15 Ekim 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17

15 Ekim 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2095 —410 evvel sevmiştim... Çünkü onun başına gelecek bir felâket düşüncesine tahammül edemem... Glanor, birdenbire Murun önünde durdu.. Glanor, Muru süzdü: — Onu seviyorum mu, dediniz? Ya!... De- mek benden evvel seviyordunuz... O halde ni- çin Sizin olmadı? Niçin ona yaklaşamadan eli- nizden kaçırdınız ? Mur, bu vuruşmanın bütün ağırlığını hisset- ti. Hesap sormağa gelmişti; halbuki izahat ver- mesi için tazyik ediliyor ve ne kadar hnvvetsiz olduğunu bir defa daha anlıyordu. Öteki eğer isterse Tatyanayı tekrar kazanabilirdi. Fakat, kendisi, Mur için Tatyana, artık tamamen kay- bolmuştu. Hiç bir ümit kalmamıştı. Salona bir kadın kâtip ürkek bir tavurla girdi; Glanora bazı mektup ve içinde evrak bu- lunan büyük bir imza kartonu verdi. Glanor, ,, bunların içerisinden bazılarını ayırarak, yanlış yazılan kısımlarını tashih etmeğe başladı. Onu çalışırken, emirler verirken telgraflar yazdırır- ken ve telefonlarla konuşurken görmek Mura böyle bir kuvvet karşısındaki mevkiinin çok aşağı mertebede olduğu zannını verdiriyordu. Mahcup, unutulmuş bir vaziyette etrafına bak- mıyor; kırmızı ipekle döşenmiş mobilyasile pa- rıldıyan yaldızlı salon lüksün en yüksek taba- kasını gösteriyordu. Kendi kendine: Birinci mevki bir bekleme salonu diyordu. Çalışmasına şimdi soğuk bir viski - soda ile kuvvet veren Glanor, tamamen rahat ve sükü- net içinde gibi görünüyordu, Dülmenkarlar ve büyük postavapurlar: onun UYANIŞ 335 zevki için yapılmışlardı; onun hakiki yurdunu temsil ediyordu. O,ne Londrada venede Nev- yorkta oturuyordu. Onun evi her taraf, dünya- nın her bir köşesiydi. O, bir göçebeydi. Küçük bir meşin bavul bütün ihtiyaçlarına kâfi ge İebiliyordu. Mur çok dalgın bir vaziyette kalmıştı. Gla- norun mükâlemelerini dinlerken birdenbire ken- disine bir sual tevcih edileceğini düşünerek böy- le herhangi bir suale cevap vermek için hazır bu- lunmanın doğru bir hareket olacağını anlıyordu. Filhakika Glanor, birşey sormak için meş- gul olduğu işi birdenbire bıraktı: — Bana söyliyebilir misiniz, meselâ, Kaf- kasyanın gayrisafi gazından ne mikdar mazot alınabilir ? — Kerozinle benzin tenzil edildikten sonra aşağı yukarı yüzde elli... Mühendis, bu cevabı vermekle beraber Gla- norun en esaslı malümatı fenniyeden bihaber bulunmasına hayret etmişti. Glanor, hiçbir sıkıntı hissetmeksizin, müte- madiyen Murun bilgilerine müracaat ediyordu. Muhtelif menbaların terkip ve nevini araş- tırmak ona bir müşkilât vermezdi. Çünkü bu nevi tetkikat ancak ücretli ekzperlerin işiydi. Glanor, ise ticari kiymetinden başka bir şeyle meşgul olmuyordu. Bu hüguwsta, şayanı hayret derecede malümatı vardı. Bütün dünyanın pet- rol mıntakaları onun yabancısı değildi. 1410 senesi ağustosu Sonunda, aksayı şarktaki petrol mücadelesi esnasında, Londra borsasında Ame- rika saf yağı galonunun İkinciteşrinde altı pense düşürülmesi için, altı pens üç çeyrek kıymet- lendirildiğini biliyor ve yirminci asrın başlan- gıcındanberi sermayesi yedi milyondan altıyüz milyon flarine yükselen bir Holanda şirketini methediyordu. Mur, Cero Kzuldaki Meksika kuyularından bahsederken, Glanor, gündelik istihsalâtın varil rakamını söylüyor; büyük müesseselerin bilânço- larını ve senelik temettülerinin yüzdelerini ilâve ediyordu. Murun ilmi yüksekliği bu suretle hiçe in- miş ve kendi ilminden çok farklı ve daima ka- zanmak fiili ile neticelenen bu ilmin tesiri aj- tında kalmıştı. En adi sözlerin bile Glanorun ağzından yeni bir mânâ ifade ettiğini anlıyordu. O, petrol dediği zaman, lambaların sâkin işık. larını, o lâmbalar altından okuyanları veyahut herhangi bir iş üzerinde çalışanları düşünmiyordu. Belki de şimdiye kadar petrol kuyuları sahasını bile gezmemişti. O, petrolü ancak borsadaki ka- yıtlardan biliyor ve kiymetli yağları fışkıran geniş araziyi de telgraflarla elde ediyordu. — Bitmedi —

Bu sayıdan diğer sayfalar: