4 Haziran 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

4 Haziran 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

g No. 2076—!91 du. Hedef olduğu nazar ve tecessüslerden çok sıkılıyor; ödünç aldığı ve sayesinde seyyah et- tiği isme henüz alışmadığı için, aldanmak kor. kusu ile, mütemadiyen kendi kendine yeni adı- nı tekrar ediyordu. Glanora gelince, başıdaima yüksekte olarak, usul iktizasınca yapılan takdimlerden sonra, na- fiz bir nazarla salonda bulunanları tetkike ko- yulmuştu. Tatyana, Harold Kingsley isminde bir ame- rikalının yanıbaşına oturmuştu. Bu adamın çok zengin olduğu görülüyordu; zira kaptanın salona oturmuş olan karısının üzerinde taşıdığı mücev- herat her şeyi ifade ediyordu. Tatyananın diğer © komşusu Nevyorkta çok iyi tanınmış bir İspan- yel viyolonistiydi ki, Mister Kingaley bu bü- yük artistin son konserinden derin bir heyecanla bahsedivordu. Mubahase evvelâ pek tereddüt içinde geç- mişti. Fakat biraz gonra, herkes biribirile daha ziyade anlaşmağa başlayınca, Pedr Glanor, Mis- taş Kingsleyle anlaşmasındaki müşterek menfa- atleri derhal keşfetmişti. Tatyana, onların nak- liye masrafı nispetlerinin tenzilinden ve mine- zota şimendiferlerinden bahsettiklerini işitiyordu. Kumandan ancak yemeğin sonuna doğru gelebildi. Herkes henüz kendisinden bahsetme- ge başlamıştı ki, içeri girer girmez birdenbirç sustular. Tatyananın karşısına oturmuş olan bir Fransız senatörü onu yüksek bir dita gibi gös- teriyor. Glanor da, harp esnasında gemisi tor- pillenen bu kumandanın soğuk kanlılıkla ölüm- den nasıl kartulduğunu anlatiyor ve senatör ku- mandâanın eski harp hatıralarını işitmeği sev- mediğini ve edebiyattan bahsedilmesini tercih ettiğini ilâve ediyordu. Büyük bir kütüphane bütün seyahatlerinde ona arkadaşlık ediyor; şid- detli akıntı ve fırtına dolayisile her hangi bir limanda oldukça hareketsiz kaldığı vakitlerde Şekspirin «fırtına» sını fransızcaya tercüme etmek için bu mecburi sükünetten istifade ediyordu. Kaptan, salona girmesile kendisini selâmlıyan sessizliğe dikkat etti. Fırtınadan sonraki ölü dalgalar gibi, bardak ve tabakalar tekrar çınla- mağa başlarken, Tatyananın hafifçe sarardığını görerek genç kıza doğru yürüdü: — Üzerinde bulunduğumuz zaman karanın kıymetini takdir edemeyiz, değil mi Matmazel? 'Tatyananın yerine senatör cevap verdi : — Elbette, trenle açık deniz bir olur mu? Meselâ şark eksptesinde herkes kendisini Avru- palı hisseder; trenin muntazam sarsıntısı, kara- UYANIŞ i 3 nın toprağın hakiki ahenğidir; gemininki ise insanda kararsızlık uyandırır. Mubahase umumileşmişti. Tatyana, dalgın gözlerile karşısındaki pen- cereden denizin koyu mavi cizgisile gökyüzü- nün açık mavisinin birleştiği noktaya bakıyor; bu hat bazan pencereden kayboluyor ve sonra tekrar görünüyordu. Kendisini hafif bir başdön- mesi kaplamış; fakat rahatsızlığını itiaf etme- meğe karar vermişti. Pedr Glanor ise, bu ra- hatsızlığı hissedemiyordu. Tatyana, etrafında bütün söylenen sözleri, dalgaların uzak bir gü- rültüsü gibi duyuyor; yalnız Glanorun açık ve muhtasar sedası kulaklarına girebiliyor ve onun söz söylemeğe başladığı zaman diğerlerinin sus- tuğunu görüyordu. Viyolonist sordu: — Müzik sever misiniz? "Tatyana, başile evet eder gibi: — Size bir iki parça çalmama müsaade eder misiniz? dedi. Genç kız, gözlerile Pedr Glanoru ariyor; fakat bu esnada, Mister Kingsley masa üzerinde elden ele dalaşan bir kâğıdı 'Tatyanaya uzatarak anlatıyordu. Son telgraflar... 'Tatyana, okuyordu: Çok mahiran: bir iş.. Prens Radinanın fevkalâde güzel nişınlısı ka- çırıldı... Herkes babasının kurban olduğu sui- kasti hatırlamaktadır... Birdenbire kalbi birin için durmuştu. Pedr Glanorun nazar ve işaretleri üzerine, hiç müna» sib:ti olmıyan bir zamanda: — İsmim Dürbandır, diye mırıldandı. Mat- mazel Dürban... Lituvanyadan geliyorum. Bu esnada çok sâkin olan Glanorun sesi bü- tün mubahaseye hâkim oluyordu: — Görüyorsunuz ya kaptan... Bu telgraflar bize Eyfel kulesinden otuz dakikada gelebiliyor. İşte çok hoşuma giden bir ihtira... Zaten şaya- nı dikkat arzımızda neler yok kil|,. 'Tatyana, orkestra şefinin değneğini takip eden bir musikişinas gibi nazarlarile Pedr Glanoru takip ediyordu. — İsmim Dürbandır. Lituvanyali Matmazel Dürban!.. Sabahleyin, beyaz gelinlik elbisesile doku- nulamıyacak kadar herkese uzak görünen gelin bu kiz mıydı? Acaba kendisi, Tatyana, meçhul bir adamın alçakcasına öldürdüğü Nikolay Me- likovun kızı 'Tatyana kendisi miydi? Gururu ne hale gelmişti? — Bitmedi — ——

Bu sayıdan diğer sayfalar: