16 Temmuz 1931 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

16 Temmuz 1931 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A e eş » Mg a A, MN No. 1892—137 “ SERVETİFÜNUN dil BİR HARAŞO İSTANBUL İŞGAL ALTINDA İKEN Actide Russigue Yazan : Terolime eden ; — Devam - i Paul Hawrigol Ahmet İhsan TI yordu. Piyer Cohyanm yanı sia gidiyordu; epi za- Omandır görüşmemişlerdi. Dertleşiyorlardı; Conyan ağızlarda gezen haberlerden Piyerin macerasım öğ -renmişti. Değdi ki: « — Bir akşamı Beyoğlunda kal, beraber yemek «yiyelim. Seni birisine takdim edeyim sina çok, İşi çdesi dokunabilir. — Bu kim, erkek mi ? — Hayır. — Demek bir kadiın 7 — Evet, — Lâkin Kim” — Gelince görürsün: beklerim. — Belki. Kır yemeği keyifli oldu. Piyerin neş'esi tamamdı, Belki şimdi buba meyus ve imahanıdu. Ne yapalım, ben sıram savdum, şimdi onun sırası diyordu. — 2 — İzmir zaferinin haberi Kandillide dahi töp gibi patladı. Tekmil İstanbul ayakta idi, Sade İngilizler şaşırmış ve kiızmışlı; Onlar Yunan atina güvenmiş ler, 0 atın kazamıcağım ummuşlar ve ö kt nümı- nn yarışa girmişlerdi. Yunan askeri Anadolu üzerine yürürken İstanbuldaki Rum patiriği bütün Rumları , kiliseye çağırmış ve Yunan ordusunun zalerine dua okutmuşlu; şimdi Rüm patiriği, küstallığının cezir sını görüyordu ve İstanbul ayaktaydı, Piyer İstanbülü daima sakin ve uykuda gibi gör düğü için şehrin kaynamasım seyretmek istedi, he- “men İstanbula indi. Preüses de beraber geldi; deli- “ kanlıyı tanımadığı koca şehirin kayüuma balinde yak niz bırakmadı. Prenses, İstanbülün birkaç vak'aşını görmüş, meselâ. 81 Mart ihülâlinde hazır bulunmuştu. e Akşam yemeğini erken yediler, bindikleri şirket vapuru onları yarım saat soura köprüye çıkardı. İstanbulda tekmil minareler ramazan gibi yanmıştı; Galata tarafındaki Rum mağnzaları çokta kepenk leri inditiniştiler. Bazilari Demen o Yunanın. mavi bandırasım kaldırmış ürk bayrağım çekmişti. İngi- liz polisi 'Dürh nümayişinin bir fenalık çıkarabilöces inden korkup köprüyü açtı; Piyer ile prenses daha , köprü açılmadan İstanbul tarafına geçmişti. Halbuki “ 'Pürkler son derece vakur ve sakin nümayiş yapı yörlardı; keyiflerini, gevinçlerini gösteriyorlardı; orilar gevinmeğe ve gülmeğe lâyık büyük bir zaler gör- , müşlerdi. “ahir kalabalıktan ürküp peçelerini Bir menileketin Türkiye kadar muhakkak inkiri- za yaklaşlıktan sora birdenbire muvize gibi kurini- duğunu şimdiye kadar tarihler yazmadı, Nekadar ev ve dükkân varsa hepsi bayraklar, yapraklar, kandiller, fenerler ile büğtan baga dong otalmıştı. Türkler kol kola girmişler, şarkılar söyliye- rek yürüyorlar, yahut, küme küme toplaşıp konuşu- yorlar. Kırmızı fesler, beyaz sarıklar biribirine ka- rışmıştı, sanki bir gelincik oOfarlasına papatyalar karışmıştı. Bikkeli dervişler, temiz espaplı jundarmalar, oni- formalı sabitler, her gekilde ve her renkte roilli şark elbiseleri ortada dolaşıyordu. Şimdiye küdar daima sikin ve sabirh görülön bu adamlar gurur I. başlarını kaldırmıştılar, herkesin gözleri parlı yordu, sesleri gür ve hareketleri yukardaydı. Prenses bir baklavacı dükkümnn girdi oradan Eminönü meydanın iyi görüyerlardı. Uzaktan bir gürültü geliyordu, omümayişçiler vüklaşıyordu. Sokakta dolaganlır nümayiş alayını karışiyorlar; en önde mızıka, davullar, her neviden klârtetler ve neyler, sonra dualar okuyan hocalar ve İmâmlar, bayroktarlar ve daha sonra ardı arkası gelmiyen halk... yine halk... m Kulabülikta ax kadın vat; bulunan kadınlar da indirmişler.. Halk dalea yapıyor; bayruklar omuzlarda sallanıyor, çocuklar şarkılar ökuyöor. İşgal ordularından mey- danda kimse yok; iğgal baş komserleri kendi asker lerine ve zabitlerine meydana çilemamağı emretmişti. Yalnız bir tabur İngiliz askeri Dolmabahçe ve Yal- dız sarayındaki son padişahı muhafaza ile meşguldü. Tâkin coşmuş ve sevincin son dercceşine gelmiş ölün Türkler o mendebur padişol Müşünmüyorrdı; her ağızdan yalnız bir isim gikiyorduz Mustafa Komal Pasa, Musinfa Kemal Paşa tt Bu mübnrek isim, havada dalgabunyor, bütün köşelere aksediyordu, Ağızlardan bu isi çıktıkça şükran, sevinç ve frnlit havası beraber yayılıyor, müthiş gürültü ile ortalığı çınlatıyordu. Bininönü meydanmdâ birkaç hatip yükseklere , çıktı, nutuk söylemek istedi, Hatiplerin sözleri gü- rültüye karışıyordu, halk biribirine sarılıyor, yor, gülüyor, sevincinden ağlıyor... Hi şeyi unutmuş, yalniz kurtuluşu görüyor Vi nın ismini söylüyordü. n #

Bu sayıdan diğer sayfalar: