2 Şubat 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

2 Şubat 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

164 l nsan yaşlandıkca eski gün- lerin tatlı hatıralarile yaşar. Ne kadar kötü günler geçirmiş * olursa olsun, mazi halden o- nun için daha tatlı ve mesu't- dur. Geçmişin canlanmasında iki mühim âmil vardır. Hafı- za ve fotograf. Birincisi haki- katten daha ziyade bir az da hayale, yani palavraya istinad eder. İnsan bunun üzerine is- tediği gibi oynar. Gerek kendi kendine, gerekse başkasına an- latırken mazide başından ge- çenlerin fena noktalarını atar FOTOĞRAFÇILIK 100 SERVETİFÜNUN ve bu eksikleri güzel parçalarla süsler. Meselâ her orta yaşlının veya ihtiyarın mektep hatırala- rından balıs etmesi gibi. Fotograf böyle değildir, O tamamile, objektifinde ne gö- rürse onu alır. Onun palavra- ya tahammülü yoktur. Meselâ gençliğinde yapdığı çapkınlık- lardan dem vuran bir yaş'ı a- dam, o devirlerdeki fotografı önünde ve kendisi oldukça çir- kin ise, hatıralarında en aşığı yüzde seksen tenzilat yapmağa mecburdur. Tabii bu vaziyet ekseriyet için değil kendini bi- len bir ekaliyet, için muteber- dir. Fotograf bir teselli vasıtası- dır da.. ihtiyarlıkdan koltuğu- nun içinden çıkamiyan bir a- dam tasavvur edelim. Bu adam zenginliğinde ve gençliğinde dolaşmadığı yer kalmamışdır. Artık onun için avunmak çare- si eski resimlerine dalmakdır. Albümünün içinde bir cihan ve kendisi vardır, Meselâ Mı- sırda ehramların önünde deve sırtında çekilmiş bır resim, A- tinada Akrapolun mermerleri arasında beyazlar giymiş kaytan bıyıklı bir delikanlı. Eyfelin tepesinlen Parise gözlerini dik- miş bir genç: Bir başka misal alalım. Me- selâ mevkiinden düşmüş bir devlet adamı tasavvur edelim. Eski resimleri ona heybeti şa- şaalı günlerini tatlı tatlı hatır- latır. Bir ziyafetde elde şam- panya kadehi pür azamet otu- ruyor. Bir resmi küşadda en önde, elde makas kordelâyı ke- siyor. Bir yere gitmiş garda karşılanıyor; her kes önünde ihtiramla eğilmiş o dim dik, hangi küçük dağları ben yarat- dım veya sizi ben bu hale ge- tirdim der gibi. Tabii bu aziz hatıraları temaşa etdikden sonra bir ah çekip <nerede o günler» diyor. Boyunlarında fotograf maki - neleri asılı seyyahlar, sevgilisi ile tepelere giderek orada resim çektiren gençler hep ihtiyarlık. ta teselli bulmak için bu kül- No. 2915—530 YASINDA Yazan: TUĞRUL TUNA fete katlanırlar. Yaşlanmak da bir kara gün olduğu için eski ata sözünü şu şekle sokabiliriz: « Fotograf kara gün içindir.» Bu gün 100 üncü senesini idrak eden fotograf nedir, nasıl bulunmuştur, kim bulmuşdur? Kısaca tetkik edelim. Leonarda Davinci bir şeyin! siyah bir odı içine gerilmiş perdeye, açık bırakılmış bir delikten, ziya huzmeleri gön- dererek kendi ters hayalini teş» kil edeceğini bulmuştu. Bu prensipden Daguerre istifade e- derek, fotograf makinesini icad etdi. Tabii onun makinesile bu günkü arasındaki farki siz de bilirsiniz. Bundan 15-16 sene evvel fotografhanelerde nasıl nasıl poz verip resim aldırırdık: şimdi nasıl şip şak bu iş elde (Devamı 176 ıncı sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: