30 Ekim 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

30 Ekim 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cahide BAŞOL Refik Halid'in hikâyelerindeki Yakub Kadri'nin getirdiği Refik Halit, aktüaliteden isti- ifadeyi de bilir. Meselâ 31 Mart irtica hödisesi ona «Dede Hasan'- ım vicdanı» adlı hikâyeyi yazdır- mıştır. Bu hikâyede «Dede Hasan» isimli bir adam 31 Mart vak'asın- da mürtecilerle beraber hareket eden Sütoğlunu hükümete haber verir. Fakat onun bu suçtan anl- dığını görünce vicdan azabına düşer. Maamafih, onun kendi ib- barı üzerine değil de kendisinden şüphe edildiğinden yakalandığını düşünerek müteselli olur. Refik Halit, kiçük hikâyeyi bir mansüre olmaktan kurtarmış, ona hareket vermiştir. Yakup Kadriye gelirce bu devrede yazdığı hikâyeleri «Bir Serencamx» adıyla 1330 (1940) da neşretmiştir. Bu hikâyelerde Mau- passant ve ara sıra İbsen'in tesir- leri görülmekle beraber mevzuları muhtelif, vak'aları canlandırır. Yakup Kadri hikâyelerinde ferde çok kıymet ve ehemmiyet verir. Bununla beraber, daima, ferdin bir cemiyet içinde yaşadı- ğını göz önünde tutar ve ferdi cemiyetle beraber göstermeğe ça- lışır. Meselâ Mısır'da geçmiş bir aşk vak'asını anlatan «Bir Seren- cam» adlı hikâyesinde kahraman- lar, Mısırla Oİstanbul arasında ticaret yapan bir gençle Mısıra satılmaya götürülen bir cariyedir. Fakat onları hayatlarına az veya çok iştirâk eden İnsanlarla, mace- ranın geçtiği muhitin bütün ente- resan noktalariyle beraber alır ve bize genç oariyeyi satılmaya gö- türen esirciyi, vapurda geçen gün- leri, cariyenin satıldığı ve tesadü- fen genç adamın misatir olduğu paşa konağının başlı başına bir âlem olan hayatını, çocukluğunu ve gençliğinin bir kısmını geçirdi- ği için hiç te yabancı i olmadığı Mısırın, mevlüd aylarında donan- mış sokaklarını, renkli şekerden 284 — Servetifünun — 2357 XVI bebekler satılan dükkânlarını, mu- cize gösteren geyblerini büyük bir vukuf ve sadakatlu anlatır. Yakup Kadri'nin cemiyete faz- la yer verdiği diğer bir hikâyesi de «Bir tercümeihal» dir. Bu hi- kâyede mutasarrıfı, memurları, avukatı, hocaları, tedrisatı yeni tarzda olan mektebi basden yakan mutaassıp halkı ile bemen hemen bir şehirde yaşayan bütün fertler rol alır. Yakup ferde ehemmiyet ver- mekle beraber cemiyetin fert üze- rindeki tesirini çok iyi anlamış ve hikâyelerinde aksettirmiştir. Onun «Şapka» , «Baskın» ve «Bir ter- cümeihal» kikâyelerini buna misal olarak gösterebiliriz. Bilhassa «Şap- ka» cemiyette &lışılmış kaidelere aykırı harekette bulunan ferde cemiyetin aksül'amelini göstermesi itibariyle mühimdir. Bu hikâyede bir İtalyan kızıyla nişanlı bir Türk gencinin - bizde daha gapka giyil- mediği zamanlarda - manasız bir kapris yüzünden şapka giymesini, onun zaten ecnebi bir kızla nişan- lanmasını hoş görmeyen cemiye- tin bunu nasıl bir reaksiyon ile karşıladığı görülür. İki alelâde adamın söyledigi ve cemiyetin bu reaksiyonuna tercüman olan : — «Görüyor musun rezili 9 Görüyormusun! Her yaptığı yet- memiş gibi şimdi de bunu giyi- yor. Öteki de müteneffir, kindar ilâve ediyor : - «Alçak! Hdepsiz!,..» sözlerine tahammül edemiyen genç adam onlarla kavga eder ve hs- reketini hayatiyle öder. «Baskın» hikâyesinde de cemi- yetin namus ölçülerine mugayir hareket ederek bir gece sevgilisi- nin evine giden bir genç ev b&- sılınea kaçmak isterken düşer, ölür. «Bir tercümeihal» de ise cemi- yetin ferdin dışında bir kuvvet NUSsusiyet — yenilikler olduğu görülür. Bu hikâyede vak'a kahramanını doğduğu yere mü- derris olması üzerine <onun ma- zisini biliriz İ> diye homurdanan cemiyet, vaazlarından birinde bi- raz serbest konuştuğu için onu ka- fir addetmeye kadar varan cemiyet ve nihayet belediye reisliğinden çekilmesi için bütün kuvvetiyle ona hücum edip, ölümüne sebep olan cemiyet bütün çıplaklığı ile anlatılmıştır. Yakup Kadri, tiplerini hayat- tan almıştır ve ona göre cemiyet- te yaşayan her hangi bir şahış vak'anın kahramanı olabilir. On- ların muhakkak genç, güzel, ma- Ifymatlı, gayri tabii denilecek ka- dar hassas olmaları şart değildir. Bunun için hikâyelerinde Mısırlı Prenses Beyza Hanımefendi de; ince kâğıtlara «Karanfilsin kara- rın yok...» gibi maniler yazarak kafes arkasından sevgilisine atan Aşar kâtibinin kardeşi genç dul Emma hanım da; oeşrsftan Sarı Hasanoğlu Veli Bey de, mahalle- nin bütün ayak hizmetlerini gören Bakırsakal Deli Mehmet ilb... de aynı ehemmiyeti haizdir. Yakup Kadri'nin çizdiği port- relerde karakteristik ve orijinaldır. Meselâ «Bir Serencam» da genç cariyenin çehresini «Bu garip bir yüzdü; burnunda şaka, gozlerin- de tecessüs, ağzında istihza ve yü- zünde huşunet vardı.» diye anlat- ması yepyenidir. Yakup Kadri'nin hikâyelerinde realist görüş hâkimdir. Fakat bu realizm doğrudan doğruya bir akis değildir. Yakup Kadri kendi şah- siyetinden de ona birşeyler ilâve edebilmiştir. Onun realistliği «Neb- baş» ta ve «Bir tercümeihal» de fevkal'adedir. Meselâ («Nebbag» «Üsküdar mahallesinde kütük gibi kalın ve nisbetsiz bacaklarını sü- rükliyerek tenbel ve serseri dola- şan, iskeleden paket taşıyan, evle- lerin suyunu getiren, dükkânların

Bu sayıdan diğer sayfalar: