1 Ocak 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5

1 Ocak 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( San'at ve edebiyat konusmaları ) SANATTA ARANAN FAZİILETLER a öne: /- Hi SeN BORAN | Pythagore in o şakirtlerinden Tarenteli (o Thd&ophraste (o vaktile şöyle diyordu : «Bir ilmin esrarını öğren. mek için iki usul vardır: Bi- risi, bize insanların sırrım, diğeri ildhların sırrını öğretir. İnsanların sırrını öğreten usul, ilâhların sırrım öğrelen usul. den daha ildhidir, Mademki biz insamız, © halde beşeri olan şeyi aslâ aşağı görmeme- Hyız, Aksine olarak onu tanı masını ve ondan faydalanma. sını bilmeliyiz, > Sanatı düşününce, Th&ophraste in yüzlerce sene evvel söylediği bu sözleri hatırlamaktan kendimi ala- mam. Bu sözler bana sanatta rea- lizm - (Realismeinne kadar çok faydalı ve lüzumlu olduğunu ilham eder. Düşünüyorum, ki Theoph- raste'in beşeri dediği ve aşağı gör- memeyi tavsiye ettiği “şey, tutup kaldıracak en kuvvetli manivela sanattır. Fakat bu “şey,, deyip geçtiğimiz esrarı çözmek için sanatta iki fazi- letin bölünmesi lâzımdır. Acaba bu iki fazilet nedir? Benim fikrime göre kısaca şunlardır : 1 — İlhamda samimiyet 2 — Meslekte iffet. Güzellik, bence sanatta bölün- mesi lâzımgelen bu iki faziletin mükâfatıdır. Bu iki fazilet olmadık- ça sanatta olmaz, güzellikte olmaz. İlhamda samimiyet ve meslekte if- fet, cemiyetin ve milletin umumi ve müşterek ahlâkından doğarlar. Bu- nun içindir, ki bir milletin sağlığını ve hastalığını anlamak için onun sanat ve edebiyati şıkkını yoklamak yanlış bir usul değildir. Fertler ve milletler, kalbierinde olan edebi şeyleri nihayet sanat ve edebiyata bırakırlar. En küçük sanatlarda bile sanat- Wwerin kendi kalbinden kattığı bir şey vardır. Aradaki kırk elin kul- landığı makinenin ve âletin başka başka olmasından ibarettir. Bir de- mircinin, bir marangozun ve bir divarcının eserinde san'at vardır. Ortaya bir şekil koymakla, bir in- tihab yapmakla, kalbinden kopan bir şey vermekle, elinden çıkmış olan e dehasından bir parça katmış olur. Bu katılmış dehâ par- çası sayesinde lâkayd madde insanı bir, karakter kazanır. Bizim güzel- lik dediğimiz şey, bundan başka bir şey değildir. Eğer eski Yunanistanın heykel- traşlari, dehâları sayesinde mermer parçalarına, beşerin fevkinde mü- kemmel görünen ahenkli şekiller vermeseler idi, Yunaniler «Zeus» un, ilâhi azamet ve kudretinin biz- zat hayali olduğunu asla bilemiye- ceklerdi. Bu san'atkârlar, “Olimp, in parlak sakinlerini kendi atelye- lerinde yarattılar. Yunanilere iyili- ğin ve adaletin Allahı güzellik için- deki hayallerini tanımasını öğreten onlardır. Bu san'atkârların yarat- tıkları sana'atde, kendilerinin saygı besledikleri iki fazilet vardı. Bu iki Şen bir masal hatırlatıyorsun Bulutlar tabaka tabaka dursun Güneş ağaçlardan sarka dursun Bembeyaz gemiler kalka dursun İki göz iki çeşme aka dursun, Ahmet Muhip DRANAS fazilet de yukarda söylediğim veç- hile ilhamda samimiyet ve meslek- de iffetdi. Bu iki faziletden uzaklaşmak için insanlığın ve ruhun faydası anlaşılmaz bir materyalizm devrine erişmesi lâzımmış!.. İlim ve fen şimdi baş döndürücü bir sür'atle ilerliyor, hukuk ve ahlâkde te- kâmül ediyor. İtikatlar renkten ren- ge giriyor. Fakat bir sanatkâr gö- zile bakınca, bu gidişe dair söyle- necek en son söz şudur: «<İnsen. ların terakki ve tekâmül yolun- da ne kadar çok posa tar ..>» Ben bunların hiç birini terakki saymıyorum. Zira sanatta aslâ te- rakki yok. İnsanlığın güzelliğe doğ- ru olan cehtleri sabit kıymetini ol- duğu gibi ve belkide daha noksan olarak muhafaza ediyor. Çünkü güzelliğe doğru olan cehtlerimizin bu sabit kıymeti, şekli değişen eş- yaya değil, insan kalbinin değişme- yen ilhamlarına bağlı bülunuvor. Bu acı hakikatı, bir çok büyük adamlar türlü türlü ifade etmişler- dir; filesof Niçe (şöyle diyordu: « Bu kadar sefalet ve izhrab önünde insan mesut olmaktan ULGNAT.. > Tarihci Mişiele, duyduğu bu acıyı şöyle ifade ediyordu : «Ortada bir hakikat var, ki! aslâ inkâr edilemez: Evet bu kadar büyük terakki arasında her şey büyüyor, her şey ayrtı- hyor. Fakat bir gey var, ki küçülüyor; oda ruh.. > Kendilerinden sonraya bir şey bırakmıyan asırlar; tarih çabuk unutuyor. Hayat ölüme karşı daimi bir mücadeledir. Sanat, insanın büsbütün ölmemesi için bulmuş ol- duğu en güzel vasıtalardan birisi- dir. Fakat ilhamda samimiyet ve — Devamı 83inci sayfada — 75 — Servetifünun — 2367 İM m azn, ii Gm,

Bu sayıdan diğer sayfalar: