27 Mart 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5

27 Mart 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j TENKiT HAKKINDA NOTLAR Umumi bir kanaata göre ten- kitten kolay birşey tasavvur olu- namaz. Bir eser için : berbattır, mubarririnde de istidat namına bir şey yoktur demekle kestirip atarız. Sonra tenkidi okıymetsizleştiren, okuyucuyu sinirlendiren, edebiyatı zarara sokar birşeyde tenkitlerde gahıs ve şöhretlerin göz önünde tutulmasıdır. Bundan başka mu- harrirlerde kendi fikir ve kanaat- lerimize uygunluk aramamız keza hatadır. Hakiki münekkitte arayacağı- mız ilk vasıf: edebiyat aşkıdır. Bu sevgi aktüaliteyi takip etmekle veyâ roman okumakla ispat edi- lemez. Edebiyat sevgisi bilâtefrik her ekolü sabırla tetkik etmek ve bilhassa klâsiklere obağlanmakla ispat olunur. Münekkitlerden kanaat uygun. luğu ve istikrar iddia etmek doğru olamaz. Herkesin kendine göre bir duyuş ve görüşü vardır ve insan- ların zevkleri sık sık değişebilir, Yaş ve tecrübe kanaatlerimizi alt- üst eder. Bazen hakiki şaheserler bile gözden düşebilir. Flaubert'in İlâhi komedi'ye karşı duyduğu lâkaydi meşhurdur, Büyük edip bu hususta Tolstoy'la ayni kanaatte. dir. Shakcaspear'i de anlamak ig. temeyen meşhur rus muharriri birgün Dante hakkında konuşur- larken bir İtslyan arkadaşına şöyle demiştir: «Bütün İtalyanların düş- manlığını kazanscağımı dahi bil. sem İlâhi komedi'yi hiçbir vakit anlamadığımı iddia etmekten çe- kinmem. Allah aşkına siz bundan birşey anlıyormusunuz * Bunun neresi güzel, bana söyleyiniz? .» Muhatabı bir an düşündükten son- yük güçlüklerden biri ra cevap vermekten vazgeçip To- Istoy'un İtalyancayı bilmediğinden dolayı Danteyi anlamadığını ileri sürmüş. İyi bir münekkidin kanaat ve estetik telâkkisi ne olursa olsun hoşuna gitmeyen eserleri bile te- hevvüre kapılmadan tetkik etmesi icabeder. Şu halde iyi münekkitte derin kültür, zevk ve ahlâk aramalıyız. Acaba münekkidin bizzat san'atkâr ' olması iâzım mıdırf Saint -Beuve; «Büyük bir mü- nekkidin hiçbir san'at brauşı ile alâkası olmamalıdır» diyor. Buna rağmen kendisi Voloptö ve Joseph Deloruc eserlerini yazmıştır. Keza Goethe'nin münekkitliği muhaprir- liği gibi yüksektir. Münekkidin karşılaştığı en bü- neşriyatı hakkile takip edememesidir. Çok defa münekkit kendisine tavsiye edilen veya gönderilen eserlerle uğraşırken hakiki kıymetleri ih. male mecbur olur. Bu sebepten do- layı tenkit edilen münekkitlerin yediği darbeler muharrirlere var- oldukiarından fazladır. Şimdi bir eseri münekkidin elinde tasavvur edelim. Kitap bü- yük bir istek ve dikkatle okunma- h. Sonra nereden işe başlamalı? En iyisi mevzuu hülâşa etmekle başlamak. Fakat bazı muharrirler bundan hoşlanmıyor. Ne yapalım? Ondan sonra gayet sade bir ifade ile neden iyi veya fena olduğunu kısaca anlatmalı. Üşlâbumu berbat, mevzuumu dağınık, kahramanlarmı silik, diyaloğlarmı sıkıcı? İşte basit bir tenkitte aranacak nokte- — Devamı 223 nel sayfada — Bekle, mevsim değişsin. Güzel olabilir yaşamak. Hele uslansın Hanifedere, Sarınıversin yeşillere; Ev ev, sokak sokak Kasabayı dolaşsın güneş. Sarı buzağı güneşi görsün, Yeşili ısırsın hele.. Güzel olabilir yaşamak, Bekle, mevsim değişsin. Gavsi OZANSOY 219 —Servetifunun — 2327

Bu sayıdan diğer sayfalar: