28 Eylül 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 2

28 Eylül 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İHAFTANIN SİYASI GÖRÜSLE Rİ Almanyanın hataları — Svih yapılamaz m? — Tek cebheli harb — Sivil Asım Us diyor ki: Vakıt başmuhariri o «Almanyanın hataları» o başlıklı makalesinde mede- niyet ve teknikte ileri giden Alman milletinin, oliplomaside kuvvetli şahsi- yetler yetiştirmediğini yazıyor. Alman- ların Büyük harbdenberi (o düştükleri muhtelif siyasi hatalarını kaydeden muhar- tir bu aradaf prensip halindeki Alman emellerini de tebarüz ettirdikten sonra, şöyle diyor: “İngiltere ve Fransaya karşı muha- rib vaziyeti aldıktan sonra şimdi bu iki memleketi birbirinden ayırmağa, Mayn Kampf kitabında ebedi düşman diye gösterdiği Fransayı dostluğuna inandır- mağa, Alman milletinin bütün düşman- hk hislerini hiç bir vakit kendisi ile muharib olmıyacağını ilân ettiği İngil tere üzerinde teksif etmeğe çalışıyor. Hâdiselerin inkişafı öyle gösteriyor- ki işler bu vaziyette kalacak değildir Almanya yavaş yavaş sadece sözde ka- lan İtalyan itüfakını da kaybedecektir. Zira Almanyanın Karadenize inmesine sed çeken Sovyet anlaşması Almanya” nın Balkanlardaki vaziyetini müşkülleş- tirdiği gibi mutlaka bir gün cenuptan denize inmek ihtiyacında olan büyük Almanyanın Tiryeste üzerine çevrilmesi demektir Selim Ragıb diyor ki: - Selim Ragıb Emeç 27 eylül ta- rihli #vüpefirda çıkan “Amerika bir jest daha yapamaz mı» başlıklı yazı- sında, hâlen mevzii bir vaziyette kalan harbin bir an evvel neticelenmesini te- menni ediyor Müttefik' devletlerin ablukasının mat- lub neticeyi tamamile temin edemiyece- halkın bombalanması ğini ve Zigfrid hattını aşmanın güçlük- lerini işaret ettikten sonra, diyor ki: «Geriye, bitaraf bir memleket hudu- dunu tecavüz ederek Almanyaya taarruz etmek kalır ki bu hareket te İngiltere ile Fransanın şimdiye kadar ilân ede- geldikleri prensiplerle mutlak surette mütezad bir şey oluyor. Kaldı ki böyle bir taarruzun verebileceği neticeyi peşin olarak tayin etmek te mümkün değildir. Şu hale göre bu harb, garib bir mahi- yet alıyor, demektir. Bundan evvel de bilmünasebe kaydettiğimiz gibi medeni- yetin atisini ciddi tehlikelere maruz birakan bu harbe, bir kolayını bulup, bir nihayet vermek umumi menfaat me- selesidir. Bu işde, bitaraf bir vaziyette bulunan devletler için ve bilhassa Ame- rika için ifa edilebilecek çok şerefli bir vazile vardır. Bundan evvelki mesajları- mın gördüğb mukabeleden cesaretsizlen- miyerek reisicümhur Rooseweltin bir daha sulh şansını denemesi çok yerinde bir hareket olacak ve neticesi ne olursa olsun, bütün dünyanın minnet- tarlığı ile karşılanacaktır.» Ömer Rıza diyor ki: * Tan gazetesinde <Tek cebheli harb» adlı yazısına, göre «Alman kumandanının bütün hedefitek cebhe üzerinde harb et hektir. Almanlar bunun içindir ki Po- lonyada işlerini çabuk bitirmeğe gayret et miş, hattâ Sovyetlerin müdahalesine boyun eğerek garb cebhesine dönmüşlerdir. Muharrir, Garb Cebhesinde hatların üzerinde ehemmiyetle durmakta bunların Gerek Almanyanın ve gerekse Fran- sa ve İngilterenin son vakayide teenni- lerine sebeb olarak göstermektedir. Bundan başka bilhassa Belçika ve Hollandanın İsviçrenin vaziy etinden bah- setmekte İspanyayı hesaba katarak hele “müttefiklerin İtalyaya karşı deima uya- nik davranmak lüzumunu,, hissettiklerini işaret etmektedir. Muharrire göre Faran ve İngilte renin Polonyaya yardımının geniş bir şekilde yapılmasının sebebleri, arasında bilhassa bu noktalar ehemmiyetlidir. Sabiha Zekeriya diyor ki: Tan gazetesinde Sabiha Zekeriya, son Alman - Polonya harbinde halkın Alman tayyareleri tarafından bombalanmasını ele alıyor ve Amerika cümhurreisi RoosWeelt'in Hitler'e gön“ derdiği mesajın, Chamberlain'in harbi insanileştirmek kararının Alman ordusu tarafından nazarı itibara alınmadığını kaydederek makalesine şöyle devam ediyor : «Orta çağda iptidai harb vasıtaları ile çarpışan, hattâ tarihte isimleri zalim diye geçmiş cihangirler dahi harb kai- delerinden uzaklaşmayı, sivil halka kur- şun atmayı kendi medeniyetlerine s1ğ- dıramamışlardı. Ne büyük İskender, ne Cengiz, ne Âtilla, ne Jül Sezar, masum halkı öldürmediği gibi, şövalye ruhu ile esirlere insani muamele et- mekte birbirlerile rekabete bile giriş- memişlerdi Harb vasıtalarının bu kadar tekâmül ettiği bir devirde, açık şehirle- rin bombalanmasını kabul eden, süt çocuklarının kafa taslarını delib beyin- lerini dökmeyi, aksaçlıların o ciğerlerini sökmeyi, kadınların göğüslerini delmeyi prensiplerine (sığdıran bir medeniyet hakkında müstakbel nesiller ne hüküm verecek bilmem, fakat ben hâdiselerin aldığı bu şekle bakarak medeniyetin kemale erdiğine hükmediyörum...» sivil Türk Siyasi Muharrirleri Ne Diyorlar?

Bu sayıdan diğer sayfalar: