5 Mart 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

5 Mart 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

230 BİR Dört beş sıdır uzak olduğum Ttanbula bu hafta geldim. Akşam üstü Rahçekapım, Eminönü, Galata, Tophaneye doğru İilr guzinil yapa- yım dedim, Yullurım kötülüğü, ka- labalığın karışıklığı, yük araba- larile otomobillerin birbirlerile uy- gunsuz arkadaşlığı bana çok acı bir tesir yaptı. Külahsız minareler, Halicin dağılmış köprüsü yüreğimi acıttı, Bu tatsız düşüncelerle gece- yi geçirdim. Sabahleyin elime al- dığım Cumhuriyet gazetesinde kıy- metli yazıcımız Suad Dervişin İstan- bulun feryadı 8, o. 8 serlâvhalı bir makalesini okuduğum zaman dün- denberi içimden, yüreğimden, bey- nimden geçenleri toparlanmış ba- sılmış görünce, seviodim desem değil, beğendim desem değil, bil- mem ki ne demeli ” Beynimin için- dekileri gazetenin sütununda ys naya bakar gibi buldum. Sunat Dervişin yazdığı günlük gazete- lerin içinde kaybolmasın diye nak)- ediyoruz. Bizi kurlarınız, rahatımız, sıhhalimiş, hayatımıs tehlikede. Bütün dülyanın wsaktan bakıp hayran olduğu bu güzeller güzeli (o şehirde, (yeryüzünde bir eçi bulunmaz bu şehirler kraliçesinde yaşamak arık ta- hammil edilmez bir hale geldi. İstanbul hemşerisi en ufak ve en basit bir hareket yaparken bile: «üülha bunda bir tehlike var tiz ?..» diye düşünmek mec- buriyetinde kalıyor. İçmek ve yemek te gelirimizde pek miş. kül... Tifo korkusu işindeki İstanbullu; su içerken bile en- dişede ve bostanların nasıl 8u- larla sulandığım bildiği için arık ona yeşil salala, kırmızı turp filan gibi kaynamadan yenilen şeyler üstünde ölü ka- UYANIŞ Mv. 2003 — 378 fası resmedilmiş kırmızı yaftalı bir zehir gişesi gibi korkunç geliyor. Bilhassa çocukların gı- dası olan südün halisini bul- manın hâlâ imkânı yok, Sabak- ları Terkos ve Hamidiye çeş- melerinin başı, halis süt etiketli güğümleri taşıyan sütçülerle dolu... Mahlât yağ yemekten İstan. bullularda sağlam mide kalma- dı. Kahvelerin ve yağların hi- leli olduğu en basit bir vatan- daş tarafıddan malüm olduğu halde; bilmiyorum neden buna mani olunamıyor Bir vapurda bayılsak bizi ayıltacak bir ilâç bulamıyoruz. oo Ölüm halinde köprünün üstünde yatsak im- dadı sıhhi otomobili yaralan- mamıştır, diye bizi oradan kal. dırıp bir hastaneya götürmüyor. Tramvay oOayağımızı çiğnese müddeitumumi gelip hadiseyi görmeden evvel araba tekerlek- leri üzerimizden kaldırılmıyor ve vak'a tesbit edilince kesik ayaklarımız üstünde tramvay tekerleklerinin o verdiği azap içinde kwwranıp ölüyoruz... Da- ha bu yaz Kadıköy tarafı tramvaylarının yaplığı bir fa- cayı biz unutmadık. Boğaz. içinin güzel fakat tenha köyle. rinde değil; İstanbul sokakların- da bile kuduz salgım yüzün- den korkusuz dolaşamıyoruz. Sarıyerde Okuduzdan ölen genci hâlâ unutmadık. Kuduz salgınının önüne geçilmek iste- nilirken, birdenbire mekteplerde kazıl, kızamık gibi sari hasta- lıkların çıktığın duyuyor ve çocuklarımızı mekteblere gönde remiyor oluyoruz. Eski medreselere barındırıl. DÜŞÜNCE mış fakir ve işazlerin ve mek- teplerde aç tahsil eden çocuk- ların arasında verem günden güne yayılıyor. Bu mektep go- cuklarının yüzde ancak on, on beşine gıda verebiliyoruz. Hele şehrimizin mekteplere giremiyen kimsesiz sokak çocuklarını hır- sızlık etmeden, eroin, esrar müp- telde olmadan evvel viraneler- den başka barındıracak yer bulamıyoruz. Seriçe bir rüzgâr esli. Üze- rinden hergün geçtiğimiz koca- man bir köprüyü yerinden sök. tü, ominarelerdö çarpılmamış şerefe bırakmadı, Bu minare- lerden ancak göze çarpanlar tamir ediliyor. Fakat diğerleri mahalle arasındaki camilerin minarelerinin külâkı ilk geçen yolcuyu ezmek, en yakın damı çöktürmek ipin ülk esecek hafif rüzgârı bekliyorlar. Nakil vasıtasının başlıca tramvay olan şehrimizde fren. leri tutmaz, eski arabalar kulla. mlıyor ve bu yüzden kaç aile- nin matemine, kaç ailenin fe- ldkeline sebebiyet veriliyor. Bir tramvay arabasına giren İstanbullu bir daha oradan sağ veya sağlam olarak çıkıp çıkamıyacağım bilemiyor. Her. gün işine giderken tramvaya binen bir aile reisi evldilarını öksüz ve karısını dul bırakmak tehlikesine maruzdur. Sabahları tramvaya binerken mektebe giden çocuklarımız bir daha dönecek mi, bilmiyoruz. (8. 0. SL.) İstanbul halkı feryad ediyor : — İmdad; rmaz!,.. Bizi okurla SUAD DERVİŞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: