7 Kasım 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

7 Kasım 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lüye yalvardı, Köpeğinin kudur- “masının bir evham, bir büyü ol- duğunu göstermek istiyordu. Fa- kat, köpek köy kâtibinin kızını ısırdı ve köyde dolaşmaya başladı. O kadar da tehlikeli idi ki, önün- den bekçiler, köpekler ve bütün bayvanlar kaçıyordu. Köşlüler pa- paza da acıyorlardı fakat kendi mülk ve çocuklarına daha çok &ci- yorlardı. İyi avcılardan mürekkep bir çete kurulup kuduz hayvanın pe- şinden koşturuldu. Tam mânasile bir mücadele oldu, fakat Paskal- ye akşamı olduğu için köylülerin keyfini bozmasın ve köpeğin dü- zelmesi için Allaha yalvaran pa- pazı korkutmamaları için bu mücâ- dele sükünet içinde vukubuldu. Kudurmuş köpeği köyün üst ta- rafında buldular. Köpek etraf köylerde de bir yığın zarar yap- tıktan sonra köye doğru aptal ap- tl dönüyordu. Onu derhâl tanı- dılar; Ay ışıklarını kırın üzerinde ve ağaçların yapraklarında tutu- ordu. Silâhlar hayvana doğru tutul- duğu zaman her biri bir heyecan anı geçirdi. Paskalye akşamı, canavar olan * zavallı köpek, gemâda o ilâhi ışık, papazın baba çefkatı... » Yoğşca, ertesi günü köpeğin ce- sedini avlusu içinde bulunca çok hayret etti. Onu o akşam, hayvan ve in. sanların uğramadığı bayır tepesine gömmüşlerdi, köpek nasıl olup ta oradan onun avlusuna gelebilmiş- ti? Belki bir düşmanı ona fenalık yapmak istemişti. Her halde böy- le olacaktı çünki köpeğin gözleri çıkmış beyni parçalanmıştı. Bunu sâdece bir düşman yapabilirdi. Kö- peği alıp avlu içine gömdü. Jan- darma ve sıhhat memurlarıyla bo- ğuşmak iptemiyordu. Ve unutmak istedi. »* Fakat aradan bir hafta bile geçmeden Vastru'nun başına başka bir belâ çıktı. Akıllı bir adam, olan iyi hizmetçi, zeki kör, kadın sesi işi- terek - (hakikaten sokaktan kadın- lar geçiyordu) - avludan koşarak çıktı ve kadınlardan birine - köy muhtarının karısı - yaklaştı ve bo- 312 — Servelifümun — 2307 gazından yukuladı. Diğer kadınlar, imdad istiyerek, koşmağa başla- dılar : — Yetişin.. Yetişin! Kör de- lirdi ! Bir iki adam koştu ve araların- da görülmemiş bir mücadele bağ- ladı. Kör, dev gibi olmuştu. Zorla, armaklarını karının boğazından gözebildiler. Bağlayıp karakola gö- türmek istedikleri zaman ellerin- den kurtuldu ve bir arslan gibi bağırarak çevik bir hareketle koş- mağa başladı, körün sanki alnında gözü ve ayaklarında lâştik terlik- ler vardı. — Kör delirdi! Ertesi günü daha korkunç bir şey oldu. Hayvanların yanına gitti. Bunlar onu görürken daha kaçma- ğa başladılar. Köpekler de kaçtı sırtmaçlarda kaçtı, fakat ayağına tez olan kör, ağır bir ineğe yetişti ve boynunu bir sağa bir de sola çevirmeğe başladı. Hayvan niha- yet yere yuvarlandı. Köylüler böy- le bir şey görmemişlerdi. Bir iu- san koskoca bir hayvanı yuvarlasın! Üstelikte bu bir kördü, Acaba şimdi görüyor muydu Hakikaten onun iki gözünü de ihtiyar kadın ameliyat edip, içlerine ilmine göre kızgın ilâç- lar dökmüştü, Fakat çok ışıktan kimsenin delirdiği vâki değildir. Ve 0 zaman, membaı malüm ol- mıyan bir şeyin çıktı: Körü, dü- zeltmek istediği papazın köpeği kudurtmuştu. Ve hakikaten ertesi günü kör kuduz bir köpek gibi, mektebin avlusunda, muallimin dört oğlunu ısırdı. Köylüler, Yoşea'nın evinde gö- rüşmeğe toplandılar, Çünkü Yoşca körün patronuydu, zaaflarını o bi- liyordu ve onlara iyi bir nasihat verebilirdi. İhtiyar teyze lâfa karışarak: — Güç, dedi. Kudurmuş bir inganın her canavardan daha kuv- vetli olduğunu bilmelisiniz. Ve onun ısırdığı her insan ölür... Yoşca : — Öyleyse onu bir köpek gi- bi... dedi. Kadın cevap vermedi. O ânda ağlayarak muallimde geldi. Bü- yük oğlu ölmüştü ikincisi de öl- mek üzereydi. Köylüler bir şey demeden dağıldılar. Fakat gece yarısı, sanki tesâdüfmiş gibi hep bu- luştular ve silâh ellerinde tek ke- lime göylemeden yola koyuldular Papazın köpeği gibi bunu da kö- yün civarında beklediler. Onlar küduzların, hayvan veyâ insan ayni yolun yolonsu olduklarını bi- liyorlardı. Ve hakikaten sabah karşı kör uzakta göründü. Tıpkı bir sarhoş gibi ağır ve sallanarak geldiğinden onu belki yakalıyubilirlerdi. Fakat korkuyorlardı. Ve sonra, onlar başka bir şey için hazırlanmıştı. Herbiri kanını vücudlarının her damarında kızgın hissediyorlardı. İlk kim ateş etti, bilinmedi. Her birinin kafasındu sanki beyinleri- nin bir damarı kopmuş gibi çın- ladı. Sonra her birinin rubu, kıra tüfek sesile dağıldı. X Hemen o akşam, Yoşca köy dışındayken köy kâtibi Catita'ya geldi. Kadın, onu saçlarında be- linde ve koynunda dut yaprakla- rıyla karşıladı, İbtiyar teyzesi ona dud'un, uzak mesafelere dağılan arıları topladığını söylemişti. Cavit YAMAÇ Bm TRAJEDİ — 305 nci sayfadan devam — sanat ile din vatanı izaz ve alâ için yerleşmiş deniyordu. Zekânin inceliği, zevkin rüknü, ve güzel şeyleri muhabbetle seven Atina sanatkârlar, şair, hatibler, felesof- lsr ve müverrihler gehri oldu ve büyük bir şöhret kazandı. Perik- les zamanında şehirleri güzelleğtir- mek için etrafına en büyük mü- hendisleri, mimarları en mahir sanatkârları heykeltraşları topla- mıştır. Atina bütün Yunanistanın en güzel şehri olmuş Perikles za- manında güzel san'atlarda Yuna- niler büyük terakki eseri göster- mişlerdir. $. Nahit BİLGA

Bu sayıdan diğer sayfalar: