21 Kasım 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

21 Kasım 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

landuğum bütün arkadaşlarıma borçluyum. Bir mesleğin en eskisi olmak şerefine fransızcada «birik- miş yaşların hazin bir imtiyazı» derler. 62 inci yıl dönümünü kut- luladığımız Mülkiye Mektebi me- rasiminde Ankarada en kıdemli diploma sahibi olduğum için hu- zurunuzda bu sfatla söz söyliye- bilmekle çok buhtiyarım. Sevgili mektepten diplomamı alalı tam 53 yıl geçidi. Bu müddet zarfında Mülkiye Mekişbi uğradığı sarsıntılara rağmen âaima verimli ve canlı yaşadı ve onuü en parlak zamanı Ctümhuriyet devrindedir. Mektebimiz şimdi Ankaradadır. ey benim genç arkadaşlarım ne mutlu şizeki Cümhuriyetin sıcak köllur: arasında ilmin ve irfanın başamaklarında (o yükseliyorsunuz ve ynrda en faydalı hizmetleri yapmak için hazırlanıyorsunuz, he- pinize büyük başamlar ve muvaf- .fakiyetler dilerim. Mülkiye mektebinin ilk birliği 1908 inkılâbını müteakib İstanbul- daki mekteb bahçesinde kurulmuş- tu, Orada temeli atılan Mülkiyeli- ler Birliği resmi bir teşekküle ve şarinameye bağlanmış değildir. Bizler birbirimizi görmeden ve tanımadan severiz ve birbirimize bağlıyız. Fakat burada bir nokta tebarüz ettireyim, bağlılığımız bir- birimize yardını için değildir, bağ- hlık yurda, millete ve kültürümü- 76 hizmet içindir şimdiye kadar hep böyle oldu ve böyle kalacaktır. Lâkin göğsümü kabartarak şu- nu söyliyeyim ki tazyikler gördük, hapis olunduk. menfalara gönde. rildik, fakat mekteb mezunu olarak bir tek hafiye ve jurnalcı görül- medi. Hep bunlar mektebin ilg mu- allimleri tarafından mektebin es&- sına aşılanmış olan fazilet, feragat ve kanaat ideallerinden ve sözle- rinden doğmuştur. Ankarada en eşkiniz benim, fakat İstanbulda benden eski beş arkadaş yardır, bunlar da Subhi ve kardeşi Aznaidir. Genç urkadaşlarım, müsaade ediniz de hepinize oğullarım diye. yim. Şimdi sözlerim &ize hitaptır; Mülkiye mektebinin şanını, şerefi- ni, muvaffakiyetlerini yükseltmek vazifesi bundan sonra sizlerindir, muvaffak olacağınıza ve mektebin tarihi adını yükselteceğinize aslâ şüphe etmiyorum. Ahmed İhsan TOKGÖZ Milli musiki nedir? Ve nasıl olmalıdır ? Bir milletin musikisi demek: O milletin bestekârlarından ibaret bir mektep demektir. Bu bestekâr- lardan hariç olarak sadece helk şarkıları bir mektebi başlı başına yaşatamaz ve bir ( Şan populer)i bir operaya veya bir senfoniye kay: makla da milli musiki vücude ge- lemez... Şu halde Rus musikisi der de- mez hemen hatırımıza (Mouwssor- gsky) ler, (Borodin) ler gelir, Bun- ların kıymeti Rusluğunda değil ortaya koydukları eserlerin büyük- lüğündedir. Daha açıkçası (Mous- sorgeky) lerin en &lemşumul ve Rus muziğinin en başına geçmiye lâyık olanları en az şan populeri ihtiva edenleridir. Bir atist sentimeni bakımından halkın favkalâde üstündedir. Bi- naenaleyh onun vücuda getireceği eser tabiatile daha derin ve daha iyi görüşlüdür. Musiki tarihine bir kuş bakışı bakacak olursak en eski mektep olarak Almanlarınkini görürüz. Bunların üslubu: (Genie germanigve) tarzındadır. Ortaya koydukları eserler çok derin ve esrarengiz bir haldedir. Yazış tarzlarında devolopman pek büyük bir rol oynar. İşte Alman olan (Wagner) onun içindir ki kendi felsefesi içinde kaybolmuştur. Bu da fazla devolope etmesi yüzünden buna mukabil bir de (Ldtin) jenisi mevcuttur. Bunların eserleri ber- raktır. Devolopmanları az oldu- gundan eserleri dar bir çerçeve dahilindedir. Fransızlar Almanların musiki- sini bulutlu tabirile tavsif ediyor- lar. Bu kabil eserlere daha birçok misaller (o zikredebiliriz. (o Meselâ (Bach) ın en küçük bir (prelude) in de bile bu evsaf pek barizdir. Za- ten (Bach) ın müziği metafizik bir müzik değil midir f.. Bu kültür o kadar mühimdir ki ayni asırda yaşamamış olan bes- tekârlarda bile ayni vasıf gösteri- yor. Meselâ (Bach) ile (Brahms) gibi. (Bu yazıyı değerli hocam Cemali Reşid'e ifhaf ediyorum.) (Bach: İ#inci usrn mütevazi, kanaatkâr, sükin v4 ihtirastan Âza- de bir bestekârıdır. En mühim 6- serleri.. Dindar bir ruha malik ol- maklığın verdiği ilham ile vüeude gelmiştir. (Back)ın san'atı daima bir kuvvet oyunudnr. O her geyi uzatmadan bir tek kelime ile söy- lemek ister. Bn da kendi gsan'atı- nın çok büyük ve âlimane oluşun- dan ileri gelir... (Baoh)ın musikisi tiyatro, saray ve merasim musikisi değildir. O daima beşeri hisleri terenüm eden deruni bir sam'atkârdır. Eserlerini yazarken halkı hiç düşünmez. Kej- binin bütün incelikler eserlerinin kısmı azamında mevcuttur.) (Brahms : 19 ncu asrın mutedil, dürüst üslüba sahib ve en ince şair ruhlu musikişinaslarındandır. Bu da (Baeh) gibi tamamile deruni hislerin bir tercümanıdır.) Sonra diğer taraftan ayni de- virde yaşadıkları halde bu kültür- den dolayı taban tabana zıt iki şahsiyet karşımıza çikiyor. Meselâ: (Brahms) ve (Oösar Franek). (Odsar Franeok) da (Brahma) gibi 18 unecn asır bestekârlarındandır. Kendisi Belçıkalıdır. Yalnız Paris konservatnvarında O yetiştiğinden kendisi fransız mektebini temsil eder. (Franek) çok dindar ve mii“ tevazi bir adamdır. Bu itibarla eserleri saf bir itikadın mahsulü- dür, Bunlar, bizde: Saf, ve lâtin jenisine de merbut olduğundan ayni zamanda berrak bir dindar- lık hissini uyandırırlar, Alman jenisi: Gayet vasi görüş- lerile hep (İdda) ler üzerine kur- muşlardır, Meselâ: Bethotwen'in bir senfonisi bir sevince delâlet edi- yor. Diğer taraftan (Döminör) sen- fonisi (Kederi), senfoni eroik ise yeryüzünde mevcut olmıyan hayali bir kahramanı tavsif ediyor. Wagner de bu ideler birer şah- siyet olarak sahneye gıkıyer, Fa raza (Ren) nehri Wagner işin bit Salâhattin — Devami gelecek sayıda — 5 — Servetifünun -- 2309

Bu sayıdan diğer sayfalar: