29 Eylül 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

29 Eylül 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SERVETİFÜNUN No. 2197—3127 2 İki saatte d gri neler işittim KÂZIM TİLGEN de ben vna acıdım da kabul et- tim, Bipadan Samsun az yol mu» yordu, Selümdaki baylar gurubuna kış Yerdim, Uzun boylu bir genç: “ğer mektuba cevap gelir- sa bu kiğ muhekkek gideceğin. Zira geştn sene orade. İyi iş yap- Artisler o kadar tatlı bahislere dylenşinr ki beni bile unuttular, Zavallı beb iki cami arasında kal: mış binemaz gibi kollarımı bağla- maş bazan sağı bazan solu dinle- yokdum. £ hoş görmeli artistler Ey fasHyetlerine dair konuşuyor» lar. Bir aralık bayanlar tarafından konuşma durdu. Orta boylu bir. bayan benim anlayamadığım fa- kgö nanâsını karine ile çıkarabil- diğim kaş dili ile arkadaşlarına bir peyiör söyledi. Yüzler derhal bamiş gövrüdi. Beni unuttaklarım Sürk vümişlerdi. Ne de olsa bayan- lar bazlara benzemezler. Onlar Aloşran ve hakikatli olarlar. O tath wübeheseleri arasında beni dülşünnşüşler. Sarınn bayan: <Siz konuşuyorsunuz.» Diyerek zorla beni koyuşmalarma iştirâk ettirdi. Aman tiyatro bahislerine dair ne- jJer konuşmadık. Yok onlar konuş- tular; ben dinledim. Bir ara ba- bi seyyar tiyatro artiatleri hak- İnmde tetkikatta bulunan Ankara gebit tiyatrosu rejisörü bey Raşid Rizayn İntikal etti. Tabif bu be- niin için bulunmaz bir fırsattı. Derhal alâkadar oldum. Sarışın bayan! «Ben bir şey söyliyeyim mi ti- yatro denilen san'at güzel san'at- erin her kolu gibi himayeye mub- taçtır. Hem de hükümet tarafın- dan himaye edilmelidir. Bilhassa tiyatro güzel san'atler içinde en şok magrşflı olan bir koldur. Ane- dolu'da senelerden beri dolaşan bir çok seyyar tiyatre hey'etleri vardır. Bunlaf yaz demezler, kış demesler şelriğyehir wütemadiyen dolaşırlar. Halkın tiyatro zevkini Bayan İhsan tatmine çalışırlar, Tsbil bu arada, tiyatro bir bilgi ve hayat mektebi olduğuna göre balka kültür de agılarlar. Acaba dersiniz mukabi- linde ne kazanırlar. Emin olunuz hiçtir,» Baktım ' sarışın bayan bahsin derinlerine girmişti. Artistin tam hissini tahrik edecek samanı bul muştam. «Peki bayan, memisketimizde bu kadar çok artist var mıki böy- le teşkilât yapmak ibtiygoı görü- lüyor.» Bayan gözlerini açarak bana baktı ve hafif gülümseyerek! «El bette var ya, memlekette o kadar çok artisi ver ki... Yalnız bu ka dar çok olan artist bolluğu içinde değerliler maalesef adlarını duyu» ramadan unutuluyor. Zira bizde şahsın reklâmı yapılmaz. Kitlenin reklâmı yapılır. Eskiden bir tulü- atçılar varmış. Piyemiz kafadan oynarlarmış. Bişleri de hâlâ böyle sannedenler var, Ne kadar gülünç hükümetin emrile piyessiz temsil vermek memmbu olduğun göre böyle fena düşünenlerin fikirlerini tashih etmelerini isterim. Seyyar artistler tulüatçı değildir. Orlar tiyatro san'atinin belki en güç ta- raflarile karşılaşıyorlar. Bin bir yoksuzluk ve mahrumiyet içinde bütün Türk yurdunu dolaşarak oralardaki halka tiyatro terbiyesi vermeğe çalışıyorlar. Bana rağmen bol keseden (taldatçı) dumğası vurarak onları lekelemek doğra değildir. Sarışın bayanı bir haylı (Devamı 303 üncü sayıfada) BİDİP-

Bu sayıdan diğer sayfalar: