28 Eylül 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

28 Eylül 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2249 —504 yosu yaparken giymek için, eski bir fanila pijeması vardı, onları da aldı, bavuluna iki âdi entariyle bir de akşam robu koydu” Köşk, güzel bir bahçe içinde, yarı ahşab, yarı tuğla şirin bir ev- ceğizdi. Janet'in işlerine bakacak bir de kadın hizmetçi vardı. Peter her şeyi düşünmüş, hiç bir şeyi ihmal etmemişti. (o Geçirdikleari o beş sene şimdi artık bir rüya gibi geliyordu. Sanki Peter'in on dakika geç kalarak geldiği o düğün mera- simi daha dündü. Janet günlerini güneş banyosu yaparak, ağaçlıklı yollarda dolaşa- rak geçiriyordu. Ne canı sıkılıyor- du, nede yalnızlığını hisediyordu. Esasen Peter her sabah telefon — Birşey istemiyor musun yav- Tum? Soruyordu. — Hayır, teşekkür öderim. Cu- 'martesiden başka bir şey istediğim yok! Cumartesi sabahı telefon etti ve: — Belki gece saat ondan, on birden evvel gelemiyeceğim, dedi. Yüksek mevkili birisini yemeğe davet etmiş. Bu adamın sözünü Peter gene kırmak da istemiyormuş. Fakat mümkün olduğu kadar çabuk kur "tulmıya bakacakmış. «- Darıldın mı yâvrucuğum! Da- rılmadın değil mi? Sen zaten vazi- yetten anlar bir kadınsın, Beni bek- leme sen. Bende anahtar var. Janet o gece yeşil entariyi çı- karıp ilk defa olmak üzere giyer- ken heyecandan adeta ağlıyordu. Aynanın karşısında saatlarca bakın- dı, gitti, geldi geceliğin pembe ka- dife kemerini tekrar tekrar çözdü, bağladı. Sarı saçlarının buklelerini fırça ite taradı, şakaklarındaki ince saçları elektirik altında tel tel pa- rıldıyordı. Sonra yatağa uzandı, ince serin yorganı üzerine çekti ve kilisenin çanını bekledi. Saat on... On buçukta telefon çaldı. Janet birdenbire'içinde bir korku duyar gibi oldu. Yalın ayak salona koştu. Adeta içine doğmuştu. Telefonda Peterin söylediğini duyunca kızdı, son derece müteessir oldu. Soğuk- tan titriyordu da. Peter telefonda: — Çok müteessirim ama, ne yapayım, yavrum, diyordu. Kurtul- UYANIŞ FREUD ve Büyük ruh âlimi Sigmund Freud ün ölümü bütün dünyada tees- sürle karşılandı. Avrupada topların ve bombaların patladığı bu müdhiş devirde bile ne hazin bir ölüm! Epice evvel yahudi olduğu için terke mecbur kaldığı Berlin şehri bel- ki bu büyük adamın bu sessiz ufu- lünü bugün anmak bile istemez. Ancak Londrada hayatının bu son acıklı yılında kendisine bir şefkat ve hareket köşesi bulabilen Viya- nalı âlim için, dün gibi bugün de bütün kültür cihanı hürmetle ve te- essürle karışık bir duygu hissetmek- tedir. Çünkü onun otuz beş yıldır taş taş üstüne yığar gibi kurduğu yeni ruh sistemi, marazi ruhiyat ve tababet kadar sanat âlemini de alâ- kalandırmış, beslemiş ve taze bir kanla canlandırmıştı. Bunun içindir ki, yeni ruhiyat kadar yeni sanat ve edebiyat da ona ebedi minnet- tarlık duyacaktır. Freud'ün, insan ruhunun derin- liklerine inerek bütün tazyik altın- daki duyguları aydınlığa çıkarmak- ta gösterdiği geniş ilim ve hakikat kudreti, ihtimal bir takım kimseleri isyanlara sevketmişti. Bunlar, hep çirkini gizlemekle ahlâkı kurtaracak- larını sanan zavallılardı. Halbuki Fre- ud bütün cinsi ihtilâllerin ve tazyik- lerin yegâne tesiri altında bunalan insan ruhunu bütün çıplaklığile de- şip ortaya çıkarırken hiç öyle dü- şünmemişti. Ötekilerin, eskilerin ve bir dereceye kadar riyakârların çir- manın çaresini bulamadım. Adamla da muhakkak konuşmam lâzım, Hayır, bundan sonra tren yok. Benson'ı da kaldırıp otomobili ge- tirtemem (zannediyorum, Kızma, vaziyeti teslim edersin tabii. Yarın sabah erkenden yanındayım... Janet ağlaya ağlaya tekrar ya- tak odasına geldi. Kapıyı kapadı. Bu sırada aynada aksini gördü. O zaman hayret içinde çıldıracak gi- bi oldu. Bu kenbe çiçekli yeşil giceliğe nefretle baktı. Manasız, korkunç bir şey gibi geliyordu şim- di ona. Artık hiç bir şeye yaramı- yacaktı. — Devamı son sayfada — 291 EDEBİYAT Büyük Âlim Freud ve dünyası kin diye sakladıkları şeylerin tam hakikatin kendisi olduğunu ispat etmiş ve bu suretle bir taraftan ruhi marazların tedavisine yeni im- kânlar hazırlarken, diğer taraftan sanatte, bilhassa roman ve tiyatro gibi edebiyat nevilerinden yepyeni bir psikolojinin yollarını açabilmişti. Evvelce yalnız tecrubi ruhiyat üs- tünde dönen ve sadece şuur hâdi- selerini tedkik eden edebiyat, bu suretle gayrişuurun karanlık deh- lizlerine de ışık salan bir tahlil kud; reti alıyordu. Nasıl ki, bugün bir- çok Avrupalı müelliflerin en yeni eserleri, Freud'ün bu tezlerile örü- lüdür. Sistemin doğruluğu ve acılığı nisbetinde enginliği karşısında baş- ka türlü olmasına da imkân var mıydı? İşte bunun için, Freud, bu ihtiyar musevi âlim, hayatının so- nunda barınamadığı Almanyadan İngiltereye geçerken de ve bugün ölüp gittikten sonra da bütün tak- dirkâr bir cihanın hürmetini mezarı etrafında toplamış bulunuyor. Büyük ilim dünyasına nekadar taziyet edilse azdır. Zira Freud, asırların pek ng- dir yetiştirdiği büyük fikir ve tez adamlarından birisiydi. Yarattığı sistem, yarattığı psika- naliz kendisinden sonra da yağı- yacaktır. H.F.

Bu sayıdan diğer sayfalar: