15 Haziran 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

15 Haziran 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SERVRTİFÜNUN FAL No. 3334--549 j mser #a »vasilini doldurmak ğin çeşmi bağma çikegelirdi. ierdi çeşmenin damla dam- de ikiyüz tonhek bir.paraşora fıçısı kadar Beyik binsermı isterdi. Fakat dik ki çeşme gür akar, ere de çarçabuk beşindı karşılışıklar, Gemicinin deyir kolumt mürekkeble iğne- tgiy. iki yüreği şişliyen tir pöydalandı. Bu sefer vekilin. dibinin patlak pap 3 #€ içine bir asır su di dolmamasını Belit ignesi a Dada nine ka- AH baba, bilir ve an- Jas bakışlı, yüfmuşak sözlü ve yumuşak öslü bir adamdı. Kı- «fu köydeki evi denize bakardı. Önüeyin, köy horozları öt- #jdğes kiz pencereye otururdu. Medardaki limon ağacının ünden, ağacın: ötesindeki demiğe bakardı, En yüksek dal- lar a bir .yelkenin ucu kayâf, uğâlklaşır. Karşı adanın Tâciverdini kıyılarken, tan ye- rinin şığıırkapan İatin yelken pembe pembe titrer. Uçurumdan üçurüme seke seke, adanın de. nize atılmış kollarından fırlıya- rak; masmavi denizde bütün beyazlığile parlar. Uzaklaşır, bu gidişin, musikisi uftukda di- nince kızın da alâkası kesilir; &vde kapkacak yıkamak gibi her günkü işlerine dönerdi. Öğleyin yahud akşam rüz- gür kesilince kiz üzülürdü. Gözleri hep denizlere takılırdı. Gemi kavrulan bir kâinat or- tasında sanki kömür kesilir; kıpkızıl bir deniz üzerinde kapkara somurturdu. Kız ey- vahlar olsun, acaba bizimki o cehennemde ne oluyor? diye merak ederdi, Dudu nine kızını zengin- lerden Fudulların Recebe ver- mek istiyordu. Biraz budalaca çelimsiz bir getçti; ama baba- sı nalları dikince küpler dolu- su paralar birakacaktı. Dudu nine Fudulların Ahmed ağayla fiskos edip işi bir iyice pişir- mişlerdi. Ahmed ağa yirmi okka kına, iki deve yükü - ya- ni yüz elli parça - bakır ten- cere ve tepsi, otuz beş yorgan, yirmi şilte, iki sandık peşte- malla havlu, otuz çift nalın, beş sandık çamaşır, bir okka kara sürme ve rastık verecekti. Budunine Ali babaya bu işi çıtlatmıştı. Bunak herif bir- den küplere binmişti. Duduni- ne de ona «pek iyi! Buna ver- memeli de, o züğürt zift ko- kan süngerciye mi vermeli? Herif daha dün, utanmadan arlanmadan mavi pantalonunun ardı için benden kırmızı bir yamalık istedi» demişti, Bir kaç gün evvel köye gin- geneler gelmiş, fal açıyorlar ve Baklaya bakıyorlardı. Dudu üi- ne kızı alıp falcıya götürdü. Esmer bir kadın baklaları ye- re attı ve gördüğünü okumağa koyuldu. - —«Kızım seni iki adam arı- yor, birisi boylu poslu! bakla odur. Yanı başında mayi boncuk var,Mavidemek deniz demektir, Demek ki o delikanlı denizci- dir. İşte o gemici sabahdan ak- şama kadar rakı içecek üzeri- nede dört karı alacak... Aman söylemeyeyim!.... Daha neler de neler yapmıyacak... A çok İena!...? Bu sözleri duyan kızın be- ti benzi atmıştı. «Söyle! di- ye israr ediyordu. Falcı seni öldürecek!» dedi. Kız sesini çıkarmadı. Falcı devam etti. «Fakat bak bu tarafda taliin çok açıktır. Burada bir erkek daha görüyorum. İnce yapılı gülümser yüzlü bir delikanlı, O aana parmağile bir yük gös- teriyor. Bir çok şilteler, okka- larla kınalar, döşeklerelbiseler, küpeler, çingilli ogerdanlıklar görüyorum...» diyordu. — Kız annesine dönerek «Gidelim anne!» dedi. Eve varır varmaz falcının falını Ali babaya anlattılar. Ali baba «Evet bilirim çok doğru anlatırlar. Bir gün seninle ev- lenmezden evvel, bende bir falcıya fal açtırmıştım. Köyün en güzel en tatlı kızile evlene- ceğimi söylemişdi» dedi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: