29 Temmuz 1937 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

29 Temmuz 1937 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-— —i- No. 21$6—451 beni öyle müşkül bir vaziyete ve sıkıntıya sokmuştu ki, fincan elim- den kaymış ve papatya olduğu gibi yere dökülmüştü. İşte o zaman ağ- lamak ihtiyacı başgösterirken Mösyö ellerimden tutmuş, uzun zamandan- beri beni sevdiğini, eğer kendisine karşı dnha nazik hareket etmeyi “ arzu edersem, istikbalimle meşgul olacağını ve bunu temin edeceğini, evinin çok yakınında bana bir a- partıman tutarak tefriş edeceğini, oda hizmetçisi kalmak için bu ka- dar güzel bir kız olmaklığım dola- yısile çok yazık olacağını söylemiş; ben de bünün üzerine kendisine teşekkür etmiş, fakat bir şey yapa- mıyacağımı söylemiştim. Mösyö: — Allah.. Allah... diye tekrar başlamıştı. Daha ne istiyorsun? Yoksa hoşuna gitmiyor muyum — Mösyö lö Baron pek iyi bi- lirler ki, bayır... Mösyö lö Baron çok güzel bir erkektirler ve her- kesten daha ziyade hoşuma giderler.. — Peki, o baldef.. Hoşuna gi- diyorsam, ne bekliyorsun 1 — Mösyö lü Baron Madam la Baronu unutuyorlar... Sonra ben, namuslu bir kızım... — Madam hiç bir şeyden ba- bordar olmıyacak, küçük şaşkın; ve sonra namuslu bir kız olmak key- fiyetine gelince, ben senin fenalı- Zını istemiyorum ki, bilâkis iyili- #lne çalışıyorum. Apartım anına ma- lik olunca, şimdi naslsan, gene öylece apartımanının içinde uşlu uslu oturabileceksin. Sana küçük bir meşgale de bulacağım. Bu vaziyet karşısında Mösyö daba acul bir hal almıştı. Lâkin gülmek ve alay etmek için kendimi müdafam etmediğimi ve namuslu bir kız istemedikten sonra hiç bir şey yapılamıyacağını çok iyi gör- müştü. Nihayet öfkelenmişti. Fena şey- ler söylemiş, beni odama gönder miş ve kapıyı kendi tarafından kilitliyerek kapamıştı. Kendisini hiddetlendirdiğimden dolayı sıkıl- mış, fakat derhal yatabilmek için rahatlamıştım. Daha emniyette ola bilmek için kapının arkasına gene öteberi yığmıştım. Bütün gece, artık beni rahatsiz etmemişti, Ertesi gün pazartesi idi. Hid- detli bir hâli vardı; hattâ bana tek bir söz bile söylemiyordu. Salı sa- UYANIŞ bahı hareket edip etmiyeceğini sormak, - Madam beni mazur gör- sün - o kâdar hiddetli görünüyordu ki, ilk sözü kendimin söylemesine cesaret edemiyordum. Mutadı veç- hile öğleden sonra evde hiç bulun- mamış ve akşam yemeği için de gelmemişti. Saat sekiz buçuğu çer iarken odama girdiğini görmüştüm. — Antuvanet.. İşlerini bitir ve çantaları hazırla... On trenile gidi- yoruz, diyordu. — Yarın sabah mı, Mösyö — Hayır, bu akşam, birazdan... İşlerimi bitirdim... Bu pis şehirde daha bir gece geçirmiye tahammüi- lüm yok... Madam, ne kadar gıkıldığımı bir kere tahmin etsinler! Madamı haberdar etmek için bu saatte hiç. bir telgraf çekememek... Ve sonra, dediğim gibi, Madamın Yüzbaşı ile bulunmasından çok şüpbe ediyor dum. Gece yarısı eve geldiğimizi ve Madamı bulamadığımızı, yahut da Yüzbaşı ile karşılaştığımızı görür gibi oluyordum. Mösyö lö Baron çok sıkıldığımı görünce : — Antuvenet, söylediğimi anla- madın mı? Neh var? Neden surat asık duruyorsun 9 diye soruyordu. GEYŞA Çekik gözlü Japon kızı Geyşa, Yoşivaramın saz benizli eceşi | Kalbim, bir krizantem çiçeği gibi her sabah senin içindir; Yapraklarında aşkımın inciden akisleri i ışıldıyor... Geyşa, ada ışıklarından bir demet hazırladım gözlerinin rengiyle buğlıyacağım... Fociyamanın ecesi, buna şarkını söyle ! Senin bürriyetigi aşkımla ödiyeceğim. Bakışının, içinden söktüğü kıymetli taşlarla bir kemer ördüm, beline takacağım. Hayal böcekleri, ruhumu kozasında işliyor, Senin için fosfor kumaşlar dokuyacağım, bana şarkını söyle | Halil Sezal Rabbim bana bir fikir ilham etmişti. Cevap veriyordum : — Korkarım ki, Mösyö lö Baron çok çabuk gidecekler; çünkü ben- den memnun değiller... Mösyö lö Baronun hoşnutsuzluğunu celbet mek istemem. Eğer bu akşam ha. reket edeceğimizi bilmiş olsaydım... Mösyönün çehresi birden mülâ- yimleşmişti ; — Yana! Bilmiş olsaydın ne yapacaktın ki?.. Daha oz dikbaşlı olacaktın, değil mif Çenemden tutuyor ve artık bu defa kendimi kurtarmıya cesaret edemiyordum. Böylece trene vak- tinde yetişmemek için vakit kaybet- mek icabediyordu. Benim bu vazi- yetimi görünce derhal bir gün ev- velki gibi eşki hâlini almıştı. Artık onu geri itmiyor, gülüyor; — Mösyö dikkat etsin, treni kaçıracaklar, diyordum, — Treni pek umurladığım yok! diye cevap veriyordu. Nihayet, Madama nasıl aöyliye» yim bilmem ki... Uzun zaman gül- miye ve şakalaşmıya vakit bula» mamıştım. Mösyö lö Baron nereden isterse oradan geçmek ve peşinden gitmek lâzımgelmişti. Madamı te: min edeyim ki, treni kaçırmak için artık başka bir çare kalmamıştı. Gecenin nasıl bittiğini Madama anlatmıyacağım. 'Tabiatile Mösyö lö Baron odamın kapısını kapat- mania meydan vermemişti, Bu sa- bah sekiz trenine bineceğimizi dü» şünüyordum; fakat Mösyö gitmek istemiyor, Ruen'in hoşuna gittiğini söylüyor; beni köye, kırlara götür- mek istiyor... Madama her şeyi samimiyetle anlattım. Bütün hakikati bildikle- rine ve kendilerine hizmet etmek için bu yolda hareket ettiğime ina- nabilirler. Şayet iki ihtiyar, Madama başka bir şey yazarlarsa, bu yaz- dıkları yalandan başka bir şey des ğildir. Yalnız, Madamdan ne yap- maklığımın icabedeceğin! bana bil» dirmelerini istlyeceğim. Emir buyu» rurlarsa derhal Parise dönerim. Biraz daha &erbest kalmayı tercih ediyorlarsa, Mösyöyü burada tuta- bileceğimden şüphe etmiyorum, Eğer Madam, kalmaklığımı istiyor. larsa, Yüzbaşı kadar kendilerinin de memnun olmalarını düşünerek dostluk namına #rzularını yerine 4 getireceğlmden &min olabilirler, eh

Bu sayıdan diğer sayfalar: