4 Mayıs 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

4 Mayıs 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

374 SERVETİFÜNUN BU ZIT A FTA BU Sanatta hudut ! İnkilâbımız, bir imtihan daha geçirdi. Te. vazuyla itiraf edelim ki, bütün ötekilerde oldu. ğu gibi bu imtihanda da, matbuat tam numa- rayı aldı. Bir medrese mantığının ölçüsünde kalan, İzmit Resim hddisesi, karşısında ilk önce mat- buat buldu. Sonra, inkilâb prensiblerinde en tliz bir dikkatle duran, resmi makamları, İzmit Resim hâdisesi, bu bakımdan bir he. zimettir. İnkilâbın olgunluğu bakımından da bir mesut netice... Artık, aktüalitesi geçen bu hâdise karşısında, fazla durmıya da lüzum yok. Muhafazakâr zihniyetin bu gibi kımıldanışları- na, sadece bizde değil, başka memleketlerde de sık sık rastlanır, Bu, bir kımıldanışdan ibaret kal- dıktan sonra, bir «tehlike» de sayılmaz. Fakat, İzmit Resim hâdisesinde hâkim olan şey, yalmz bir mâzi tahassürü değildir. Sanatta hudut kabul etmek gibi, hiç değilse medeni bir külede dahi münakaşa mevzuu olabilecek, bir keyfiyeltir. Burada artık hdi ile mâzi kavgası yok, sanatkârla cemiyetin mücadelesi başlıyor. Cemiyet, çok kere sanatkârdan şu veya bu maksadın eserini istiyor; çalışmasına bir hudut çizmek hakkını kendinde bulabiliyor. Halbuki, sanat ancak hudutsuzun riyaziye sindeki hakikattir. Ama, bu hakikatler cemiyet şuurunda yer bulmayabilir. Sandikârın vazifesi, cemiyetin- beyendiği gibi olmak değil; fakat ortaya koydu. gu, eserle onu kendi beyendiğine inandırmaktır. Gavsi Halid Ozansoy No. 2298—543 Bana Gülmiyen Bahar Baharın bir kız gibi gene çılgınlığı var, Alnında gölge veren bir güneş yanığı var. Bir elinde çiçekle işlediği örgüsü, Bir elinde kelblere batırdığı tığı var. Ne bir rüya beklerim, ne bir hayal sulardan, Değil mi ki kalbimin sonsuz hıçkırığı var. Halid Fahri Ozansoy RFIU MES Paul Valöry N. lihan Berk (Edebiyat). .Artistin arzusu müthiş ıstırablar resmetmektir. ikel - Ancello onu resmetmeğe çalıştı ise, neti- cede zehirlendi. Leonardo'ya bu bir sahne yaptırdı; bunu ona atfediyorlar. O ancak kendi fikirlerinin kıskancıydı. Sanat, edebiyat ve tarihler; bunlar hakkında da- ha evvelden, bir kelime bahsetmeden yazılmıya ce- saret edilir, nz Sanat aşk kadar fenadır. Sanat ve aşk kuvvetli birer canidirler, - yahut değildirler! El Bütün Allahtan gelenler insan oğlunda cehennem yaratıyor. & Müzeler, sanatkârlar için iğrençtirler. Oraya an- cak askeri sırları çalmak, yahut hafiyelik etmek, ve- ya ıstırab çekmek için girerler. ie Yazmak, bu keşfetmektir (evvelini görmek). ü (Ahlâk). Bütün ahlâk Peygamberlerindir (gelecek şeyleri keşfeder). m Ölüm, anlaşılamıyan veya anlaşılabilen bir sür- prizdir, Lu Katolik memleketler ayni zamanda en iyi ek- meklerin ve en iyi şarapların memleketleridir. İdeal, bir nevi küsmedir. Korkudan kızarıyorsam, kızarmaktan korkuyorum. u Daha, bir anın içindedir. Aşk, bir bakıştan doğar, ve bir bakış ezeli bir kini tevlid etmeğe kâfi gelir. ölmeden

Bu sayıdan diğer sayfalar: