25 Mayıs 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

25 Mayıs 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| 4. SERVETİFÜNUN No. 2231—346 Aşık pencereğeh akan rüzgâr fo- toğrafi yüzü koyun kapaklandırdı. Shat bir sn dehşetle boğuştu, ürilimik inin akin. «Kendisi bir iözdi; genciz de bir Türk ol- pla ieyndi, Bistestan kilisesinde sed © hâldş o kadın anne- Üükel'bis giç olmek endişesile #ekşi sliplendi, sokağa fırla- Siğir Bleiyağlnur sarpiştirmekte yarı sydınlık ya- kbyfine, umumi me- “serbüşluğuna bakmadan . Böler sokağını geçti. Golf tiörek ışıklar altın- yin, pelin büğrına saplanan paslı Sie mizrek gibi idi. Duvarlara çillbair gölgeler kaldırımda yuvar. İnkişir, seadiyor, kısalıp küçülü- erin pille teşrilatçı çoçalar bek- ydi. Hokuğın loşlaşan orta- tirmek için çömlekçiler gibi balçık yuğurdu. Bu balçıktan yalnız bir çiti yaratmakla da kalmadı. Bir- çok kadınlar ve birçok erkekler helketmeğe kalkıştı. Beyinlerini, tenasüllerini ve bütün uzuvlarını bassas bir sanatkâr elile işledi. Yal- nız, ruh veremedi. Ruhsuz analar, ruhsuz babalar zevklerine göre çift- leştiler. Bu birleşmelerle kendileri gibi'ruhsuz doğurdular. Bundandır ki, bugünkü ruh ve kafada ogünkü ruh ve kafa gibi ıztırabla dolu. Lâ- kin bugün, kâinatı adalet ve akıl idare ediyor. Kumral genç, ayağının tabanile kaldırımı okşıyarak söylendi ; — Öyle ise her devrin insanları ıztırabı yaşamak boyunca sürüye- cekler, — Daima! Dünyada her şey ya rımdır evlâd. Ağaçlar daima dik mi durur Onlar da kısa bir rüz- görla iğilebilir; hele biraz gevrek, rüzgâr da sert olursa benim gibi devrilir. — Ne zamandanberi buradasın? -— Otuz senedenberi, — Destan satarak mı geçinirsin? — Başka işler de yaparım. — Alıştım.. Alıştım.. Uzun uzun nefes aldı, dudak- larını büzerek düşündü: — Ben bu sokaklarda büyü- düm. Yani bir fahişe çocuğuyum. Ama ben de diğer insanlar gibi ciaimleşmiş değil miyim ? Okudum, koltuk gahibi oldum, Söyletme be- ni evlâd; düşürdüler işte, düşür- düler. Başka niçin düşürürler * Bu sokakların attırığı olduğum için değil mit Başka sokaklarda ne var?. Yalnız burada, bu şehirde değil, bütün büyük şehirlerde ayni ıztırab, ayni işkence.. Haydi oğul, yeter artik; şu destanları satalım. Evde bekliyen bir kız var... Yorgun &esile bir uşkur şarkı- sıni söylemeğe başlamıştı ki, ka- ranlık pencerelerden bir baş uzan- dı; kısık kısık bağırdı: — Yeter be mendabur herif! Gırtlağının pürüzü sokakları birbi- rine karıştırıyor. — Fena mı işte. Bu karışma, diğer sokağın zamparalarını bu 80- kağa boşaltmış olur. Penceredeki baş cevab vere- cekti. Fakat, kapının kenarında ken- di sermayesinden olmıyan bir kp- dının toy bir oğlanla acele âcele konuştuğunu görünce, boğazını 18i- ran bir sesle bağırdı: — Kız! Benim kapımın önüne gelip de adam mı kandıracaksın $ Suad bütün kapıları sırayla çal- mış, vakit gece yarısına varmak üzereydi. İhtiyara, kulağına fısıl- dıyacak kadar sokuldu : — Söyliyebilir misin bana, bu yol günahkârların son sokağı mıdı? — Sizlerin sokağınız. Bu soka- ğın sonu sizi gene kendi yolunuza çıkarır. — Çalğını ve felsefeni soracaklarıma cevab ver. — Iztırabı çok olan bu adama bir şey sormayınız dostum, Sizce alçaklığın çok, rezaletin bol, cina- yetin tükenmez olduğu bu yere sığınan, bu sokaklarda karın do- yan dertli adam söz dinlemez, &öz söyler. Cebinden bir lira çıkardı, ibti- yara uzattı; — Ben bir kadın arıyorum. — Umarım ki aradığın kadını bulamamak işkencesi seni burals- ra kadar sürükledi. Sanırım ki âcı ümidlerin son sokakta yuvarlanı- yor. Aradığın kadını bulamıyaca- gından korkuyorum cömert dos- tum. Aldırma.. Bir kadının çizdiği ıztırab dairesini diğer bir kadın neşe ile yok edebilir. Başka bir kadın. Evet evet. Aradığın bu- lunmazes diğer bir kadın... Kadın vücudu erkek vücudundan daha mükemmel olmadığı gibi; erkek rubu kadın ruhundan, erkek kafa- şı kadın kafasından daha mükem- mel işlenmiştir. Kadınlar manâaız ve kavgacıdırlar. Saçma şeylerle uğraşırlar, hastalık ve şa'şaa onlann zekâlarını ekseriya dağıtır ve ka- rıştırır, Kadın değil mi, hepsi mü- Savi.. — Aradığım kadın bir anne- dir, ihtiyar.. — Ya! Demek bir çocukt. o kadından bir çocuk!. Kahkahalarla gülüyordu. — Evet bir anne. Evlâdını bir yaşında kaybeden bir kadın. Şim- di anlıyabiliyor musun ihtiyar? — Dinliyorum.. — Söyleyiniz bana, elçaklığın çok, rezaletin bol, cinayetin tüken- mez olduğunu söylediğiniz bu ça- ü altlarında yaşıyan bir anneyi bulabilecek miyimt bırak,

Bu sayıdan diğer sayfalar: