20 Mart 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

20 Mart 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKTÖRE M A Xx R ET Yazan Tiyatro bugün yaşamak için mücadele ediyor. Bu mücadele, umumi olan ekonomik sıkıntıdan ziyade, kendi kanının zsafından muztarip olması yüzündendir. Onu, ne, çok eski devirlerdenberi hemen munhasıran tavsiye edilen edebi ıejimle, ne de modern tiyatro tek- niğini tazelemekle tedavi etmek mümkündür. Yeni devir, bir sürü mükemmel aktörleri, mükemmel surette yetişmiş olmalarına rağmen harcamış ve ziyan etmiştir. Fakat tiyatronun canlandırıcı yegâne ele- manı olan dramatik şiir zayıfla. makta ve devrimizin asıl dramı onda kuvvetsiz bir şekilde akislen- mektedir. İnsan yaratıcı kuvveti- nin nehri şimdilik başka yataklar- da akıyor. Şimdilik! Fakat biz bu şimdiyi yaşıyoruz! Kurtuluş ancak aktörden gelebilir, çünkü tiyatro onundur ve yalnız ona aittir. Bü- tün büyük dram müellifleri, bu mesleği icra etmiş olsunlar olma sınlar, aktör doğmuş adamlardı. Shakespeare, tiyatronun bütün saa- âetlerinden, bütün şanslarından en büyüğü, eşsiz olanıdır. O, ayni za- nanda müellif, aktör ve direktördü. Kelimeleriyle peyzajlar resmetti ve mimariler inşa etti. Onun eseri yaratıcının eserine en fazla yakla- şanıdır. Ö mükemmel ve sihirli bir dünya yarattı. Bütün çiçekle- riyle toprak, bütün fırtanalariyle demis, güneş ışığı, yıldızların ışığı, bütün dehşetleriyle ateş ve içinde- ki bütün ruhlarla rüzgâr. Ve bütün bunların arasında insanlar, tabiat- leri arzın bharikyiğdeliğine ve en reğlitelerine intibak eden insanlar, bütün iktiraslariyle insanlar. Shg- 214 — Servetifünun — 2326 kespeare'in kudreti nihayetsizdir, tasavvur edilemiyecek kadar geniş- tir. O ayni zamanda Hamlet ve kral Claudius, Ophâlia ve Polonius oldu; onun şahsında bep birlikte Othello ve Yago, Falstaft ve Prens Henry, Sbhylock ve Antonio, Brot- tom ve titaniş ve bütün o değişik tabiatli insanlar yaşadılar. Hepsi onun nüfuz edilmez varlığından çıktılar. Ve onun ruhu bütün bun- ların üzerinde isimsiz ve görünmez bir üluhiyet gibi kanat gerer, Tiyatro tanrıları tarafından terkedilirse, en hazin bir meslek, en sefil bir fuhuş heline gelebilir, Fakat tiyatro ihtiras, insanda - ister seyirci, ister aktör olgun - iptidai bir insiyaktır. Seyirci ile aktörde müşterek olan bu insiyak, onların temaşada birleşmelerini ve saadet kaynağı olan en büyük tiyatronun yaşamasını temin edecektir. Çün- kü, her birimizde, az çok şuurlu bir şekilde, değişmek için nostali- jik bir arzu yaşar. Biz hepimiz, içimizde hayatın bütün şekillerini, bütün mukadderatını, bütün ihti- raslarını kuvvetle taşırız, « Eğer böyle olmasaydı, insanları, hayatta olduğu kadar sanatte, hiç anlıya- mazdık, Fakat :mânevi mirasımız, terbiyemiz ve ferdi tecrübemiz bizde mevcut olay sayısız tohum- lardan ancak bir kısmını telkih ve inkişaf ettirir. Ötekiler yavaş ya- vas kurur ve ölürler. Gündelik hayatın hudutları dar ve kapasite- si zayıftır. Bu zaaftan, o, arasında kendisine yol açmıya çalıştığı me- ziyetler, mükellefiyetler vücude getirmiştir. DA! NE A RET R İnsan, umumiyetle hayatında bir kere âşkın saadetini, hürriyetin sarhoşluğunu duyabilir. Bir kere budutsuz kin duyabilir. Sevilen bir vücudu iztirapla bir kere gömebilir ve nihayet kendisi de ölür. Bizim, aşka, kine, sevince ve ıztıraba doğuştan olan istidatlarımıza naza- ran bunlar pek azdır. Uzuvlarımızı ve adalemizi, kö- türümleşmekten kurtarmak için, her gün işletiriz. Fakat rubi orga- nizmamız -ki devamlı bir faaliyet için yaratılmıştır - hareketsiz, kul- lanılmadan durur, ve zamanla faa- liyet hassasıuı kaybeder. Bununla berâber, mauevi ve ruhi gıhhatimiz, vüçudumüzün sağlığı kadar, bu organizmanın mükemmel işlemesi- ne bağlıdır. Büyük bir kahkahanın içimizi boşalttığını, bir hıçkırığın bizi teselli ettiğini, bir hiddet buhranının bizi kurtardığını biliriz. Ve ekseriya bu açılışları gayri şu- uri bir hırsla aranız. Terbiyemiz, şüphesiz ki buna muhalefet eder, Çünkü onun ilk emri bize şöyle der: « İçinden ge- çenleri saklıyacaksın!> Bizi usan- dıran riyakârlıklar, zamana hasis- lığı isteri ve hayatın dolu olduğu boş haraketler bundan ileri gelir. Bu hal aktörü bile bozmuş ve onda meslek icabı olması lâzım gelen hassas ruhu öldürmüştür. Müteselsil nesiller oüzerinde tatbik edilen terbiye, onlara beye- canların durdurulmasını ve içe itil. mesini mutlak surette talim ederse, sonununda durdurulacak ve işliye- cek hiç bir şey kalmaz. — Depamı 21$ inci sayfada —

Bu sayıdan diğer sayfalar: