4 Temmuz 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19

4 Temmuz 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1716—31 UYANIŞ 497 Kendimin ve kendi ellerimin kasten ihzar ettiği bir vak'a diyorum; işidiyor musun ?.. Şimdi bil ki, seni istedigim saatta, istediğim apartmanın istediğim merdiveninde ve gene istemiş olduğum bir erkekle, ben, kasten baş başa getirmiştim- Ve sen öyle zannediyordun ki, o merdivenlerden, o apartmanın beklediğin bir odasına gireceksin. Kal-tak, seninle ne kadar ayrılmak için vak'alar ihzar etsem de, namusunu helâke ka- dar varacak mıyım sandın. Vücudunun bir bataklık içinde olduğunu şimdi me derece kuvvetle biliyorsan, içimde, iki . sene evvel bir güneşin doğmuş ol. duğunu da o kadar kuvvetle biliyorsun. Bili- yorsun ki sen, içimde, iki sene evvel doğan bir güneş vardır. Ve ben geçen sene, doğan güne- şin sabahını seyretmiştim. İçimde güneşler doğdu; en temiz rüzgarlar, bahar vakıtları esen en temiz çiçek kokuları gibi en temiz o hislerle içimde esmişti. Gene içimde bir güneş doğmuştu ki, devrini katiyyen ikmal etmeyecekti.Ben, onun aşıkları altından katiyyen ayrılmamak için yemin etmiştim. O güneş, tesadüfen düşdüğü bir burcn gölgesi içine girdise eğer, ey Kaltak, elbette- ki ziyası içimde hukümrandı. Eğer güneşin üstünde bulut varsa, kim demiştir ki, o bulutlar, bir gün Sıyrılmayacaktir. O güneş başka yerde doğmayacaktı; toprak istemiyordu. Ben, şimdi gururunu bir salaşpur gibi yırtan ben de başka güneş ve başka sema istemiyordum. Sen, o güneşin bir burç gölgesine girmesinden cesaret alarak en uzak bir yıldızın en sönük ziyasıyle üstümde kırpışmaya başladığım zaman sadece ve yalnız bir nezaket eseri olarak, dür- bünümü sana bir kerre çevirmiştim. Ey, ne yıldızmışın ki, seyrini derhal degiş- dirdin; Ve her defasında dürbünümün adesesine girmek için can ve gönül attın. Bilmiyormıy- dın ki bir burcun gölgesine giren güneş o burcun altından tekrar doğacak ve kırpıştırma ziyaların güneşin hararetinde ımahvolacaktır. Din-le; yedi buçuk santimlik bir salaşpur gibi parça parça ettiğim gururun sesini dinle. İşte ellerimde can veriyor. ve başka >ururun can veriyor elimde... Üstünde yaşadığımız bu dünyada fecirler vardırki; genç bir kadın vucudıyle doğar. Rüz- gârlar vardırki, yüksek dağ tepelerinde hiç bir kayda ram almayarak serbest ve serazat eser. Ayın zıyası altında öten kuşlar vardır ki,o ziyanındamla damla birikdiği yapraklarda, ses- lerinin olanca hararetiyle beraber küçük beyin- leri içinde yaşayan muhayyel bir aşkın neşidesini, gelmeyecek bir sevgili için terennüm ederler. Engin deniz sahilerinde, ay ziyalari kayalar arasında Ateş böcekleri gibi çakar; ve güneşler henüz yıkanmış bir kadın — hayır — bir be- bek temizliğiyle dogar. Ve bu dunya üstünde daima hararet içindelkalan dağlar, Ziya içinde akan dereler ve daima taşan menbalar vardır. Fakat gene bu dünya üstünde öyle bataklar, ve öyle uçurumlar vardır ki... İşte, şimdi açıkca söyliyorum:Ben seni hiç bir zaman sevmiş değildim. Bu, etrafındakilerin vehmi olduğu kadar ve onlardan daha çok senin vehmindi. Sen böyle zannediyordun. Ve şimdi sana, bu vehmi vermiş olan nezaketime lânet ediyo- rum, Evet söyle; dudaklarım ısırda öyle söyle. Senden “nefret edivorum» de.. «Sen tanıdık- larımın en namussnzu, en âdisi ve en alçağısın» de.. Ben de diyorum ki. «Evet ben öyleyim. Zaten, dudaklarından kanlar akıtarak söylemekliğine hacet yok. Ben, senden daha evvel söylemiştim. Evet, ben, öyleyim. Kal — tak; Mahmut paşa çarşısındaki kal- dırımlarda, sepetler içinde satılan çürük kumaş- lara benzeyen kaltak. Efendiler gidiyor : Harac mezat. Ve dikket edin, üstünüzde kalacaktır. Sen benden nefret ydiyorson. Fakat ben, senden istikrah ediyorum. Haydi dinle.. Vedi o buçuk yırtılan gururunun sesini dinle. Din-le gururunun sesini; ve sil dudaklarının kanını. Bak, bende Şakaklarının kanını sili- yorum. Ve kan şakaklarımdan akiyor. santimlik bir salaşpur gibi Tashih Geçen nushamızda intişar etmiş olan « Gelmediğin Akşam- lar » sernameli şiirin müsveddesi zayi olmasından dolayı tashih esnasında bazı hatalar kalmıştır. karilerimize itizarla hataları zikretmiyerek yalnız dogrularını aşağıya kayd ediyoruz. 1 inci kıt'aniIn 1 inci mısraı: Belki görürüm diye seni bir an geçerken 2 inci mısra: Bu akşam da gözlerim kara yollarda kaldı 3 üncü mısra: Gelmedin, son yadigâr, son bir hatıra senden 2 İnci kıt'anın son mısral : Sen görünmedin, yine bagrımı ateş aldı 4 üncü kıt'anın 2 inci mısrat: Dağılan saçlarınla kapatır gözlerini 5 inci kıt'anın 3 üncü misrat: Önünde bir günahkâr kul gibi kıvranırım

Bu sayıdan diğer sayfalar: