (Stalin) 3öLÜ Sovyet bestekârleri tarafından ir Opera Temailini maki. 22: Gülmen 5 21 28 haberleri, 7285: Haberler. 2250: Yay b artet konseri, 241 Cazbamd. ME BELGRAD, ger. ai ie seal neşriyat Haberler. 23200 Elik, 2307 Krdye pek 204 Kin Mam a e Genç kızlar tarafmdan el ğı Sönlr, Vps Beren bel 5: Mandolin musikisi, 21: Has eme ei sarelleder Yarınkı program ISTANBUL, 17,30: İnkılâp dersleri, Üniv: nakil; Manisa saylâvı Hikmet, 1855 yan Azâde lmnastik. 19: Şelrast, İki gün sonra, Kırşehire bulunuyordu. Kenarlarıns ağaçları dikilmiş dar döne dolaşa hükümet k: diği zaman öğle ezanları ok du. Burada çok nazik bir ma zabitine rastladı; iğ in Karnınız aç galiba. ban lu. Bu yol uşa da benziy Wei mimrei berinin lokantadan henüz #X ol” |, gi Histeyi uzattı, Haline a i aktı, Yemeği beraber ze Bir saat sonra bir post#, Kayseriye hareket ediyordü. efendi, onu ve memur elÜİ darinayı bu arabaya Birisi j De Tekerleğine çarpan taşın bile 2 ia pin a uk sız yük araba; Nazmiye Ir vagon kadar rahat gelini çi Yİ mektuplar ve paketlerle Sai ta torbalarının üstüne uzatınca derhal imam kardı. Ve az ötede, her kavaklar fışkıran Kırşehir Eği silinirken yavaş ei eği ileride görememeğe bati ind

Bu sayıdan diğer sayfalar: